Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Edebiyatımıza ilk romanı Cit Kendini Çok Sevdirmeden'i verdiğinde Tuna Kiremitçi, dikkatleri üzerine çekti. Sebep ise bir "ilk romanın" bu kadar çok baskı (63 baskı, 126.000 adet) yapması olabilir miydi? Sevmek ve gitmek üzerine ince düşünülmüş bu romanının peşi sıra eleştiriler geldi. Ama şu bir gerçek ki, Tuna Kiremitçi, şiirin kendisine açtığı yoldan yürüyerek romana gelmişti! Şiirde kazandığı dil terbiyesi, kanımca romanlarında görevini tam anlamıyla yerinde yapıyor! Ikinci romanı 'Bu Işte Bir Yalnızlık var' yayımlandığında ise ilgi ve eleştiri aynı paralelde devam etti. Bir müzisyenin yaşamı boyunca yalnız kalışını anlattığı ikinci romanında bu sefer eleştirinin nedeni, Akmerkez romanı olması idi. Buna da Kiremitçi karşı çıktı ve "Metropol içinde yaşayıp devinen insanları anlatıyorsanız, Caferağa Medresesi'nden de Akmerkez'den de söz etmeniz gerekebilir" diyereksavundu kendisinü ye yeni roman, 'Yolda ÜçKişi'IBuseferdiğer iki kitabından farklı olarak anlatım tekniği üzerinde yoğunlaşıyor Kiremitçi. Kahramanlarından ziyade kendi yazar kimliğiyle ağıyor metnine! Tuna Kiremitçi bu yeni romanda ise aynı yolda yürüyen ama aslında farklı dünyaları olan, birbirine aşk gibi, vefa gibi, tarihsellik gibi, dostluk gibi teyellerle bağlanan üç insanın üç uzun yol öyküsünü anlatıyor. Birazdan Tuna Kiremitçi ile gerçekleştirdiğimiz uzun söyleşiyi okuyacaksınız. Bu zamana kadar hakkında çokça yazılıp konuşulan; henüz otuz iki yaşında yaşamına üç roman sığdırmayı başaran Kiremitçi ile söze yazmakla başladık, günümüz edebiyat ortamı hakkındaki düşünceleriyle devam edip romanları üzerine Cafe Marmara'da söyleştik. Attilâ llhan mı? o da her zamanki köşesinde yazmaya devam ediyordu... Keyifli okumalar... SAYFA 4 Tuna Kîremitçi île Yolda Üç Kişi'yi konustuk "Yaşam bize sunduğu aşk dışında hiçbir şeye değmez." f l ErdemöZTOP "Bu ı$te bir yalnızlık (mı) var?" Ellerirnde sizli bizli bir saskınlığın avuç ıçıydı aşk, ve zordu soylemek \jitnbadaki ıştğın lyı gorünse de yalnız olduğunu. "Gtt kendini çok sevdırmeden", demek için geç Ama kal, sbnuk bir ampulün litrek tclini, karanlıkla da sevebileeekscn. evgılı Tuna Kiremitçi, söyleşiye kalıp halıne getırdıg'ım/her yazara sormakta yarar gördüğüm üç bagiı soruyla başlayalım n tiyorum "Yanılnuık, vücudun kımyasını bozan bir seydi. Ekmek pcşinde kojarken pck işine yaranıazdı insanın" dıyen Bu t$te Bir Yalnızlık Var adlı romanınızın kahramanı Memct bb'yle derk.cn, siz de reklarncıhk yapıp dururken nereden çıktı yazmak J Hayatımı kazanmak için yapmış olduğıım pck çok iş var; bıınlardan biri de reklaın ajansında çalışmak. İlk romanımı rcklam sektöründe ter dökcrkcn yazdım. Ama ilk iiriiniimiin Varlık dergisinde 1991 yılmda yayıınlandığını da herhaldc hcsaba katmak gerekir. Yani oıı dört yıldır edebiyat dünyasıyla yog'unlug'u dcğişcn bir ili^ki i(,'indeyim. Aynca, yazmak kişiliğimin bileşenlerinden biriydi hcr zaman. Sanırıın aileden gelen bir şey. Çünkü kcndimizi yazi yoluyla itadc etmcnıize derin bir saygı dııyıılurdıı cvimizdc. Babamın hcr zamaıı yazma aızusu var di ama ne yazık ki hayata geçıremcdi. Zamanla onun bu edebiyat özleminin bir yansıması bende yer ctmiş olmalı. Yetmı) yı/lık edebiyat tarihimızde (miladı btiylc alaltm), isimler ihcrinden bir yol harıtası çıkarsak, kımlerı sayarunız? Beni etkileyen iki damar var; bir yanda incc dil i^iligiyle bir tür ^iirselligt.* ulaşmış olan yazar lar. Bilge Karu.su, Vüsat (). Beneı, ()ğu/ Atay ya da Alımet Hamdi Tanpınar gibi... Diğer yanda da insan ger^egıni biiyük bir valınlık i(,inde ele alan sanatçı^ lar. Orlıan Kenuıl, Yıısıır Atılgan, Reşat Nuri Ciüntekin gibi... Bir ukur Dİarak, bu iki <,izgiden de zaman zaman etkilenirim. Yazarken de birer eliınden tutarlar. Pekı, bugfoı var olan dunya ve lürk edebiyatından mntlu mudur Tuna Kiremitçi? Çağdaş edebiyatı izlerken heyecan ılııydıığıım isimlere sık sık rastlıyorum. Orne^in '/adic Smith'in romanlarını okurken benim kalbim de Juliaıı Barnes'mki gibi "kıskançhk atcşlcriylc yanıyor". Ya^lı dünyamızda Anıelie Nothomb, )onathan Ames, Shan Sa, Banana Yoshimoto gibi yara tıcı genç yazarlar var. Türk Ede biyatı da bir değişim içintle ben ce. Bcnzer sjeylere katayı takmiij, bunları farklı biçimlerde ifade eden bir kıışağın yavaş yavaş biçimlendigini görüyoruz. Bir yanda da tozu dıımana katarak gclen yirnıi birinci yüzyıl ve onun netlen oldıığu yeni sorunlar var. Avrupa'da ya^ayıp göçmenlik sorun larını dile getiren Tiirk kökenli yazarlar var. Tüın bunlann kısa zaman içinde parlak bir bılcşimc ulaşacağına tünı kalbiıulc iııanı yor ve tanık olmaktan büviık mııtluluk duyuyorum. NcnzıJt Çelık, yeni romanı ıçın yapılan bir soyle^ide hiitıin şairle rin roman yazma u gerektığınt wylüyor ve ekliyor: "tyi şair, kötü bir kurgu yapmaı. Hn azından dıle thanet etmez, temiz bir Tiirkçeyle yazar. Bu nedenle roman yazmayaıı şairlerı vurmalı." Çelik'in bu iddialı sözlerini nasıl değerlendırırsınız bir şaır ve roman yazarı olarak? Nevzat Çelik'in kişisel görüsüdüı, ciddiyetle ve saygıyla karşılamak gerekir. TEMİZ TÜRKÇE Cierı^i uze de bu durum hâkım; temız bir Tiirkçe kullanıyorsunuz' Kaldt ki, bu romanlarınızın sayfa sayısından da belli uluyor... Madame de Stael kızına yazdıgı bir mektubu şöyle bitirıniş: "Uziir dilerim kızım, biraz uzun yazdım. Kısa yazacak zamanım yokçünkü". S'azarken zamanımın çogunu nıetni kısaltmaya ve yalınlaştırmaya harcıyorum. Yalınlık bcnim için çok önemli. Elimden geldiğınce yalın ve durıı bir dille yazmak istcmenıin iki nedeni var: Birincisi, ele aldı^ımız konuların kendileri zaten yeterince karışik. Ikincisi, ancak çok iyi bir Tiirkçeyle yazılmış kitapların rahat okunabileceğine dair sarsılmaz inancım. Bu bakımdaıı, ^iirle ilgilenmi^ olmamın çok yararını gördü$ümü söyleyebilirim. Her ijeydeu önce, belli bir dil disiplini ediniyorsunuz. Ayrıca, Türkçenin ne kadar zengin bir dil olduğunu, iyi kullamldı£ı zaman nasıl da yıldızlaşabildiğini bana modern Tiirk şiirinin ııstaları öğreltiler. Peki hâl bo'yleyken, Tuna Kiremitçi neden bu kadar eleştirildi? Çok iatmanın bir kurbanı mı oldıt? U eleştirileri yapanlar o kadar akıllı vc her şeyi bilen insunlar ki, nasıl gönül indirip bcnim kitaplarımı okuyor lar şaşıyorum aslında. lclal Aydın I Mayıs 01* günkti Valan gazetcsındekı köşe yazıstnda soyle diyordu "Tuna Kiremitçi yeni çıkan romanınt anlatırken 'Kıtaplarım iyi oldukları için çok satılıynr' demıs. . Bunlar birer savurıu ı iimlesidegrl mu Bunlar baskıdan buınılan ınsanların 'yeter artık' öfkesi değil mı'•>( ) Tuna Kıremitçı gibi başarılı bir insanın bunları uiyle'i/cyc ihtiyaa olma ınalı. ." Örtüşüyor sanki bir önceki so rıımla Adım attıktan sonra anlıyorsunuz ki, bizim düsünce diinyamızın burçlarını ara sıra yoklayan bir negatif enerji dalgası var. Genç bir sanatçının yapabilecegi en radikal hareketin clinden geldi^ince bu dalganuı ılışında kalmak olduğunıı diişünüyorum. Bu anlamda lclal Aydın lıaklı olabilir bence. Bu tür savunmalar yaparken bile o dalgaya kapılmış oluyorsunıız aslın da. Şiirle aranız nasıl şımdilerde? )a da söyle de&ıştircyim soruyu; şiır yazıp/yayımlarken neden diizyazıyı tercıh ettinız? Açıkçası, romana yöneldiginıde kendimi Odyseus gibi hissettinı. Şiirin melekleri ve şeytanlanyla dolıı biiyük bir yolcııluktan dönmüştünı, evimdeydim artık. Ote yandan, şu anda da gizli gizli şiir yazmaya devam ediyorum. tleride bcn de Fernando Pessoa gibi şiirle dolıı bir sandık hazırlamayı düijünürüm belki; öldüğiim zaman aıkamda bırakacaŞiir bence özel bir çaba, cdebiyatın üstünde bir sjey. Nesneler arasında bizim göremediğimiz ilişkileri gorebilen ve bunlara özgün bir şekilde ifade edebilcn şaK İ T A P S A YI C U M H U R İ Y E T 79 1