05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

kabııl edebiliriz. Buna rağmen, sizi daha fazla merakta bırakmamak için kestirmeden ifadc cdclim: Sibilla, Yambo'nun sekreteridir. Sizin gibi bır okur olan bizler de bu gerçeği Yaınbo'yla birlikte öğrenir ve Sibilla'nın aslında kahramanımızın sekretcri olduğuna itiraz etmeyi akhmızın ucundan bile geçirmeyiz. Umberto Eco biraderimiz öylc söylüyorsa öyledir. Lakin halızasını yitirmeden önce aralarında bir şey geçip geçmediğine ilişkin bclirsizlik, en az Yambo kadar bizi dc tcdirgin etmeye dcvam edecektir. Hafıza kaybının belki dc cn trajik yanı burasıdır işte: Eskiden veya hâlâ sevgilisi olup olmadığını bir türlü hatırlayamadığı Sibilla'ya karşı nasıl davranacaktır? Değilse, kendini rezil etmek vardır işin ucunda. \ liçbir zaman sevgili olmamış genç ve güzel bir kadına, üstelik hafıza kaybından sonra sevgili gibi davranmak, kabul etmek gerekir ki hayli riskli bir eylemdir. Ne var ki, tersi de aynı derecede risklidir aslında. Peki ya Sibilla eskiden sevgilisiyse ve (îiambattista Bodoni veya eşdost arasındaki ismiyle Yambo, bıınu bir türlii bıılup çıkartamıyorsa hafızasınının ara sokaklarından? Böyle bir durumda ne yapacağını bilmediği için kızı kaybetmek vardır ki, romandaki bu unsurun, spagetti düğümlenmesinden daha afiır bir düğümİenmeye yol açtığı ortadadır. hayatımın korunduğunu hisscdiyorum" dediğini hatırlatalım. Artık ne kadar koruyabilmişse... TARİHLE YÜZLEŞME BİÇİMLERİ "Ben" diyor Umberto Eco, La Stam pa muhabiri Gidrgio Calcagno'nun kendisiyle yaptığı söyleşide, "aslında büyük tarihin yeniden okunmasını istiyorum. Ozellikle de bu tarihi hiç bilmeyen gençlerin okumasını istiyorum. Zaten amacım da küçük şeyler aracılığıyia onlara bir dönemi anlatabilmek. () yıllarda bizim faşist şarkılar söylediğimiz, radyonun da çocuk şarkıları çaldığı doğrudur. Bizimkisi kendine özgü bir diktatörlüktü. Mussolini'nin, oğlu için Amerikan filmleri getirtmcyi ihmal etmediği bir diktatörİük." Italya'nın büyük düşünürünün 'modern zamanlar'da gcçen ilk romanı olan Kraliçe Loana'nın Esrarlı Ateşi'ne ilişkin söyledikleri, ister istemez bir kıyaslamayı da beraberinde getiriyor. Çünkü, haftalardır liste başı olan 'Şu Çılgın Türkler'in yazarı Turgut Özakman da, kitabını niye yazdığını anlatırken gençlerin tarihi, bilhassa Istiklal Savaşı tarihini bilmediğinden söz etmiş vc amacının bu boşluğu doldurmak olduğunu da eklemişti sözlerine. Kitabın ulaştığı satış rakamlarına bakınca, Özakman'ın amacına ulaşmasına pek dc fazla kalmadığını söylemek kehanet olmasa gerek. Dolayısıyla, bir yandan küreselleşme sancıları, ulusdevletlerin devrinin dolııp dolmadığına ilişkin tartışmalar derken, bir yandan da, herkesin kendi yakın tarihine larklı bir gözle baktığı bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz gönül rahatlığıyla. Buralardan doğacak yeni edebiyatın ne olacağını ise nep birlikte göreceğiz herhalde. Biz yine de, televizyonlardaki şiddet dolu çizgi filmlerin çocuğu şiddete sürükleyip sürüklemeyeceğine dair ufuk açıcı bir tcspitle bitirelim yazımızı. Ancak bu sefer konuşan Giambattista Bodoni veya eşdost arasındaki ismiyle Yambo değil, psikolog olan karısı Paola'dır: "ÇocukJar bizlerden çok daha dengelidir, gerçek ile masalı ayırt etmesini çok ıyi bilirler, bir ayaklarını burada, diğerini orada tutarlar, ama asla kafaları karışmaz, tabii, şu uçan Süpermen'i görüp omzuna bir havlu bağiayıp pencereden aşağı atlayan bazı hasta ruhlıı çocuklar dışınela. Ama onlar klinik vakadır ve suç çoğunlukla anne ve babalardadır (s.209210)" I ler şeyi Umberto Eco'dan öğrenecck değilsiniz ya, biraz da siz düşünün bakalıın... • Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi/ Umberto Eco/ Çevirerr Şcmsa CJczgın/ Doğan Kıtup/ 446 s. Ahmet Tel Ii Büt ü n EserIeri BURADAY1M SÖZÜMDF LİLA SABA AŞKLARI Ancak, daha çarpıcı olanı, geçmişini aramak için doğduğu kasabaya ve eve dönen Yambo'nun, koca evi dolduran kitap, gazete, dergi, plak, sigara kutusu koleksiyonlarmı karıştırarak geçmişinin ara sokaklannda gezinirken birdenbire çocukluk aşkına rastlamasıdır. Liseli aşkı Lila Saba'dır bu ve kahramanımız artık altmış yaşına geldiği halde bir türlü unutamamıştır onu. Oylc ki, hayatınının bir döneminde, liseden sonra Güney Amerika'ya gittiğini bildiği Lila Saba'yı aramak için ıızıın bir seyahati bile geçirmiştir aklından. Ancak hatırlaması için yine Gianni'nin tanıklığına ihtiyaç duyacaktır. Telefonda aradığı Gianni ise söylemek istemese dc acı gerçeği itiraf edecektir sonunda: "Gcçen nisan ayında aile mezarlığını ziyaret edip çiçek götürmek için bizim oraya gitmiştim, biraz da eski şehrimizi özlcdiğim için ara sıra giderim biliyorsun (...) Sadrina'yla karşılaştım, o da bizim gibi altmış yaşında ama pck değişmemiş. Birlikte bir kahve içip eski günleri andık. Ordan burdan derken Lila Saba'yı sordum ona. Bilmiyor musun, dedi (nercden bilebilirdim ki?), Lila biz lise bitirme sınavını vcrdiğimiz sıralarda öldü. Ncden ve nasıl öldüğünü sorma, dedi, Brezilya'ya mcktup yazmıştım, annesi kızının öldüğünü söyleyerck bana mektuplarımı gcri yolladı, düşün, zavallı kızcağız, on sekiz yaşında öldü. Hepsi bu (s.285)." Bu haber üzerine Giambattista Bodoni'nin veya eşdost arasındaki ismiyle Yambo'nun ne hale geldiğini varın siz düşünün, daha iyisi düşünmek yerine kitabı okuyarak bulun isterseniz. Biz de hazır yeri gelmişken Umberto Eco'nun, Times'da yayımlanan söyleşisindc, "Kendimdcn çok uzak bir karaktcr yarattım, bu sayede kitaba kendi hatıralarımının büyük bir kısmını koymama rağmen özel "Ben" dlyor umberto Eco, "aslında büyük tarihin yeniden okunmasını istiyorum. özellikle de bu tarihi hiç bilmeyen gençlerin okumasını istiyorum. Zaten amacım da küçük şeyler aracılığıyia onlara bir dönemi anlatabilmek. * P. I I M H U R İ Y E T K İ T A P EVEREŞT www.a V9ractyaylnlari.com SAYI 824 SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear