24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yeniden ‘Kadro’ dergisi Kadro’nun tıpkıbasımı çıkarken Yayımlandığı yıllarda düşünce dünyasına yön veren Kadro dergisinin tıpkıbasımı titiz bir çalışmayla okuyuculara sunuluyor. Şevket Süreyya Aydemir ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun önderliğinde yayımlanan Kadro, bugün hâlâ tartışılan konulara da Atatürk Türkiyesi’nin gözünden bakma imkânı veriyor. ? Kaya ATABERK 9321934 yılları arasında Şevket Süreyya Aydemir ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun önderlik ettiği aydın ekip tarafından çıkarılan Kadro dergisinin tıpkıbasımı okuyucularla buluşuyor. Daha öncesinde 2004 yılında Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun çalışmasıyla bir cilt olarak Kadro’nun seçmelerini basmış olan yayınevi, bu sefer de Kadro’nun tıpkıbasımını Özgür Erdem’in yaptığı çalışmanın sonucunda iki cilt olarak yayımladı. O dönemin özgün diline ve baskı görünümüne hiç dokunulmadan yayımlanan çalışma; bu özelliğiyle Atatürk Türkiyesi’nin atmosferini de sayfaların arasından okuyucuya ulaştırıyor. Bu özgünlüğü koruyan çalışmada, dönemin Türkçesiyle 2000’li yılların Türkçesi arasındaki farklar göz önünde bulundurularak bir de sözlük eklenmiş. Sözlük hem ikinci cildin sonunda bir bölüm olarak basılmış hem de ayrı bir broşür halinde tıpkıbasımın yanında okuma kolaylığı sağlamak açısından okuyucuya sunulmuş. 1979 yılında Doç. Dr. Cem Alpar tarafından hazırlanarak Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi tarafından yayımlanan Kadro’nun ilk tıpkıbasımının birçok eksiği bu çalışmada böylece tamamlanmış da oluyor. Bu tıpkıbasım; sözlüğün yanı sıra Kadro’yu ve Kadrocuları tanıtan kapsamlı bir önsözü de içeriyor. Bunların yanında okuyuculara ve araştırmacılara önemli kolaylık sağlayacak konu, kavram, yer ve kişi adları dizinlerini de barındırıyor. Bu çalışma, özellikle Atatürkçülüğün ciddi bir saldırı altında olduğu günümüzün Türkiye ortamında, Atatürkçü okur açısından da bulunmaz bir kaynak durumunda. ATATÜRK TÜKİYESİ’NİN FİKİR DERGİSİ Kadro’nun okuyucu açısından önemi, birebir Atatürk döneminin fikirsel ve siyasal atmosferinin ürünü olmasından kaynaklanıyor. Derginin yayımlanmaya başladığı 1932 yılında Türkiye’de Atatürk Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü ise başbakandı. Türk Devrimi, emperyalizSAYFA 18 ? 12 OCAK 1 mi ve onun piyonu işgalci Yunan ordusunu Türk topraklarından atalı ancak on yıl kadar bir zaman geçmişti. Bu dönemde kimi çevreler artık inkılaplar devrinin kapandığını iddia edip, “normalleşme”den bahsederken gerçekte Türkiye, Atatürk’ün önderliğinde yeni devrimci atılımların eşiğinde bulunuyordu. Tüm dünyayı sarsan 1929 Büyük Ekonomik Buhranı’nın etkileri Türkiye’de de hissedilmeye başlanmıştı. Fakat bu ortam Türkiye açısından iktisadi bağımsızlığın tam anlamıyla kazanılması ve kök salması için devletçi politikaların uygulanabileceği bir fırsat da yaratmıştı. Bir taraftan devrim düşmanlarının Atatürk’e karşı çabaları da sürüyordu. Fakat bundan daha da önemli bir tehlike devrimin yanında görünen bazı kesimlerin, artık Atatürk’ün saflarından ayrılıp devrime muhalif bir konuma geçmeleri olarak beliriyordu. Kadro işte tam bu ortamda Atatürk’ün önderliğindeki Türk devrimci mücadelesini devam ettirmek ve bu devrime sistematik bir ideolojik yapı kazandırmak amacıyla çıkmıştı. Kadro’nun esas ideologu ve örgütleyicisi Şevket Süreyya Aydemir’di. Aydemir, günümüz okuru tarafından daha ‘Kadro’cular: (Soldan sağa) Vedat Nedim (Tör), Burhan Asaf (Belge), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Mehmet Şevki (Yazman), Şevket Süreyya (Aydemir), İsmail Hüsrev (Tökin). çok Atatürk’ün ve İsmet İnönü’nün yaşamöyküleri olan Tek Adam ve İkinci Adam adlı çalışmalarıyla tanınır. Kadro’nun diğer önemli ismi ve imtiyaz sahibi ise yine bugün daha çok romancı kimliğiyle tanınan Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ydu. Karaosmanoğlu, Milli Mücadele yıllarından itibaren Atatürk’e en yakın gazetecilerden biriydi. Kadro’yu çıkardıkları dönemde ise hâlâ CHP Manisa Milletvekili ve Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ndeki akşam yemeklerinin değişmez davetlilerinden biriydi. Derginin diğer önemli isimleri Burhan Asaf Belge, Vedat Nedim Tör ve İsmail Hüsrev Tökin’di. Yakup Kadri dışındaki tüm Kadrocuların ortak bir özelliği vardı. Tümü de gençlik yıllarından önce Türkçü olmuşlar; ardından da 2012 1917 Bolşevik Devrimi’nin etkisiyle Marksizme yönelmişlerdi. Şevket Süreyya, Vedat Nedim, İsmail Hüsrev ve Burhan Asaf TKP’nin çeşitli kademelerinde çalışmış hatta içlerinden bazıları Rusya’ya giderek Moskova’daki Doğu Halkları Emekçileri Üniversitesi’nde eğitim görmüşlerdi. O dönemin TKP’sinde parti içindeki muhalif kanatta yer almışlardı. Bu muhalif kanat Dr. Şefik Hüsnü ekibinin MoskovaKomintern eksenli çizgisine karşı Türk devrimini ve Atatürk’ü savunur bir pozisyondaydı. Attilâ İlhan’ın önemli çabalarıyla Türkiye’de yeniden tanınan Mirseyit Sultangaliyev’in üniversiteden öğrencisi olan Kadrocular onun fikirlerine çok daha yakınlardı. Bu fikir ayrılığı zamanla Kadrocuların TKP’den kopmasına ve tamamen Atatürkçü saflara katılmalarına neden olmuştu. İlk gençliklerini Türkçü antiemperyalistler olarak geçiren Kadrocuların, Atatürkçü bir milliyetçisol çizgiye geçmeleri aslında bu anlamıyla bir öze dönüş olarak gerçekleşmişti. Yakup Kadri ise Kadrocuların Atatürk’le bağlarını kuran kişi olmuştu. O da geçmişten beri Avrupa emperyalizminin karşısında bir Türk milliyetçisi olarak durmuş, Milli Mücadele yıllarından itibarense Atatürk’ün izinde yoluna devam etmişti. Kadro’nun yayımlandığı üç yıllık süre zarfında bu isimler Milli Kurtuluş ideolojisinin inşası mücadelesini dergi sayfalarından vermişlerdi. Bu anlamıyla Kadro hem Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk fikir dergisi olmuştu hem de Cumhuriyet ideolojisini savunmak için çıkan ilk yayın olarak tarihe geçmişti. Kadro her alanda yazdıklarıyla Atatürk’ün izinde bir fikir hareketi yaratmıştı. Kadro’nun değindiği konuların çerçevesi sadece iktisadi bağımsızlıkla ve devletçilikle de sınırlı değildi. Kadro, Türk Kurtuluş Savaşı’nın izinde ayağa kalkacak olan tüm “mazlum milletlerin” siyasi rehberi sayılabilecek bir yayın politikası izlemişti. 1960’larda Latin Amerika merkezli olarak ortaya çıkacak olan İktisadi Bağımlılık Okulu’nun öncülüğünü yaparken bir taraftan da ezilenlerin Batı’nın kültürel hegemonyasına karşı mücadelesinin de temel argümanlarını geliştirmişti. Okuyucular bu bağlamda dergide; Avrupa merkezciliğin eleştirisinden, Atatürk’ün Türk Tarih Tezi’ne, günümüzde çok tartışılan Kürt meselesi ve Dersim olaylarından, KadroNâzım Hikmet ilişkilerine, sol içindeki enternasyonalizmulusalcılık tartışmalarına, Fransız ve Rus devrimleriyle Türk devriminin karşılaştırılmasına kadar güncelliğini seksen yıl boyunca hiç kaybetmemiş birçok konuyu bulabilecek. ATATÜRK VE KADRO Kadro’nun belki de en önemli özelliği Atatürk’ün desteğiyle çıkan bir dergi olmasıydı. Dergi daha çıkış aşamasından itibaren Atatürk’ün desteğini yanında bulmuştu. Derginin çıkması için bizzat Atatürk izin vermiş, yine derginin mali sorununun çözülmesi için Çankaya Köşkü’nün on adet, Eğitim Bakanlığının altı yüz adet abonelik yapmasını sağlamıştı. Liberal, gerici ve faşist eğilimli çevrelerin Kadro’ya tepkilerinin arttığı dönemde ise Atatürk, bizzat kendi yazdığı bir takdir yazısını dergiye göndererek yayımlatmıştı. Kadro, bu notu şöyle sunmuştu: “Büyük Şef’imizin, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü münasebetiyle mecmuamıza şevk ve cesaret veren iltifatları: Hatırlıyorum ki, Kadro intişar ederken maksadının Türk milletine has meslek ve metodun millet ve memlekette teessüs ve inkişafına hizmet olduğunu yazmıştı. Kadro’ya bu maksadında geniş muvaffakıyet temenni ederim. Gazi M. Kemal”. Benzer şekilde İsmet İnönü de Devletçilik ilkesi kapsamında CHP’ye getirilen eleştirileri yine Kadro sayfalarında yazdığı “Fırkamızın Devletçilik Vasfı” isimli yazısında cevaplamış, Türk devriminin yolunun iktisadi devletçilikten geçtiğini belirtmişti. Kadro ise Milli Mücadele döneminde Atatürk’ün yanında yer almalarına karşın devrimin ilerlemesine ayak uyduramayanlara karşı şunları yazmıştı: “Zafer mühim bir şeydir. Fakat bir zaferi millet hamlesi hesabına istismar edebilmek ondan daha da mühimdir. Tarih bize hayatlarında zafer kaydetmiş birçok kumandan isimleri verir. Fakat bütün son devrin insanlık tarihinde, bir zaferden bir millet hamlesi yapmak kudreti, tek olarak GAZİ’nindir”. Kadro, Atatürkçülüğün ve ulusal solun mirasının 1930’lardan bugünlere taşınmasında da önemli bir kaynak olmuş. Tüm bu açılardan değerlendirildiğinde Kadro’nun Atatürk ve Sultangaliyevlerden, 1960’ların Yön hareketine; 1968 yılların “Mustafa Kemal Gençliği”nden Attilâ İlhan ve Uğur Mumcu’ya kadar uzanan bir çizginin en önemli kilometre taşlarından birisi olduğu görülür. Kadro’nun tıpkıbasımı bu anlamıyla hem Atatürkçülüğü o dönemin fikir adamlarından bir kez daha incelemek isteyenlere hem de bu konuda akademik düzeyde çalışma yapmak isteyecek tarih, iktisat, sosyoloji, felsefe gibi birçok daldan bilim insanlarına hitap ediyor. ? Kadro/ Kolektif/ Yayıma Hazırlayan: Özgür Erdem/ İleri Yayınları/ İki cilt toplam 2010 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1143
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear