Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURLARA ENİS BATUR Pervasız Pertavsız yaşatamaz mıyız? Buna, şimdilerde Wallerstein Brain deniyormuş. Acı çeken, kabullenememe eşiğinde tıkanıp kalan kişi, çözüm yolu arayışına girdiğinde önce geçmişe, uzak geçmişe bakıyor, sonra geleceğe çeviriyor bakışını: Şimdiki zamanın, yaranın onulmazlığına karşı ilacı olmadığını biliyor, görüyor çünkü. YAŞAM BU, DEĞİL Mİ CHARLIE? İki ağır kaybın ardından, Verdışında gerçek nant’ın konferans metni Pandora, bir işlevi olabiilk kadın’ını (2006) okuyordum, Milir mi?” saptatologyanın en ufak delik bırakmamasorusunun mış öyküsünde, Hesiodos’un o size yöneltilmüthiş metninde, neden insan gövmesi somut desinin ölüm sonrası çürüdüğünün, bir yardım eli yalnızca kemiklerin kalabilmesinin uzatma çabatersi savunulamaz açıklamalarıyla sıdır aslında: karşılaştım. Zeus, Prometheus’un inAklınızı çelesanoğluna duyduğu zaaf nedeniyle cek böylesi kendisini aldatmasının karşılığında bir sorunun ona sonsuz bir ceza biçmekle kalmapeşine takılmış, insanlara da bir benzerini hazırlamanızı oyamıştı. Tanrılardan uzaklaşıp hayvanlara lanmanın, doWallerstein Brain yaklaşan insan, çürüyebilir olanla beslenlayısıyla uzaklaşmek zorunda kaldığı için çürümeye yazgılıydımanın kapsamına sokarak kendi geçmiş, kapıyı yüzümüze kapatıyordu. konumunu doğrulayabilir karşınızdaki; tersini Geleceğe umut bağlayabilir miydik? Öldüğüiçtenlikle savunabilir, sorgulamanın sizi öze, müzde, tek bir organımızı, beyni hayatta tutaözlülüğe yaklaştırdığını ileri sürebilirsiniz. cak bir düzenek yaratılabilirdi. Geceyarısı balUzaklaşmak versus yak(ın)laşmak, farklı yokonda, bir başıma oturmuş düşünüyordum, bu rumlarla da olsa, ölçülebilir, somut bir alana fikir birden, ortaçağda kürsüsüne yanında kogötürür. Eğlenmek, pek öyle sayılmaz: Görece, nuşan bir kafayla çıktığı rivayeti yaygınlaşan soyut bir değerlendirme ortamı yaratıyor o fiil. Büyük Albertus’u getirdi: En karmaşık sorunları Martialis okumak eğlenceli iştir vesselâm, ama bir çırpıda çözen o kafayı simyacıdüşünürün bununla bitmeyen bir haz yatağı sunar. Kafka yarattığına inanılırmış. okurken eğlendiğini kim söyleyebilir, DeleuzeErtesi gün Cem Akaş’ı aradım. Külliyen cahil Guattari ikilisinin “kahkahalarla gülerek” okunolduğum kurgubilim alanını nasıl olsa benden ması gerektiğini savlamalarında eğlencenin paiyi bildiğinden şüphem yoktu. Wallerstein Brayı ne kadardır? in, ünlü “Uzay Yolu” dizisinde, bir gezegeni yöİşte uzaklaştım, gelgelelim yakınlaşmak için. netmekte kullanılan kavanozdaki beyinmiş. Gottfried Benn’in Morg başlıklı şiir kitabına bir Başka örnekler de buldu çıkardı Akaş; bu saçmetnimde sokulmuştum. Hekimdi Benn, hem ma düşünceye yolu düşenlerin olması beni rade sımsıkı şairdi: Hastane dünyasından söküp hatlatmaya yetmişti. getirdiği şiirlerinin eğlendirici yanını bulmak Tasarladığım düzenek oldukça yalınkat aslınolanaklı mıdır, uzaklaştırmak şöyle dursun, tam da: Bir beynin canlı tutulmasını ve kendisini ifada ortasına bırakır okuru çiğ gerçeğin: Bakmak de etmeyi (söz yoluyla) sürdürmesini sağlayaistemediğinize bakar, görmek istemediğinizi cak bir mekanizma. Nedense, bunun yapılmagörür, kadavralardan sızan ağır kokunun ciğersının bütün bütüne olanaksız olmadığına emilerinizi doldurduğunuzu fark edersiniz. nim. Bilgisayar tasarlayan insan beyni, kendisiBenim gözümde edebiyatın olmazsa olmaz ni sonsuza dek yaşatacak bir enerji kaynağı, gerçeklik alanlarından biri, kabullenilemez olan topu topu gövdesinin yaşarken yapabildiğini ile kavurucu ilişkiler geliştirdiği kesitle biçimleyapabilecek bir aygıt neden gerçekleştiremenir. sin? Kabullenememeyi, gerçeğin altında ezilmek, pes etmek, yıkılmak, çöküşü hızlandırmak olaSonra, balkondaydık demiştim, sordu Fatma rak mı görüyorum? Verdiğim örnekler bunu düTülin: “Ne düşünüyorsun?“. Anlattım. Konuşan şündürebilir. beynim, altındaki küçük bir kutuya sığmış enerİmdi, kabullenememek ille de boyuneğiş, doji kaynağı ve ufarak ses üretim aracıyla, tranlayısıyla kabullenme olamaz ki! sistörlü bir radyoyu andırıyordu. Fatma Tülin, Kabullenemeyen zihin, görmezlikten gelemeona hemen güzel bir gövde vaat etti. Verdiği için, çoğu kişinin seçtiği yolu, başını çevirmant’ın metninde, Hefaistos’a Pandora’nın kameyi yadsır. Bir o kadar da, olanaksızın kapısılıbını yaratma görevinin verilişi geldi aklıma ¾ nı zorlamak için davranır ama. Kendini teslim kadın, yoksa, gerçekten de başımıza gelen her etmemiş, tersine harekete geçmiştir. Burada, belanın sorumlusu muydu? imgelem kutusunun nasıl zorlandığına tanık Bu yan soru beni oyalamaya başladı. oluyoruz: Ölüsünü kendisiyle tutmak için en ilOyalanmak, kabullenmenin somut göstergekel çözüm yollarına başvurmaktan kaçınmıyor si. sözgelimi. Ölümün ardından canlı tutulacak, hiçbir eylemde (konuşmak dışında) bulunamayacak Tek çıkış kapısı değil bu, doğal olarak. İmge(benim versiyonumda) beyin konusu üzerinde lem, ‘başka ne tür çözümler olabilirdi?’ sorusuçalışmaya dönmeliyim. na kilitlendiğinde, olanaksızın olabilirliğini deşÖlümsüzlük sorununun tam da ortasında meye koyuluyor. Ölen kişinin bütün gövdesini durduğumu, kendi Faust’umu yazmaya hazırkoruyamıyorsak, onu temsil edebilecek, varlığılandığımın farkında değilim. ? nı sürdürmesine olanak tanıyacak bir organını Richard Kearney’in üç ana eksende; siyaset, edebiyat, felsefe ekseninde, ama hepsinde de felsefi söylem yoluyla yaptığı söyleşiler; insandünyabilgi ilişkilerini boyutlandırıyor. “Siyaset düşünürleri” olarak saptadığı Kristeva, Ascherson, Taylor, Ricoeur, Said, Chomsky, Václav Havel’in; “edebiyat düşünürleri” olarak yorumladığı Eco, Steiner, Warner, Heaney, Borges, Nussbaum, Holub, Daras’ın; “felsefe düşünürleri” olarak değerlendirdiği Derrida, Levinas, Marcuse, Ricoeur, Breton, Gadamer, Lyotard’ın “zihin halleri” dil dolayımında kurdukları öznenesne ilişkileri, dış dünyadüşünmedil ilişkileri, bizi dönüştürüyor; kendi bilgi birikimimizle yeni bir diyaloğa girmemizi sağlıyor. Richard Kearney kitabın, felsefe, siyaset ve kültür alanındaki belli çağdaki entelektüel tartışmaları akademisyenlere olduğu kadar akademisyen olmayanlara da yaymayı amaçladığını dile getiriyor. Kitabı Prof. Dr. Betül Çotuksöken değerlendirdi. Uğur Kökden, İsviçre izlenimleriyle harmanladığı denemelerini ‘Leman Gölü Yalnızı’ adıyla kitaplaştırdı. Kökden’le Erdem Öztop konuştu. Bol kitaplı günler… TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr atricia Cornwell’in sıkı polisiye romanı The Body Farm’ın arka fonunda yer alan “kadavra çiftliği”nin yöneticisi antropolog William Bass, adlî tıbba üniversitenin katkısını sağlamak amacıyla kurulan açık hava gözlem laboratuvarında, farklı koşullar altında çürümeye terk edilen sahipsiz cesetlerin çözülme süreçlerini soğukkanlı bir üslupla aktarıyordu, yıllar önce Le Monde’dan kesip sakladığım tam sayfalık röportajında. Barsak bölgesini örten deri kesitinin rengini bütünüyle yitirmesi ilk gelen işaretmiş. İçeride, sindirim sisteminin enzimleri dokuları yemeğe koyulduğu için çürürmüş ceset. Sonra dış kanama başlar ve çözülürmüş her şey. Gerisini, havanın devreye girme hızı belirliyormuş. “Bunları duymak, okumak istemiyorum” sözünü duyar gibiyim. İnsanoğlu pek çok kalkan kullanır yaşarken, siperler kazar, kendini sakınır, korunur. Başına gelecekleri duymak istemez. Yakınlarının başına gelenleri de. Kaç kez tanık oldum: En yakınının ölümünden otuz saniye sonra, onun o haliyle görülmek istenmeyişine. “Bende son kalan görüntüsü o olmasın istedim” açıklamasının doğru olmadığını pekâlâ biliyoruz. Bırakalım, “Sence çürümeye başlamış mıdır” sorusuyla yüzleşmeye, ölüme karşıdan bakmaya bile katlanamayanlar vardır. Ölülerini, ölüm sonrası son bir kez görmeyi gelenek haline sokmuş topluluklarda, ölü canlı haline en yakın noktaya gelesiye bakımdan, onarımdan geçirilir: Canlı değilse bile canlıymışgibi’dir. Kimse ölü görmek, ölüyü düşünmek istemez diyemem; elimin altında bir davranış istatistiğinin verileri yok. Kendi yaşantı haritamın sınırları içinden ne kadarını devşirebiliyorsam ¾ bir de okuduklarımdan, gördüklerimden: Deneme böyle yazılıyor. Ölümü kabullenmenin, ona katlanmanın en kestirme yolu olabildiğince uzak durmaktan geçiyor. Göz mesafesi, akıl mesafesi neredeyse insan doğasına yerleştiriliyor toplumlarda, örf ve âdetlerde. Şüphesiz, bundan sıyrılabilmiş kültürler, inanışlar yok değil yeryüzünde. Ne olursa olsun, Yas bir görünmez kurallar yasası yaratmış genelde: Aşırıya kaçılmayı, çizgi dışına çıkılmasını, kalanın gidenin peşi sıra ölçüsüzlük sularına açılmasını önleyecek bir düzen enikonu oturtulmuş. Dindarların herhangi bir sorunları yok bu bağlamda: Kabullenememe ya da candan boşalan gövdenin dönüşümü üzerinde yoğunlaşma kulun işi değil sonuçta. Sizin hiç ciddi kabullenme güçlüğü çektiğiniz oldu mu? Kim olduğunuzu bilmesem de, soruyorum. Diyelim bu sorunun karşısına geçtiniz: Orada, enikonu düşünecek ölçüde duracak mısınız, yoksa hızla olay mahallinden uzaklaşmayı mı yeğleyeceksiniz? Bir edebiyat adamının çevresinde, edebiyata dipten gelen sahici bir şüpheyle bakan, köktenci sorgulama teknikleri geliştirmiş en az bir dostu olmasını talihlerin büyüğü sayarım. En septik ses tonuyla, “iyi de, sonuç olarak, edebiyatın eğlendirmek, dolayısıyla uzaklaştırmak Ölümsüzlük üzerine deneme (II) P İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 969 SAYFA 3