Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
T 8 NİSAN CUMA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇ L NG RLER cek seçmen olduğunu mu düşünmektedir acaba siyasiler? Değilse çevreyi bu kadar kirletmenin anlamı var mı? 13 NİSAN ÇARŞAMBA Erendiz Atasü’nün ilk kitabı “Kadınlar da Vardır”ın 4. basımı Everest Yayınları’ndan çıktı. İlk basımını okumuştum, sonraki basımlarını görmedim. Üçüncü basıma bir önsöz yazmış meğer Erendiz. Akademi Kitabevi’nin yarışmasından söz etmiş, bu yarışmayla edebiyata adım atan Ahmet Yurdakul’un ve benim adlarımızı anmış. Yalnız biz mi? Akademi Kitabevi, Hadi Olca’nındı ve 1979’dan 1991’e kadar o kapıdan geçip edebiyata giren ne çok kişi oldu. “Vefa” boş bir laf olmasa gerek. Hadi Bey’in ruhu şad olsun diye, edebiyata o kapıdan girenleri bir anımsayalım mı? Şiir dalında: Murathan Mungan, Turgay Fişekçi, Ozan Telli, Hüseyin Haydar, Ahmet Ada, Ali Cengizkan, Adnan Azar, Suat Vardal, Serhan Özdemir, Nevzat Çelik, Salih Bolat, Mehmet Yaşın, Hüseyin Alemdar, İbrahim Karaca, Emirhan Oğuz, Karadaş, Nuh Ömer Çetinay, Nur Bulum, Sabri Gürses, Altay Öktem, Ali Mustafa, Ünal Ersözlü, Namık Kuyumcu, Önder Kızılkaya. Öykü dalında: Nursel Duruel, Abdullah Nefes, İnci Aral, Feyza Hepçilingirler, Fazlı Yalçın, Erendiz Atasü, Hüseyin Akyüz, Ahmet Çakır, Ülkü Ayvaz, Özcan Karabulut, Engin Çetinbağ, Şükran Farımaz, Muzaffer Abayhan, Ahmet Yurdakul, Gülderen Bilgili, Hakan Şenocak, Ahmet Yıldız, Sezer Ateş, Berrin Kırımlıoğlu, Behçet Çelik, Birol Keskin, Eray Bulvar, Neşe Cehiz, Atilla Şenkon. Roman dalında: Ahmet Altan, Öner Yağcı, Nejat Elibal, İlker Özünki. Deneme, eleştiri, inceleme, gezi dalında: Ayşegül Dora Güney, Recep Selahattin Doğan, Mehmet Yaşar Bilen, A.Mümtaz İdil, Mehmet Altan, Yaşar Seymen, Feridun Andaç, H. Zafer Şahin. Bir kişinin çabası, düşü, emeği kimleri kazandırmış edebiyata? Hadi Olca olmasaydı bu kişiler yine edebiyata girerler miydi? Geciken, vazgeçen olurdu; ama pek çoğu girerdi kuşkusuz. Hadi Olca, yollarını açtı, işlerini kolaylaştırdı. esut Balabanlılar, “Türk Telekom, reklamlarda herkese ‘koşulsuz şartsız’ bedava konuşma vaat ediyor, duydukça beni irkilten bir ses tonuyla.” diyor ve CNBC’nin adını “sienbisi” diye okutmasını, yabancı kanal olduğu için anlayışla karşılasak bile NTV’nin, adını niye “en ti vi” diye okuttuğunu soruyordu. Bu ülkenin diline, abecesine, kendi yurttaşları sahip çıkmazken, başkalarının saygı göstermesini bekleyemeyiz zaten. Bir de, “… tüm bunlar halka yayın yapan ve bu konuda biraz daha özenli olmasını beklediğimiz yayın kuruluşları tarafından yapılıyor. Eğitim sistemimizde Türkçemizi koruma kaygısıyla ilgili bir kırıntı da mı yok?” diyordu Balabanlılar. Ne yazık ki bu soruya verilecek yanıt da yok. Daha geçenlerde herkesin “L(e)P(e)G(e) diye okuduğu LPG kısaltmasını Mehmet Ali Birand “el pi eyç” diye okumadı mı? Seçim sürecinde başbakanından haber spikerlerine kadar birçok kişinin CeHaPe, MeHaPe deyip duracağını bilmiyor muyuz? Harflerimizin nasıl okunduğunu kimseye öğretememişiz anlaşılan. Prof. Dr. Mehmet Ünal da “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kısaltılmışına ‘KaKaTeCe’ deniyor. Bunun yerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti veya ‘KeKeTeCe’ demek doğru olmaz mı? Türkçede ‘k’, ‘ke’ diye okunmuyor mu?” diye sormuştu. 1928’den beri tek k harfimiz olduğunu, onu da bütün sessiz harfler gibi, yanına e getirerek okuduğumuzu kime nasıl anlatsak bilmem ki! Kısaltmaları (kısaltmalar hece oluşturmuyorsa harf harf okunduğuna göre, harflerimizi) İngilizcenin abecesindeki gibi okuyanları duydukça k’leri ka, h’leri ha diye okuyanlara kızmamız artık boşuna mı yoksa? “Kravat, kılıkkıyafet devriminin bir simgesidir. Kimi kişiler önemsemeyebilir. Takmayabilir. Uygarlık ve çağdaşlığı önemseyen kişi ya da yöneticilerin kamusal ortamlarda kravat takmamasını anlamak zor. Özgün spor gömlekler giyip, biriki düğmesini iliklemeden halkın karşısına çıkmak uygun düşüyor mu?” Prof. Dr. Mehmet Ünal’ın bir sorusu da buydu. Türkçeyle değilse de seçim süreciyle yakından ilgili bir konu… Halka sevimli görünmek için siyasiler kim bilir daha neler yapacaklar? Bu seçim sürecinde yine baharı yaşamamızı, görmemizi engelleyecek parti bayrakları, ortalığı sarmaya başladı bile. Bu bayraklara bakarak oyunu belirleye M 10 NİSAN PAZAR Kentin en işlek caddesindeki kocaman tabelayı bildirmiş Ergün Özkan: “Darüzzziyafe Restaurant”. Birinci ve ikinci ‘a’larda uzatma olduğunu söylemiş; ama arkaya üç ‘z’nin tabelada da yer alıp almadığını belirtmemiş. Doğru mu yanlış mı yazıldığını, ilk sözcüğün, “darülaceze”, “darüşşifa” gibi bir sözcük olup olmadığını sormuş. “Darüzziyafe” de “darülbedayi, darüşşafaka, darülelhan” gibi, Arapça bir tamlama. Ziyafet yeri, ziyafet verilen yer, demek. “Restaurant”ın yanına da pek yakışmış doğrusu. Ergün Özkan’ın dediği gibi olmuş: “Altı kaval üstü şişhane”. Tabelalardaki Türkçe katliamına en baştan karşı çıkmamız, Türkçe adla açılanları da beğendiğimizi, onayladığımızı bildirmemiz gerekiyordu. Her ikisini de ihmal ettik. Dilin gerçek sahipleri olarak biz umursamayınca onlar da diledikleri gibi at koşturdular, koşturuyorlar böyle. 12 NİSAN SALI Emekli İngilizce Öğretmeni Meral Derinçay, “Herkes Türkçenin giderek kan kaybetmekte olduğunun farkındayken MEB Türkçenin ölümünü mü hazırlamaya çalışıyor?” derken kullandığım “giderek” sözcüğü yerine “gittikçe” ya da “gitgide” sözcüklerini yeğlememi, “giderek” sözcüğünü ise yalnızca “hatta” karşılığı olarak kullanmamı önermiş. “Bu ince ayrıma ilk kez Cumhuriyet’teki o tadına doyum olmayan cuma yazılarında Melih Cevdet Anday’da rast gelmiş ve çok etkilenmiştim.” diye de eklemiş. Melih Cevdet Anday’ın o yazılarını ben de heyecanla beklerdim. Ancak sanıyorum o kullanım, Anday’ın bir önerisiydi. Benimsenmemiş, tutmamış olmalı; çünkü TDK Türkçe Sözlük “giderek” sözcüğünün anlamını, “Yavaş yavaş, derece derece, gittikçe, tedrici olarak, tedricen” diye veriyor. 14 NİSAN PERŞEMBE Everest Yayınevinden çıkan birkaç güzel romanı da bu araya sıkıştırsam mı? “Atanmış Erkek”, yazan: Moris Fahri, çeviren: Püren Özgören; “Deliliği Beklerken”, Onat Bahadır; “Bir Evliliğin Öyküsü”, yazan: Andrew Sean Greer, çeviren: Dost Körpe; “Kız Ayakları”, Vivet Kanetti; “Kırık Zarlar”, Vivet Kanetti. feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Orhan Tüleylioğlu’nun bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı kitaptan bir alıntı ve kitabın çıktığı yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. 1 A 2 B 3 G 4 F 5 D 6 E 7 G 8 M 9 H 10 K 11 K 12 B 13 E 14 F 15 B 16 B 17 C 18 C Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 66 74 61 30 56 55 J. Ünlü bir spor kulübümüzü simgeleyen harfler. 19 D 20 K 21 A 22 F 23 A 24 F 25 D 26 E 27 C 28 F 29 K 46 76 30 I 31 G 32 H 33 D 34 E 35 H 36 F 37 D 38 K 39 D 40 G 41 A 42 A 43 D 44 K 45 K 46 J 47 E 48 D 49 M 50 G K. “Artık çevreden deği, piyasadan söz etmek; okuyarak, tadına vararak değil, pazarlıkta uyuşarak bir şeyler elde etmek zamanıdır” diyen şair. 51 E 52 E 53 G 54 C 55 I 56 I 57 E 58 C 59 C 60 L 61 I 20 45 10 68 38 44 64 29 11 L. “... Vitamini” (Cemal Süreya’nın bir şiiri). Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Müstesna. 62 F 63 F 64 K 65 H 66 I 67 B 68 K 69 F 70 F 71 M 72 M 73 C 74 I 75 E 76 J 77 M 78 G 79 F 80 E 60 M. Haylaz, serseri, hayta. 1 21 23 41 42 B. Küçük ney. 33 43 19 39 48 37 25 5 E. “II. James Bond” aktörü. G. “Rudolf ...” (1982’de Avusturya yurttaşlığına geçen, Tatar asıllı Sovyet dansçı). 49 77 8 71 72 16 15 2 67 12 C. Almanya’nın Saksonya eyaletinde bir kent. 40 53 3 78 50 31 7 H. “... Efrasyab” (Efrasyab’ın kılıcı” ya da “şarap bardağının pırıltısı” anlamındaki deyim). 1104. sayının çözümü: A. SIDDIK, B. EZOP, C. RESNELİ NİYAZİ, D. DÜYUNU, E. AMMA, F. RŞYM, G. KADININ ADI YOK, H. OM, I. ÇIZIKTIRMAK, J. ABOV, K. KÜRŞAT BAŞAR. Metin: “bir kadının peşine düştüm kırmızı saçlı soba vardı ayakta roman yazıyordum kuşkonmaz yedik.” NİSAN 13 51 26 47 34 57 75 80 52 6 F. “Tek Boynuzlu At”, “Ağ” ve “İtalyan Kızı” adlı yapıtları da olan, İrlandalı kadın edebiyatçı. 58 27 59 73 54 18 17 D. Tarımı ve kırsal kesimi kendilerine özgü ve birbirine bağlı iktisadi ve toplumsal bütünler olarak gören ve açıklayan ideoloji. 32 35 65 9 I. İçinde katı bir madde erimiş bulunan sıvı. 21 4 79 63 70 62 24 69 14 22 23 36 CUMHURİYET K TAP SAYI 1105 2011 SAYFA 39