Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Uğur Kökden’le ‘Leman Gölü Yalnızı’ ‘Gurbet, yalnızlık demek değil mi? Ë Erdem ÖZTOP* ayın Kökden, farklı coğrafyalara çıktığınız yolculukların birinden daha döndünüz ve bizlere İsviçre’nin her bir yerinden seslendiğiniz Leman Gölü Yalnızı adlı kitabınızla ‘merhaba’ dediniz. Belki pek çok kez dile getirmişsinizdir, ama ben kendi adıma bir kere daha sormak istiyorum; nasıl başladı sizin farklı dünyalara Uğur Kökden yılyelken açma serüveniniz, an lardır gezen yazarlatır mısınız biraz? larımızdan. Gezi Evet, yolculuklar sürdü ve sürmekte; ama, kuşkusuz, yor ve gezdikten nedenler değişik. Sürekli de sonra tuttuğu notdeğişmekte! Bu kez İsviçre ları denemeler haolsa bile, daha önce Paris, linde kitaplaştırıFransa, birkaç ülke dışında yor. Geçtiğimiz tüm Avrupa anakarası ve Orgünlerde ise Kökta Afrika’ydı! Yolculuklarımın ana nede den’in, Leman Gölü ni, altmışlı yılların başlangıYalnızı adını verdicında, otuz yaşına yaklaşırği yeni kitabı yaken, Paris’te mühendis olayımlandı. Bu yeni rak çalışıyor olmam; dolayıkitabında Köksıyla, oradan çevre ya da komşu ülkelere kolayca gide den’in beş yıldır gibilmem. Ardından, gazeteci dip geldiği İsviçlik (Politika gazetesi) ve bü re’nin tarihi, sanatı rokrasi dönemi, en sonra da ve yaşantılarından ailesel nedenler... harmanladığı de Kimlerdi, nelerdi rehbernemelerini okuyaleriniz? Buradan şuraya da varalım isterim, istikamet be caksınız. Kendisiylirlemedeki etmenleri konu le yaptığımız söyşabiliriz... leşide ise söze gezi Yön belirleyen etmenler, kültürüyle başlagenelde koşullar ve olanakdık, sonra da İsviçlar! Çünkü, her zaman birre üzerine getirdik kaç işi birlikte yapmak zosohbetimizi… rundasınız. Nasıl olur sizin yola koyuluşunuz, bunu anlatır mısıdu denilebilir: Geceye Evet! Sovyetnız biraz? Her birinin ayrı bir hazırlığı, ler’de geçen böyle bir öykünün Türkiön okumaları oluyordur mutlaka… ye’de yayımlanabilmesi için, onu yazınsal bir türe dönüştürme zorunluluğu duy Ön okumayı yeğ tutmam genelde. muştum. Kendimi yolculuğun büyüsüne, gizemine ve temsil ettiği serüvene bırakmayı her Daha sonra, toplama kamplarını (Pozaman uygun gördüm. lonya, Almanya ve Çekoslovakya), Hitler’e karşı girişilmiş son başarısız suikasta İlk önemli yolculuğumu, 1963’te, İsadı karışanların keman teliyle boğuldupanya’ya yaptım daha önceki uzun ğu yeri (Plötzensee) gezdim. Aldığım Fransa yolunu saymazsak. O sırada, İbenotları, izlenimlerimi, savaşın gerçekleşrik Yarımadası’nda, Salazar ve Gn. Frantiği Avrupa üstüne düşüncelerimi, Tikco yönetimdeydi. Yirmi yılın geçmesine sinti Çağı başlığı altında topladım. Bu ilk karşın, ülkede idamlar sürüyor; birtakım kitaba ismini veren deneme, kısa bir süre gecikmiş iç savaş hesapları görülüyordu. sonra İsveç Yazarlar Birliği’nin yayın orYazar Semprun, yasadışı birisi olarak yaganında yayımlandı. İtalya, Belçika, Holşadığı ülkesini, yine o yıl gizlice terk etlanda ve onları izleyen (Franco sonrası mişti. Başka bir deyişle, ünlü Büyük Yoldönem) İspanya yolculukları, resim arculuk’un Fransa’da yayımlandığı yıl! Ben dından koştuğum zamanlara denk düşer. de, aynı yıl, sahte bir pasaportla İspanya’ya girdim. İlk denemelerim, bu notOrtadoğu’da (Irak) ve Yakın Asya’da larla beslendi ve Soyut dergisinde yayım(Türkmenistan) gerçekleşen iki yolculuk, landı. sonuçlarını gazete dizi yazılarında ve Anı Kentler kitabımda verdi, denebilir. İkinci büyük yolculuğum, kırk günden Afrika’ya gelince, bu üzgün ve ezik daha uzun sürdü ve SSCB’de gerçekleşti. anakaradaki yolculuklarımın deneme veManş kıyılarından vapurla Leningrad’a rimi, yazık ki, bir kitaba ulaşamadı. Şu ya (günümüzün St. Petersburg’u), sonra da bu kitaba yayılmış üçbeş denemeyle tren, Volga’da geceli gündüzlü vapur sınırlı kaldı. Kimisi de hiç kaleme alınayolculuğu, uçak, kısaca her tür araçla sümadı, Addis Ababa günleri gibi. ren bir araştırma gezisi: Leningrad’dan Olmazsa olmaz dediğiniz şeyler var Stalingrad’a! ‘Umudun Yaşlanmadığı mıdır? Ülke’de bir koşu! Dediğim gibi, herhangi bir kılavuz alBu yolculuğun ürünü, Vietnam Savaşı maktansa kendimi ‘an’ın gelişmelerine üstüne yayımlanmamış bir uzun öykü olSAYFA 16 S bırakmayı yeğ tutuyorum. Öylesi, bence, daha verimli olmakta. GEZİDENEME TÜRÜ Kitaba ilişkin konuşmadan önce biraz da Türk yazınındaki gezideneme türünü konuşalım… Geçmişten bugüne nasıl bir yol izledi gezi türünde deneme yazını sizce? Ya da böyle mi adlandırmalı türü? Gezideneme türü, bana kalırsa, çok başarılı ürünler verdi. Ahmet Haşim’in Bir Seyahatin Notları’nı, Frankfurt Seyahatnamesi’ni ele alalım örneğin. Yahya Kemal’in anı ve yol notlarını (Eğil Dağlar), Yakup Kadri’nin Alp Dağları’ndan ve Elçilik dönemi yazıları, Falih Rıfkı’nın nice gezi (İngiltere, İtalya, Rusya, Hindistan) yapıtı, Melih Cevdet’in Akan Zaman Duran Zaman’ı, Attilâ İlhan’ın yol notları, Selahattin Batu’nun AvusturyaMacaristan, İsviçre ve İspanya üstüne ayrı ayrı yazdığı deneme kitapları, Oktay Akbal’ın yazınsal değeri yüksek gezi yazıları, kuşkusuz şu anda anımsadıklarım. Hem, unutulmamalı ki, tüm bu ve öteki yazarlar, Evliya Çelebi geleneğinden geliyorlar. Üstelik, Batı’da henüz bu tür gezgin yazarlar daha hiç yokken... Kimlerin, hangi yazarların adlarını verebiliriz peki? Cumhuriyet döneminden söz etmek gerekirse, Yahya Kemal, Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Ruşen Eşref, geçmişin kimi gazetecileri (özellikle Falih Rıfkı, sonra Ahmet Emin Yalman, Burhan Arpad, Nadir Nadi), eski/yeni kimi büyükelçiler sözgelimi Fuat Carım, Barış Derneği Başkanı Mahmut Dikerdem, Kamuran İnan ve onların ardından gelen daha yeniler (günümüz büyükelçileri) sonra Attilâ İlhan, Melih Cevdet, Selahattin Batu, Salâh Birsel, Oktay Akbal sayılabilir. Yeni nesil yazarları nasıl buluyorsunuz? Yeni kuşaktan Füruzan’ı, Adnan Binyazar’ı, Emin Özdemir’i, Enis Batur’u, Turgay Fişekçi’yi, Feridun Andaç’ı, Gültekin Emre’yi, belki Demir Özlü’yü, Nedim Gürsel’i ve Selçuk Altun’u. Belki diyorum, çünkü, bu son birkaç isim (Altun söz dışı), zaten sürekli çoğu süre yurtdışında oturuyor. Onlar, ancak zaman zaman Türkiye’ye gelebiliyorlar. Artık yeni kuşağın, genç yazarların bu türe pek de uğramadan, doğrudan kurgusal türlere giriş yaptıklarını görüyorum; aslında bu türün ne kadar da yazın yaşamında önemli yer tuttuğunu bildiğim için böyle bir durumu tartışalım istiyorum sizinle… Evet, gerçekten, dediğiniz gibi kimi yazarlar doğrudan kurgusal türe girişiyorlar. Belki, Türkiye’dekilere göre yazın dünyasının daha çok içinde oldukları için ya da ‘deneme’ türüne daha serin baktıkları için... Ama, ben, yolculukların benim denemelerimde daha çok bir altyapı ve fon niteliğinde olduğunu söyleyebilirim. Ana öğeyi daha iyi belirleyen, bir çeşit onu zenginleştiren yardımcı malzeme! Ancak, asla asıl unsur değil! Sözgelimi André Gide, Bursa gezisini bir romana dönüştürmedi; onu denemelerinin içinde değinilen bir konu yaptı. Ya da Paul Nizan’ın dilimize bu yıl çevrilen Aden, Arabistan isimli denemelerinde olduğu gibi... Yazdığınız türde denemeler aslında ikiye ayrılıyor diye düşünürüm hep: İlkinde Mehmet Yaşin örneğinde olduğu gibi, lezzet durakları gidilen mekânın ayrıntılarıyla okurla buluşur. Diğerinde ise, sizde olduğu gibi, gidilen yerin tarihi, sanatı ve yaşantılarından harmanlanan bir denemeler bütünü ortaya çıkar… Katılır mısınız? Atlas dergisinin resimli makaleleri ya da pazar günü Hürriyet’inin tam sayfa gezi yazıları, gerçekten, kendi türünde, başarılı birer ‘yolculuk kılavuzu’ sayılabilir. Bir sonraki aşama için, bir çeşit ön çalışma! Okur için ilk adım! Bununla birlikte, Mevlana’nın doğumunun sekiz yüzüncü doğum yıldönümü nedeniyle geçen yıl yayımlanan “Belh’ten Konya’ya Güneşin Yolculuk Yörüngesi”, olağandışı başarılı bir girişim ve yazı ürünüydü! Dolayısıyla böyle bir fikrin ilk mimarını ve onu uygulayan yani, yolculuğu gerçekleştiren ve resimleyenleri, Hüseyin Keçe’yle Özcan Yüksek’i burada yürekten kutlamak isterim. Çocuk Mevlana, bu yolculuğunun sayesinde Mesnevi’nin altyapısını kazandı. Her ne kadar bu yapıtı, döneminin yeğ tuttuğu uyaklı ve belirli kalıplara oturan ‘şiirsel’ bir yöntemle yazılmış olsa bile, bence, ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 969