26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı TÜRKÇE SÖZLÜK geleneğinde, kullanımdan düşen eski sözcükleri çıkarıp karşılıklarını alarak kendini yenilemesi anlayışı geçerlidir. Amaç, Türkçe sözcüklerle sözlüğü geliştirmektir. B ir dilin sözvarlığını oluşturan sözcüklerle söz değerleri tam olarak bilinemez. Türkçenin birkaç bin yıllık serüveninde, ilişki kurduğu uygarlıklardan geçen sözcüklerle birlikte 800 bin dolayında sözvarlığı olduğunu söyleyen şimdiki Türk Dil Kurumu, bu çalışmayı bilgisayar veri tabanında hazırlama evresinde olduğunu bildiriyor. Türkçenin sözvarlığı tam olarak bilinemez derken, bölgelerde yaşayan söz değerlerinin yeterince değerlenemediğini, yeni söz değerleri de türetileceğine göre, bu derlemelerin belli zaman aralarında yinelenmesi gerektiğini anımsatmakla yetinmeli. Bir yazarın düşlem gücü de yeni söz değerleri türetebilir. Eskilerden günümüze doğru yüzbinlerce kitabın taranması, bilinmeyen söz değerlerinin bulunmasını sağlayacaktır. Kaldı ki uygarlığın anlatımına yarayan yabancı sözcüklerin Türkçeyi ele geçirmesine engel olabilmek için yeni kavramlara karşılık bulmak gerekecektir. Süreklilik isteyen bir çalışmadır bu! Yaşama biçimine, güncel koşullara, uygarlığın gelişmesine göre değişen dile kişilik kazandırmak için süreklilik isteyen bir çalışma... Bu değişimi Ali Püsküllüoğlu şöyle anlatıyor: “Dil ile düşünce arasındaki ilişki, kaçınılmaz. Dilin düşünceyi, düşüncenin de dili değiştirdiğini biliyoruz. Dil her zaman değişebiliyor, çünkü insan, dolayısıyla toplum değişiyor. Çünkü dil de, düşünce de insanın ürünü. Dil değişirken düşünceyi, düşünce değişirken dili etkiliyor. Bugünkü biz elli yıl önceki biz olmadığımız gibi, kullandığımız dil de elli yıl önceki dil değil” (SÖZCÜKLER, “Mızraklı İlmihal” ya da Mızrak Çuvala Sığmaz, OcakŞubat 2007). Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı TÜRKÇE SÖZLÜK geleneğinde, kullanımdan düşen eski sözcükleri çıkarıp karşılıklarını alarak kendini yenilemesi anlayışı geçerlidir. Amaç, Türkçe sözcüklerle sözlüğü geliştirmektir. Kuşkusuz dünyanın en ünlü sözlüklerinde bile başka dillerden geçen sözcükler vardır. Gene de o sözlükler Almanca, Fransızca, İngilizce olarak asıl kişiliğini koruyan sözcüklerdir. Bizde sözcük sayısını çoğaltmak amacıyla gündemden düşen Osmanlıca sözcüklere geniş yer vererek hazırlanan Türkçe sözlükler vardır. Ali Püsküllüoğlu bu tutumu “dilde gericilik” olarak nitelendirmektedir: “Evet, ‘irtica’, eskiyi geriye getirme eylemidir. Bunu siyasal, toplumsal alandan dar bir alana, dil konusuna indirgersek Osmanlıca özlemi olarak görebiliriz. Örneğin sözlüğe kullanımdan düşmüş Arapça, Farsça sözcükleri yeniden almak da böyle bir eylem sayılmalıdır. Bir sözlük düşünün ki, daha önceki baskılarında bulunmayan Osmanlıca sözcükleri almakla yetinmemiş, buna dinsel alanda kullanılan sözcükleri de yoğun bir biçimde eklemişse, bu eyleme bir başka tanım bulabilir misiniz?” (SÖZCÜKLER, “Mızraklı İlmihal” ya da Mızrak Çuvala Sığmaz, OcakŞubat 2007) Ali Püsküllüoğlu şimdiki Türk Dil Kurumu’nu TÜRKÇE SÖZLÜK’ün hazırlanmasında gerici bir yöntem uyguladığı için eleştiriyor. İslam dininin temel kurallarını öğreten bir kitap olarak “ilmihal” sözcüğü genel dilde yaşadığı için TÜRKÇE SÖZLÜK’te yer alabilir. Ama “Mızraklı İlmihal” özel bir kitabın adıdır. Sözlükte yer alması gerekmez. “İlmihal” sözcüğünün tanımı yapılırken örnek olarak gösterilebilir. Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler Eskimeyen bir Türkçe sözlük DİLDE GERİCİLİK Bir sözlüğün oluşmasında tanımlar, örneklemeler, sözcüklerle ilgili söz değerleri, yazım kılavuzuyla uyum içinde olması aranan özelliklerdir. Ama en önemlisi TÜRKÇE SÖZLÜK’ün temel ilkesi, genel dilin dolaşımında yaşayan sözcüklere yer verilmesidir. Zorlamalı yöntemlerle sözcükleri çoğaltmak, madde başı olmayan sözcüklere yer vermek o sözlüğün gücünü göstermez. hele artık kullanılmayan Osmanlıca sözcükleri bir genel sözlük içinde güncel Türkçeye kazandırmak dilimizin gücünü artırmaz. İlhan Ayverdi’nin hazırladığı MİSALLİ BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK genel dilde yaşayan sözcükleri göstermekle yetinmemiş, “Asırlar boyu tarihi seyri içinde” Türkçeyi ele almıştır. Bu sözlüğün amacı “Önsöz”de şöyle belirtilmiştir: “Bu sözlük, sadece yaşayan Türkçemizi değil, tarihi seyri içinde Türk dilinin kazanmış olduğu zenginlikleri de gözler önüne sermek, Türk çocuklarına geçmişleriyle bağ kurmalarında ve milletlerin tarihlerinde daha dün demek olan 100150 senelik metinleri okuyup anlayabilmelerinde yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır” (MİSALLİ BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK Kubbealtı Neşriyatı, 2005). Böyle bir amaç için Osmanlıca sözcükleri bir Türkçe sözlüğe katmak doğru mu? Bunun için özel sözlükler var. Örnekse Ferit Devellioğlu’nun OSMANLICATÜRKÇE ANSİKLOPEDİK LÛGAT’ı geniş kapsamlı bir başvuru sözlüğüdür , (OSMANLICATÜRKÇE ANSİKLOPEDİK LÛGAT, Aydın Kitabevi, 2000 Ankara). Eski metinleri anlamak için kapsamlı sözlüklere de gerek yok. “Bilgi Yayınevi”nin OSMANLICATÜRKÇE SÖZLÜK’ü yeterli bir kaynaktır (OSMANLICATÜRKÇE SÖZLÜK, 35.000 Sözcük, 15.000 Deyim, Altıncı Basım 2003). Ama güncel dilde yeri olmayan bu sözcükleri bir “Türkçe Sözlük” içinde değerlendirmek dilde gericilik olarak yorumlanmalıdır. Ali Püsküllüoğlu şimdiki Türk Dil Kurumu’nun böyle bir yanlışa düşmemesi gerektiğini belirttikten sonra diyor ki: “Geriye doğru bir değişimi isteyenler yok mu? Şu yıllarda çok, hem de pek çok. Onların tutumuna gericilik deniyor ama bence onların dili bu tutumu daha iyi anlatıyor: ‘İrtica!’ ” (SÖZCÜKLER, “Mızraklı İlmihal”, “Mızrak Çuvala Sığmaz, OcakŞubat 2007). İlhan Ayverdi’nin sözlüğünde yazım kılavuzundaki kurallara göre değil, çevriyazıya göre bir yazıma yer verilmiştir. Şimdiki Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde de kim yabancı sözcükler kendi dilindeki özgün yazılışıyla yer almış. Oysa kimi özel adlar dışında özgün yazımı kullanmak sözlükçülük anlayışıyla bağdaşmıyor. PÜSKÜLLÜOĞLU’NUN SÖZLÜKLERİ Eski Türk Dil Kurumu günlerimizde “Sözlük Kolu” uzmanlarından Ferit Devellioğlu, nükteli konuşmasını seven, incelikli bir insandı. Ünlü Arap sözü “La şecae fil lüga” (sözcükte yiğitlik sökmez) sık yinelediği bir sözdü. Ali Püsküllüoğlu da eski Türk Dil Kurumu günlerimizden, “Yayın Kolu”nda birlikte çalıştığımız arkadaşımızdı. Ali Püsküllüoğlu’nun çağdaş şiirimizin iyi ozanlarından biri olduğu biraz göz ardı ediliyor. Oysa sözlük çalışmalarındaki emeği, onun şiire verdiği emeği gölgelememeli. Sözlükçülük, bir yandan birbirinden yararlanarak gelişme gösterirken, öte yadan sonu gelmez, çok yönlü bir çalışmayı gerektirir. Ali Püsküllüoğlu ÖZTÜRKÇE SÖZLÜK’ü hazırlarken günümüzün önemli yazarlarını tek tek incelemiş, kullandıkları yeni sözcükleri saptayarak sözlüğünde yaşatmasını bilmiştir. Ayrıca YAŞAR KEMAL SÖZLÜĞÜ’nde, Yaşar Kemal’in romanlarını inceleyerek bölge ağzında yaşayan söz değerlerini derlemesini de bilmişti. Türkçenin sözvarlığındeki deyimler, atasözleri, argo sözlerle “çalımlı” sözler ayrı ayrı Ali Püsküllüoğlu’nun çalışma alanına girmiş, genel dilde yaşama durumuna göre, TÜRKÇE SÖZLÜK’te kendilerine yer bulmaya başlamışlardı. Daha önceki sözlükçülük anlayışından yararlansa da, bu çok yönlü çalışmalarıyla, Ali Püsküllüoğlu, Türkiye Türkçesinin 100 bin madde başı ile en büyük sözlüğünü hazırlamak olanağını bulmuştu. Hem de gündemden düşmüş sözcükleri kullanma gereğini duymadan. Ali Püsküllüoğlu’nun TÜRKÇE SÖZ LÜK’ü, “ekli 6. baskı” olarak yeniden basıldı (TÜRKÇE SÖZLÜK, Can Yayınları, Mayıs 2007). Her yayınevi temel bir Türkçe sözlük çıkarma özlemi duyar. Erdal Öz’ün ölümünden sonra, “Can Sanat Yayınları” yeniden yapılanırken böyle bir başvuru sözlüğü yayımlayarak kültür ortamına önemli bir katkıda bulundu. Güvenilir bir sözlükle bir yazım kulavuzu her yazarın elinin altında olmalı. Yeniden anımsatalım: “Sözcük işinde yiğitlik taslamaya gelmez”. Açıp sözlüğü bakacaksın. Diline dolanan yabancı sözcüğün Türkçesini arayacaksın. Sonra da o sözcüğü söyleyiş biçiminde yaşatacaksın. SÖZ DUYARLIĞI Bir sözlükçüde dil bilincinin yanı sıra dil duyarlığı olmalı. Dil duyarlığı; tanımların, örneklerin daha gerçekçi, daha çekici olmasını sağlar. Daha önemlisi, sözlük, Türkçenin genişletilmesine yaramalı, kullanım kolaylığı sağlamalı. Kullanılma olanağı bulunmayan en işlek sözcük bile sözlüklerde ölüdür. Örnekleme, kullanım kolaylığı sağlayabilir. Söz duyarlığı olan Ali Püsküllüoğlu gibi bir ozan, kullanımı zor olan bir sözlüğün bile nasıl işlev kazanacağını gösterebilir. Özel sözcüklerin hepsi genel sözlüğe girmez. Terimler, bölge sözleri, argo, yaygınlık kazanıp, genel dilin dolanımında yer aldıkça yaşama kolaylığı kazanır. Ali Püsküllüoğlu diyor ki: “Sözcükler yerine göre, düzeylere göre kullanılır. Çocuklar için yazılanlarla büyükler için yazılanlarda aynı sayıda sözcük kullanmak ya da aynı sözcükleri kullanmak düşünülemez. Bilimsel bir yazıdakilerle bir öyküdeki sözcükler elbette aynı olmaz. Bir kahve söyleşisindeki dille bir yazın söyleşisindeki dil ve sözcükler için de böyle bu. Yani, günlük yaşantımızda ne yapıyorsak, ne işle uğraşıyorsak onun gerektirdiği sözcükleri kullanırız. Kullandığımız sözcüklerin giderek azalması söz konusu mu, bilmiyorum. Bu, kişilerin kültürel gelişimine de bağlıdır. Kentteki günlük yaşantı diliyle kırsal alandaki günlük yaşantı dili de elbette örtüşmez. Türkçeyi yeterince kullanabilmeye gelince... Türkçenin yanlışsız, güzel kullanılması bir eğitim öğrenim sorunudur. Yazık ki bunu çözebilmiş değiliz” (TÜRKÇE SÖZLÜK, 5. Baskıya Birkaç Söz, Can Yayınları, 2007). Ali Püsküllüoğlu, Türkçe bilincinin gelişmesini köklü bir eğitim öğretim sorunu olarak nitelerken, her kesimin yararına açık bir TÜRKÇE SÖZLÜK’le, ayrıca daha nice sözlük çalışmalarıyla günümüzün Şemsettin Sami’si sınırına yaraşır bir sözlükçü olduğunu kanıtlamıştır. Ama ben gene de onun ozan kimliğiyle yazıyı bitirmek istiyorum. İnsan mutluluğunun duyarsızlık anlamına geleceği şu acılarla yüklü dünyamızda, Ali Püsküllüoğlu, sonunu unuttuğu bir film gibi yaşadığını anımsıyor. Şiirin son yarısını alıyorum (KİTAPLIK, Filmin Sonu, Haziran 2007): “Gülümsüyorsa ama yine de umutsuzsa, bu iyi Çünkü sabah olurken uçarmış ateş böcekleri. Her şeyin güzel olacağını söyle, kuşları uçur her şey yoluna girecek de, yağsın yağmur. Iskaladı beni yaşam. Yaşadım çünkü onu gördüğüm ama unuttuğum bir film gibi sonu.” ? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 SAYFA 28 CUMHURİYET KİTAP SAYI 905
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear