Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURLARA basan Orhan Kemal ve yapıtlarına ilişkin iki yazı var. Everest Yayınları, doğumunun 95’inci yılında Orhan Kemal’in “Hanımın Çiftliği” üçlemesi başta olmak üzere, tüm yapıtlarını yeniden okurlarla buluşturdu. 95 yaş, bir anlamda Orhan Kemal’in ölümsüzlüğünü anlatıyor ve ölümsüz olma hakkını ona, halkını iyi anlaması ve yazı ile kitaplarında bunu çok iyi vurgulaması veriyor. Mustafa Aslan, Hanımın Çiftliği üçlemesini oluşturan Vukuat Var, Hanımın Çiftliği ve Kaçak‘ı, Kemal’in romancılığını da irdeleyerek inceliyor. Mehmet Nuri Gültekin ise Orhan Kemal’in roman dünyasını, Türkiye’nin 1960’ların sonuna kadarki tarihsel süreçle eşleştirerek irdeliyor; Kemal’in yarattığı ‘tip’lerle gerçekçi anlatımın altını çizdiğini ve Türkiye’nin toplumsal, ekonomik ve siyasal olarak yaşadığı yakıcı dönüşümü aktarışını vurguluyor. “Kar Kapanı”nda mahsur kalan yalnızca Anadolu’nun küçük bir kasabası değil. Tuğrul Bal romanında, on yıllardır kapana sıkışan koca bir ülkenin insanlarını anlatıyor. Cansu Fırıncı Tuğrul Bal ile ‘Kar Kapanı’nı konuştu. Meltem Vural, yirmi sekiz yıl önce gencecik bir gelin olarak gittiği İran’ı ve orada yaşadıklarını “Şu Dağın Ardı İran” adıyla ve capcanlı bir dille anlatıyor. İlk günden son güne kadar tam dokuz yüz gün boyunca bu ülkede yaşadıklarını anlattığı çalışmasına kendisi “anı” diyor ama tanıdığı kişilerdeki ve ülkedeki değişimi öyle bir boyuta taşıyor ki “Şu Dağın Ardı İran” bir roman tadında okunuyor. On sekiz bölüm boyunca bu kadim ülkeden insan manzaralarını ve devrimin alt üst ettiği hayatları ince bir dikkatle betimliyor ve bu bölümleri, romana çok yakın bir kurgu ile birbirine bağlıyor. Meltem Vural’la kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bol kitaplı günler... Antoni Casas Ros’tan ‘Almodovar Teoremi’ Bu sayımızda, 95 yaşına Çirkinliği güzelliğe çeviren bakış 1972 Katalonya doğumlu, annesi İtalyan, babası Katalan Antoni Casas Ros, geçirdiği kazanın ardından matematik kariyerine son vererek edebiyata yöneldi. İlk romanı Almodovar Teoremi özellikle Fransa, İspanya ve İtalya’da ilgiyle karşılandı. Fransa’da Prix Landerneau’ya aday gösterildi, İspanya’da 2008 yılının en iyi romanı seçildi. Ë Öncel NALDEMİRCİ ntoni Casas Ros’un ilk romanı olan Almodovar Teoremi bizi yüzü olmayan bir adamın edebiyat ve aşkla kendine bir yüz yaratmasına tanık olmaya ve gerçek ile kurmaca arasındaki çizgiyi tekrar düşünmeye çağırıyor. Bu kısa roman sırf bunun için bile okunabilir. A köşelerde dolaşıyor. Çok sevdiği bir yönetmen olan Almodóvar’la bu kaçak dolaşmaları sırasında karşılaştığını, onun hayatını filme aktaracağını hayal ediyor. Bu hayal romanda gerçek oluyor ve yazar otobiyografisini Almodóvar’ın senaryosuyla beraber yazıyor. Antoni yüzünü ve hikayesini Almodóvar’a sunuyor, Almodóvar uzun uzun bakabiliyor olmayan yüzüne, boşluğa... Almodóvar’ın bakışı çirkinliği güzelliğe çeviriyor. BİR SONLA BAŞLAYAN HAYAT Almodovar Teoremi, Antoni Casas Ros’un kendine özenle oluşturduğu sığınaktan dış dünyaya gönderdiği ilk “ben varım” mesajı, bu yüzden yaşadığımız dünyaya uzun yıllar dışarıdan bakmış birinin gözlemlerini aktarması ve bizim çoktan kanıksadığımız “canavarlıkları” gözler önüne sermesi açısından çok zengin bir metin. İnsan ilişkileri, alışkanlıklar, cinsellik, tesadüfler kısa kısa ama çarpıcı bir şekilde kendine yer buluyor. Yalnız bununla da kalmıyor, Almodovar Teoremi gerçek ile kurmaca arasında gidip gelirken gerçek kurmaca haline geliyor, kurmaca ise bir gerçek üretiyor. Almodóvar’la tanışma ne kadar hayali olsa da Antoni’nin aşkla, cinsellikle yeniden ve farklı bir şekilde tanışması Almodóvar’ın tanıştırdığı Lisa’yla mümkün oluyor. Almodóvar’ın çektiği film, Antoni’ye kazanın onun görmek istemediği ayrıntılarını sunuyor, kurmaca gerçeğin izlerini belirginleştiriyor. Lisa’yla yaşanan aşk o kadar gerçek ki Antoni’yi “boşluğun merkezinde başka bir şenliğe” çağırıyor. Lisa Almodóvar’ın yarattığı bir karakter ya da Antoni’nin gerçekten tanıştığı biri olsun olmasın, aşkın tenselliği Antoni’nin yeni hayatına damgasını vuruyor. Roman fizik üzerine bir deneme gibi başlıyor, otobiyografi gibi devam ediyor, sürrealist bir tabloya dönüşüyor, bir senaryo oluyor, bir aşk romanı oluyor ama bütün parçalılığını, kısalığına rağmen, kendine has bir üslupla örmesini biliyor. Edebiyat, biraz daha ileri giderek kurmaca, hayatın parçalılığını, tesadüfiliğini bir araya getirme yolu oluyor, yani fizik ve matematiğin gözler önüne serdiği, bizimse gündelik yaşamda görmediğimiz, görmemek için hiçbir çaba sarf etmediğimiz gerçekleri söylemenin en önemli biçimi haline geliyor. Antoni’nin edebiyat ve Almodóvar’la çıktığı yol Lisa’yla, aşk ve cinsellikle kesişiyor. Lisa bir transseksüel, cinsiyet düzeltme ameliyatı geçirmemiş, ameliyat olmayı istemiyor; kendi kadınlığını yaratma mücadelesinde, penisini kadınlığına bir engel olarak görmüyor. Başka bir tabirle, queer bir yerlerde duruyor. Antoni ise aşkla, edebiyatla, Lisa’nın elleriyle kendine yeni bir yüz yaratmaya çalışıyor. En temelden kanıksadığımız yüz ve cinsiyet paralel bir şekilde yeniden tartışmaya açılıyor; roman, sabitliğin imkânsız olduğu bir dünyada, bazı şeylerin nasıl sabit ve değişmez olarak görüldüğünü ve bunun her türlü toplumsal ilişkiyi nasıl en derinden etkilediğini sorguluyor. Bu ikili hikâyenin nasıl bir seyir alacağını, Almodóvar’ın nasıl bir film çekeceğini okurlara bırakalım fakat Almodóvar’ın sinemasını düşünürsek Almodóvar bu hikâyeden gerçekten bir film yapabilir ve bu film filmografisinde hiç de sırıtmaz. ? Almodovar Teoremi/ Antoni Casas Ros/ Çeviren: Öncel Naldemirci/ Sel Yayıncılık/ 108 s. YÜZÜ OLMAYAN YAZAR Yazarların oturma odalarında, en sevdikleri kafelerde, şehrin çeşitli köşelerinde boy boy fotoğraf çektirdiği bir dönemde Antoni Casas Ros, farklı bir yerde duruyor; yüzünü göstermiyor, gösteremiyor, göstermek istemiyor. Yüzünü kaybetmiş olması, günümüzde “yıldız” gibi muamele gören, fuarlarda, medyada, imza günlerinde eserleri kadar simalarıyla da öne çıkan yazarların karşısında, onun farklı bir mücadele vermesine zemin hazırlıyor. Antoni Casas Ros bu ilk romanının otobiyografik ögeleriyle edebiyat dünyasına sadece ve sadece edebiyat vasıtasıyla sızmaya çalışıyor ve özellikle Fransa, İtalya ve İspanya’da önemli başarılar kazanıyor: Fransa’da Prix Landerneau’ya aday gösteriliyor, İspanya’da 2008 yılının en iyi romanı seçiliyor (Premio Mejor Libro Novel). Daha önemlisi, yazarları yüzleriyle hatırlamaya alışmış okuyucularda büyük bir şaşkınlık ve merak yaratıyor. Yazarın hayatından yola çıkarak eserleri yorumlamaya aşinayken, tam tersi bir yoldan ilerlemek zorunlu oluyor, yazarı romandan yola çıkarak yaşadığı dünyaya yerleştirmek zorunda kalıyor Almodovar Teoremi okuyucuları. “BİR HAYATINIZ OLMASI İÇİN BİR YÜZ GEREKİR” Antoni Casas Ros matematik eğitimi almış, hayata dair planları ve hayalleri varken korkunç bir trafik kazası geçirerek “yüzünü yitiriyor.” Birçok ameliyat geçiriyor ama hiçbiri yok olan yüzünü yeniden var edemiyor. Yüzünün yerinde sadece şekilsiz bir boşluk kalıyor. Aniden yola fırlayan bir geyiğin, tesadüfi ama trajik bir olayın hayatını altüst etmesi onu yepyeni bir hayata mecbur bırakıyor. Zorunlu bir inzivaya çekiliyor, internetten matematik dersleri vererek hayatını devam ettiriyor, kitap okuyarak, sürekli değiştirdiği çatı katındaki dairelerinden deniz manzaraları seyrederek, boşluğa ve ufka bakarak vakit geçiriyor. Hayatını anımsıyor, yaptıklarını, yapamadıklarını, bir faşist olan babasını, annesiyle ve matematikle geçen çocukluğunu, ilk aşkını... Ama bütün anıları kazanın yaşandığı o geceye takılıp kalıyor. Dışarıya ise sadece geceleyin çıkıyor, kalabalığın sokaktan çekildiği saatlerde ve ıssız eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1022 SAYFA 3 Almodóvar TURHAN GÜNAY Antoni Casas Ros