Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kitap f uarına yüzlerce yazar geldi, fuarın etkinliklerinde konuk oldu, söyleşilere, imzalara katıldı, oturumlarda tartıştı... Hangi yüzleriydi peki yazarların gördüğümüz? M. Sadık Aslankara Kitaplar Adası Yazarların yüzleri 2004) bu yanlarıyla yalnız fotoğraf sanatının verimleri olarak değil, doğrudan birer yazınsal verim olarak da alınabilecek emekli, değerli çalışmalar. Ne var ki ben bunlardan Çerkes Karadağ'ın albüm yapıtına ulaşamadım bir türlü, kendisi de ben de karşılıklı buluşmak üzere onca çabalamamıza karşın başaramadık bunu. Öteki Yüz'den artık bir başka yazımda söz etmeye çalışacağım... luyor Nezihe Meriç: "Ara Güler, ilk kez resmimi çekecekti. Bana bakıyordu. Ama bu bakış, dünyaya, yaşama, o güne, geçmiş günlere, içimdeki, belli etmemeye büyük gayret gösterdiğim çekingen, utangaç kıza bakıştı. Bir hoş oluyordu insan. Tuhaf bir duyguydu bu. Onüne bakan bir resimdir, o ilk resim." (6) Evet, Nezihe Meriç böyle söylüyor. Demek ki ona göre Ara Güler, yazarların fotoğrafını çekerken, gördüğü ruhları göstermeyi de başarıyor. Gerçekten de fotoğraflara tek tek göz atıldığında, Ara Güler'in, neyı nasıl yaptığı enikonu sezilebiliyor. Bu fotoğraflara, dakikalarca bakmaktan kendirni alamadığımı belirteyim. Hem bunu çekenin ustalığı karşısında hayran kaldım hem de yazarları, onlardan okuduğum kitapları anımsayarak kımileyin hüzünlerle, kimileyin buruk gülüm seyişlerle seyrettim. Diyebılirim ki Ara Güler, büyük bir göz yakalama ustası. Örneğin Nezihe Meriç'in, Oktay Akbal'ın, Sabahattin Kudret Aksal'ın ya da Çetin Altan'la Melih Cevdet Anday'ın, Nurullah Ataç'ın ya da Oğuz Atay'ın, Erhan Bener'in ya da llhan Berk'in, Salâh Birsel'in ya da Edip (]ansever'in, Muzaffer Buyrukçu'nun ya da Leylâ Erbil'in, Sclım lleri'nin ya da Bilge Karasu'nun, Ceyhun Atuf Kansu'nun ya da Orhan Kemal'in, Ferit Edgü'nün ya da Onat Kutlar'ın, Samim Kocagöz'ün ya da Mahmut Makal'ın, Hulki Aktunç'un ya da Pınar Kür'ün, Cemal Süreya'nın ya da Ahmet Hamdi Tanpınar'ın gözlerine bakarken derin mi derin suları olan bir kuyuya çekilir gibi oluyorsunuz... Halikarnas Balıkçısı, sanki göz lerini yummuş, ama aldanmayın sakın, yine de en büyük göz onunki çünkü. O kurlar, yazarlar, belki de tatlı tatlı yorgunluk çıkarıyor şu günlerde, TÜYAP Kitap Fuarı'ndan artakalmış bir mutlulukla... Oyle ya, fuar boyunca kim bilir kaç kitapla yüz yüze geldiler, dokundular onlara, şöyle bir taraklayıp sayfalarını karıştırdılar... Okudıîlar kimi bölümcelerini, satın aldılar, evlerinc ışıltılı, mutlu paketler taşıdılar. Sonuçta Istanbullu kentlilerin ailecek kendilerine armağan ettiği bir kültür turizmi çıkınına dönüştü kitap fuarı etkinliği! Ah, ne diycyim, tstanbul'da milyon milyon sürgünün yine dc tadamadığı bir olanaktı bu aslında. Nc ki scrgi, konser, tiyatro salonlarını da çok az sayıda kentli tanımıyor mu yalnızca? Ötekilerse kentin istenmeyen konukları gibi, birer sığıntı görünümünde, belki de yerimi kaptırırım korkusuyla hiç kımıldamadan köşesinde yaşamaya çabalamıyor mu?.. Kitap fuarına gidip gelenler neler ncler kazandı oysa, bu sessiz çoğunluksa belki de hiçbir zaman bilemeyecek bunu. Bir kitaba dokıınmanın mutluluğunu, bundan yayılan ışılda yıkanmanın sevincini okurla yazar, yalnızca bir içsel deneyim olarak da yaşamayacak üstelik. Bütün yaşamlarına dağılaeak bir yaratıcı erk odağına dönüşecek bu, süreç içinde. Biz zaman bağlamında uzaklaştıkça ondan, içimizde daha bir yakınlaşacağız ona. Bu çerçevede dokunduğumuz kitap kadar, bir biçimde imzalı kitabını edindiğimiz ya da söyleşilcrdc yıız yiizc dıırduğumuz, tartışırlarken etkinliklerde tanıdığımız yazarlar da yaşamımızı renklendiren birer gökkuşağı elbette. r langi yüzleriydi peki yazarların gördüğümüz? Verimleyen, alınılayan yüzlcri mi, susan, konuşan yüzleri mi? Dalgın yüriiyen, uzaklarda birilerini arayan yüzleri mi, utangaç, mahcup yüzleri mi? Tartışırken atılıp didişen yüzlcri mi, içınc çekilmiş kahve yııdumlarkenki yüzleri mı? Evet bir an için gözümüze çarpıveren ya da kanaTcana gördüğümüzü sandığımız yüzleri yazarların acaba hangi yüzleri? Dört fotoğraf sanatçısının yazınımıza armağan ettiği dört albüm yapıt bu soruya karşı yanıtlar üreten, öte yandan pek cok çağrışıma açık yanlarıyla dikkatimizi çeken önemli, ilginç, verimli çalışmalar olarak alınabilır. Bunlar da birer kitap sonuçta! Işte Ara Gülcr'in 100 Yüz / Ara Güler'den Yazar Fotoğrafları, (YKY, ikinci basım, 2002), Liitfi Özkök'ten Portreler / Türk Edebiyatına Dönemsel Bakış, (Dünya, 2003), Mahnıut Turgut'tan Objektifimdeki Edebiyatçılar (Kültür Bakanlığı,2()01),ÇerkesKaradağ'dan Öteki Yüz / Portre Fotoğraflan Portre Yazılan (Doruk, KİTAP YAZARI CÖZLERİNDEN AVLAMAK Ara Güler, albümünü, "Kitap sevgisini, sokaklarda açtığı kitap sergileriyle halka ulaştıran sayın ve kıymetli dostum, kitapçı ve şair Halim Şefik Güzclson'un hatırasına ithaf ediyorum' sunusuyla başlatıyor. Nezihe Meriç'in, "Ara Güler'de Yaşamak" başlıklı denemesi ise, doğrusu tadı kıvanıında bir gezinin başlangıç işarcti sanki. Ayrıca yazı, yalnız yazarlara getirdiği bakışla değer kazanıyor da değil, fotoğrafa yönelik yaklaşımıyla da dikkati çekiyor. Sözgelimi şöyle diyor Nezihe Meriç: "...Ara Güler, onların sadece resimlerini çekmemiş, onlan görmüştür. (...) Resmini çektiği insanın, ne olduğu bilincmeyen ruhunugörmek." (9) Ara Güler'in bir görme ustası okluğunu yine §u satırlarla vurgu PORTRESİNDE YAZARI YENİDEN YARATMAK Lütfi Özkök, yalnız bizimkıleri değil dünya yazarlarını da fotoğrarlamış bir sanatçı. Feridun Andaç, yaptığı söyleşide, "Bu yüzleri tek tek görme, fotoğraflama, biriktirme serüveninizden söz eder misiniz?" sorusuna şu yanıtı alıyor ondan: "Bu kitapta sıralanan siyahA>eyaz portrelerin birçoğu eskiden dostlarundı. Geriye şimdi 40 kuşağından birkaç yakın dost kaldık son treni bekliyoruz. Resimlerin hemen hemen hepsi gün ışığından yararlanmıştır: pencere yanı, duvar gölgesi, balkon, kaldırımlar, sokaklar, meydanlar, açık kahveler, meyhaneler... / Portrelerimde renkli fîlmlerden kaçındım, muşmulamsı, cıvık, karamcla renkler, sevmedim bir türlü. Bu benim kişisel zevkim." (17) Lütfü Özkök'ün fotoğraflannda, nasılsalar öylece yani yeniden yaratılmışçasına duruyordu yazarlar. Bütün psikolojik derinlikleriyle, kaygıları, elemleri, içsel yolculukları, düşünceleriyle... Birkaranlık odaya girmiştim sanki, sırtım ürperdikçe ürperiyordu. Ercüment Behzat Lav ya da Hasan Izzettin Dinamo, Kemal Bilbaşar ya da Kemal Tahir, Abidin Dino ya da Fazıl Hüsnü Dağlarca, Oktay Rifat ya da Haldun Taner, Aziz Nesin ya da Behçet Necatigil, Nâzım Hikmet ya da Orhan Hançerlioğlu, Yaşar Nabi Nayır ya da Hüsamettin Bozok, Cahit Külebi ya da Ömer Faruk Toprak, Necati Cumalı ya da Selahattin Hilav, Recep Bilginer ya da Ozdemir Asaf, Yaşar Kemal ya da Attilâ tlhan, Nevzat Üstün ya da Can Yücel, Arif Damar ya da Talip Apaydın, tlhan Selçuk ya da Naim Tirali, Özdemir Nutku ya da Tarık Dursun K.... Daha kimler kimler... Hepsi de öylece duruyorlardı, yüzleriyle, çentik çentik çizilmiş yürekleriyle, kıvrım kıvrım köpüren beyinleriyle, nasılsalar, o en geniş, hayat karşısındaki duruşlarıyla, bu hayata karşı efelenişleri, onu alaya alışlarıyla, portreleriyle... O, bu başarıya nasıl ulaşıyor dersiniz? Emeğiyle kuşkusuz. Nitekim Özdemir lnce, Lütfi Özkök'ün portre çalışmaları sırasında iki atlet fanilası değiştırdiğini, bunları üstelik "çamaşır teknesine sıkarmış gibi" "şarıl şarıl" akıt tığını (31, 32) söylüyor. Bunun bir ayrıntısını kendisinden dinlemcyc nc dersiniz? "Lütfi Özkök'ün Getırdiği Tanıklık" başlıklı söyleşinde, Fendun Andaç, bir sorusuna şu yanıtı alıyor: "...Stockholm'de Nobel Ödülü'nü almaya gelen Japon yazar Yasunarı Kavvabata beni saat 12'de Grand Hotel'in odasında bekliyordu. / Hava karanlıktı. 3 ayaklıma Mamiyaflex'imi taktım. 500 mumluk lambamı yaktım. Bir şeyler söyleyecek oldum; önce Fransızca, lngilizce, Almanca. / Sonra Isveççe, derken Türkçe. tskemlesine oturmuş, hiçbir şey demeden bana bakiyordu. El işaretlerine başladım. Bir makara bitirdim. Terliyordum. Bir Buda heykeli gibi taştan suskunluğun fotoğrafını çekmiştim. Eve gelince filmi banyo edip kopyasını bastığım zaman, Uzak Asyalı yazarımın yüzünden benim yüzüme doğru mutluluk duygusu veren çok hafif bir meltemin estiğini duydum. DudakJarında görünmez bir gizemli gülümsemc vardı. Bu bana Rönesans devrinden kalma ölümsüz, eski bir tebessümü anımsattı." (19) YAZARLAR DA İNSAN Mahmut Turgut'un fotoğrafları, bir başka boyutta getiriyor yazarları karşımıza. Gerçekten de yazarlar, bu kez doğal duruşlarıyla görünüyorlar. Sanki yaratım sorunları yokmuş, iç kaygıları sona ermiş, bir an için herhangi film karesine rastlantıyla girivermiş havasında yakalanılmışlık duygusu yansıtan iğreti tııtumlarıyla varlar bu albüm yapıtta yazarlar. Vedat Türkali ya da Cahit Uçuk, Adalet Ağaoğlu ya da Mehmet Başaran, Orhan Asena ya da Vüs'at O. Bener, Memet Fuat ya da Şükran Kurdakul, Fethi Naci ya da Fikret Otyam, Dursun Akçam ya da Adnan Bınyazar, GüJten Akın ya da (lengiz Bektaş, Demirtaş Ceyhun ya da Gülten Dayıoğlu, Cevat Çapan ya da Metin Demirtaş, Konur Ertop ya da Muzaffer llhan Erdost, Remzi tnanç ya da Özdemir lnce, Muzaffer Izgü ya da Ayla Kutlu, Sait Maden ya da Ahmet Oktav, Erdal Oz ya da Turgut Ozakman, Kemal Ozer, DemirÖzlü, Adnan Özyalcıner, Osman Şahin, saymak olası mı?.. Hepsi de yolda yürürkcn, evde otururken, yani kendi başlaruıayken sanki bir an başlarını çevir mişler, o anki bakışlarıyla yerleşip kalıvermişler fotoğraftakı kareye. Nitekim yazarların fotoğraflarını çeken Mahmut Turgut da bunu yansıtıyor bir ölçüde. "Objektifimdeki Edebiyatçılar..." başlıklı sunusunda geniş olanaklar bulamamış ohııasından yalanıyor, koşullannın lusıtlılığına değiniyor. Yazarların tek tek adlarını anabilmek bu yazının boyutunu aşabilir... Ayrıca üç yüz kadar yazartn adını geçmenin pek bir anlamı olmasa gerek... Üstelik benim adlarını verdılderimin önemli bölümü artık aramızda değil! Oysa kitap fuarına yüzlerce yazar geldi, fuarın etkinliklerinde konuk oldu, söyleşilere, imzalara katıldı, oturumlarda tartıştı... Bu fotoğraflardaki yazarlar mıydı onlar? Bana sorarsanız, onlar, bu albüm yapıtlardaki fotoğraflarına koşuyorlardı. Tuttum albümlerine doğru koşan bu yazarları, öptüm hcr bırini, kütüphaneme koydum. • SAYFA 23 CUMHURİYET SAYI 818