Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Mustafa Balbay’la ‘Zulümdar’ üzerine ‘Bu kitap kişisel manifestom’ denilse yeridir… Hedefi devleti, hükümetin emrine almak ama mutlaka almaktı… Öyle ki projeler bekliyor sevenlerinden bu uğurda! Fikri sabit; “Devlet hükümetin emrine girecek!” O kadar! Süper danışmanı, dünyadaki süper güçlerin de her daim yanaşması Süperdanış’ın da arz ettiği gibi en elzem aracı besbelli; Demokrasi… Pardon “İleri Demokrasi”… Ne güzel yönetimdir! Ele geçir dur! Ha bu arada din de var tabii ama onu şimdilik geç bir kalem! Yani geçme de bir süre dursun kenarda! Demokrasi daha sıkı işliyor ve çabuk çözüm sağlıyor çünkü… Üstüne bir Demokrasi Tanrısı yaratmak bu koşullarda hiç de zor değil… Susan susana, korkan korkana, tırsan tırsana! Ne olacak, yürrüüü kim tutar seni? Sonsuz iktidarın seni bekliyor! Medyayı ele geçirirsin, muhalifin nefesini kesersin, milleti bir iki azarlar höt zöt edersin, yandaşından zengin bir zümre yaratırsın, çıldırırsın da çıldırırsın… Gençler uyuyor zaten, bir ellerinde cep telefonu, bir ellerinde bilgisayar oyunları umurlarında mı dünya! Sınavları hiiiç merak etme hem de hiiçç, o iş tamamdır, pirinç ayıklar gibi ayıklıyor sistem çürükleri! Geleceğimiz gençlerimizmiş! Pöh! Memurun iflahı zaten kesik! İşçi coplanmaktan bitap! Aydını ya hapiste ya zaten yandaşımız! Bu koşullarda adama yuh demez de ne derler ele geçirmezse memleketi. Koşullar uygun hale getirildi, millet bezdirildi, fasılalarla sırtımız da sıvazlanıyor büyük biraderlerce, paramızı da kesmiyorlar, ayrıca tüccar er kişileriz, para kazanmakta ustayız, daha ne? Sen devrim adamısın Hepbaşkan, devrim adamı! Rengi ne turuncu, kumaşı ne kadife… Senin devrimin “geçmişi temizliyoruz, devleti çetelerden arındırıyoruz, toplumu kaosa sürüklemek isteyenleri etkisizleştiriyoruz, kurumlardaki hastalıklı yapıları açıklıyoruz” hareketinden mütevellit bir kıyamet provası! Bak gör nasıl tıkır tıkır işliyor! Neredeyse hemen herkesi attık içeri korkarım yakında adam kalmayacak, bizimkilerden de alacağız Cumhuriyet gazetesi yazarı ve eski Ankara Temsilcisi, gazeteci, sanık Mustafa Balbay, İkinci Ergenekon soruşturması kapsamında bugün itibarıyla 812 gündür tutuklu, 88 gündür de hücrede tek başına. Hapishanede bulunduğu sürede yazdığı Sivil Toplama KampıZulümhane ve Düşünüyorum Öyleyse SanığımZulümname adlı büyük yankılar uyandıran kitaplarına bir yenisini daha ekledi Balbay. Silivri Üçlemesinin son kitabı Zulümdar, bir roman. Kurgusal yani! Romanda yer alan kişiler ve kurumlar gerçeğin ta kendisi referans alınarak yaratılmış. Dediği gibi belki de kitabı okuyunca gerçeğe siz kendiniz ulaşacaksınız. Röportaj tekniklerini hem bilerek ve isteyerek hem de istemeyerek de olsa bozan bir röportaj birazdan okuyacağınız. Parmaklıklar arasında uzattılar ona sorularımın olduğu kâğıdı, o da parmaklıklar arasından teslim etti yanıtlarını. Siyasete son hız hazırlanıyor ve umudunu hep ama hep diri tutuyor. Bu arada Mustafa ağabeyin hepinize selamı var! Mustafa Balbay, romanı Zulümdar‘ı anlattı. SAYFA 16 26 MAYIS Ë Gamze AKDEMİR atırladınız mı Mustafa ağabey, bana sözünüz vardı, röportaj yapacaktık? Siz içeri alınmadan birkaç gün önceydi, fotoğraflar da çekilmiştik o gün, ne kadar neşeliydik, ne kadar aydınlık bir gündü. Kısmete bakın, röportajı siz neredeyken yapıyoruz. Bu arada bir söz daha istiyorum sizden çıkınca ilk iş bir röportaj daha yapacağız tamam mı? Söz, çıkınca bir röportaj daha yapacağız. O zaman yazdıklarımızdan çok yazacaklarımız için konuşuruz. Çünkü yazdığım her kitap yazmak istediğim kitap sayısını arttırıyor. Bu yıl Evliya Çelebi’nin doğumunun 400’üncü yılı. Heybesinde büyüdüğün Çelebi’ye yeni ya da yenilenmiş bir gezi kitabı sunamadım diye kendimi suçlu hissediyorum. H “BU İKTİDARIN İKİ DEĞİL ÇOK YÜZÜ VAR” Mustafa ağabey bu soruyu okuyunca diyeceksin ki eminim okuyanlar da öyle düşünecek bu nasıl bir röportaj, bu nasıl bir soru? Çünkü bu kitap ezberleri bozuyor o nedenle ben de röportaj tekniğinin ezberlerini bozacağım. En azından bu soruda böyle yapacağım. Ona “Hepbaşkan” denildi… Bitirdi, tüketti, ele geçirdi, kendileştirdi… Ya hep ya hiçti… Ortası yoktu… Başkandı, eşbaşkandı, Hepbaşkandı… Kalbi duygularla bağlı danışmanlarınca günde beş vakit tapınılırdı… Hepbaşkan Ceza Yasası’nı paşa paşa çıkarttırmıştı… Delil ve Dava Üretim Merkezi’nin (DEDÜM) neredeyse kurdelesini kesecekti de zor durdurdular Umudunu hiç yitirmeyen Balbay, Gamze Akdemir’le söyleşide... 2011 birer ikişer! Davamızın kuralı malum “kuralsızlık”... Davamıza halel getirmeye niyetlenenlerin tepesine çökecek özel yetkililer, özel yasalar, tabii delillerimiz de var! Siz bizi ne sandınız? Dersimize iyi çalıştık biz hem de çok iyi çalıştık! Sıfır hatacıyız! Polisimiz, savcımız, yargıcımız, tetikçimiz bol bizim, ayarladık herhalde! Yaratıveririz bir örgüt şöyle en hayalisinden! Atarız içine milleti, bulandırırız mideleri, karıştırırız kafaları, artık muhaliften muhalif beğen, kurumlardan kurum! Maşallah sayıları da az değil hani yani daha çoook işimize yarar bu efsane… Suç üretmede üstümüze yoktur ne ki alışığız! Bilgisayarın tuşuna dokunsun, telefonu bir kez açıversin tamamdır! Gavurun icadı ne de çok işimize yaradı meret! Atfedeceğin suçu iyi seçmekte bütün mesele… Artık kasete mi çekersin, harddiskine mi balıklama dalarsın, bulursun bir falsosunu illa ki! Hedef kişinin kurumunu da al içeri külliyen ki iş sağlam olsun, mutlaka çıksın bir şeyler, çıkmazsa da çıksın yani! Anlamam öyle ya da böyle çıkacak! Çıkartacaksın! İşi o kadar büyüteceğiz ki millet sinecek illa ki! Bu lafı da çok severiz biz “illa ki”… Yargı aşaması evet biraz sancılı da olsa hizaya getirilecek sonra da düğmeye bastın mıydı listene göre yani kafana göre toto oyna dur tutukluluk sürelerinde… Hele bir tanesi var ki çok sesi çıkıyor bu aralar, milleti uyandırıyor, ilk önce ondan başlamalı, onu derdest ettin mi tamamdır! Biz gelecek tepkileri de hesaplıyoruz aslanım! O işin kaymak tarafı, ülkeyi tam da getirmek istediğimiz kıvama getireceğiz işte böyle böyle, bölüne parçalaya, korka sindire, mideleri bulandıra bulandıra anladın mı? Kurumlar önemli tekrar söylüyorum sadece yargıyla olmaz tabi yargı en önce, “yetmez, ama evet…” de sonrası da gelmeli… İşte sendika, meslek odası, dernek, vakıf, yurt, üniversite, lise, belediye, medya, fabrika, atölye, kahve, düğün, cenaze, sanatçı, futbol kulübü, kaldırım, sinema salonları, sınavlar, mahalle, ev, hastane hepsi elden geçecek, her kesim ehlileştirilecek, direnenler önce itibarsızlaştırılacak sonra derdest edilecek! İçerde dirensinler bakalım, ne gam zaten çoğu bir şekilde kuyruğu titretiyor… Titretmeden üç beş gün önce salıverirsin olur biter… Elimizde kalmamış olur! Ezberleri bozacağız birer birer, önce telefondan korkacaklar, sonra bilgisayardan, geceyarısı baskınlarından, akılları uçacak giderek, düşünmekten de korktular mı tamamdır! Muhbirlerini unutmayacaksın tabii ki… Besleyeceksin önce… Tok tutacaksın çevreni… Helal vatandaştır onlar… Uzun süredir ayıklanıyorlar artık kim kimdir biliyoruz, bizden olanı da olmayanı da… Öyle garantili gidiyoruz yani… Ordu mu? Kâğıttan kaplan aslanım! Komutanları bile aldık içeri daha ne olsun, hepsini değil tabii ‘bazılarını’… Ordu da bıktı, el koysa koyamıyor, el koymazsa yerin dibine geçiyor! Ah bir el koysa da oyumuz tavan yapsa! Ama yok o kadar da aptal değiller canım! Halk da askere köpürüyor yavaştan yavaştan… Ha şöyleee! Milletin yarısı bize karşı, oy vermedi namussuzlar! Ama bölük pörçükler Allahtan… Solu da sağı da… Kâbe biziz, merkez biziz, biz hepsine yeteriz inşaallaah! Hepbaşkanım siizzz ki yedi cihana kafa tutmuş, maşallaah dize getirmiş, esmiş gürlemiş hizaya sokmuş adamsınız, dünya da bizden yana yoksa zaten şu an bunları konuşuyor olamazdık takdir edersiniz! Çatmayın kaşlarınızı Hepbaşkanım süppperr güçler yanımızda olmasa olur muyduk Şah, Padişah! Her açmazımızda lehimize fetvalar verivermediler mi ¥ kıtalarından… Üye alacakları yok ¥ bir dir dür hav mişler… nim rom de siz g romanı İnan pağında çeğe siz bu kada memişt ve raha gerçeğe vamını Aynen ğim ülk dolu bi çıkaran Bu iktid anlatma tidar. S den son romanı gerçekl nıp ikti yi kulla sin harc “OKU İSTE Ülk yenlerin tün, top zin de r birlerin sü… İç rine mu danları cerebile öyküsü değil ge nin de ö tarihin yen zulü miş gib taj malu soracağ sonunc taki ola dır. Ge taşımak Üçle ma Kam davasın Kendi s Hapish Tamam dı. İkin Halde S tabın ku manzum uyak ze burada biraz da ladım. K lümnam vatanda diklerim lı bir ya iyi anlat manlard Birincis kurgud siniz. İk rı içerm mak ist bir yol s ama ok cektim. açığım. Bir mı izin merak e Hay kimse s yıl önce layıp, b CUMHURİYET KİTAP SAYI 1110 CUMH