Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
M. Sadık Aslankara Kitaplar Adası Belgesel Sinemayı Ne Kadar Tanıyoruz? Belgesel sinema, çağımızın var olan sanat türleri arasında farklı bir konuma sahip. Bir yandan olguların, yaşam içindeki çeşitli biçimlenişlerin doğrudan kandilerine başvuruyor bir yandan da tüm öteki sanat alanlardaki türler gibi yaşamın tanıklığını getiren dönüştürümler yapıyor. •Büyük Dlktatör" (The Creat Dlctator, 1940) YOn: charles Chaplln ğiyle dikkati çeken bu etkinlikler sanatçıların ayağına gelmiş ftrsat değil yalnızca, bir büyük "nimet". Ama bizdeki bu tek yanlı beslenme anlayışı süregidiyor hep. Sözgelimi geçen yıl da TÜYAP Kitap Fuan'nın yanı başındaki Sanat Fuan'na ne kadar az yazann uğradığına şaşarak tanık olmuştum. BELCESEL SİNEMA Kimi çevrelerin, kör değneğini bellediğince sergilediği, örneğin romana ya da şiire, ne bileyim tiyatroya karşı uzak dunnaya benzer bir tutumu, yanılmıyorsam eğer belgesel sinemada da sürdürüyoruz sanki. Bu, andığım sanat dalını, türün ayırıcı özelliklerini, sonra kendi içindeki dolaşımı, ayrıntılan bilmeınekten kaynaklanıyor gördüğüm kadarıyla. Oysa "belgesel sinema", sinema alanındaki öteki üretim biçimleri olan imgesel (öyküsel) sinema, kısa film, kurmaca gibi bir tür. Ama biz bu türii yeterince tanımıyoruz ne yazık ki. Tanıyorsak da, bu konudaki düşüncemiz kamuoyunun genel yaklaşımının ötesine geçebilmiş değil hcnüz. Bu şu demek: kendimiz için ürettiğimiz bir "belgesel sinema" düşüncesine varabilmiş değiliz! Gerçekten de tek tek yazarlar olarak, tiyatrocular, müzisyenler, ressamlar vb. olarak genel kamuoyunun "belgesel sinema" konusundaki düşüncelerine katılıyoruz o kadar! Benim bildiğim sanatçılar, kamuoyu yargılannın paylaşıcısı değil sorgulayıcısıdır. Bu da yetSAYI 733 mez, genel kamuoyunun yargılarına karşı durup "aidiyet"e ayak direrken özel kamuoylannın yani sanat alanlannın benimsediği genel yargılara da sırt çevirir onlar. Ne yaparlar peki? "Toplu" halde duran genel, özel ne denli düşünce varsa bunlann hiçbirine gönül indirmez, tutar kendi özel düşüncelerini üretirler. Zaten bir alanın bilgisine de böyle ulaşılır ancak. Tümden kendinize özgüleyebileceğiniz bir "roman", "öykü", "sinema", "belgesel" düşüncesine ulaşamadıysanız eğer, bu alanlarda kendinizi bilgi sahibi sayabilir misiniz?.. Ama bizde hemen tüm alanlann sanatçılan, genel kamuoyunun yargısı peşine takılmışçasma bir izlenim bırakıyor görebildiğimcc. Bunda, sözüm ona kimi belgesel kanallarının yayımladığı salt yaban yaşamına, uzaya ya da kimi bilimsel gelişmelere özgülenmiş, bunun dışında arayışlar yansıtmayan sinema anlatımlı çalışmaların da büyük rolü olmalı! Genel kamuoyu böyle bir düşünce içinde olabilir elbette ama sanatçılar, bu konuda da kendi düşüncelerini var edip yapılandınnak zorunda değil midirr1 AYDINLANMA SANATI tlk bilinmesi gereken olgu şu: Belgesel sinema, bir sanat. Cîenel kamuoyunun yansıttığı o yaygın ama yanlış kanıdaki gibi bir belge saptamacılığı değil! Öykü, resim, miizik nasıl ki dış gerçekliğin birebir aktarımı yerine sanatsal gerçeldiğe dönüştüriimün bir somutlanışı ise belgesel sinema da bir kurmaca yalnızca. Böyle 2 Mart'ta Istanbul'da başlayan "Uluslararası 1001 Belgesel Film Fcstivali, şu günlerde bütün rüzgânyla sürüyor. Bugüne dek 35 ülkeden 603 belgeselin sunulduğu festivalde, yalnızca bu yıl sunulacak belgesel sayısı 88. Belgesel Sinemacılar Birliği'nin olağanüstü çabası, birlik üyesi belgeselcilerin girişimleri, gönüllülülderi, özverileriyle gerçekleştirilen festival, başta iiniversitelerimiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere resmi, özel khni kuruluşlann, basının, yayinın, elçiliklerin vb. destcğini de alarak yedincisine ulaşmış bulunuyor. Bu kadarcık bir veri bile anılan ctkinliğin aslında ne denli önemli olduğunu göstermeye yctiyor bana sorarsanız. Oysa festival kapsamında daha ne ctkinlikler gerçekleştiriliyor; uluslararası konferanslar, yönetmenlerle yapılan tartışmalar, atölye çalışmaİarı... tyi de biz ayirdında mıyız bu zenginliğinr' Gözlediğim kadarıyla etkinliklere katılanların büyük çoğunluğu bclgeselci ya da adayı yani belgesel sinema sanatının ardıllan... Peki hani nerede öteki alanların sanatçıları? Yazarlar, tiyatrocular, müzisyenler, ressamlar? Baştan bu yana cyleınli yer aldığım veya yalnızca izlemekle yetindiğim uluslararası festivalde doğrusu sinema alımlayıcılanna da pek rastlayamadığımı söyleyebilirim. Oysa her biri kendi içinde olağanüstü renk taşıyan besleyiciüKİTAP olunca, belgesel sinema sanatının kandine özgü bir yapısının, anlatımının bulunacağını, bu doğrultuda her bir belgeselcinin yepyeni, özgün biçcmler aramaya girişeceğini, en azından bunu deneyeceğini kabullenmek gerekiyor. Belgesel sinemanın, öteki alanlardan tek farkı, kendisine konu nesnesi aldığı gerçeklik karşısındaki tutumunda çıkıyor belki de ortaya. Dış gerçekliğin doğasında herhangi bir değişiklik yapmaya yönelmeden dönüştürüp kurgulayarak bunu yansıtıyor çünkü belgesel sinema! Bir örnek olsun diye, festivalde gösterilecek yabancı belgesellerle ilgiü, Belgesel Sinemacılar Birliği'nin yayımladığı tanıtım duyurusuna bir göz atmak bile ufkumuzu genişletmeye yetecektir bence: "Festival kapsamında Istanbul'da izleyiciye sunulacak 54 yabancı film arasında Afganistan'la ilgili iki belgesel hemen dikkati çekiyor. 25 yıldır sürgünde olan bir Afgan bilim adamının hikâyesini anlatan Han'ın Dönüşü ve Kâbil Müzesi'ni belgeleyen lzler: Kâbil Müzesi 1988 adlı iki film Aiganistan'ın yakın ve uzak tarihine ilişkin önemli ipuçlan vcriyor. Festivalin ilgi çekici filmlerinden olan Benim Teröristim 1978 yılında ElAl uçağına yapılan bombalı saldında yaralanan Israil Savunma Birliği üyesi bir kadın subayın yıllar sonra Israil'le hesaplaşmasını anlatıyor. Pakistan'daki namus cinayederini işleyen Bana Rağmen, Şili'de Pinochet'nin diktatörlüğünü kurduğu dönemde henüz çocuk olan üç kişinin tanıklıkları üzerine kurulan Piıtochet'nin Çocukları, Arjantinli belgeselci Raymundo Gleyzer'in yaşamı ve zamansız ölümünü anlatan Raymundo, Özgür Avrupa Radyosu'nun Polonya'daki serüvenini anlatan Umudun Sesi, Güncy Afrika'da AIDS'e karşı mücadele veren TAC örgütü ve onun lideri Zackie Achmat'ın Uginç öyküsüne dayanan Bu Benim Hayatıtn, çok küçükken doğduklan ülkeleri terk etmek zorunda bırakılan ikisi Türk, ikisi Yunanlı dört kişinin yaşamöyküsünü işleyen Ban; tçin Kovulmak, Ariel Şaron'un başbakan seçilmesinden sonra Gazze'de yaşanan olaylara tanıklık eden ABD'li yönetmen James Longlcy'in Gazze halkıyla birlikte yaşayarak çektiği Gazze Şeridi, Kalküta'daki merkez tren istasyonunu anlatan Howrah Howrah dikkati çeken diğer filmler." Görüldüğü gibi, belgesel sinema, apaçık biçimde sinemasal bir tür. Üstelik, zaten kcndisi de yeni olan sinemanın bu anlamda en genç türlerinden biri... Yukanda birkaç yabancı belgeselin tanıtımı için yapılan aktanm, üstelik bu sanatın, toplumsal bağlamda nasıl da işlev taşıdığını gösteriyor bize. Öyleyse belgesel sinemanın çok önemli bir aydınlanma sanatı olduğu öne sürülebilir. Nitekim belgesel sinema, çağımızın var olan sanat türleri arasında farklı bir konuma sahip. Bir yandan olguların, yaşam içindeki çeşitli biçimlenişlerin doğrudan kandilerine başvuruyor bir yandan da tüm öteki sanat alanlardaki türler gibi yaşamın tanıklığmı getiren dönüştürümler yapıyor. Belgesel sinema alanında dikkat çekici kimi yayınlara rastlansa da bunun henüz yeterli olmadığı ortada. Üstelik tür, dünyada yenice yaygınlaşmaya yüz tuttuğundan yayınlar daha çok kavramsal boyutta kendisini koyuyor, sonra bunlarda alanın yüzeysel yayılışının öncelendiği göriifüyor. lleride bu kitaplar üzerinde aynca duracağım ama alanın dergisini alarak da olsa "Kitaplar Adası"nı bir belgesel sinema yayınıyla ilintilendireyim istiyorum yine de. BELGESEL SİNEMA" DERCİSİ Belgesel Sinemacılar Birliği'nin (yasal dildeki adıyla "BSB Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği"nin) yayın organı konumunda bir dergi "Belgesel Sinema". Üç ayda bir yayımlanan derginin tam anlamıyla "kabcı" nitelik taşıdığı görülüyor. Bir yandan kuramsal, güncel yazılar yer alıyor sayfaları arasında öte yandan dosyalar, çeviriler... Denebilir ki ülkemizde yayımlanan sinema dergileri yelpazesinde ciddi, önemli bir konuma sahip. Gerçektcn de dergi, şu gerçeğin altını, bir kez daha çiziyor: Ruhta gönüllülük, işte uzluk! Bu anlamda dergiye emek verenleri, tutumları nedeniyle yürekten kutluyorum. 2002 sonlarında yay^n yaşamına katılan "Belgesel Sinema" dergisi, şu sıralar okuru dördüncü sayısıyla selamlıyor. tlk. üç sayısında nerelere uzanılmış, bunlara da kabaca bir göz atmakta yarar var. îlkin dosyaların adlarını anayım: Jean Rouch, Robert J.F'laherty, Genç Sinema. Jean Rouch dosyası büyük önem taşıyor. Çünkü Jean Rouch'u (d.1917) geçen günlerde, "Nijer sinemasıyla ilgili kültürel bir gösteri kapsamında bu ülkede" geçirdiği trafik kazasında yitirdik. (Cumhuriyet, 21.2.2004) "Belgesel sinema ve özellikle görsel antropoloji alanında, gerek lcendisinin gerekse başkalarının ürettiği filmlerin oluşturulma yöntemi ve ideolojisi üzcrinde yeniden düşünmevi sağlayan" Jean Rouch'la ilgilileneceklerin, Türkçedeki bu en değerli kaynağa Belgesel Sinema dergisi aracılığıyla ulaşabileceklerini anımsatmak isterim. Dosyalar dışında belgesel sinemanın sanat tarihiyle, estetikle, bilimle, gerçekle, ahlakla, küreselleşmeyle vb. ilişkilenişinden tutun yapısına, geleceğine, sinemasal değerlendirilişine; çekün ' aşamasında yaşananlardan yasalara yöneltilen eleştirilere dek çok geniş bir yelpazede pek çok ürünle karşılaşıyorsunuz dergide... Sözün kısası, Belgesel Sinema dergisi, alanında yayımlanan tek dergi olmanın ötesinde sanatsal, bilimsel tutumuyla hemen her sanat çevresi için örnek oluşturabilecek, başucu kaynakları arasına girebilecek bir yayın bence. Derginin kotarıcısı iki genç belgesel sinemacının, Ebru Şeremetli ile Bahriye Kabadayı ikilisinin adını anmak da bir değerbilirlik gereği gibi görünüyor bana. Belgesel sinemayı ne kadar tanıyorsunuz? Evet, bu soruyla yüzleşmenin zamanı gelmiş olmalı! Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivaü, festival kapsamında Italyan ve Fransız kültür merkezlcrinde sunulacak ücretsiz gösterimler, bu soruya vereceğiniz yanıtı da pekiştirecek! Denemesi, bedava.. .• SAYFA 23 CUMHURİYET