Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bir kez daha Alain de Botton'un kitabı Felsefenin Tesellisi "Felsefenin Tesellisi", adının caydırıcılığına karşın iyi satış rakamlarına ulaşmış bir kitap. Hakkında birkaç yazı yayımlamıştık önceki sayılarımızda. Celen yazılara bakıldığındaysa kitaba ilgi tüm hızıyla sürüyor. H. Haluk Erdemin yazısı bu ilginin göstergelerinden biri. ~\ H. HalUk ERDEM olanların, kötü görüşlerse böyle bir yctiye sahip olmayanların görüşleridir... Yani sevgili dostum, herkesin bizim hakkımızda neler söylediğini o kadar da umursamamalı, öte yandan adalet konusunda uzmanlaşmış kişilerin söylediklerini dikkate almalıyız ' (s: 45) Botton, kitabının Sokratcs ile ilgili bölümünün sonunda şıınları yazar: "Sokrates bize yol göstererek iki büyük hataya düşmenıizi önlemeye çalışmıştır: Çevremizdekılcrin söylediklerini her zaman dinlemek ve hiç dinlememek.' (s: 55) HAYALLER lnsan, zaman zaman ne hayallere dalıp gitmez ki! Milli Pıyango bıletinin kazandırdıkları ile listesi yapılan ıstekler: Konforlu bir ev, lüks bir otomobıl, olene dek yetecek kadar bankadan gelcn para, geziler, çeşit çeşit yenen ycmcklcr vs. Yeterın FPelsefenin Tesellisi cc paraya sahip olamamanın getirdiği sıkıntılar, bizı bu hayalden uyandırır. "Felsefe yapmaya heniiz hazır olmadığını ya da felsefe yapacak yaşı çoktan geçtiğini söyleyen adam, mutlu olmak için çok genç ya da çok yaşlı olduğunu söyleyen bir adama benzer" diyen Epikuros'un sade bir yaşamı vardı. Onun felsefesi şu soruya yanıt verme girişimiyle ortaya çıkmıştı: "Mutlu olmak için ne yapmalıyım.'" Ona göre felsefe, ruhsal acıları dindirebılmektedir. Felsefe, sıkıntılarımızın saklı nedenlerini, arzularımızın asıl kaynaklarını bulııp, mutlu olmak adına yanlış yollara sapılmasını engellemektedir. Epikuros'un düşüncelerinde vardlğl sonuçlar, büyük geliri olmayan insanlar için oldukça önemlidir. Ona göre insanın mutlu olması için gerekenler şunlardı: Dostluk, özgiirlük ve düşünmek. Lucretius, F,pikuros'un basit yaşantıyı savunmak için gösterdiği entelektüel ça baya, pahalı olmayan şcylerden de zevk alınabileceğini anlatan Latince bir şiirle şöyle destek vermektedir: "Bedenimizin gereksınimleri aslında o kadar az ki; bedenimizden acıyı uzak tutalım, kendimize yeni zevkler bulalım yeter. Doğamız bundan başka bir şey istemez; evimizin önünde, gecenin geç saatlcrine kadar toplanmayan zengin solrayı aydınlatan meşaleleriyle, altından genç adam heykellerı olmasa ne olur.' Salonumuz gümüşlerle, altınlarla ışıl ışll parlamasa, ut müziğinin yankılanacağı oymalı tavanlarımız olmasa ne olurr' (}ysa doğa bize ne lüksler sunar. tnsanlar dostlarıyla birlikte bir dere kenarında, çımenlerin üstünde, koca bir ağacın gölgesi altında oturup neredeyse hiç para harcamadan hoş vakit geçirip rahatlayabilirler. Hele de güneş parlıyorsa ve yılın o mevsiminde yeşil çımenlerin üzerinde çiçekler açmışsa,negüzel."(s: 8889) D0$ klRIKUKLARI Çeşitli durumlar karşısında düş kırıklıkları yaşarız. Güven zedelenmesi, asılsız iddialar, çekememezlik, sadakatsizlik, açgözlıilük, ihanetler ve beklentilerın gerçekleşmemesi, kışiyı allak bullak ctmeye yeter durumlara ömektir. Seneca, Imparator Neron'un beş yıllık öğretmeni ve on yılı aşkın süredir sadık yaveriydi. O zamanlar yirmi sekiz yaşında olan Neron'un ölüm emri karşısında Scneca'nın yaşadığı bir düş kırıklığıydı. "Seneca'nın yanındakiler Neron'un emrini duyunca korkudan bembeyaz kesilip ağlamaya başladılar ama filozof, Tacitus'un bize aktardığına göre, sükunetıni kaybetmedi ve çevresindekileri sakinleştirmeye, cesaretlendirmcye çalıştı." (s: 96) insanı ürküten bu gerçcğin gereğini Seneca, tam bir sükunetle nasıl yerine getirebilmiştiıV Düş kınklığı, kişinin istekleriyle gerçeklik arasında aniden oluşan bir uçurunı olduğuna göre, bu uçurumdan kırılganlık göstermeden çıkmak nasıl olanaklı olmuştu.'' Seneca, düş kırıklığı yaşamanın tesellisi için iyi bir örnektir. Bize, felaketler karşısında sakin vc güvenle durabilmenin olanağını göstermiştir. Seneca'ya göre felsefe, "arzu edilen" ile "gerçeklik" arasındaki çatışmayı ortadan kaldıran, bizi gerçeklikle barıştıran, böylece düş kırıklığının kendisini olmasa bıle beraberinde getirdiği, başta öfkc gibi zararlı duyguları ortadan kaldjraıı bir dısiplindir. İNSAN BEDENİ İLE BARIŞIK OLMALI Zayıflıklar, yetersizlikler, olunmadığı haJde üstünlük iddiaları insanlar dünyasının parçasıdır. Fakat böyle olmadığımızı dile getirme cesareti her insanda yoktur. Montaigne, felsefenin görevinin bu gerçeği yansıtmak olduğunu düşünmektedir. Bu görevlerden biri de, kişinin, bedeni ile barışık olması gerektiğini göstermesidir. Ona göre, "en büyük kabalık insanın kendi varlığını hor görmesidir". lnsan bedeni ile iç savaş yapmaktan vazgeçmelidir, çünkü beden, ne korkunç nc de küçük düşürücüdür, o varlığımızın değişmez bir parçasıdır. Ürcme ve diğer organlardan utanç duymamak gerekir. Bedenimizi ne yok sayabiliriz ne de onu alt edebiliriz. Montaigne bu konuda kısaca şıınları söyler: "Bu dünyadaki esaretimiz süresince, içimizdekilerin ne tümüyle bedensel ne de tümüyle ruhsal olabileceğini düşünebiliriz; dolayısıyla insanı bıınları birbirinden ayırmak zorunda bırakmak ona haksızlık etmek olacaktır." (s:162) Yetersızlik duygusunun bir nedeni de insanların dünyayı hiç düşünmeden, normal ve anormal diye ikı farklı kutba ayırmalarıdır. Normal ve anormal yargı, kcndini kültürel alanda daha çok gösterir. Alışıldığı gibi giyinmeyen, inanmayan ve yaşamayan insanlar anormal olarak görüK İ T A P S okratcs, Fpikuros, Sencca, Montaigne, Schopenhauer ve Nietzsche, yaşamın hangi durumlarında bizlcrc yardımcı olup tesclli verebilirlerr1 Böyle bir soru, başka bir sorııyu da akla gctiriyor: Felsefe, hayatın hangi anında, kişi için anlam kazanabiliıV Ycni ve sorgulanmış düşünceler dile gctirildiğinde, "fclsefe yapma" diyen bir önyargı!ı kişi için dc felsefe, (bir giin) değer kazanır mir1 Alain de Botton, kitabında, bu sorulara yanıt oluşturabilecek "felsefe ve teselli" ilişkisi için örnekler sıınmaktadır. Sokrates, "toplum tarafından kabul görmemenin tesellisi'ni vermektedir. Sorgulanmadan ve tartışmasız kabul edilcn bazı kanunlara, gündelik yaşama ilişkin yargılara, var olan düzene, örf, âdet ve geleneklere, dışarıdan belirlenmiş düşüncelere aykırı davranmak Sokrates'in kendi çağında yaşadığı gibi, kişiyi toplumda yalnız bırakabilir. Kişi, hakkında olıımsuz sözlcr işitebilir, eleştirilebüir ve toplum tarafından kabul görmemenin ağırlığı altında ezilebilir. Üzüntü, yaşamın anlamsızlığı, insanı sarmalar ve zamanla nefes alamaz hale getirir. Böyle bir durum yaşayan kişiye, Sokrates şu soruyu sorarak yardım eder: "Bu kötü eleştiri hangi temele dayanmaktadırr1" Bu soruda farkına varmamız gereken öncmli bir anlam vardır. Bu anlam, ölçülüp tartılan, dürüstçc düşünen bir eleştirmenin itirazıyla, nefret ve kıskançlıkla kcndi benliğine saplanmış kişinin itirazı arasındaki farkı görmektir. Sokrates, karşımızdaki kişinin ya da kişilerin, vardıkları sonuçlara hangi mantıksal yöntemlcrle ulaştıklarını görmenıize yardım eder. Ona göre, sayısal çoğunluk da, hakikate zarar veremez. Gerçek saygınlık çoğunluğun iradesinden değil, sağlam bir akıl yürütmeden kaynaklanır. Sokrates, Kriton ile konuşmasında şıınları söyler: "Öyleyse bu adam yalnızca bir uzmandan gelebilecek eleştirilerden korkmalı ya da yinc bir uzmandan gelecek övgüleri dıkkate almalı, herhangi birinin dile getirdiklerini değil. (...) Kişinin, insanların dile getirdiği bütün görüşlere değil de yalnızca bazılarına... kötü görüşlere değil de yalnızca iyilere saygı duyması gerektiği ilkesinin iyi bir ilke olduğıınu düşünmüyor musunr1 İyi görüşlcr anlama yetisi Felsefe, hayatın hangi anında, kişi için anlam kazanabllir? veni ve sorgulanmıs düşunceler dile getiriidiğinde. "felsefe yapma" diyen bir önyargılı klsl lcln de felsefe, (bir gun) değer kazanır mı? Alain de Botton. kitabında, bu sorulara yanıt olusturabllecek "felsefe ve teselli" ili$kisl lcin örnekler sunmaktadır. SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T S AY I 7 56