05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ceyat Çapan Şiir Atlası uyuyan ağaçlardan farksız bu gafıl kıtle hâlâ kuru yapraklara mesa) yazıp satır satır soylentılerın tumune dılekçe gondermekte Bu toprakta kapkara soylenceler dolaşır Akpak ruhlar yetışır bu memlekette Mıhatl Gunçev'e Pınarda susuzluk, kufu altında saban demırı Bir ev, mucıze sonucu ayakta, arasında dıkenlerın, Heykel gıbı dıkılıp susan orada yıllardan berı Bir ev kı, en guzel susu çocukluk hayallerımın Ve bir cevız ağacı, baltanın bağışladığı kurban, Can verıyor ortasında balmumu bir gunduzun Evet sız farklı mekânlarda olurken hıç durmadan Neden bende dırısını/ hem de oyle busbutun? Dırısınız dedımse ınanmayın, sıze yalan soyledım, Bılıyorum gerıye gelmeyeceğınızı gunun bırınde Bu parmaklar ve bu kalem, safdıllerım benım, sadece bir golgedırler şaırlık mesleğınde Ve benı kırıntılar halınde dağıtırken senelerım Urperıyorum sureklı "Ilk gıdecek olan kım^ 1 N'olur bıraz daha kalın, az daha oyalının " Yalnızlığımın artışından utanıyorum ınanım Ama sen kendı yalnızlığının ıçınden geldın kusturulmuş bir çocuk gıbıydın ve dedın hem de suskun dınleyen çocukların onunde , "Kabul et kı, şıır yazarken her tanrının gununde, bızım ıçın bugune dek bir soz olsun etmedın Gıttın ve gıdış o gıdış Geçırdığımız gunler ve hele sokak getelerımız sonsu/ ve gergın nedense şımdıye dek ne gorulduler ne de konusu oldular tek bir şıırının ?" Damarlardan yavaş yavaş çekılırken zaman gencecık çağlarımdan anmalık gıbı kalan mayınlara basa basa ılerlıyor belleğım Ve orası urkutucu bir yer salhane kadar kut her şeyı kemırmış, kurumuş tum pınarlar, koklerımıze savruluyor baltalar hep bırlıkte ve benım kapalı evım sessı/ce beklemekte açlıktan çıldırmış fareler boğuşarak nahle Ve annem kulak verıp hemen Muhovo** yollarına gerıye donmeyeceğını kesınkes bıle bıle Sozcukler uzerınde hukmum yok bılıyorum Tuna'yı uç defa yuzmuşçesıne tıtnyorum ve dıyorum kı, yıne de bu korkunç tıtreyışle Insan, hıçlık karşısında bir dırençtır, bir duvar, ta kı bellek, farelerı saçma bir yeltenışle bırakıp, onun acı ekmeğını yedırtene kadar1 Martya Genova'ya Mayıs ayı hoş kokulu ıhlamurların aydınlattığı bir gece Kadeh çınlayışı yankılanıyor sesımızden zaman zaman Yuruyor ve hayvanlardan konuşuyoru/ uzun uzun, sessızce yaşayıp, burnundan soluyarak, kuyruk sallayan hayvanlardan Dedemın eskı ozlemı bu Uykusundan geç uyandırılmış, ıslak ınek somaklı ay eğuıp eğılıp seyredıyor dunyanın hallerını, hayaletler fır donuyor ve kışneyen kısraklar koşarak çığnıyorlar kerpıçlerle orulmuş anıların tan evını Koy evlerının ocakları donmuş ağaç koklerıne kur kokusuyla ısınıyor bomboş kalmış her oda Ve sankı Muhovo'da, yanık kalan lamba bıle, şımdı baraj dıbınde hâlâ bızlere goz kırpmada Yoksa sıgaramın ateşı mı yanıltıyor gozlerımı boyle? Yoksa sozlerle kaynaşmış kulaklarım mı aldanıyor orada suların dıbınde bir kaval gelmış dc dıle etrafta su perılerının buğdayları mı dalgalanıyor? Bayırlarda, Smılets'ın*** ıhtıyar kılısesınde kı tavanında dua ve korku bırıktırmış ıçın ıçın koşarken tozu supuren ruzgâr kısrakların peşınde anıden bir çan çalacak ayrıca bızım ıçın Ve mumlar goz kırpacak hoş kokulu dallardan, gozlerımızı uzun zaman hep bu buyu yakacak Ve bızı bağışlayıp karşımıza, o tanıdık yollardan senın, benım, hıç kımsenın Manya'sı çıkacak Havayı guzelleştırırken onun eşsız topukları ne kadınlar yıtecekır ve nıce acı dostluklar' Pazarcık'a ne çok şıırle gelıp konmus, mayıs ayı, yazın başlangıcı olan bu başlangıçta bir sır var * Bregalmtsa Kuzey Bulgarıslan da kuçuk bir çaytn adı *Muhovo Sofya mn Ihtıman ılçtundt baraj tuları altında kalan bir koy ** W/< / f Bulgaristan m Pazarcık tlınde bulunan bir koy C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 825 Ivan Esenski/ şürler/Çeviren: Ahmet Emin Atasoy EV 'Aslında nereye y gidiyoruz biz? En yeni Bulgaristan şlirinin seçkin şairlerinden biri olan Ivan Esenski, 1949 yılında Sofya iline bağlı Muhovo köyunde dunyaya geldi. "Kliment Ohridski" Sofya Devlet Üniversıtesınin FelsefeveBulgarFilolojisı bölumlerını bıtırır bıtirmez yaşamın gerçek ve acımasız yuzuyle tanıştı. önce vasıfsız işçi olarak inşaatlarda çalıştı. Sonra yazdığı şiir ve denemelerle edebiyat çevrelerinin odak noktası haline gelince Sofya Radyosu ile Bulgaristan Ulusal Televizyonunda redaktör olarak göreve getırıldi. Son zamanda Bulgaristan'ın en buyuk yayın kuruluşlarından biri olan "Halk Kulturu" yayınevinin mudurluğunu yapmaktadır. çağdaş Bulgar şiirinde Ivan Esenski'nin adından sıkça ve övguyle söz edildiği, bilinen bir gerçektir. Bunun nedenini sadece yıllardan beri okurlarının dikkatine sunmuş olduğu birbirinden ilginç şiirlerde ve kitaplarda aramak yetersızdır Asıl neden, bu şiirsel panoramanın, şaırin ınışlerle çıkışlarla, duşuş ve yukselişlerle dolu yaşamıyla tamamen örtuşmesinde gizlenmektedir belkı de. Başka bir deyişle Esenski, yapay ve göstermeklik dizeleri bir araya getirerek ilginç şiir" uretme sihirbazlığına kesinlikle itibar etmeyen, görup yaşadıklarını en içten bir yaklaşım, en inandırıcı bir ton ve en çarpıcı bir söyleyiş biçimi arayarak dıle getırme uğraşı veren şairlerden biri olarak tanıttı kendini Hep önemli olan şeylere yöneldı, kişisel duyarlığıyla toplumsal kaygıları butunleştirerek bitimsiz bir sureç olarak görduğu 'yaşam' denen seruveni kendine özgu, ancak gerçekçi bir felsefi bakış açısından yansıtmaya çalıştı. 12 kıtap sahıbı olan şaırin Kış öncesi Sunu, Ota Söyleyin kı, AşkRastgele Bir Ad, Bulgaristan Ağıtları, Defne Tellerı, Kum Ağacı, Cennet Ağıtları gibi şiir ve denemelerden oluşan kitapları en çok sevilen ve arananlar arasındadır. Aşağıdaki şiirler Ivan Esenski'nin, Ulusal Kitap Merkezinin duzenlemiş olduğu şiir yarışmasını kazanan, Karalamalar ve Destanlar (2003) adlı kıtabından alınmıştır. SONDEYİŞ "Her yaşamın sahnesıdır bulanıklaştnca su Pavel Slavınskı Hep koşuşturan ruzgâr ve hep o su şırıltısı Oysa orda, artık bırlıkte olamadığımız o yerde, yıne mayıs sarısı var kızılcıöı susleyen çıçeklerde ve gensın gerıye donen yıldızımızın pırıftısı Otuşuyor ayaklanmızın altında aynı otlar ve hep aynı bılınmczlık endışesı ıçınde parhyor tum acemılığıyle coşkulu ve zınde nwıleşen torenlerle kısa nutuklar O saatler azdılar belkı avuca sıöacak denlı, ama hıçbırı verılmedı oylesıne bedavadan her anı dıdınerek çalındı cımrı zamandan ve bedelJerı yaşanan tum korkularla odendı Orda gunahlı parmdklanmızın kanı hıç değışmez ve gıttıkçe yangınlı tuzuyla ağırlaşır gozyaşı, benı uzerken soylevıp soylememe savaşı sen soyleyıvermıştın bana ustelık son kez Son kez mı dedım3 Bu yaşandı mı gerçekten? Otuşuyor otlar ınadına korpe ve hıç gunahsız ve yıllardan sonra aylaulan yıne mayıs ve altın gıbı kan damlıyor kı/ılcık çıçeğınden ve bende yıne altın bir ız surmenın hırsı ve avuçlarımda alev alev tutuşan korlar ve taşlaşmış belleğımde bir kımıldanış var He o koşuşturan ruzgâr ve hep o su şırıltısı SÜREKLİLİK Yavrularımız nereye gıdıyor bızım? Teklemesı nedendır kalplenmızın Auyı hıssetmeden çığlık anında^ Islak kaputlarında ağır bir yağmur Ve onlar gıdıyorlar sebepsız mağrıır Bir zamanlar bızı yuyan sağanak altında Yaşamın usanç vtren yınelenmcsıdır bu, Hal boyleyken ona nasıl ınansın ınsanoğlu 3 Geçmış karşımızda değışmeden dururken Babalarımız sessızce ı?lemekte bızlerı Goz değıl, sankı yara yu/lerdekı gozlerı Bız gururla olesıye ayak vururken Şımdı babalarıyla onlar, aynı toprak altında Yavrulaıımı/ bayrak opup ılk defa hayatında Koşuyorlar go/ sısıne gomulup esrarengız 1 Yavrularımı? nereye gıdıyor boyle bir gundc Yaömıır susuyor ycmınlerle kemıklerın ustunde Aslında nereye gidiyoruz bı/'1 Kadınlarımız canlı bırer heykel gıbı Gozlennden suzulen yaşlarla ırı ırı Anıyorlar gençlık gunlerını anlamsız Ah kızlar, onları nerede gızledını/? Ah kızlar, nereye bu gıdış sessız sessızı* Nereye gıdıyor kadınlarımız? Kısır gecelerımızde nıçın tedırgın onlar, Ayak uçlarına basıp neden koşturuyorlar? Gerıye donuk bakışlarda gızlenen nedır? Şımdı orda yalnızlıktan ağarıyor yataklar Ve erkeklığımızle onlar arasında bir duvar Tum ağırlıjiıyla dıkılmektedır Zaman, onurlu çozme zamanıdır sorunlarımızı Ve bu mutlaka tenhaya çekıp kadınlarımızı Kurtarmalıyız ıslak orkestrasından guzun, Sonra ıkı opuş arasında ıtıraf etmelıyız kı Bugun de bılmıyoruz, tıpkı dun gıbı, Nereye gıttığını omrumuzun Ivan Bunev'e Dun kutsal gerçek sandığımız şeyler kasaba hamamına donuştu bugun Ormanlarda fılız suren meşeler Sankı ısteksız, asık yuzlu ve kuskun Onlar Bregalnıtsa'nın* en taşra kıyısında Boy atmışlarsa eğer, suç ellerın mı> Toren bıttı boğurme yarışmasmda oncelık yıne oncekılerde oncekı gıbı Mazımız var dıye ılla suçlu gerekmez Ekşıtılmenıelı ılla tatlı şohretın tadı Sloganlı mıtıngler goz ardı etmeye değmez, ılla unutulmamalı davar lıderlcrının adı Dal uçlarında kıvrılıp duruyor hep oyle Yeşılı yamalı, beya/ı delıklı bayrak Oldu kızgınlıklar kısırlıklarına gomule gomule Hep davetsızler geçtı başa ılk çağrılmış olarak Bu boyle gelmış boyle gıder yarm da bıtmeyen toplantılarla, bıtmek bılmez yemınle bu dağlar ulkesınde bu sefalet dıyarında, BİR DOSTA SUNU OPUS
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear