24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

VİTRİNDEKİLER Latin Amerika’da Yerli Hareketleri/ Sibel Özbudun/ Dipnot Yayınları/ 258 s. Tarihin tanık olduğu belki de en acımasız sömürgecilik girişimlerine karşın, olanca aşağılanmışlığı, dışlanmışlığı içinde kimliklerini, kültürel dağarcıklarını koruyup çocuklarına aktarma şaşırtıcı yetisini gösteren, XX. yüzyılın ikinci yarısında, tam filmlerde, çizgi romanlarda, erken seyyahların egzotik anılarında yitip gittiklerini sandığımız bir anda “küresel dünya”nın karşısına dikilip topraklarını ve onurlarını geri isteyen insanlar. Üstelik de Teks’lerin, Zagor’ların, Çelik Bilek’lerin şekillendirdiği kısır tahayyüllerimizi zorlayacak tarzda, teknolojinin tüm imkânlarını maharetle kullanarak. Bu kitap, kendi küllerinden doğmasını başaran Latin Amerika’nın yerli halklarının öyküsünü anlatmaktadır. Latin Amerika’nın aslî bir sosyal dinamiğini oluşturan yerlilerinin bu çokdüzlemli, çokmekânlı ve çokveçheli mücadelelerini daha yakından tanımamıza imkân sunuyor. Son Kuşlar/ Sait Faik Abasıyanık/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 138 s. “Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.” Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Son Kuşlar’la birlikte Sait Faik Abasıyanık’ın tüm eserlerini yeniden okurlarla buluşturuyor. Jeopolitik/ Ali Hasanov/ Çeviren: Azad Ağaoğlu, Fuad Şammedov/ Babıâli Kültür Yayınları/ 460 s. Her düzeyden uluslararası ilişkilerden, yani ülkeler, kurumlar, hatta bireyler arasındaki ilişkilerde jeopolitik durumun doğru algılanması, veri ve bilgilerin doğru değerlendirilmesi büyük önem taşır. Ali Hasanov’un kaleme aldığı Jeopolitik adlı kitap, bu açıdan yalnızca yükseköğrenim kurumlarında ilgili bölümlerde lisans ve lisansüstü eğitim alan öğrenciler ve araştırmacılar için değil, çeşitli alanların uzmanları, devlet görevlileri, politikacılar, milletvekilleri ve entelektüel zümre, milli seçkinler zümresi için de faydalı olacak nitelikte. Çin Komünist Partisi Tarihi I/ Yayıma Hazırlayan: Cem Kızılçeç/ Çeviren: Tomas Aliyev/ Canut Yay./ 620 s. Çin Komünist Partisi Tarihi I, sadece yirminci yüzyıl Çin’ini şekillendiren bir partinin tarihi değil, aynı zamanda Çin devrimlerini ve Çin’in toplumsal ve politik tarihini ve politik sistemini aydınlatmakta ve nesnel bilgiler sunmaktadır.Türkiye’de bu kapsamda yayımlanan ilk SAYFA 28 ? 13 ARALIK 2012 eserdir. Marksist özne yaklaşımına göre ÇKP tarihini ve bugünkü Çin’i yöneten partinin düşüncelerini anlamadan, Çin’in tarihini ve bugün Çin’in hangi yönde ilerlemek istediğini anlamak mümkün olamayacaktır ve bir partinin tarihi onun geleceğinin aynasıdır, bu anlamda bu eser ÇKP’nin geleceğine de ışık tutmaktadır. Kitabı hazırlayan araştırmacılar ÇKP’nin en önemli özelliğinin hatalarını düzeltmede kararlı olması olduğuna vurgu yapmakta ve parti tarihinde yapılan ciddi hataların nedenlerini ve görünümlerini de ortaya koymaktadırlar. O Muhteşem Hayatınız/ Oya Baydar/ Can Yayınları/ 478 s. Muhteşem hayatlar, parlak dekorların arkasında neler saklar? Muhteşem, ışıltılı, kusursuz görünen yüzümüzde, kendi kendimizden bile sakladığımız ne yıkımlar gizlidir? Kendini tanımak, kendi gerçeğiyle yüzleşmek insanı nerelere sürükler? Oya Baydar’ın yeni romanı O Muhteşem Hayatınız’da, her biri kendi kimliğini arayan roman kahramanlarıyla, insanın ve bu coğrafyanın derinliklerine götürüyor bizi. Roman, derinlerde saklı gerçeklerle yüzleşmeye hazır okurunu bekliyor. Fang Ailesi/ Kevin Wilson/ Çeviren: Emre Ülgen Dal/ Domingo Yayınevi/ 300 s. Şayet Caleb ve Camille Fang gibi hayatınızı performans sanatına adamışsanız ve yapıtlarınız gerçekliği çarpıtmak üstüne kurulmuşsa konu ebeveynliğe geldiğinde kimse sizden harikalar beklememeli. İnanmazsanız Buster ile Annie Fang’e sorun. Onlar kendilerini bildi bileli (istemeden) anne babalarının zirzop yapıtlarında rol aldılar. Ama sonra büyüdüler, önce anne babalarının yarattığı garip dünyanın ötesine adım attıkları yaşa, ardından o dünyada tutunamayıp, kurdukları yaşamların başlarına yıkıldığı yaşa geldiler. Biri sancılı bir yazar, diğeri Hollywood’da umut veren bir aktris olan iki kardeş, büyüdükleri eve dönmekten başka çare göremediler. Kevin Wilson’ın yakında sinemaya uyarlanacak romanı Fang Ailesi, sürekli çatışan ama birbirini sevmekten asla vazgeçmeyen tuhaf bir ailenin eşsiz hikâyesi. Avrupa Mantığı/ Haluk Özdemir/ Boğaziçi Üniversitesi Yayınları/ 432 s. Avrupa mantığı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa bütünleşmesini doğuran ve geliştiren düşünce biçimidir. Bu zihniyet, savaş sonrası dönemin özgün koşullarında ortaya çıkmış ve günümüz Avrupası’na şekil vermiştir. Şüphesiz Avrupa’da bu mantığı paylaşmayan ve karşı olanlar da vardır. Dolayısıyla bu düşüncenin tüm Avrupalıları ve tüm dönemleri kapsadığı söylenemez. Hatta Avrupa mantığı, yine Avrupa ürünü olan ırkçı, faşist ve sömürgeci fikirlerden bir kopuştur ve onları unutma yöntemidir. Unutmak ve yeni bir şeyler inşa edebilmek için yeni hedefler koyma ve yeni meşgaleler bulma arayışıdır. Bu mantık anlaşılmaksızın, tarih boyunca birbirine karşı acımasızca savaşmış olan Almanya ve Fransa’nın aynı çatı altında bir araya gelmeleri bize anlamsız gelebilir. Radikal değişimlere işaret eden önemli gelişmeler, anlamsız çelişkiler gibi görünebilir. Yine daha 20 yıl önce bağımsızlık ve egemenlik uğruna kan döken, soy kırım ve katliamlar yapan eski Yugoslav cumhuriyetlerinin, uğruna bu kadar günaha girdikleri egemenlik ve bağımsızlıklarını nasıl ve neden AB’ye devretmeye çalıştıklarını da anlayamayız. Bu kitap, Avrupa bütünleşmesinin dinamiklerini ve onu doğuran mantığı gün ışığına çıkarmaktadır. DG/ Murat Başekim/ İletişim Yayınları/ 112 s. On dokuzuncu yüzyıl Anadolu bozkırı, binbir dilli beddua, göz gözü görmez yağmurlar, kimsenin uğramadığı tenha yollar, gece uykusundan sağ çıkan yolcular, afyon ve tütün dumanı, şayia ve velvele, kan pıhtısı... Memleket kokan adalet. Huzursuz seyyah, kargalarla konuşan adam, “yalan dünya, kahrolası hayat”. DG, Osmanlı taşrasında, dünyayla, alçaklarla, kendiyle hesaplaşıyor... Murat Başekim, karanlık bir adamın hikâyelerini anlatıyor. Rahatsız edici, tekinsiz ve tuhaf... Zifiri bir siyahlıkla edebiyat şehrengizine çörekleniyor. Patrona Halil/ Maurus Jokai/ Egemen Yılgür/ Maya Kitap/ 230 s. On sekizinci yüzyıl İstanbulu iki ayrı dünyaya ev sahipliği yapıyordu. Bir yanda ışıl ışıl aydınlatılan bir şehir. Sokak merasimleri... Dünyanın dört bir yanından gelen çeşit çeşit laleler... Savaş meydanlarında çarpışmaktansa laleler ile ilgilenmeyi tercih eden ince ruhlu bir sultan ve sultanın etrafında toplanmış keyfine düşkün bürokratların saray ve köşklerde geçen hayatı… Kısacası, zevku sefa ve Lale Devri’nin dillere destan eğlenceleri. Diğer tarafta, saklandıkları küçük dünyalarında kimseye fark ettirmeden hayatlarını devam ettiren İstanbul’un yoksul halkı ve can korkusu... Bir türlü dile gelmeyen sessiz bir öfke... Derinden derine kalplerde büyüyen muazzam bir hoşnutsuzluk. Bu iki dünyayı birbiriyle buluşturan, sıradan bir esnaf olan Patrona Halil’in başlattığı halk ayaklanması olacaktı. Gerçeklikle kurguyu buluşturan Maurus Jokai, bir yandan renkli anlatımıyla bir döneme tanıklık ederken diğer yandan Lale Devri’ne son veren büyük halk isyanının gerçekçi bir portresini çiziyor. Rakım Sıfır/ Enis Batur/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 292 s. “Kişi kendisinden ayrılmayı, çekilip alınmayı isteyeceği eşiği aşmayagörsün, sığınacağı burç kalmaz hayatında. Aklımı ve ruhumu başkalarına teslim edecek raddeye dayanmak korkularımın başında gelir; elverişli, kırılgan bir bünyem olduğunu düşündüğümden değil, zaman zaman eşiğe yaklaşma olasılığını besleyen iç kalkışımlarım yüzünden, dengeyi yitirmek, sallanışımı denetleyememek kaygısı benliğimi kaplar, her korkak gibi başımı sokacak yer ararım. Yazı benim sığınağım cümlesini benimsemeyecek, abartılı bulacak, uğraşımı böyle tanımlamayı yakışıksız sayacak olanlara bir sözüm yok, nasıl olsun; genellemeye gitmiyorum, yazma ediminin özünü burada gördüğümü söylemiyorum, kırk yıllık masa yaşantımı benim algılayış biçimim bu, hem yanılıyor olsam ne değişir: Hepimizde yanlışlarla doğruların bir ortalaması kazılı.” Enis Batur Rakım Sıfır’da denemeleriyle okurlarla buluşuyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1191
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear