Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? teşvik edildiğimiz kitapların pek çoğu yapacak başka işleri olanlar için yeterince ilgi çekici değil.” Bu özellikle de gençler için mi böyle acaba? “Ah, Tanrım, evet. Edebiyat ve eğitim kurumlarının çocukların okuma alışkanlığını öldürmeye çalıştıklarına inanmamak için hiçbir neden yok. Hayatımda gördüğüm en iç karartıcı şeylerden biri Andrew Motion'ın her çocuğun okulu bitirmeden okuması gereken on kitap listesiydi. Listede Joyce'un Ulysess'i ve T.S. Elliot'ın Çorak Ülke'si de vardı. Bu delilik. Ancak bu görüşten süzülen fikir, bunların harika kitaplar olduğu ve onları okuyamadığın için sorunun sende olduğu. Okumak zevk veren bir eylem olmalı. Okumanın yegâne amacı da budur.” Daha iyi bireyler olmak ve daha üst insani bir kavrayış geliştirmek amacıyla okuma hakkında ne düşünüyorsunuz? “Bunun ardındaki mantığa bakılırsa en çok okuyanların daha üst bir insani kavrayışa sahip olmaları gerekir ancak gerçek bu değil işte. Bu saçmalık.” ACIMASIZ HAYAT... Hornby ilkokulda A üzerinden aldığı A, D ve E'lere rağmen Cambridge'te okumaya hak kazanmış biri olarak şunları söylüyor: “Gerçekten oraya özellikle devlet okulundan gelen çocukları kabul ettiklerini düşünüyorum.” Okulda İngiliz dili okumuş olmasına karşın söylediğine bakılırsa iş hacimli kitapları okumaya geldi mi bunda hâlâ o kadar iyi değil. Örneğin, Moby Dick'i ya da Savaş ve Barış'ı okumamış: “Hâlâ bütün klasikleri okumuş olmam gerektiğini söyleyen bir yanım olsa da yaşım ilerledikçe bu konuda daha da gönülsüzleşiyorum.” Cambridge'te, doğuştan ayrıcalıklı olduklarını düşünen bir dolu öğrencinin arasında genç bir adam olarak özgüveni bir sarsıntı yaşamış: “Arkadaşlarım vardı ama onlar da düzene uymayanlardandı zaten. Pub'da oturur, okul gazetesinde yazmak ya da rol almak isteyenlerle kafa bulurduk. Ve de daima pub'da birlikte oturulacak birileri oluyordu.” Yirmili yaşlarını İngilizce öğretmenliğinden, başarısız metin yazarlığı denemelerine, oradan depresyon terapilerine savrularak geçirdi. Futbol Ateşi, Danny'nin annesi Virginia Bovell'ın kendini hamile buluverdiği yıl basıldı. Çift evlendi, sonra da Danny'ye otizm Nick Hornby, yirmili yaşlarını İngilizce öğretmenliğin den, başarısız metin yazarlığı denemelerine, oradan depresyon terapilerine savrularak geçirmiş. tanısı kondu. Hayat amansız, acımasız bir tırmanışa geçmişti. Bugün o ve Virginia TreeHouse adında, kurulmasına önayak oldukları ve Hornby'nin ününün giderlerin karşılanmasına katkı sağladığı özel okula devam eden Danny'nin bakımını beraber üstleniyorlar. Hollywood'un işlerine gösterdiği ilgi sayesinde mütevazı zevklerinin gerektireceğinden çok daha fazlasını kazanabiliyor. Şu an birlikte olduğu kadın Amanda Posey ile Futbol Ateşi'ni filme çekerken tanıştı. Hornby oğullarını okula götürüyor, yazı yazdığı dairesine dönüyor, arkadaşlarıyla yemeğe çıkıyor ve kendini inanılmaz bir biçimde, “yaşamayı düşlediği hayatı yaşarken” buluyor. Bana, kafasında tasarladığı bir sonraki kitabının 'umut' hakkında olduğunu söylediğinde hiç şaşırmıyorum. Kendini gençlerin dünyasına sokuyor olması ona pek çok anlamda şanslı biri olduğunu göstermiş. “Hafif uyuşturucular, gürültülü müzik, pub'lardan kız kaldırma umudu, benim gençlik yıllarımı bunlar oluşturuyordu. Belki de insanlık için olası en iyi vakitte dünyaya gelmemizdendi bu. Biz doğduğumuzda İkinci Dünya Savaşı bitmişti ve nükleer katliam lafları da henüz dönmüyordu. Küresel ısınmanın esaslı etkileri görülmeye başlandığında da ölmüş olacağız.” Çat!'ta Sam'e hayatının akıbetini gösterip, bunun dünyanın sonu olmadığını keşfetmesini sağlayacak zaman makinesi işlevi gören bir araç kullanıyor: “Çocukların olmadan önce tek düşündüğün, bu felaketin seni nasıl da kapana kıstıracağı oluyor. Sam için de durum böyle. Çocuğu kollarının arasına almadan önce asla tahmin edemeyeceğin bir şey var ki o da yaşayacağın o akıl almaz duygusal çekim. O noktada, her şeyden vazgeçmeye hazır oluyorsun. Bu senin, benim ve herkesin deneyimi.” Hornby kuşkusuz söylediklerinde haklı. Ayrıca sadece kitap okuma eyleminin başlı başına daha üst bir insani anlayışı temin etmediği görüşünde de öyle. Ancak eğer genç ya da yetişkin herhangi biri, Çat!'ı okuyup da kapağını kapattığında daha fazla empati sahibi olduğunu hissetmezse, bana da muz desinler. ? * The Times, Ekim 2007, çeviren: Işıl Aydın. Çat! / Nick Hornby/ Çeviren: Süha Sertabiboğlu/ Sel Yayıncılık/ 234 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 929 SAYFA 15