28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

için yadırgatıcı olabilir. Çoklu bir sevme biçimine yönelik ciddi ipuçlan ve göstergeler bir gelecek tasanmınu (gerçekötesi scvgücrc, 'dcli aşklar'a) doğru öneri olarak düşünülebilirtnir' Kıırcalanması, deşilmesi gcrckcn bclki dc romanın bu yanı olacak. Bu nedenle bir çırpıda okunsa da geçiştirilemcyccek dcnli önemli vc tartışdabileeek noktalarla sarsıyor okuru. O yüzden okııyııp bir kıyıya atılacak bir kilap olduğu söyİenemcz. Yığınla bircyscl, o anlamda da toplumsal sonıya yanıtlar/karşılıklar aramaya zorluyor okuyanı. Dolayısıyla okuru edilgin olarak bırakmıyor, "etkin olmaya" çağırıyor da dcncbilir. M. Sadık Aslankara'nın inceliklerle dokunmuş, süzme dil bilincinden akıp gelen bir anlatımı var. Dilc cgcmcn bir yazann kusursuza yakın bir dille yazılmış romanı denebilir. Öyle takır tukur, kimi romanlarda tekJcyen, insanı duraksatan bir dil ve anlatım değil bu. Yerel ağızları anımsatan, ama sanki onun dcğiştirilmiş, dönüştürülmüş, 'ulusal' denebiİecek dile eklemlenmiş bir söylemc biçimi kullanılmıştır. Dille daha sıkı ilgilenen birinin incelemesi gerekiyorbu 'yerel' ağız/genel dil dönüştürülmesinı. Argo ve açık saçık küfürler de kullanıyor yazar bu dilin içinde, ama yalın ve yerli yerinde. Hemen hemen hiç yadırganmıyor. İLGİNC KULLANIMLAR Bazı adlandırmalar, çift adlı kişi adlarında Ege'ye özgü söyleşimler kullanılmış: Hacı Mustafendi ya da Pakizanım gibi. Dil bağlamı içinde epeyce ilginç söz, sözciik, cümle de var: "Selcek gelip kumca kalmak" (s. 70) gibi. Çok da (bana göre) yeni sözcük ve sözcük kümesi var Sığınak'ta. Kuşkusuz bu, yazarın dilin gelişimine olan katkısıdır. Benim ılk kez duyduğum sözcüklerin yanında, ilginç kullanımlar da bulunuyor. Not ettiğim otuzu aşkın sözcük var örneğin. Boyle kısa bir 'tanıtma' yazısında bunlan örneklemem güç, daha uzun ve ayrıntılı bir incelemedc değineceğim bu konuya yeniden, şimdilik birkaç sözcükle yetiniyorum, değişik sayfalardan: "kartlanıak" (s. 26), "tengerlenmek" (s. 34), "alındırmak" (s. 65). Yerel bir kullanım (ağız) mı bunlar, kestiremiyorum, ancak kimi sözcükleri anlamakta zorlandığımı da belirtmeliyim: "çiltimcik" (s. 62), "ıhamak" (s. 99) gibi vb. Biçimsel yönden ya da teknik olarak mı demeli, simetrisi olan bir romandır Sığınak. Elli kısa bölümden oluşuyor ve tam ortasında bir bölümleme yer alıyor. Bu cKırum Epiktetos ile dengelenirken, sezdiriliypr sanki okura 'soluklanın' dercesine. Öteki bölümceler, daha kısa parçalardan oluşuyor. Sanki sinemada bir film izliyorsunuz ve "ara" veriliyor. Bıırası sayfa olarak da yaklaşık romanın yarısı kadar bir yer kaplıyor (25'er bölüm). Bu da bana ilginç gelen yanlardan birı oldıı. Sanınm bir rastlantı değil bu, yazann bile isteye seçtiğı bir bölümleme. M. Sadık Aslankara'nın bu romanı çok kişilı bir kitap. Başlangıçta, en azından ilk dörtbeş bölümde yapısına ııygun olarak (birkasabadaki şenlik çerçevesinde) beşeronar kişi giriyor romanuı içine. Bu durum, bir an bende kim kimdir, kim kiminle ne tür bir ilişki içindedir anlamında bir kafa yormaya bile yol açtı. Sonraki bölürnlerde (yedinci bölüm dışuıda) kişiler yerli yerine oturtulunca, genellikle ikiliüçlü ilişkiler ağırlık kazanıyor. Bazı bölümlerde aynı kişi anlatıcı olarak karşımıza çıkıyor. Kimi zaman anlatıcıya ilişkin bir soru imi belirse de bir noktada bir ilişkilendirme ya da sözle, kimileyin de doğrudan anlatıcıyla ilgili ipuçları sezdiriliyor, veriliyor. Bu yanıyla çok anlatıcısı olan bir roman. Iç konuşmaların italik dizilmesi bana göre yerinde bir seçim olmuş. İNCELİK VE AYRINTILAR Günlük yaşama ilişkin ayrıntıları çok önemseyen bir yazar M. Sadık Aslankara GeçişUrmiyor, ince ince ışliyor böylesi yerleri. ürneğin yaprak sarması, yaprağın seçiminden, sarılışına kadar titizlikle anlatılır (s. 26). Hiç sıkmadan, sıkılmadan. Aynı biçımde badcm salatalık alırken nelere dikkat edileceği yine ayrıntılarıyla yer alır (s. 28). Bir başka ayrıntı da çiçeklerdir. Çiçek adları, türleri uzunca verilir (s. 59). Roınanda bunun gibi birçok örnek var. Uzun bir değerlendirmede gözden geçirilmesi gereken incelik ve ayrıntılardır bunlar. Güzel bir nokta da şııdıır: Uç sözcükteki harf ya da hecenin hatalı yazımı dışında hiç dizgi yanlışı yok gibi! Ben rastlayamadım. Bunu da olumlu bir özellik, bir özen olarak görüyorum. Belki yakın zamanlarda sıfır dizgi haralı romanlar da okuma şan sımız olur. Sonuç olarak Sığınak, "taşranın kalbine bir yolculuk" diye tanıtılsa da aslında Sarayköy gibi küçük bir kasabada ele aldığı karmaşık insan ilişkileriyle bellekte diişündürücü izler bırakan bir kent romanı bence. Taşrada geçen, ama ilişki ağı bakımmdan aslında kentli bir roman. Bir kasabanın kaldıramayacağı derinlikte/yoğunlukta sorunlarla didişmiş çünkü yazar. Ele aldığı incecik ayrıntılarla anlamlı bir biçimde renklendirilmiş romanın dokusu. Bu nedenle geçen yılın iyi bir romanı olmaya aday bir kitap olan Sığınak, benim açımdan uzun bir inceleme ve derinlemesine bir çözümlemeyi de gerektiriyor/hak cdiyor. Üygun bir zamanda bu da yapılacak kuşkusuz. İyi bir romanı kendi haline bırakmak "etkin bir okur" ve yaratıcı yazarlığın yanı sıra eleştiride (de) didinen biri olarak beni rahatsız eder. Herkes ondan eleştiriler beklerken, onun yaratıcı yanının da gözden geçirilmesi, değerlendirilmesi gerekiyorçünkü. Eleştiri ve denemeye onca emek veren, yorulmak nedir bilmeyen bir yazarın yaratıcı yazınsal yapıtlarıyla öykiiden (Uykusu Sakız) sonra romanda da söyleyecek sözü olduğunu gömıek çok scvindirici. Bu açıdan Sığınak bütünlüklü bir roman. Bu durum, yazarın da çok yönlü olabileceğini gösteren hoş bir örnekçe. Hiç mi eksiğiAusuru yok. Eleştiren ve değerlendiren bir yazarın da eleştirilmeye ve değerlendırilmeye gereksinimi olduğu bilinciyle okumak gerekiyor öncelikle bu romanı. Sonra konuşulur/yazılır varsa. Ben yapacağım kendi adıma. Bana göre, her şeyin popüler gözlüklerle sergilendiği bir yazınsal ortamda Sığınak, es geçilmemesi gereken 'iyi' bir roman. Bu nedenle eleştirel süzgeç için beklemede şimdi. Güncelliği aşan ve eskimeyen bir romana da bu yakışır sıcağı sıcağına yetişmemiş/ yayımlanmamış bir " tanıtma" dışında. • * M. Sadık Aslankara, Sığınak, 25L) s. Can Yayınlan, 2003, tstanbul. 7 33 VVeiss ve Hickman'dan, çöl savaşları, gizemli büyüler, aşk ve ihanetle örülmüş sürükleyici bir serüven... K i I AP GEZGİNİN BUYRUĞU Zamanın başlangıcından bu yana, evrene yırmı lanrı hukmetmektedir. Fakat Tanrılardan biri Quar aralarındakı güç dengesinı bozar ve dıgerlerinin egemenliğine gölge düşürür. Tanrı uuar'ın kötücül planlarını engelleyebilmek için, farklı kabileler güçlerini birleştirmek zorundadırlar. Bunun tek yoluysa bırbırlerine doğuştan düşman olan Prens Khardan ve Prenses Zohra'nın evlenmeleridir. Acaba Khardan'ın ve Zohra'nın halkları, efsanevi Kahınin Gülü açana dek, bu kırılgan bırlikteliklerini sürdürebilecekler midir? Khardan ve Zohra, çöl halkını korumak için, zalım Amir'in güçlü ordularına karşı savaşırlar. Ve bu savaşa, uzak dıyarlardan taşıdığı gizemli güçlerıyle Matthevv adlı bir sıhirbaz da katılır. İyinin ve kötünün sonsuz bir savaşa tutuştuğu, ışığın ve gölgenin dünyasi; Zaman Çarkı'mn dünyası... Eleştlri ve denemeye emek veren, yorulmak nedir bllmeyen bir yazar Sadık Aslankara... C U M H U R İ Y E T K İ T A P îthaki'ye yolculuk sürüyor... ithak SAYFA 15 S AY I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear