Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
VİTRİNDEKİLER Toplumcu Gerçekliğin Kaynakları/ Ahmet Oktay/ İthaki Yayınları/ 488 s. “Toplumcu Gerçekliğin Kaynakları” başlıklı yapıt 1986’da, Sosyalist Blok’un çöküşünden önce; yani glasnost ve prestroyka söyleminin egemen olduğu ve edebiyatın büyük ölçüde ideolojik/politik ajitasyon aracı sayıldığı yıllarda kaleme alındı. Küreselleşme sürecinin ivme kazandığı yıllarda, sömürülensömüren, yönetenyönetilen ilişkileri yeni bir biçim aldıysa da, var olmaya devam ediyor. Tam da bu yüzden emekçi sınıf ve kesimlerin özgürlük, eşitlik, adalet arzuları ve beklentileri her zamanki önemlerini koruyor. Daha insancıl bir dünyanın kurulması, ancak bu sınıf ve kesimlerin bilinçli, kararlı ve etkin mücadelesine bağlı olmaya devam ediyor. Edebiyat ve sanat, bu mücadelenin özgül ve özgün alanlarının başında geliyor. Ahmet Oktay, yapıtıyla bu tartışma konularını yeniden gündeme taşıyor. Ha Hayat Ha Edebiyat/ İshak Reyna/ Everest Yayınları/ 168 s. “Doğrudur, birinin birbirinden farklı zaman ve yerlerde yayımladığı ‘deneme’lerini seçerek bir araya getirmesi, yayın dünyasında epey yaygın bir eğilimdir ve kişiye, doğrudan bir bütünün peşinde yol alan kitaplara oranla, kolaycı gözükebilir. Ne de olsa bütünlük, bu kez ulaşılmaya çalışılmaktan çok eldekilerden derlenen, yani sonradan oluşturulmaya çalışılan bir şeydir. Oysa, hem hayat o denli yekpare bir yaklaşım tanımaz insana hem de ‘Ne yani, o bütün de eninde sonunda parçalardan oluşmuyor mu; üstelik, yazarı hatta yayımcısınca ayıklanarak’ açıklamalarıyla, tek başına ya da yaban ellerde kalmış yavruların en kuzgun görünenleri bir çatı altında toplanmak istenilebilir pekâlâ. Kısaca: Kıyılamayabilir...” İshak Reyna “Ha Hayat Ha Edebiyat” adlı yapıtında günlük yaşamın anlık görüntülerini denemelerinde dile getiriyor. DİSK Tarihi Efsane mi Gerçek mi? 19671980/ Canan Koç, Yıldırım Koç/ Epos Yayınları/ 668 s. Bu kitap, 1960’lı yılların başlarından itibaren dünyada, Türkiye’de ve sendikacılık hareketinde meydana gelen gelişmeler ışığında, 1967 yılında DİSK’in kuruluşunu ve on üç yıllık çalışmalarını ele alıp DİSK’in öyküsünü 12 Eylül 1980’e kadar getiriyor. DİSK‘in 19671980 dönemi tarihi, bugünkü tartışmalar açısından günceldir. DİSK’in ve çeşitli siyasal hareketlerin bu dönemdeki hata ve başarılarından önemli dersler çıkarılabilir. Canan ve Yıldırım Koç, “DİSK Tarihi Efsane mi Gerçek mi? 19671980” adlı yapıtlarında söz konusu döneme ışık tutuyor. Dâhi/ Nikita Lalwani/ Çeviren: Gökçe Ateş Aytuğ/ İthaki Yay./ 328 s. Hindistan’dan İngiltere’ye göç etmiş bir anne ve babanın kızı olan Rumi Vasi hem etnik kökeni hem de dehası nedeniyle çifte bir yabancılaşmanın hüküm sürdüğü bir hayat yaşar. Ancak onu bu yalnızlığa iten SAYFA 26 kültürel çevreden ziyade ailesinin uyguladığı baskıdır. Annesi, Batı ahlakının kızını yozlaştırmasını istemezken, babası Rumi’nin dehasını geliştirmesi için katı koşullarda –soğukta ve herkesten soyutlanmış bir halde– çalışması gerektiğini savunur. On beşinde Oxford’da matematik öğrenmeye hak kazanan Rumi onun adına belirlenmiş ve izlemek zorunda olduğu yolu sorgulamaya başlar ve bedeli ne olursa olsun, bu hayattan kurtulmayı kendine amaç edinir. Nikita Lalwani, 2007 Man Booker Ödülü’ne aday gösterilen ve 2008’de Desmond Elliot Yeni Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk romanı “Dâhi” de deha, eğitim, göçmenlik ve ebeveynçocuk ilişkisini sorguluyor. Evren ve Yaratılış/ Cengiz Yalçın/ Arkadaş Yayınevi/ 410 s. Tarih boyunca insan, evren ve yaratılış üzerine olan soruların yanıtını aramaktan vazgeçmedi. Felsefi ve bilimsel akımların zamandaki seyrine bakıldığında, bulunan her yanıtın bir başka soruya zemin hazırladığı görülür: Evren neden yapılmıştır? Madde nedir? Maddeyi bir arada tutan etken nedir? Kuantum fiziği ve evrenin yaratılışı arasında nasıl bir ilişki vardır? Higgs parçacığı gerçekten var mıdır? Cengiz Yalçın “Evren ve Yaratılış” adlı yapıtında, Büyük Patlama’dan Standart Model’e, evrende, makroskopik ve mikroskopik bir geziye davet ediyor okuru. Aristoteles’ten Newton’a, Einstein’dan Hawking’e, Planck’e ve nicelerine; geçmişten bugüne evrenin yaratılışını kavramaya çalışan filozof ve bilim insanlarının düşünce sistemlerini ve çalışmalarını anlaşılır bir dille aktaran yapıt ayrıca, din ve bilim arasındaki çatışmaların kaynağını da fizik yasaları çerçevesinde inceliyor. Anababaların Korkulu Rüyası Çocuklara Yönelik Taciz/ Adem Güneş/ Sistem Yayıncılık/ 136 s. Taciz edilme riskine karşı çocuklar (korku ve endişeye düşürülmeden) nasıl eğitilmelidir. Taciz tehdidi altında bulunan bir çocuk, bu tehdidi kolaylıkla etrafı ile paylaşabilir mi? Böylesi durumlarda çocuğun davranışları nasıl değişir? Anababa bunu nasıl anlar? Çocuk tacizcileri nasıl tanınır? Tacizcilerin ortak yanları nelerdir? Çok uzaklarda aradığınız bu kişiler kendi semtinizde de olabilir mi? Bu kitap, çocuklara yönelik tacizler konusunda bilinmeyen birçok noktayı gözler önüne sererken, anababaların korkulu rüyası haline dönüşen tacizlere karşı bilinçlenme yollarını ortaya koyuyor. Türkiye’de Sağlık Politikaları Üzerine Yazılar/ Derleyen: Muhammet Can/ İstanbul Tabip Odası Yay./ 594 s. 1990 yılında yayın yaşamına giren Hekim Forumu’nun on sekiz yıllık yolculuğunu anlatan bu seçki, aynı zamanda bu dönemin hekim hareketine de bir ayna tutuyor. 1990’lardaki tartışmalar, 12 Eylül rejiminden yeni çıkmış bir Türkiye’de, bu dönemin tahribatını tamire ve yeniden toplumsal yaşamda yerini almaya çalışan hekimlerin çabasını gün ışığına çıkarıyor. “Türkiye’de Sağlık Politikaları Üzerine Yazılar” adlı yapıt Hekim Forumu’nun, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın oluşum ve gelişim sürecinde, bu programın toplum sağlığı ve hekimlik ortamı üzerine olası olumsuz etkilerine nasıl yoğunlaştığına da dikkat çekiyor. Herkes Pek Şeker/ Lydia Millet/ Çeviren: Esen Gür/ Everest Yayınları/ 256 s. “Herkes Pek Şeker”, bir pornocu, alkolik, beleşçi ve mesihliğe soyunan Dean Decetes’in hayatının üç gününde geçiyor. Bir cüce olan eski mâhkum Ken’i de yanına katan Dean, porno film dünyasında bir çığır açmayı tasarlıyor; Ken’in yardım etmesi için vaatlerini bol keseden dağıtmaktan çekinmiyor ve sonunda elbette çuvallıyor. Dean’in dindar ve patronuna umutsuzca âşık kız kardeşi Bucella, yan komşusunun matematik dâhisi ve erkek düşkünü kızı Ginny; Alice, Phillip, Ernest, Barbara, Allan ve herkes aynı hayatı farklı biçimliyor. “Herkes Pek Şeker”, Lydia Millet’ın kendi yaşamından izdüşümler taşıyarak okuyucuyla buluşuyor. Garip Şiirler Antolojisi/ Hazırlayan: Ümit Yaşar Oğuzcan/ Bilgi Yayınevi/ 116 s. Bundan tam 50 yıl önce şair Ümit Yaşar Oğuzcan ile yayıncı Ahmet Tevfik Küflü “Garip Şiirler Antolojisi”ni çıkarmaya karar verdi. Çetin Altan ve Aziz Nesin birer yazıyla, Turhan Selçuk, Altan Erbulak, Suavi Tedü, Ara Güler, Halim Büyükbulut, Zahir Güvemli, Hüseyin Mumcu, Eşber, Sinan Bıcakçıoğlu, Eflatun Nuri, Tonguç Yaşar, Yalçın Çetin, Sait Maden ve Ferit Apa çizgileri ve fotoğraflarıyla kitabı süsledi. Aynı yapıt 50 yıl sonra tıpkıbasımıyla Bilgi Yayınevi tarafından kitapseverle buluşturuluyor. Knockaloe ve Meçhul Türkler/ Ali Özuyar/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 182 s. 17 Temmuz 1917 günü Sabah gazetesinde yayımlanan bir haber, Osmanlı kamuoyunu savaşın bilinmeyen bir yüzünden haberdar etmişti: İngiltere’deki sivil Türk esirler... Çağın ilk küresel savaşı olan Birinci Dünya Savaşı, yeni savaş teknikleri kadar, uluslararası ilişkilerde de pek çok yeni akımın ve anlayışın öncüsü olmuştu. Düşman ülke vatandaşlarına savaş zamanında kısıtlamalar getirilmesi yeni bir durum değildi; ancak bu kez yeni olan, bu insanların özel olarak inşa edilmiş kamplarda hapsedilmesiydi. Almanya da yaşayan İngiliz vatandaşlarının bir hipodroma hapsedilmesiyle ortaya çıkan sivil esirler konusunda, bu esirlere özel kamplar inşa eden İngiltere bir adım öne geçmişti... Ali Özüyar’ın “Knockaloe ve Meçhul Türkler” adlı yapıtı, İngiltere’deki Man Adası Knockaloe Sivil Esir Kampı’nın kuruluşundan kapatılışına kadar öyküsünü, esirlerin gündelik yaşamlarına pencereler açarak anlatıyor. Adadaki yedi Türk’ün mezarlarından yola çıkarak, tarihin bilinmeyen bir sayfasını aralıyor. Sürtük ve Kalpazan/ İbrahim Altun/ Doğan Kitap/ 249 s. “Hayatım darmaduman... Bir adam bir gecede çöker mi? Bir kadın bu kadar mı güzel olabilir? Bir düşü kim satın almak ister? Kirayı, faturaları, borçları kim ödeyecek peki? Çizginin öbür tarafı nasıl bir ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 968