Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURLARA an Dündar, geçmişte yayımlanmış ve kapak tasarımından içeriğine kadar güncellenen tüm kitaplarıyla, kendi ismini taşıyan bir dizide okurlarla buluşuyor. Yıl içinde tamamlanacak serinin on kitabı raflardaki yerini aldı bile: Yârim Haziran; Yağmurdan Sonra; Uzaklar; “Savaşta Ne Yaptın Baba?”, “Kırmızı Bisiklet”, “Yakamozdaki Yüzler”, “Büyülü Fener”, “Aşka Veda”, “Canım Erdalım, Sevgili Babacığım”; “Lüsyen.” Yapıtlarında aşk vuruyor insana kimi zaman piyangonun kötüsü gibi. Yapıtlarında siyasi, sosyal, içsel bir şeylerin bitişiyle ve yeniden başlangıcıyla, insan olarak kaçınılmaz, bir insanyazar olarak da yakın temasta bir yazar; yazıbiyografi, yazıbelgesel imecesi, o profesyonel dayanışmayı özümsemiş ve adeta markalaşmış bir kalem, bir vizör Can Dündar. Yapıtlarını anlattı bizlere. Emin Özdemir “Kurmaca Kişiler Kenti”nde okur kimliğine bürünüp dünya edebiyatının evrensel isimleriyle söyleşiyor. Özdemir’le, yeni yapıtı “Kurmaca Kişiler Kenti”nin oluşum süreci, sunduğu büyülü dünyanın sınırları üstüne konuştuk. 1959’da Taşkızak Tersanesi’nde işçiliğe adım atmış şair bir kadındır... Devrimci şiirlerin devrimci şairidir... Emekçileri, işçileri, kadınları şiirinin tözüne almış, adanmış yürekli bir kalemdir... Hak ve hukukun, ifade özgürlüğünün, insan haklarının, emekçilerin yılmaz savunucusudur... Başkaldırandır, sürüden ayrıdır... Tanıktır, sanıktır... Sizdir, bizdir... 2012 Dünya Şiir Ödülü’nün sahibidir... Fotoğrafçı Ali Öz’ün kareleriyle bileşen ve usta şairin “yıkım ve zaferleriyle insanımızın ebrusu” olduğunu ifade ettiği yeni yapıtının adı ise “İzi Kalsın”dır... Sennur Sezer’le kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bol kitaplı günler... Terry Eagleton’dan ‘Hayatın Anlamı’ C Tepemizde sallanan bir soru Terry Eagleton, Hayatın Anlamı’nda kitaba adını veren soru(n)dan yola çıkıp ünlü düşünürler, yazarlar, tragedyalar ve dönemler ışığında bir tartışmaya girişiyor. Eagleton, anlam buharlaşması ya da tutulmasına inat belli açıklamalar getirmeye uğraşıyor. ? Ali BULUNMAZ rtık “Hayatın anlamı nedir?” gibi “sıradanlaşmış” sorular ne sıklıkta soruluyor bilinmez ama bu ve benzerlerine kafa yoranların halini Terry Eagleton (TE) yalın ve güzel biçimde özetlemiş. Anlam sorununa boğulan düşünür ve filozofların “soruları yanıtlamak yerine çözümlemeyi tercih ettiğini” söyleyen TE, daha önce yemeyenler için oturaklı bir şamarla üzerimize geliyor. YANI BAŞIMIZDAKİ HORTLAK Bugünlerde anlamsızlığın ve anlamdışının kollarında uyuklayanlar için böylesine bir sorunun peşinden gitmek komik gelebilir. Özünde bu sorunun başa hayli bela açabilecek bir şey olduğunun farkına varan ve kendinden öncekilerde de sıkıntı yarattığını bilen TE, konuya geniş bir açıdan yaklaşmayı sağlıklı buluyor. Örneğin sorunun kendisinin iyi olup olmadığını veya doğruluğunu düşünüyor en başta. Bir ara işi “evren toz ve gaz bulutuydu” argümanına dek götürüyor. Konuyu sündüren, hatta süründürüp yokuşa sürmeyi tercih eden filozoflara Wittgenstein’ın yardımıyla kombine yumruklar indiren TE, böyle felsefi bilmecelerin dilin yanlış kullanılmasından ötürü karanlıkta kalabildiğini savunuyor. Öte yandan “hayatın anlamı” sorusunun bir yanıtının bulunmasına rağmen ona hiç ulaşamama da ihtimal dahilinde. Belki de hayat bir kurmaca veya fantezinin dik âlâsı, olamaz mı? Bunu savunanlar da var. TE’ye göre “hayatın anlamı” sorusuyla ilgili en baba lafları tragedyalar söyler. Var oluşu didikleyen ama yine de çözüm üretmeyen tragedya, insanı o sıkıntıdan kurtarmaz ve yolu çatallandırır. Peki, bu soru neden ikide bir hortluyor? TE’nin şöyle bir açıklaması var: “Hayatın anlamı sorgulamaları muazzam bir ölçekte oluştuğu halde, kanıksanmış roller, inanışlar ve gelenekler krize girdiğinde ortaya çıkma eğilimi gösterir. En seçkin tragedya yapıtlarının böyle anlarda ortaya çıkması da muhtemelen bir tesadüf değildir. Bu, ‘hayatın anlamı’ sorusunun sürekli geçerli bir soru olabileceği gerçeğini değiştirmez.” Anlamın karşısına “güçlü” bir anlamsızlığı koyan ve “hayatın hiçbir anlamı yok” diyenler, TE’nin bakış açısına göre amaç, değer ve doğrultu yoksunluğu içinde. Bu boğucu sarmaldaki insanın “uğruna yaşayacağı bir şey olmadığından”, var oluşu da boşluğa teslim bayrağını çeker. İnsan, hayatın anlamını bilse daha iyi bir yaşama mı sahip olur? TE, bu soruyla kafaları biraz daha karıştırırken nefes alıp vermenin ötesindeki bir soruşturmanın bizi nerelere götürebileceğini de biliyor gibi: “Hayatın anlamı belki peşine düşülen bir amaç ya da dibi taranan bir gerçeklik yığını değil, yaşama ediminin ta kendisinde ya da belli bir yaşam tarzında dile gelen bir şeydir. Sonuçta bir anlatının anlamı, onun yalnızca sonu ya da gayesi değil, anlatının kendi sürecidir.” Pekâlâ hayatla anlam arasında bir seçim yapmak zorunda da kalabiliriz. TE’ye göre bu da bir ihtimal! Schopenhauer’a kulak kabartıp onun yolundan gidersek “hayatın yaşanmaya değer olduğunu yalnızca bir aptal hayal edebilir” çıkarımıyla da yüzleşebiliriz. TE, Schopenhauer’dan sonra sözü iki ustaya getirir: “Camus ve Sartre, deyim yerindeyse dünyanın anlamlı göründüğü bir dönemi anımsayacak kadar yaşlıdır ama bunun o zaman bile bir yanılsama olduğuna inanıyorlarsa onun ortadan kalkmasıyla kaybedilen tam olarak nedir? Hayatın kendi içinde gömülü bir amacı olmayabilir ama bu, onun abes olduğu manasına gelmez.” UZLAŞMAZLIK ÇAĞI İşin anlam tarafına yoğunlaşıp hayat yanını güdük bırakmanın bir âlemi yok. Burada da görüşler çeşit çeşit; TE’nin verdiği örneklerin başında mutluluk geliyor. Zira hayatın bütünüyle mutlulukla kaplı olduğunu savunmak epey iddialı. Hayatta anlamı sadece mutlulukla açıklamaya uğraşmak, mutsuzluk ve anlamsızlıkla hayatı eşitlemek kadar ahmakça. TE, bu noktada hayatın anlamı için birkaç aday sıralamayı uygun görüyor: Güç, onur, aşk, hakikat, özgürlük, devlet, Tanrı, özveri, doğayla uyum… Aslına bakılırsa bunları tek tek anlam için yeterli saymamalı, belki tuhaf bir harmoni, çözüm değilse bile hayli doyurucu bir açıklamanın kapısını aralayabilir. Ama TE’ye göre bunlar araçsal olarak da nitelenebilir. Entelektüel tefekkürün bitmek tükenmek bilmez sıkıntısı, buradaki ikircikli durumda olduğu gibi işbaşında yine. TE’nin dediği gibi modernite hiçbir önemli sorunu çözüme ulaştırmamasıyla biliniyor. Uzlaşmazlıklar çağında “hayatın anlamı” sorusu, belli fikirsel tartışmaların ateşini harladı. Ortak anlamlara varamama bunların başındaydı. Oturaklı yanıtlar bulunmayan “hayatın anlamı” sorusu tepemizde sallanıp duruyor. Belki böylesi daha iyi. Hem yanıtı bulunca işin büyüsü bozulmaz mı?.. ? alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Hayatın Anlamı/ Terry Eagleton/ Çeviren: Kutlu Tunca/ Ayrıntı Yayınları/ 140 s. A TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Terry Eagleton, “hayatın anlamı” sorusuna çeşitli düşünürler, tragedyalar, kalbur üstü kitaplar ve kahramanlar aracılığıyla yanıtlar aramaya girişiyor. Hayatın Anlamı kitabı da çözümsüzlük içinde belli çözümlemeler içeriyor. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1168 5 TEMMUZ 2012 ? SAYFA 3