24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

O K ate Atkinson’un Türkçedeki yeni polisiyesi Güzel Haber Ne Zaman Gelir? oldukça kanlı bir sahneyle başlıyor. Şehir dışında bir kır evinde yaşayan anne ve çocuklar evlerine dönerken saldırıya uğruyorlar. Bıçaklı saldırgan anneyi, kız kardeşi, bebeği, hatta köpeği öldürüyor. Bu saldırıdan sadece ailenin ortanca kızı altı yaşındaki Joanna kurtulmuştur. Bu olaydan otuz yıl sonrasını anlatarak devam eder roman. Minik bebeği, köpeği ve kocasıyla birlikte yaşayan Dr. Joanna Hunter’ı tanırız. Kocası kuşkulu işler yapmaktadır ve polisin gözü üzerindedir. Şef dedektif Louise Monroe’nun Dr. Hunter’ı evinde ziyaret etmesinin bir nedeni kocasıysa da ikinci nedeni otuz yıl önceki cinayetin failinin şartlı olarak tahliye edildiğini haber vermektir. Çünkü saldırıdan canlı kurtulan tek kişi Dr. Joanna Hunter’dır. Joanna bunu bir sır olarak saklamıştır. Joanna’nın bebeğine bakan on altı yaşındaki çelimsiz kız Reggie’nin çevresindekilerin başı sürekli belaya girmektedir ve çok sevdiği iş vereninin başına da bir şeyler geleceğinden korkmaktadır. Atkinson polisiyelerinin ana kahramanı, Suç Dosyaları ve Çarkıfelek romanlarından tanıdığımız dedektif Jackson Brodie yaptığı bir araştırmadan Londra’ya dönerken ters yöne giden trene biner. Londra yerine Edinburg’a doğru yol alır ve olaylar gelişmeye başlar. Güzel Haber Ne Zaman Gelir? (Mayıs 2012, çev. Dilek Şendil, Yapı Kredi yay.) alışılmış polisiyelerin aksine çok koldan gelişiyor. Hemen her kahramanın kendine has bir hikâyesi var ve Atkinson bu hikâyeleri tadını çıkartarak anlatıyor. Bu tadını çıkartmanın dozunun tam tutturulamadığını, biraz fazla kaçtığını söylemeliyim. Meraklandırmak amacıyla konmuş olan baştaki kanlı cinayet sahnesi olmasa bir süre sonra bu roman ne anlatıyor, nereye varacak, belki de böyle dağınık kalacak diye sormamanız elde değil. Cinayet aklınızda olduğu için yazar tüm bu anlattıklarını cinayete nasıl bağlayacak, diye merak ederek okumayı sürdürüyorsunuz. Kate Atkinson’un mahareti de burada ortaya çıkıyor. Dallanıp budaklanarak iyice dağılan, ana eksenden kopan romanı tesadüflerden rahatsız olmamamızı sağlayarak tüm kahramanlarını ana hikaye çevresinde topluyor. Bu kadar da tesadüf olmaz demiyorsunuz çünkü bir mantık silsilesi içinde, neden sonuç ilişkisini bağlı olarak bunu yapıyor. İngiliz eleştirmenler Atkinson’un yazdıklarını “hybrid” (melez) olarak nitelendiSAYFA 12 ? 5 TEMMUZ kuduğum Kitaplar METİN CELÂL ? Güzel Haber Ne Zaman Gelir? rek aklı biraz karışık olduğundan zamanında çözümlere ulaşamıyor. Hatta onun sayesinde özgürlüğüne kavuşan katilin Brodie’nin Londra’daki evinde öldürülmesi ve Dr. Hunter’le bebeğini kaçıranların yakılarak öldürülmesi gibi bazı olaylar da failleri yakalanmadan kalıyor. Baştan beri her şeyden kuşkulanan Reggie’nin ise lafını kimse dinlemiyor ve sonuçta iş başa düşüyor. MAŞENKA Nabokov ilk romanı Maşenka’da (2012, Çev. Esra Birkan, İletişim yay.) Berlin’de Rus sürgünlerin toplandığı köhne bir pansiyonda hatırlanan bir ilk aşkın öyküsünü anlatıyor. Maşenka, otobiyografik bir roman. Nabokov romanı yirmili yaşlarında Berlin’de yaşarken yazmış. Nabokov, varlıklı ve güçlü bir ailenin çocuğu. Sosyalist devrim sırasında babası Beyazlardan yana tavır almış. Hatta Kırım hükümetinde adalet bakanı olarak görev yapmış. 1919’da Beyaz Ordu’nun yenilgisinden sonra ailecek Batı’ya göç etmişler. Önce İngiltere’ye gitmişler, 1920’de de aile Berlin’e taşınmış. Babasının sürgündeki Rus Demokrat Parti liderini korumaya çalışırken öldürülmesinden sonra aile Prag’a göç etmiş ve Nabokov Berlin’de yalnız kalmış. Nabokov, “Vladimir Sirin” adıyla yazdığı eserleriyle Rus göçmenlerinin arasında tanınmış. Yaşamını da onlarla birlikte Alman toplumuyla pek ilişki kurmadan sürdürmüş. Maşenka’yı da bu yıllarda yazmış ve roman 1926’da imzasıyla Berlin’de Rusça eserler basan Slovo yayınevince yayımlanmış. İngilizcede ise ancak 1970’de yayımlanıyor. Nabokov’un denetlediği çeviriyi Michael Glenny yapmış. 1996’da Telos Yayınları’nda çıkan Maşenka’yı Esra Birkan bu ingilizce Atkinson da başarılı bir polisiye yazarı olmasının yanında “edebiyatçı” olarak da anılmak istiyor. riyor; polisiye ile edebiyatın melezi. Sanırım birçokları gibi Atkinson da başarılı bir polisiye yazarı olmasının yanında “edebiyatçı” olarak da anılmak istiyor. “Postmodern” olarak nitelenen romanlar da yazmış. Metni zorlamak pahasına üslup denemelerine, pek gerekli olmayan betimlemelere girişiyor, göndermeler yapıyor. Baştaki cinayeti ve “katil gelecek mi?” sorusunu bir kenara koysanız Johanna’nın öyküsü bir dram olarak da okunabilir. Çünkü tüm ailesi katledilmiş, evden ayrı babasının ilgisini görmeden ayakta kalmayı ve sonuçta iyi bir meslek ve aile sahibi olmayı başarmış. Otuz yıl sonra tam annesinin durumunda bir bebek ve köpekle birlikte tehdit altında. Katil her an kapıyı çalabilir hayatta kalan son kişiyi de öldürebilir. Kitabın tanıtımında “dedektif Jackson Brodie’yi yine karşımıza çıkartan roman, gücünü Atkinson’ın kusurlu karakterlerinin çekiciliğinden alıyor” deniyor. Dedektif Jackson Brodie Güzel Haber Ne Zaman Gelir?’in ana kahramanı değil. “Kusurlu karakter” örneği olarak olayları çözme yolunda bir başarısı yok. Şef dedektif Louise Monroe da aile problemleri ve eski sevgilisi Brodie ile tesadüfi karşı Maşenka hoş bir ilk aşk öyküsü. Nabokov, bu aşkı samimi bir dille, akılaşması nedeniyle olsa ge cı bir anlatımla tüm hüznü ve mutluluğunu yansıtarak kaleme almış. 2012 çeviriden dilimize aktarmış. Maşenka, 1987’de sinemaya uyarlanmış. Uyarlama, eserin aslına sadık olarak değerlendiriliyor. Romanın kahramanı Ganin devrimden kaçmış genç bir Rus göçmen. Rusya’yı terk ettikten sonra çeşitli ülkelerde yaşamış, Berlin’de de kalıcı değil. Sürekli gitme arzusunda ama bir türlü gidemiyor. “Pansiyon hem Ruslara özgüydü hem de berbat bir yerdi. Berbattı, çünkü bütün gün ve neredeyse bütün gece Stadtbahn trenlerinin sesi duyulurdu, bu da sanki bütün bina hafifçe sallanıyormuş duygusunu uyandırırdı insanda” diye anlattığı sahibi dahil tüm sakinlerinin Ruslar olduğu bir yer. Pansiyonerlerden biri dört yıldır ayrı kaldığı karısını heyecanla beklemektedir. Ganin, beklenen eşin, uzun zaman önce izini kaybettiği ilk aşkı Maşenka olduğunu anlar. Eğer gitmeyip cumartesi sabahına kadar beklerse ilk aşkıyla karşılaşacak belki de küllenen aşkı yeniden canlandıracaktır. Bu bekleyiş sırasında Galin hem eski günleri hatırlar hem de Maşenka ile yeniden karşılaşmanın bir gereği olup olmadığını sorgular. Nabokov, Maşenka’nın ingilizce çevirisine yazdığı önsözde yaşamöyküsü ile benzerliklere dikkati çekerek, “Maşenka‘yı yeniden okuduğumda, gerçek olmayan (köyün kabadayılarıyla yapılan dövüş veya meçhul şehirde, ateş böceklerinin arasında buluşma gibi) bazı eklentiler yapmış olmama karşın bu kitapta, kendi kişisel gerçekliğimle, sadakat ve titizlikle kaleme alınmış yaşamöykümdekinden daha çarpıcı bir biçimde hesaplaşılmış olması gerçeği beni çok etkiledi (...) Özellikle de taklidin, gerçeğin ta kendisiyle böyle kıyasıya bir rekabet içinde bulunuşuna inanamadım. Aslında bunun açıklaması çok basitti: O zamanlar, Ganin, geçmişine, benim Konuş, Hafıza’yı (2011, İletişim yay.) yazarken olduğumdan üç kat daha yakındı” diyor. Nabokov, Konuş, Hafıza’nın 12. bölümünde ilk aşkının öyküsünü, Tamara’yla yaşadıklarını anlatıyor. Önsöz’de dediği gibi Galin’in Maşenka’sı ile Nabokov’un Tamara’sı ikiz kardeş gibiler. Anlatımdaki farka gelince, Nabokov Konuş, Hafıza’da oldukça edebi hatta şiirsel bir anlatım kurmuş olsa da sonuçta yaşamöyküsünü anlatıyor. Gerçeklere sadık kalmak durumunda ve ilk aşkın öyküsü de bu kitabın sadece bir bölümü yani kaçınılmaz olarak daha kısa anlatılmış. Ama romanda herhalde kurgu gereği anlatmadığı birçok ayrıntı da yer alıyor yaşamöyküsünde. Konuş, Hafıza’dan Nabokov’un Tamara’ya her hafta iki ya da üç şiir yazmakla kalmayıp bunları kitap olarak bastırdığını da okuyoruz. Yıl 1916. Daha yayımlandığında Nabokov bu şiirleri çocukça ve acemice bulmuş ve kitaplaştırdığına pişman olmuş. Konuş, Hafıza’da ilk aşkın öyküsü var ama Maşenka’nın yazılış, yayımlanış öyküsü yok. Maşenka hoş bir ilk aşk öyküsü. Nabokov, bu aşkı samimi bir dille, akıcı bir anlatımla tüm hüznü ve mutluluğunu yansıtarak kaleme almış. Nabokov’un eserleri içinde ön sıralarda yer almasa da Maşenka keyifle okunacak bir roman. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1168 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear