05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Şavkar Altıner’in edebi söylemine dair Köksüz ve göçebe ruh Son yıllarda ekonomik koşullar ve satış kaygısı yüzünden değişen değerlerimiz edebiyatımızı da etkiliyor. Yazarlar, çok satma ve yayınevleri tarafından tercih edilmeme kaygısına düşebiliyor. Ancak bu durum bazı yazarlarımız için geçerli değil. Şavkar Altınel de bu yazarlarımızdan biri, iyi bir şair olmasının yanı sıra, deneme, gezi ve anı yazarı, aynı zamanda da çok başarılı bir çevirmen. Ë A.Şebnem BİRKAN avkar Altıner, on dokuzuna kadar İstanbul’da yaşadı. İngiliz Erkek Ortaokulu’nu, ardından Robert Koleji’ni bitirdi. İngiliz edebiyatı üzerine yüksek öğrenimini Chicago’da yaptı. Yazarımız, kendi kültür birikimini İngilizAmerikan kültür birikimiyle zenginleştirerek verimli bir senteze ulaştı. Dünyayı dolaşmayı, çeşitli gezilere çıkmayı seven Altınel, bu deneyimlerini edebiyat geçmişiyle harmanlayarak çeşitli kitaplar yayımladı. cı. Türkçesi duru. Anlatımı ise yavaş ve usul usul akan bir nehir gibi. Eserlerini okurken insan dinlenip huzur buluyor. Tepedeki Yabancı adlı kitabıyla 2010 Mehmet Fuat Ödülü’nü aldı. Bir edebiyatçının gözünden yazılmış olan anıları çok keyifli, çünkü bu kitabında anlattığı yerler ve gördüklerini daha çok edebiyatçılar ve edebiyatla ilişkilendirmiş. Çoklukla rastladığımız gezi kitaplarına benzemiyor. İngiliz edebiyatına merakı olanlar için Şavkar Altınel’in edebiyatla ilişkilendirdiği anıları çok özgün. Hem yaşadıklarını ve gittiği yerleri hem de Chaucer’dan, Graham Green’e, Daphne Du Maurier’in roman kahramanı Joss Merlyn’den, şair T.S Eliot’a, Romantiklerden Coleridge’e kadar birçok farklı unsuru da anılarına katmış ve kitabında yer vermiş. Tepedeki Yabancı, kitaba da adını veren “Tepedeki Yabancı” adlı yazıyla başlıyor. Kendini hep yabancı olarak gördüğünü vurgulayan bu yazı bir geziden döndükten sonraki duygularını anlatıyor: “Çalışma odamda her şey giderken bıraktığım gibi (…) Artık eve dönmekten başka yapabileceğim bir şey yok. Yıllardır hayatım küçük bir kasa Ş HEM UZAK HEM DE ÇOK YAKIN Bir yazarın eserleri, her zaman olmasa da yaşadıklarını yansıtır. Çoğunlukla yazarların yapıtları duyduklarının, kendi hayat hikâyeleri ve gördüklerinin bir toplamı. Altınel ise buna çok güzel bir örnek oluşturuyor, çünkü anılarını, gezilerini, şiirlerini ve şiir üzerine yazdıklarını objektif açıdan değil tamamıyla kendi açısından bizlere sunuyor. Türkiye’den uzak olmasından dolayı kendisiyle baş başa kalmış ve çevreden fazla etkilenmemiş, sonuçta tarafsız bir gerçekliği yansıtmak yerine kendi duyguları ve düşüncelerini yansıtan eserler ortaya çıkarmış. Yapıtlarında hayata karşı sakin, sessiz dirençsiz tavrını sergiliyor. Yaşamından yola çıkarak hayata farklı bir pencereden bakıyor. Yazdığı çoğu şey, nesnelerin gerçekliğine değil, kişisel düşünce ve duygularına dayanan, kendi algılamalarını ön planda tutan biçemde. Genç yaşta ülkesini bırakarak Batı’da yaşamayı seçmiş; Batı diyorum, çünkü tek bir ülkede ve tek bir şehirde değil Amerika’nın ve İngiltere’nin çeşitli şehirlerinde yaşamış. Bireyin köksüz, yabancı ama özgür olduğunu derinden hissetmiş bunu da tüm yapıtlarına yansıtmış. Genel olarak melankolik, bireyin yalnızlığı sonucunda yorgun ve bitkin oluşu, hayata karşı yenikliği üzerine odaklanmış. Orta ve lise eğitimi onu Batı edebiyatına yaklaştırdığından, ilgi alanı, gezdiği ve yaşadığı yerler bu doğrultuda şekillenmiş. Göçebe ruhunu, köksüzlüğünü bütün eserlerinde görebiliyoruz. Yaptığı yolculuk ve anlatımıyla bu dünyada artık yaşamayan edebiyatçılara ve Kvangvamun Kaveserlerine canlılık katmış, şağı/ Şavkar Altıbizlerin de onları tekrar hanel/ Yap Kredi tırlamamıza zemin hazırlamış Yayınları/ 176 s. oluyor. Dili çok yalın ve akıSAYFA 14 3 ŞUBAT 2011 hakkında çeşitli bilgiler verdikten sonra kendisiyle bir paralellik kuruyor. Conrad da dünyayı gezmiş yersizliği ve yurtsuzluğu anlatmış bir yazar. “Yıllarca İngiltere’de yaşayan, İngiliz kültürüne gömülen, edebiyat sözlüklerinin ileri sürdüğü gibi neredeyse İngiliz edebiyatının bir parçası haline gelen ama gerçekte ne İngiltere’ye ne de başka bir yere ait olan bu adamla aramda belli bir benzerlik olduğunu, ona baktığımda biraz da kendimi gördüğümü kavramam garip bir şekilde yıllar sürmüştü” deyip Conrad’ın yaşamına ve eserlerine değinerek anlatımını zenginleştirmesi çok hoş. Conrad’ın izini sürerken gündelik yaşamında karşılaştığı şeyleri serpiştirmiş. Çıktığı bir gezideki deneyimlerini, Conrad’ı ve taksiciyi şöyle anlatmış: “Sabah çağırdığım taksinin şoförü dikiz aynasına Arap harfleriyle yazılmış bir ‘Bismillah’ yazısı asmış bir Pakistanlıydı (…) Ataları Pakistan’da toprağı işlemiş insanlar olmuş olmalıydı. Ama bütün göçmenler gibi toprakla bağlarını koparmış, çiftçiliği hor görmeye başlamıştı. Aklıma Conrad’ın ‘Lagün’ hikâyesinde kardeşinin rajanın sevgilisini kaçırmasına yardımcı olduğu için bir daha geriye dönmeyeceğini anlayan Malayın sözü geldi: ‘Artık ülkemiz yok; ülkemiz şimdi bu tekne.’ Bu adamın ülkesi de şimdi rahman ve rahim Allah’ın adını anarak yol aldığı bu taksiydi.” Tepedeki Yabancı’yı anlamlı kılan özelliklerin başında, gezdiği yerlerde daha önce yaşamış yazar ve şairlerin eserlerinden bölümlere de yer vermesi geliyor. Londra sokaklarındaki gezilerini ise T.S. Eliot’ın edebiyatı ve yaşamıyla ilişkilendirerek anlatması, aralara “Çorak Ülke” şiirinden bölümler serpiştirmesi, kitaba farklı bir boyut ve keyif katmış. Dungeness’teki kuş cenneti, Edinburgh’a gidişi ve oradan şövalyelere, ortaçağ İskoç baladlarına değinmesi, İskoçya’daki anılarını Shakespeare’in Macbeth’iyle süslemesi, Glasgow’un karanlığını, Galler’i ve diğer birçok yeri Altınel’in gözünden ve onun süzgecinden geçtikten sonra okumak son derece etkileyici. Kitabın ve anıların cazibesi, kültürlerin ve yaşanmışlıkların edebiyatla sentezlenip farklı bir anlatımla sunulmasında. ŞAİR VE ÇEVİRMEN Şavkar Altınel çok yönlü bir edebiyatçı, onun çevirmenliğine baktığımızda karşımıza Kuzeyde Bir Adadan: Ortaçağ’da Yirminci Yüzyıla Elli İngiliz Şairinden Elli Şiir ve S.T.Coleridge’in Yaşlı Gemici adlı iki şiir kitabı çıkıyor. İngiliz şairlerinden seçtiği çeşitli şiirleri başarıyla çevirmiş. Bu başarısının nedeni hem şair hem de küçük yaşlardan beri iki dile de egemen olması kuşkusuz. Yaşlı GemiciThe Rime of the Ancient Mariner çevirisiyle bizleri neredeyse kusursuz bir şiir çevirisiyle buluşturuyor. Romantik çağın en önemli şairlerinden birinin uzun şiirini, düşsel anlatımını, imgelemini, büyük başarıyla kotarmış. Hem İngilizceye hem de Türkçeye olan hâkimiyeti sayesinde sadece duygu ve düş öğelerini vermekle kalmamış deyişleri, ses benzerliklerini aslına uygun kelimelerle aktarmayı başarmış. Özgün şiirdeki ritmi, uyumu ve estetiği de verebilmiş. Kitapta, bir sayfada İngilizce aslı, diğer sayfada ise Türkçe çevirisi beraberce verilmiş. Aslındaki tüm anlamı ve heyecanı aktarabildiği için olağanüstü bir çalışma olmuş. Orhan Pamuk önsözünde kitap ve çeviri hakkında şöyle demiş: “Bu be¥ nim için son derece kişisel bir ki bada küçük bir evde doğayla ölümün gölgesinde yaşadıklarımdan ibaret. Tek özgürlüğüm bunları görebilecek kadar yabancı olmam.” Kitap, küçük Şavkar’ın İstanbul’da, İngiliz okulundaki günlerini anlatmasıyla devam ediyor. Daha sonra İngiltere’yi ve oradaki günlerini, Joseph Conrad’la devam eden gezi ve anılarını dile getiriyor. Anıların ve gezinin en güzel tarafı gittiği yerleri sadece görsel olarak anlatması değil, bunlara ek olarak gittiği yerin dokusunu da birlikte aktarması. Örneğin Londra’yı gezerken “Buraya Conrad’ı, yani bir anlamda bir kurmacayı aramaya gelmiştim” diyor ve Conrad Güneydeki Ülke/ Şavkar Altınel/ Yapı Kredi Yayınları/ 128 s. Tepedeki Yabancı / Şavkar Altınel/ Yapı Kredi Yayınları/ 130 s. Yol Notları/ Şavkar Altınel/ Yapı Kredi Yayınları/ 120 s. Soğuğa Açılan Kapı/ Şavkar Altınel/ Yapı Kredi Yayınları/ 158 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1094
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear