Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Abdülkadir Budaktan "Sana Bakmak" Abdülkadir Budak şiiri, kalıcılık yolunda, yaşamın kesme taşlarından ve sağlam yüklü dizelerle ölümsüz kitaplar döşüyor şiirin kapalı yollarına... ı Halide YILDIRIM Bir güzel iirdir yaşamak cek bir daha şehir/ Dönüşecek dans pistine/ lspanya'dan gelecek kırmızı güller..." Ole... diyesi geliyor insanın! Budak, Kadın ve Şehir bölümünün son şiirinde ise yaşanı icerisindeki yerini bulmuş her yaşantının sonsuzluğun zerrelerini kuşandığını ve artık sorulann da yanıtların da geçmişi değiştiremeyeceğini anlatır gibidir. Sanınm içindeki sokaklara çıkma isteği sonuçta bu yollar, kentler, gölgeler, gecelerle acılı trajik insan yalnızlığının yarattığı bildik boşluklan daha bir çoğaltmış, yamalar yen tutmamış, onarılmalar beklerken kendi de enkazlara dönmüş gibidir: "Rüya dönmekti maksadın/ O şehri bir uyku sandın" "Artık sonılar anlamsız/ Yanıtların ne anlamı?" Anlamsal boyııtta bize aşk/ aynlık, gerçek/ diiş artık okuyacak kişilerin imgelem gücü kadar sayısız olanaklar sunuyor. Hele "Yanırların ne anlamıP" dizesinde okura kendiliğinden "var" dedirtiyor ya, bu söyleyişi şık buldum doğrusu! Yeni de bir aşk tanımlan var: "Bir kumun kayalara kafa tutmasıdır aşk" ilginç! Tabi söylenecek çok söz var biz ima ile geçelim. Ikinci bölüm; Gündüz yıldızları olan'da altı şiir var. Sana Bakmak gibi şık bir şürle başlıyor. Yapı, anlam, söylem olarak övgüye değer bir şiir olarak görüyonım. Şair burada görsel, işitsel unsurları öylesine karannda kullanır ki ka\aın kokusunu duymak mümkündür, kış günü köy evindekı sobada ısınır gibi duyumsayabilirsiniz kcndinizi! Şarkı Sözleri, Içtenlikli söylemi, bildik, dil yarası geçmez, sözünü çürüten tezli bir şiir sanki. Yanıltıcı sözlerin ardındaki gerçeği, nele de perdeü gerçeği görmek! Çok insanı aşar! Şairin sevgiliye; insanın en mahremi saydığım gözlerine girerek kotardığı bu şiirin, söze değil de göze düşenlerin derinlikli ışıltısını ulaştmyor bize. Her bir dörtlük bir yaşantı zenginhği içerisinde verilmiş. İncelikli bir aşk ve gecegözler... "Ben geceye değil de gözlerine inandım / Sözlerine değil de gözlerine inandım/ Aksi bilinir ama söz yarası kapanır", "kahrsa onlar kalır, gece ile gözlerin" ... AİMİülkiKİir Budak dim. Modernizmin ve geleneğin doğru kodlarını kuşanmış bir şair duruşu, sezişi, bir Anadolu, bir şarkî insan sıcaklığıyla sözünü pişiren, yaşamın ham gerçckliğini usulünce alıp şiirleyen, bir zanıan ya/ıcısı Abdülkadir Budak. Yanıalı yerlere yırtıklar giyinmenin anlanıını kuvramış olnıanın iştahıyla seçmişfir konulannı diyordum, yanılmadım. Dokıınduğu her izleği kıtap bütünlüğü içerisinde vercbiîmesi, hele sesi sayışı, dizc dizc, içten içe bir duyumsatışı var ki biz onun bu ritmi ile zamanın kapısını aralar, özgc yaşanılarda kaybolıır, aşkın sezişiyle kendimize doğru usul bir yolculuğa çıkarız. Bu yoluılııkta rehberimiz, şiirin içinde bağırmadan doğnıları dillendiren ses, içimizdeki ses ile kııcakhı^ır, hallcşir! Daha da önemlisi budakları olmayan bir dille seslcnir bize. Tanıdık bir içtenlik; anne scsi gibi taze ve kadim... Ne yapmacıklık ne de bayatlamışlık... Yol alışık bir su saııki, gönlümüze, günümüze akau... Kanayan bir ıımııt;balın içindeki tuzmıı desem! Bir yaşanmısjık ınayası, insanı kendi gerçekliğine çeken zamanın tarifsiz hüznüdür belki! Rvet, evet sanırım daınıulmış sahici yaşantılardır duyıımsadığımız. Hn yakışanı bu! "Abdülkadir Budak'ın şiir dünyasını kendime neden bu kadar yakm buluyorum," diye düşündüğümde, şu karşılıkları alıyorum kendimdcn; öncelikle sahicilik, yalınlık, yaşamla örtüşen bir dil, yeni ufuklar sezdiren imgelem, set gibi örülnıüş sağlam dizeler, incelikli buluşlar, seçkin söz dağarı, yeni ve ilginç benzetmelcr, alışılmadık bağdaştırmalann yanı sıra; ısrarla kııllandığı simgeler / imgelerle katmanlı okumalara açık, derinlikli bir anlatım, yoğun liriznı! Böylesi sağlam yapının içinde üşüyen bir giizel insan! Sevmez de ne yaparsınız? Doğru su kendine gitmek, kendi gibi olmak isteyenlerin istasyonu mu demeli; yoksa kaçırmak üzere olduğumuz son trenlcrden biri mi? Anladığım kadarıyla günümüz değersizliklerinin toz dumanı içerisinde silınen bireyin, insansal kıstınlnnşlık vb. kaynaklı dramlardır onun dizeleriden bize damlayan. Acı, ama bizim acı, yani epey tanıdık!.. Israrla o aşktan, sevdadan ve illâki, insandan yanadır: "Aşk geliccek cümle dertler bitecek!" pankartını taşır. Bazen pankartına basıp geçseler de, doğrulur o küllerinden yavrıı bir anka! Hayatın icindedir alabildiğine, zaman ise onun için bazen ev, bazen çelik kapıların ahşap anahtarı, bir bakarsınız yanlış anka destanıdır zamana ya da yaptığı bütün işlerin altına bir gül imza! Çalışır, kirlense de gömlcği leylâ desenlidir, iflah olmaz sevdaların son keremi, bir bakmışsınız ölümden önce aşka yenilmiş, aşk onu geçmiş gitmiş gibi yapar, üzülür, endişeli bir fesleğen olur, ayna sanır şiiri; bakar, bakar yine kenSAYFA 24 B dini göriir! Üstelik bize de gösterir bizi, yetkin bir incelikle... Sana Bakmak, şairin on beşinci kitabı, Can "Yalnız kendinden hahseden nicc şairler var Yayınları'nın estetiğini kuşanarak geldi. Dört bölümden oluşmuş, tematik diyebileceğimiz dır ki, malcryalisttirlcr, hem de dıyalektik materya bir bütünlükle: "Evden bıraz uzakta / lçindcki sokakta" dizeleri ile bir öncekı kitabı Ev Zalist. Ve onlartn şiirleri killelere mal olmuştur." manı'na gönderme yapar gibidır. Bu yoğun iki dizede hem bir veda, hem de bir selam anlaınNâzınt Hikmet lan bulduın ben. Evdeki zamandan sokaktaki zamana bir eşik dıze sanki, böylelikle okur da BUDAK StİRİNE BAKMAK önceki kitaptan sıyrüıp yeni kitabın havasına hazırlamış olur. ir güzel şiirdir yaşamak yazmasını bilenc, diyerek Abdülkadir Btıdak'ın son şiir kitabı Sana Bakjnak'tan adını biraz ödünç alıp Budak şiirine bakalım iste HAYATA TUTUNMAK Birinci bölüm; Uyku gidip riiya dönsen; on, alt başlıkla Kadın ve Şehir üst başlıkları ile verilmiş.Bu şiirlerden, birincisi hariç diğerleri dergilerde yayımlanmamış yanılmıyorsam. Bu on şiirinde şair, yolculuk ve yol öyküleri anlatır gibidir, kendi iç yollarına çıkmış bir insanın nıh halidir sanki, kendilerinin de belirttiği gibi: " Oteki hayatlara aşk duygusuyla dokunma isteği" hayata tutunmak, aşka tutunarak, hayatı daha katlanılır hale getırmek isteğidir belki: "En ince harami sen ol/ Suç olmaktan çıksın yağma/ Duracak ve ineceksin/ Şehrin günahı boynuna..." sözü büyük bir ustalıkla şehrin boynuna dolarken gülümsetir. Budak, sanırım bu son kitapta gömleğinden birkaç düğmc daha açmış (bence kopartmış) gibidir. Bildik şürinden ve tutumundan sıkılmış, nefes alma, yaşama/ sokağa çıkma dileğini yiiksek sesle olmasa da, daha bir haykınr sanki, yoksa yarım çığlık mı demeli: "Kenara çekile vinç var bu şiirde! Bu sevinç bir güliin yaprak yaprak öpülüşü gibi, gençlere ulaşsa sanırım sevgililer gününün en gözde şiirlerinden biri olur. Hem sosyal bir yergi de taşıyor giKi; hani şu malum Ankara, Istanbul hikâyesi... Dördüncü bölüm; Geç Yorum'da beş şiir var. Her bir şiir incelikli bağlarla birbirine ilişkilendirilmiş, bir söylem birliği mi demeli, atmosfer ortaklığı mı? Bu şiir de en zor olan hallerden biri sanınm; ama Budak bunu hep başanyor! Düşmanımm Sayısı Uç, olgun yaşa gelmiş bir şairin zamanın ve mekânın geçiciliğini fark etmelerin hüznüyle telaşa kapılrnış gibidir; ama yaşadığı güzellikleri bir inci gibi şiirin çetin kabuğunun içine ustaca gizlemeyi de bilerek: "Ayakkabım kalacak, biliyorum / Ayaklanm değil de", "Düştüğüm kalacak, bunu da biliyorum/ Yürüdüklerim değil de"... acıtıcı, ama gerçek! Hurdacılar şiiri, felsefik bir şiir. Şairin kendi iç muhasebesini yaptığı aynı biçimde okuru da kendine yönelten sıkı dokunmuş, katmanlı uzun bir şiir. İlginç buluşlar, benzetmeler ve imgelerle yüklü. Ozellikle kitabın sonuna konulduğunu düşündüğüm, isabetli de bir final şiir. Ben'in biz'deki anlamlı buluşması bütünlüğü sağlamış. Kitap güzergâhını doğm seyirle tamamlarken şairin yaşadığı/ yaşatuğı yolculuğu, yaşantıları daha bir anlamlandınr. Kitabın söylemi felsefi bir sonla dorukta bırakılır ki artık yolculuk sırası okura gelsin; herkes kendi iç sokaklanna... LİRİK SİİR Anlama yaslanan bir şiir yazıyor görünse bile şiirsel söylemden uzaklaşmaz. Sözü/ sesi tartarak, sayarak akışkan kullanımı lirik bir şiire götürür onu. Dile, zaman zaman eşik diyebileceğim engel söyleyişler koysa da bu durum lirik bir şiir yazmasma engel oluşturmaz. Eksiltili dizeleri kişiyi katmanlı okumalara götürür. Onun şiirinde eylemlerin kullanılışı, adeta şiire yedirerek kulİanışı dikkate değerdir. Budak'tn, yaşamı doğru anlamlandıran diyalektik bir gerçeklikten, dozunda bir Anadolu mistik bakış ve çağdaş insan gerçekliğine yaraşan, diye özetleyebileceğim bir aidiyet içerisınden seslendiğini düşünüyorum. Tanıdık yaşantıların gerçekliği içinde örselenmiş usul, acılı kırılgan bir ses! Görülmeyeni gören, onu bize de gösterebilen bir gönül göz! Söz sanatlannı da yaşam gerçekliğini gözeterek tartımlı kullandığını görüyoruz. Deyim aktarmaları, insandan doğaya, doğadan insana değişik aktanmlar yaparak sözde yeni olanaklar yakalamaya çalışmış. Karşıtlıklann çarpışmasından doğan yeni görüntülcr söze dönüşürken görüntü olarak imge katuıda okuyana, özgün düşünceler, anlamlar olarak görünür. "Ellerimizi tartıyor camdan terazi/ Gözlerimizi tartıyor kör terazi" gibi kullanımlarla yaptığı somuttan soyuta , soyuttan somuta geçişlerle daha bir zenginleşir şiiri. Yine hemen her şiirinde özgün benzetmeler, bağdaştırmalar, aktanmlar bulmak mümkün: "Yıldızlar kapıyı çalar, kanayan iki duvar halinde, kısacık barış, uzun savaş, çığlık haklı." gibi. Budak, bu kitabında yine ikılı dizelere ağırlık vermiş, kolay da okunuyor. Sözü uzatmadan rahat hareket olanağı sağlıyor olmalı, istediği derinliği de yakalayabiliyor. Okuru şiire dahil etmesi ve konuşur gibi yazması onun şiir dilinin en çarpıcı yanı! Alışılmadık duyarlıklar içinden sonılar sonrıası/ sordunnası okuruda imgelem zenginliği yaratırken yeni düşünsel kapıları aralar niteliktedir. Şiirin insana yeni baİuşlar edindirmesi mi demeli? K İ T A P SA Yl 745 •CİYSİLİÇIPLAK' İJçüncü bölüm; Giysili Çıplak'ta sekiz şiir var. Tarihten , Coğrafyadan kısa ama çok katmanlı okumalara açık, hem sevimli bir şiir. Bilim, şairinin elinde işte böyle pembe bir köpük gibi sevimli hale gelirmiş, diyerek şiirleri daha bir sevdim: "Tarıhe merak salmış son günlerinde/ Çiçeğin, merdivenin, balkonun tarihine" "Matematiktir tutturmuş son günlerinde Ikisinin bir etmesi halinde" Giysili Çıplak, erotik bir sevi şiiri, değişik benzetmelcr, ironi ve se C U M H U R İ Y E T