Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1=7^. , fTVI". i. O K U R L A R A Güzin Dino, adı Abidin Dino ile bütünlesmiş bir yazar ve çevirmen.1910 yılında htanbul'da dpğdu. htanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Franstz Filolojisi'ni bitirdi. Ayrtı fakültedeRoman Filolojisi Profesörü Eric Auerbach 'ın asistanı oldu. htanbul'da tanıştığı ve 1941'deAdana'ya sürgün edilen Abidin Dino'yla evlenmek için Adana'ya gitti ve 1943 yılında orada evlendiler. Bir süre Fransızca öğretmenliği yaptı. 1946'da DTCF Fransız Filolojisi'nin açtığı doçentlik sınavını kazanarak göreve başladı. 1954 yılında Paris'e yerleşti. Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezı'nde (CNRS) "19. Yüzyıl Osmanlıcasımn Cümle Kuruluşunda Fransızcamn Etkisi" konulu bir araştırma yaptı. 1968'de 'Türk Romanının Doğuşu" konulu doktorasını tamamladt ve 1975 yılına kadar Paris Doğu Dilleri Enstitüsü'nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Enstitüde Türk Dili Laboratuvarını kurdu, çağdaş Türk şairlerinin sesli antolojisini hazırladı. 15 yıl boyunca Radio France Türkçe yayınlar bölümü yöneticiliği yaptı. Hâlâ Paris'te yaşıyor. Yog'un ve etkin biryaşamtn tamklıg'tm yapan söyleşisini keyifle okuyacaksımz. Bol kitaplı günler... Süheyla Acar "Yağmurun Yedi Yüzü" adlı romanında iki nesil arasında sıkışmış kalmış insanları anlatmış. Genelde pek anlatılmasına alışık olmadığımız bir nesil; duvara yazdığı sloganlar, okuduğu kitaplar yüzünden işkence görmüş bir nesil. Acar'ın romanı, Türkiyede yetmişli, seksenli yıllarda yaşanan acıları yakından bilenler için ayrı bir anlam taşıyor. Asuman KafaoğluBüke Yazın Sanatı Yağmurun Yedi Yüzü VUlMl'Rl'N VKDİ Yİ'YA' Ç TURHAN GÜNAY email: ctunkiup@cunihuriyet.coiii.tr KTTAP Imtfyaz Sahfbi: Cumhuriyet vakfı adına llhan Selçuk o cenel Yayın Yönetmeni: Ibrahlm Yıldızo Yayın Yönetmenh Turhan Cünayosorumlu Müdür Mehmet Sucu o Cörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı 0 Baski: Merkez Gazete Dergl Basım Yayıncılık San. ve Tic. A.ş. Barbaros Bul. NO:125 BESİKTAS o Idare Merkezh Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 Istanbul, Tel: 0 (212) 512 05 05 o Cumhuriyet Reklam: YAĞMURUN YÜZÜ cenel Müdür: özlem Ayden /Cenel Müdür Yard.: Semra Yazıcı / RekRomanın başlığındaki "yağlam Müdürü. Hüseyin Dalkıran / mur" aslında roman kahramanıTBİ: 0 212 512 47 78 512 48 30 Fax: nın adı, Yağmur'u yakından tanı0212 5138463 ok emin değilim ama sanırım Rabelais'nin (14941553) romanlarından birinde, bir karakter gençlerden yakınıyordu, bunu okuduğumda çok şaşırmıştım, sanki gençlik deyince sadece hippiler ve özgürlük savaşçıları olabilirdi, ortaçağda bir nesilden diğerine hissedilir bir fark nasıl olabilirdi? Ortaçağdan, hatta ilkçağlardan beri insanlar kendilerinden sonra gelen ncsle yabancı gözüyle bakıyorlardı galiba. " Ah, şu yeni nesil dc bir acayip" lafı demek ki her çağda, hem de anlamı hiç değişmcden, kullanılmakta. Binlerce yıldır her kuşak bir sonrakini yadırgamış gibi göriinse de, insanlık tarihinde bazı değişimlere neden olmuş nesiller de yok değil. Bunların başında kuşkusuz ilk akla gelen 68 kuşağı: cinsel ifade özgürlüğü, kadın hareketi, eşitlik gibi konular için savaşan bir nesil geliyor hemen akla. Altmışlı yılların gençlik hareketi, eğitimden beslenmeye her konuda hayatımıza girdi ve bu neslin insanları iyicene gururlanarak 68 kuşağına ait olduklarını söylediler. Bir de marka düşkünü yeni nesil var, hayli apolitik, Umberto Eco'nun "Mont Blanc dolmakalemleri var ama yazmıyorlar; pahalı Caterpillar yürüyüş postallan giyiyorlar ama her yere taksi ile gidiyorlar"diye alaya aldığı bir nesil. Benim neslim ise, bu iki nesil arasında sıkışmış kalmış gibi görünüyor, 68 kuşağına henüz on yaşın altında olduğu için yetişememiş, birçoklarının özellikle Türkiye'de "yazık oldu bu çocuklara" dediği nesil. Süheyla Acar "Yağmurun Yedi Yüzü" adlı romanında işte bu nesli anlatmış. Genelde pek anlatılmasına alışık olmadığımız bir nesil; duvara yazdığı sloganlar, okuduğu kitaplar yüzünden işkence görmüş bir nesil. Acar'ın romanı, Türkiye'de yetmişli, seksenli ydlarda yaşanan acılan yakından bilenler için ayn bir anlam taşıyor. Süheyla Acar'ın romanında. duvara yazdığı sloganlar, okuduğu kitaplar yüzünden işkence görmüş bir nesli anlatıyor. yan dostları ile karısı ve oğlıı SAYI 754 onu, ölümünden sonra anlatıyorlar. Her biri Yağmur'u ne denli sevdiklerini, özlediklerini anlatırken bir yandan da ona duydukları öfke ve kırgınlık ortaya çıkıyor. 1 1 başta, romanın başlı1c ğından dolayı yedi kişinin Yağmur'un farklı kişilik özelliklerini anlatacağını zannetmiştim fakat Acar " Yağmurun Yedi Yüzü" adını verdiği halde bir tek Yağmur tanıtmış. Ailesi ve dostları hep aynı dikbaşlıhğına kızıyorlar Yağmur'un, hepsi aynı nedenlerle kendilerini aİdatılmış hissediyor ve onun dostluğuna aynı ölçüde güven duyuyorlar. Yağmur sanınm bu yüzden bana fazla idealleştirilmiş bir karakter olarak göründü: fazla kıpırdamayan, yıllar içinde değişmeyen ve neredeyse hata yapmayan çünkü yaptığı hataların hepsini onun açısından fazlasıyla haklı gösterecek nedenleri vardı. Aynı şekilde Sedef karakteri de aşırı doğrucu olduğu için fazla yakından tanınmayacak biri gibi geldi. Oysa Nisan ve Barış gerçek, çok daha inandırıcı kişiliklere bürünmüşlerdi, kusurları onlan normaJ insanlar gibi görmeyi sağlıyordu. Yağmur ile Barış karakterleri arasındaki bu fark, bir dönem dostlar arasında birbirimizi nasıl tanıdığımızı düşünmemi sağladı. Devrimcilik içinde bir yerlerde gizlenmiş kaskatı bir ahlaki duruş mu vardı? Hepimizi çok raharsız etmesine rağmen yikmayı başaramadığımız bir katılık. Bir yandan cinsel özgürlük üzerine konuşulur, tartışılırdı ama bunların çoğu teorik olmanın ötesine gidemezdi çoğu genç kız için, cesurca toplantılarda savunulan tezler, kız kıza dostlar arasındaki sohbetlerde farklı bir korku ve çekinceyle bahsedilirdi. Süheyla Acar, karakterlerin içindeki bu ikilemi çok güzel dile getirmiş. Yağmur, inançlannı katı bir maske gibi taşıyor, çünkü değişmek bu neslin insanlan için bazen "döneklik" anlamına da gelebiliyor, smırlar bir zamanlar konmuş ve bu sınırlann, ahlakın, doğrulann tartışılması hâlâ kolay değil. BENZER ÖYKÜLER "Yağmurun Yedi Yüzü" özellikle bana bunlan düşündürdüğü için zevkle okudum, aynca bir dönemler çok sık gittiğim açık hava sinemaları, Köhne gibi artık olmayan yerler gözümde canlandıkça güzel anılar da geldi aklıma. Sanınm bu romandan en çok zevk alacak olan okurlar benim gibi romandaki karakterlerle benzer öyküyü paylaşan ya da paylaşanları tanıyanlar olacak. Romanın ilk bölümünde, ölümünden sonra Yağmur'un Istanbul üzerine düşen yağmur damlalarıyla kendi ölümüyle yaşamları etkilenecek kişileri okura tanıtmasıyla başlıyor. Romanın sonunda yine söz Yağmur'a kalıyor, her biriyle ilişkisini değer lendiriyor. Yağmur'un dil bulduğu bu iki böliimde özellikle bu yedi kişiyi ne denli sevdiği okuru çok fazla duygulandırıyor. kısa olmalarına rağmen bu iki bölüm romana duygular açısından derinlık kazandırıyor, Yağmur'un gerçekten de sevgi dolu biri olarak görünmesine yarıyor. Etrafındaki insanlara saçtığı acı ve mutsuzluk ise yaşamın ona verdiği acıdan çok daha az asluıda, ama bunu kabul etmek yerine herkes onu suçlamayı daha kolay buluyor. "Yağmurun Yedi Yüzü" romanın bir eksikliği belki roman boyunca yazarın hiçbir gerilim yaratmamış olması. Romanın başlannda Banş'ın anlattığı bölümde Yağmur'un ölümünün bir cinayet olabileceği söyleniyor ve okur doğal olarak gerilim yaratacak konunun bu yana kaymasını boşuna bekliyor, romanın sonlannda roman kahramanlanndan biri "Biliyorum ki bu bir cinayetti. Üstelik, saklısı gizlisi de yoktu; faıllerin yıllannı aldı ama herkesin gözü önünde işlendi. En yakın şahidi benim; aleni, bal gibi cinayetti" sözleriyle hayatın (ve iktidarın) adaletsizliğini bu cinayetin nedeni olarak gösteriyor. Okur bunu romanın başından beri bildiği için burada başka bir açıklama istiyor. Roman paralel yaşamları düzlükle anlatıyor, Süheyla Acar bunu güzel biçimde başarmış ama anlatımda yoğunluk, derinlik ve gerilim eksik. Romanı, bir dönemin Türkiye'sinin sansürsüz, gizli saklısı olmadan anlatımı olarak okumak daha doğru olur. Gerçekten yaşanmış öykülerle dolu "Yağmurun Yedi Yüzü" sanınm okur da en çok bu gerçekçi anlatımdan zevk alacak. • www.yazinsanati.com Yağmurun Yedi Yüzü / Süheyla Acar / Can Yayınlan / 419 s. SAYFA 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P