Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
arasında dıyalcklık bir bağ vardır; sesin btttiğt yerde . • Tiirk şairinde yaygın fakat karşı durduğıım bir Divan Edebiyatı özenmesi var bencc. Her şcyin Divan Edebiyatına benzer bir biçimdc gelişmesi bekleniyor. Ben bu tiir yaklaşmaların biraz tutucu, gerici bir yazın anlayışı oluşturduğunu düşünüyorum. Bence Divan Edebiyatının tiim kalıplan, befienileri yıkılmalıdır. Ozgür koşuk diyebileceğim, her yanıyla bağımsız sayılabilecek dize anlayışına koşturmalıdır şair. Benim devrik cümlelere baglılığımın açıklaması yok. Ama ille öyle diye, şiire eski bir gözle yaklaşmanızı anlayamıyorum. Öyküleme, elbette, sıirde geçerlianlatım yöntcmlerınden biridir. Ama 'öyku ile 'öykülemeyi' birbırıne kanştırmamak koiuluyla. Sen, tam ıktsiarasında bir yerde duruyorsun. Şiirlerinde öykü var öyküleme de. Zaman zaman öykünün önegeçtıği oluyor. Bu da şiirın düşmesıne neden oluyor. Benim görebildiğim kadarıyla, senin şiriin tek zaa/ı bu Öyküleme konusunda neler söyleycccksin? Öyküleme dediglnden 'narrative' şiir demek istediğini sanıyorum. Bence her şiirin, bir yazılma öyküsii vardır. Yani bir şiir, belli sebebc bağlı olarak yazılır; ya da şiir yazmayı oluşturan bir şeyler doğar, insanda önce. Bu da, öyküye benzer nedenlere bağhdır. Şiir durduk yerde dizelerin birlcşmcsi olarak ortaya çıkmaz. Ya bir masadır sebebi, ya da bir toplantı, üzüntüler, sevgilerin açmazı ve daha nice bilinmez duygular. Orneğin Melih Cevdet'in 'Anx' adlı dev şiiri Rosenbergler davasının düşünülmesinden doğmuştur. 'Telefon'da öyle, Oktay Rifat'dakı. Edip Cansever'in 'Salıncak' adlı biiyük yapıtını kim bilir ne sebepler doğurmuştur? Nâzım Hikmet'in 'Saman Sansı'nı, Orhan Alkaya'nın 'Tuz Günleri'ni, daha nicelerini. Bence öykii değildir yazılan, şiiri doğuran sebep, bir öyküden başlar. "Her şeyin Divan Edebiyatına benzer bir biçimde gelişmesi bekleniyor. Ben bu tür yaklaşmaların bfraz tutucu, gerici bir yazın anlayışı oluşturduğunu düşünüyorum. Bence Divan Edebfyatının tüm kalıplan, begenileri yıkılmalıdır. özgür koşuk diyebileceğim, her yanıyla bağımsız sayılabilecek dlze anlayışına koşturmalıdır sair Bu da şiirin içinde bir iz olarak onu dikleştirebilir. da Mallarme'nin, Ece Ayhan'ın, Omal Sürcya'nın doğrultusundayım hâlâ. Kelimelerle sıcak bir kardeşliğim var. ZEKÂNIN ŞİİRİ Başlangıçtan buyana Edip Cansever siırıne biryakınlığınızvar. Özellıkle uzun soluklu ştırlcrde iyice açıg'a çıkıyor bu cğilım Çok sözlüklü bir ştır bu. Sen de Cansever gıbı çelişen, çıftleşen, sürtüşen sözcüklerle yazıyorsun şiirlertnt Öykü ile şiir bırara kesit oluşturuyor gıbı. Şıırinize yönelık böyle biryaklaşım ıçin neler söyleyeceksınız? Edip Cansever'den bosalan yeri doldurma çabası dıyebilir mıyız? Edip Cansever her şeyden önce zekânın şiirini yazıyordu. Çok sözcüklü ama zekânın derin oyuldanndan geçirilmiş, süzülmüş, biçilmiş mücevher taşları gibi oyuyordu şiirini. Ona özendiğim, hatta tüm genç şair arkadaşlann ona özendiğimiz doğrudur. Özenmek ayrı da; başarmak, Cansever'in eğrisini yakalamak ayrı. ( )na beni yakın göraıen sevindirir. Ondaki büyük yapıt yakalama hevesini ben de taşıyorum. Ruhi Bey, Trogedyalar, SaLncak o döneme kadar yarattıfiı o uzun soluklu tiradlar. Cemal Süreya'da Anadolu kilimi gibi yeşeren şiir dalları, Cansever'de insanı arayan repliklere bezcnmiştir bir bakıma. Cansever'deki insanı arama özeni ona ayırdığı düşünsel pay üzerine yarattığı çeşitlemeler elbet aradığım, üzerine yükJendiğim bir serüven.. Sana yöneltliğim bu sorulann kendi degerlendirmelerimi de ıçermeuni t stedim Senin yanıt alantnt elimden geldiğince daraltmış olabilirim. Bir sey daha var. Bu tür söylesılerde, özellıkle beklediğimiz sorulann sorulmayısı canımtzı sıkabilir. Eğer böyle durum söz konusu ne, lütfen bir soru da sız sorun kendınıze. Bu, söylemek ıstediklerinizin önünü açmıs olsun. Sevgili Veysel, tüm ölüm söylemlerime rağmen yaşamı, insanı, yazmayı seviyorum. • J ta sözcüğün derin tortusundan oluştuğu yerler de var, ozan olanın şiirlerinde. Ben şiire kavuştuğum anlarda kelimelerin o ince büyüsüne tutunuyorum. Ansiklopedi kavramına katdmam ama, yeni edindiğim kültürlerden, konuşulmayan dil ve kavramlardan ürettiğim, dokunmadığım kelimelerle yeniden tanışmak, o kelimeleri yaşamak istediğim doğru. Çağnşımı zenginleştiren bir çalışma türü bu. Bir zaman Ece Ayhan yapardı, tabii ki Cemal Süreya'da derin kültürlerden hiç ellenmedik kelimeler yaratmayı, kullanmayı severdi, bize de öğretti. Yoksa, içinde 10 kez ırnıak, 5 kez hüzün, acı, yağmur ve aşk sözcükleriyle aynı posadan üretilen şiirler; okunma zevkimi kaçırıyor öncclikle. Yeni kelimeler; yeni çağrışımlar, yeni dünyalar, yeni yaşama biçimleri, yepyeni el ele tutuşmalar getiriyor insana. Sözcük şairi olma konusun SÖZCÜK'ÜN ÖNEMİ Toplu şiirlerinizi okuyunca, sizin bir "sözcük" şairi olduğunuzu düşündüm. Botanık, zooloji, coğrafya gibi bilim alanlanna, giinlük konuşma diline iliskin sözcüklerle, onların deforme edilmesiyle yaztyorsunuz siirlerini. Sözlüklerden, ansiklopedtlerden derlenmiş sözcüklerinız var "Meyve sineği, kuş geçimi, pusula hatast, buzkıran, koçkatımı.." gibi bağdas/ırmalar doğaçlama değil, teknik bir çalısmanın ürünü. Gene AtesınZilleri(TopluŞıirler 1%'î200 i) kıtabınızda' 'imge dıye hepsını çuvallattıklkınci YemŞaırlerin"diyorsunuz. Bu saptamaların ısaret etlığı doğrultuda, sızce, "sözcük"ün önemi nedir? Şiirin sözcüklerle yazddığı doğru. Hat Mârquez, Llosa ve Cortâzar'ın vârisi Padilla... fe son sayfaya kadar kendini ele vermeyen bir sırnn romanı. Ignacio Padilla "Gölge, entelektüel bir kurguya dayanan bir polisiyeden çok daha ötelere giden bir roman.' La Çuinzaine Littârtnre "Baş döndürücü, sinematografîk bir metin." New York lîmes "Meksikah genç yazar, birçok felsefî konuyu kusursuz bir ustalıkla romana aktarıyor." Le Figaro LUUraire "Manjuezvarî uzun cümleleri sonsuza uzanan birer yankı oyunu..." Uteration OOĞAN KİTAP www.dogankitap.com.tr U M H U R İ Y E T K İ T A P S AYI 7 38 SAYFA 11