Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Anais Martin’den ‘Kahire’nin Mor Gülü’ ten ‘son çığlık’ ise, karşı binanın penceresinde duran bir erkeğe aitti: “ARABAM! ARABAM!” FİLM VE KİTAP “Karabasan”da çok fazla acı çekip, gözyaşı döken gene bir kadın… “Amerikalı”, “Bir ‘Yok Oluş’ Öyküsü”, “Matilda” ve “Kızıl Saçlı” adlı öyküler de hep kadınların kırık hayatlarına dair…. Gelelim şimdi kitaba adını veren, o adı da Woody Allen’in filminden alan “Kahire’nin Mor Gülü” öyküsüne… “Uzanıp Saçlarını Okşamak İster…” Beş yıldır birbirlerinden ayrı kalan iki sevgili bir resim sergisinde buluşur. Heyecanla geçmişi gözden geçirken, bir tabloya dalar giderler. Tabloyu yorumlar biri, kompozisyona bakarak: “…Şu ağaçların birbirine destek vererek oluşturdukları yol var ya, işte benim yaşantım da tıpkı bu ucu görünmeyen yol gibi.” “Ama çok diri, çok yaşam dolu değil mi?” “Evet. Yine de zamanı geldiğinde başladığım yere dönmeyi seviyorum ben.” Diğeri içinden: “Tıpkı benimle olduğu gibi”yi geçirir. Uzanıp saçlarını okşamak ister, kahkahalı gülmelerle karşılaşır. “Hep aynı kahkaha. Yaşam dolu, hiç değişmemiş”tir. Karşısındaki, konuyu sinemaya döndürür. Beriki hâlâ “sinefil” (sinema tutkunu) olduğunu söyler. Karşısındaki kendisinin ise, ayrıldıktan sonra, her seyretmek istediği filmin “Kahire’nin Mor Gülü’ne, aktörlerinin de berikine dönüştüğünden” ötürü sinemaya gitmekten vazgeçtiğinden söz eder. Sonra da birden, hâlâ resim çizip çizmediğini soruverir. Ardından da “İnci Küpeli Kız” filmini görüp görmediğini… Burada hemen, öykünün sonuna gidip; Wermeer’in “İnci Küpeli Kız” tablosunun adını taşıyan filmi ve konusunu öğreniyoruz Anais Martin’den: “İnci Küpeli Kız (The Girl with a Pearl Earring) Oyuncular: Scarlett Johannson (Griet), Colin Firth (Wermeer) Yazar Tracy Chevalier’nin aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni Paul Webber. Film; ışıkları ve renkleri ile Wermeer’in yaşadığı 17’nci yüzyıl Hollandası’nın Deft şehrini çok başarılı şekilde yansıtıyor. Her karesi bir Wermeer tablosunu andıran film, Wermeer’in 1665’te yaptığı bir tablonun; ‘İnci Küpeli Kız’ın gerçekleşme aşamasını ressamın yaşantısından kesitlerle anlatıyor.” Şimdi biz, filmin konusuna geçmeyip, öykünün kaldığı yere dönelim. Beş yıl sonra, bir resim sergisinde bir araya gelen eski sevgililer böyle, bir filmden bir resimden konuşup giderlerken, söz ortak kedilerine gelir. Sıra serginin sonuncu tablosundadır. Anlatıcı beriki, öykünün finalini getirir: “Bu sonuncu, belki de bana göre, serginin en güzel ve anlamlı eseriydi. Tabloda sonuna kadar açılmış bir pencere ve önüne bırakılmış bir çift eski ayakkabı görülüyordu. İçimde bir yerleri sızlattı bu görüntü. Onunla paylaşmak için başımı çevirdim… Yoktu! Gitmişti… Sanki hiç karşılaşmamış(ız) gibi ardında o güzelim kahkahasının yankısını bırakıp gitmişti.” Öteki öyküler; “Tepeden Bakmak”, “Ölmeye Yatmak”, “Göz Göre Göre”, “Yangına Körük”, “Kazanan Kim?”, “O Gün”, “Öykünme”, “Tutku”, “Avcı Çekirge ve Ceylan”, “Armağan”, “Yolcu” ve “Bir Kahkaha”… Hangi birinden söz edeyim? En iyisi mi kendiniz okuyarak tadına varın Anais Martin’in Kahire’nin Mor Gülü’nün tamamının… ? Kahire’nin Mor Gülü/ Anais Martin/ Aya Kitap/ 159 s. Woody Allen filmi sanmayın... Kahire’nin Mor Gülü, yirmi iki öyküden oluşuyor. Martin’in güzel bir âdeti var öykülerini okura sunarken. Öyküyü okuyup giderken rastladığınız çok özel bir ismi, olayı, olguyu, kavramı öykünün sonunda açıklayıveriyor. ? Emin KARACA azarının adı ve soyadına bakıp da el ve yabancı sanmayın Anais Martin’i… Özbeöz, bilmem kaç kuşaktan beri buralıdır, İstanbulludur. 1915’te, “zulmün kâr etmediği büyük tahammül”ü yüklenen, acılara batırılmış bir halkın evladıdır. Atalarının başından geçenleri, 2007’de yayımlanan Balkabakları kitabındaki öykülerde büyük bir duyarlıkla anlattı. Anais Martin’i tanımamız için bu kadar bilgi yetmez tabii… Başkaca kim midir, Anais Martin? Üsküdar Türk Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi bölümlerinden mezun olmuştur. Aynı yıllarda İstanbul Belediye Konservatuvarı Şan ve Piyano bölümlerini bitirdikten sonra, İstanbul Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı’nın Piyano ve Şan orta bölümünden de diploma almıştır. Daha sonra katıldığı bir sınavla İstanbul Devlet Operası’na Solist Korist kadrosu ile atanarak yirmi beş yıl boyunca çalışmıştır. Üniversite öğrenciliği sırasında, üç yıl süreyle Zeytinburnu Çocuk Esirgeme Kurumu’nda müzik ve pedagoji kursları vermiştir. 1998’de Fransa’ya yerleşen Anais Martin halen sanatsal ve yazınsal etkinliklerini Fransa’da ve Türkiye’de sürdürüyor. Opera çalışmaları dışında, Fransa’da “Story Telling/Masalcı Meddah” festivallerine katılarak ülkesini başarıyla temsil etmektedir. 19992003 yılları arasında, Fransa’nın Nice kenti operasında koro sanatçısı olarak görev yapmıştır. Opera sanatçılığının yanı sıra, kırk yıldır aralıksız yazan Anais Martin’in makaleleri, çevirileri, öyküleri; “Agos”, “Edebiyat Koop”, “Türk Dili Dergisi”, “Kar” dergisi, “Sanat Yaprağı”nda yayımlanmış, başka yayın kurumlarında aralıklı olarak yayınlanmaktadır. MorPa Yayınları’ndan çıkan “Uyduruk Masallar” dizisinde yer alan “Elma Kurtları” adlı masalını, müzikli çocuk oyununa dönüştürmüştür. Oyun iki yıl boyunca dönüşümlü olarak İstanbul Devlet Operası (AKM) ve Süreyya Operası’nda sergilendikten sonra, geçen yıl da Antalya Devlet Operası’nda da sergilenmiştir. “Kitap Kurdu” adlı masalından yola çıkarak müzikli çocuk oyununa dönüştürdüğü eseri, İstanbul Devlet Operası SAYFA 8 ? Y Sanat Kurulu tarafından onaylanarak repartuvara alınmıştır. “Balkabakları” adlı öykü kitabı, Boğaziçi Üniversitesi kapsamında GETEM (Görme Özürlüler Eğitim Merkezi) tarafından sesli kitap haline getirilerek üniversite kitaplığına alınmıştır. TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası) ve TOBAV (Tiyatro, Bale, Opera) üyesidir. Yapıtları arasında; “Uyduruk Masallar”, “Ballı Masallar”, “Balkabakları”, “Küçük Moda” sayılabilir. “Ararat (Ağrı) Dağı’nın Öte Yanı”, “Kader Ağlarını Örerken”, “Tokatlı Yetvart’ın Anıları” kitaplarının da çevirmenidir. is Martin, 74’ncü sayfada, “Mart 2005, Valence/Fransa” notuyla öykünün bitiminin ardından, şu, “meraklısına”, notunu düşüverir: “Kahire’in Mor Gülü (The Purple Rose of Cairo) Bir Woody Allen filmidir. 1985 ABD yapımı. Konusu: 1930’lu yıllarda mutsuz garson kız Cecilia’nın tek keyfi Jewel adlı sinemaya gitmektir. Her fırsatta oraya koşar. Bu kez de “Kahire’nin Mor Gülü” adlı filmi görmeye gitmiştir. Başrol oyuncusu Tom Baxter’in özel yaşantısını en ince ayrıntısına kadar ezbere bilen Cecilia’nın başına (filmi) izlerken inanılmaz bir olay gelir. Baxter; oynadığı film karesini terk eder, sahneden aşağı iner KADINLAR VE SORUNLARI ve Cecilia’nın yanına gelir oturur. Sonra Şimdi gelelim Anais Martin’in “Kahi‘asıl film’ yoğun duygularla yüklü karere’nin Mor Gülü” (Aya Kitap, Kasım lerle sürer gider.” 2011, 159 sayfa) adlı öykü kitabına… Öykülerin yazarı, esas olarak opera sanatçısı olunca; öyküde geçen “Uçan Kahire’nin Mor Gülü, 22 öyküden oluHollandalı”, “Der Rosenkavalier” şuyor. Pek çoğu, kitaplaşmadan önce (Güllü Şovalye), “Carmen” ve Pucciyazılışlarından haberdar olduğum, hatta ni’nin “Madame Butterfly” operalarını; okuduğum öyküler. Şimdi kitap olarak Jean Sibelius’un “Hüzünlü Vals” ve elimde. Öyküler, Valence, Paris ve İs“Tuonela Kuğusu” bestelerini açıklayıtanbul (Moda)’da yazılmış. verir, öykü sonlarında, sayfa altında… Şairlerin “berceste mısra”ı gibi Anais Yirmi iki öyküde de temanın ağırlığı Martin de, öykülerin özünü kapağa taşıkadınlar ve onların erkeklerle sorunlayıvermiş; “yaşamak sevmektir”, daha rı… “Bağış”ta; bütün organlarını birer doğrusu “yaşamak seni sevmektir” diikişer bağışlayan kadını, dostları en soyor. nunda; “Gözsüz yüzüne Kitaba adını veren “Kahire’nin Mor yayılan mutlu bir güGülü”nü, sinema dünyasına yakın biriylümseme ile göğsünden seniz, bunun, aynı zamanda Woody Alkoparıp çıkardığı yüreği len’in bir filminin adı olduğunu, ne zaelinde” buluyor. man çevrildiğini ve konusunu azçok “Çığlık”ta; arabası, anımsarsınız. Peki sıradan bir öykü markalar ve dış dünya okuruysanız, hemen orada okuyuverdiiçin yaşadığını fark ettiğiniz öyküde geçen ad size ne anlatır?... ği erkeğini umarsızca Belki de hiçbir şey… O nedenden, Anaseven kadının en sonundaki edimi: “Sokağın sessizliğini, önce bu ‘çığlık’ böldü. Sonra tok bir gürültü duyuldu. Genç bir kadın, yaşamakta olduğu apartmanın üçüncü katından kendisini boşluğa bırakmış ve kapısının önüne park edilmiş son model bir arabanın üstüne düşmüştü. Bu düşüşün ardından, havada uçuşan bir tomar dosya kâğıdı, ağır ağır yere doğru inip, arabanın üstündeki kadının yüzünü Anais Martin kitabındaki yirmi iki öyküde tema kadınlar ve onların örttüler… Sokağı inleerkeklerle sorunları… 2012 12 OCAK CUMHURİYET KİTAP SAYI 1143 CUMH