Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Türkçe Günlükleri 6 Ağustos Çarşamba oğaziçi ÜniversiteB si’nden Cem Say’ın iki sorusu vardı. Birini önceki hafta yanıtladım; öteki, Cem Say’ın deyişiyle “alfabetik sıralamayla ilgili bir tür bilmece”. Soru şu: “Yabancı devlet adamlarının da katıldığı önemli bir toplantıda katılımcıları (ya da bir kütüphanede yazarlarının adlarına göre kitapları) soyadı alfabetik sırasına göre nasıl sıralayabiliriz?” Cem Say: “Burada gördüğüm kadarıyla büyük sorunlar var.” deyip örnek veriyor: “Sözgelimi adında ‘i’ harfi olan bir İngiliz’i birinin adında orada ‘ı’, öbüründe ‘i’ olan iki Türk’ün arasına mı koymalı, önceye mi, sonraya mı? Yani İngilizcedeki o tek harf, bizim noktalı ve noktasız olan iki harfimizle nasıl sıralanabilir?” Ya Cem Say çok dolaşık anlatmış ya da ben anlamadım. Anladığım ve önereceğim şey, kendi alfabemizdeki harf sırasına göre sıralamak gerektiği. Karışıklık şundan doğuyor olmalı. İngilizcede küçük i (i) var; büyük i (İ) yok. Büyük i’ler “I” biçiminde yazılıyor. Bizde ise ı’nın da i’nin de büyüğü var. Öyleyse İngiliz’in, sözcüğün başında bulunacağına göre “I” diye yazılacak olan soyadını bizim “I” ile başlayan soyadlarının sırasına almamız uygun olur. Üstelik (konuk) İngiliz’e öncelik de tanımış oluyoruz böylece. Daha ne ister? FEYZA HEPÇİLİNGİRLER demek ki 30’lu yaşlarını sürmekte olan gençler. İnsanın içini asıl acıtan, doğum tarihleri değil, yazar adının altında yer alan, “Sincan F Tipi Cezaevi, Burdur Cezaevi, Edirne F Tipi Cezaevi, Sivas Cezaevi, Erzurum H Tipi Cezaevi” gibi notlar… 10 Ağustos Pazar oktor” sözcüğü “D yalnız tıp doktor larını kapsamıyor; aynı zamanda akademik bir unvanın adı. Tıp doktorlarının “hekim” sözcüğünü yeğlemelerinin nedeni bu olmalı. Oysa “cankurtaran” kadar “can”lı bir öneri, Fikret Otyam’dan gelmiş. Semra Larçın, bunu anımsatıyor: “canbakan”. Doktor ya da hekim yerine bu sözcüğün benimsenmesi pek güzel olmaz mı? Yine 10 Ağustos Pazar stanbul Kız Lisesi ve Bi“İ zim Sınıf” (Kas 8 Ağustos Cuma ahsus Mahal” “M diye bir dergi çı kar. Bu derginin yazarları, şairleri genellikle cezaevindeki yetenekli gençlerdir. Dergi de zaten onların ürünlerine yer vermek amacıyla yayına başlamıştır. Şimdi artık “Mahsus Mahal Kitaplığı” da oluşmaya başladı. Onlardan biri, Aytekin Yılmaz ve Müge İplikçi tarafından hazırlanan “Esir Düşler Irmağı” adlı antoloji. Yazarların (1964 ve 1969 doğumlu ikisi dışında) tümü ‘70’li yılların başında doğmuş; taş Yayınları) kitabının yazarı, Eğitim Uzmanı ve Matematik Öğretmeni Güven Uluköse, Finansbank’ın doktorlar için hazırladığı kredi paketini tanıtan kitapçığın kapağına yazdığı, “İyi olacak hekimin FİNANSBANK ayağına gelir” sözü hakkında ne düşündüğümü sormuştu. Hekimlerden / doktorlardan söz ederken Uluköse’nin sorusu aklıma geldi. Finansbank, o çok iyi bilinen “İyi olacak hastanın hekim ayağına gelir” atasözünü doktorlara uyarlamak istemiş anlaşılan. Olmuş mu, denirse Uluköse haklı. Pek olmamış. “İyi olmak”tan söz edildiğine göre, ortada hastalık var, hasta var demektir. Finansbank, bütün hekimlerin aslında “hasta” olduğunu kabul ediyor olamaz, değil mi? 12 Ağustos Salı ylardan beri sözü, bir türA lü Orhan Fetta landığım “olası” sözcüğünü, “muhtemel” mi, yoksa “mümkün” mü anlamında kullandığımı soruyordu Fettahoğlu. “Olası” sözcüğü, “ihtimal dahilinde, muhtemel” anlamındayken ben, “mümkün” anlamında kullanmışım. Orhan Bey bana, “Sayın Dil Filozofum” diye sesleniyor; ama yanlışımı da görmezden gelmiyor. İyi ki gelmiyor. Böylece bana yanlışımı görme ve düzeltme fırsatı vermiş oluyor. Karıştırılan sözcükleri sıralarken “rakip” sözcüğünü, “binici” anlamındaki “rakip”ten ayırmak için, “Rakip (a kısa ): Aynı amaca ulaşmak için çalışanlardan her biri” diye açıklama yapmışım. Fettahoğlu: “Oysa sizin de üyesi bulunduğunuz Dil Derneği’nin 1999 basımı Türkçe Sözlük’ünde aynı anlama gelen sözcükte “k kalın okunur.” açıklaması var. Bu durumda ben size inanıp ‘a’yı mı kısa okuyacağım, yoksa sözlüğe bakıp ‘k’yi mi kalın? Sakın ola da bana, daha önce “ne idüğü belirsiz” ile ilgili bir sorum hakkında dediğiniz gibi (ki sözlükte “ne idiği belirsiz” yazıyor) “Sözlüğü esas al.” demeyiniz! Çünkü, 1 ‘k’nin nasıl kalın okunabileceğini bilemiyorum da değil tasavvur bile edemiyorum. 2 O sözlükte binlerce (abartmadım, kanıtlarım) yanlış var, bunun doğruluğuna nasıl inanabilirim ki?” “Rakip” derken “k” kalın okunabilir okunmasına; ama bu, söylenişi çok fazla Arapçalaştırır; a’yı kısa okumak daha ayırt edici. Dil Derneği’nin Türkçe Sözlüğü’ndeki yanlışlar konusunda ise bir şey söyleyemem. Bu konuda hiçbir araştırma yapmadım. Fettahoğlu’nun mektubunu önceki gün değindiğim konular çerçevesinde ele almamı sağlayan soru ise “Mütehassis: Hislenen Mütehassıs: Uzman” sözcükleriyle ilgili. “Bence bu karışıklık ‘ihtisas’tan kaynaklanıyor. diyor” Orhan Bey. “Son dönem sözlüklerin hemen hemen hepsinde bu sözcük hem ‘his’i hem de ‘uzman’ı karşılıyor. Oysa eski bir sözlükte (1948 TDK basımı ) “ihtısas: uzmanlık” , “ihtisas: hislenmek” olmak üzere iki ayrı sözcük var. Dolayısıyla eskiden ihtisas’tan mütehassis, ihtısas’tan mütehassıs şeklinde kullanılarak sözcükler karıştırılmazdı. Elbette “Yüksek İhtısas Hastanesi” demek daha zor. Fakat zor da olsa doğru olanı kullanmakla yükümlü değil miyiz? Şimdi zor gelene kullana kullana alışılamaz mı?” Alışılabilir herhalde; ama her iki sözcüğün de Türkçesi var. Dilimize perende attırmak yerine, “ihtısas”yerine “uzmanlık”, “ihtisas” yerine “duygulanma” desek daha güzel olmaz mı?? www.feyzahepcilingirler.com feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. hoğlu’nun sorularına getirememiştim. Ucu bana dokunduğu için değil. Dokunuyor gerçekten. İlk soru olarak, benim, bir sözcüğü açıklarken, “Yazım kılavuzları ve sözlüklerde her iki biçimini de görmek olası.” derken kul B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Malcolm Lowry’nin bir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı kitaptan bir alıntı ortaya çıkacaktır. 1 O 2 B 3 K 4 R 5 B 6 I 7 İ 8 A 9 R 10 F 11 N 12 O 13 D 14 İ 15 J 16 I 17 E 18 D 19 K Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 41 3 19 34 L. “... Ayna” (Erhan Bener’in bir romanı). 20 D 21 J 22 B 23 G 24 P 25 J 26 C 27 G 28 E 29 B 40 39 38 30 R 31 P 32 M 33 F 34 K 35 D 36 R 37 N 38 L M. “Erol ... (romancı)”. 54 57 32 39 L 40 L 41 K 42 A 43 R 44 M 45 A 46 D 47 F 48 O N. Irkla ilgili. 49 A 50 B 51 P 52 B 53 J 54 M 55 A 56 57 M 58 59 I 37 11 67 75 O. Hiççi. Tanımlar ve sözcükleriniz: 60 F 61 B 62 D 63 R 64 C 65 R 66 I 67 N 68 A 69 K A. “... Günleri” (Adnan Özyalçıner’in bir öykü kitabı). 70 E 71 H 72 J 73 E 74 I 75 N 76 G 77 B 78 J 7 46 1 20 48 18 62 12 P. Belli bir yere boşaltma. 42 8 45 68 49 24 47 51 44 31 B. “... dokuzuncunun adı, / Barlarda göbek atar” Orhan Veli Kanık. 58 28 73 17 70 F. Hasse. 71 O. “... alkol aslında kanıksamışız/ Gel yine sevişelim” (Behçet Necatigil). 2 61 5 50 22 77 52 I. “Güzel ...” (İlhan Berk’in bir şiir kitabı). C. Bucak (yalnız ünsüz harfleri yazılacak). 4 9 30 65 36 59 43 29 69 10 33 60 6 14 74 16 66 26 64 56 G. Erkeklerde resmi, ciddi; kadınlarda öğleden sonra giyilen özenli, aksesuarı tamam, süslü giyim. 965. sayının çözümü: A. SIDDIK, B. EZOP, C. RESNELİ NİYAZİ, D. DÜYUNU, E. AMMA, F. RŞYM, G. KADININ ADI YOK, H. OM, I. ÇIZIKTIRMAK, J. ABOV, K. KÜRŞAT BAŞAR. Şiir: “bir kadının peşine düştüm kırmızı saçlı soba vardı ayakta roman yazıyordum kuşkonmaz yedik” D. Bir haber ajansı. J. Şiir ve fikirlerinin şeriata aykırı görülmesi yüzünden Halep’te derisi yüzülerek öldürülen XIVyy. tasavvur şairi. 63 27 55 76 23 13 35 E. “Rainer Maria ...” (Alman şair). H. “... Vitamini” (Cemal Süreya’nın bir şiiri). 21 25 53 72 15 78 K. Yeniay, hilal CUMHURİYET KİTAP SAYI 966 SAYFA 31