Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sükran Kozalı'dan 'Eğreti Celînler' 'Ah geçmiş, geleceğin anası... Şükran Kozalının Eğreti Gelinleri edebiyat koltuğuna hoş geldin, çok hoş bulduk seni. Buyur otur, sürekli orada kal, ama bil ki ey kitap senden büyük yazarın var. Ve umar bekler inanırım ki seni yazan parmaklar kurulduğu çıtanın yükseğine çıkmış kitaplar yaratacak. Güle güle bizde kal. a Sururi BAYKAL azann bir çift mutlu kelime, imge dediği " Konuşma Sevgilisi" kitabın adına yakışık olurdu bence. Ayrı kaldılar mı Mutlu ile aralarına girip uzanıyormuş Konuşma Sevgilisi. Mutlu hcm Mutlu hem Konuşma Sevgilisi. Ayrı düşmüyorlar demek ki, düşteler vc orada ayrılık yoktur; bir harlı yaz günü gün doğusu bir kentte damda yatmıyorsanız. Mutlu, bir sevda keçisi, sevgilinin patikalarını sevmesi ondan olabiîir. Yazarın dediğince kimilcyin ruhuna yeni pencereler açıp perdclerini çckiyorsa, pencerclcr etrafı görmek, havalanmak içinse, perdeler örtüleni tam görmek, kanatlanmak içindir. Anlaşılan yazarın Mutlu'sunda oxymoron; bir antik belagat, bedii temsil var. Annesinin peştamalı, güneşliği korkulukmuş kendisi kuşları kaçırırken ağacından, Mutlu'luk topluyordur. "Kadın olmanın kendisi suçtur" diyor. Oyle'sem bile mahkum edemem kadmı. Babası kuşları, annesi çiçekleri severmiş. Ikisini sevmenin kime ne zararı var. "Boğazına kadar geçmişine batmış onun içinde bir hayat..." Gördüm ki boğazdan bütiin yukarısı, günden geleceği rasatlıyor ne âlâ. Geçmişe batmayanın yaşadığından kuşku duyarım. Ah geçmiş, geleceğin anası, yaşamışlığın biricik işareti. Hislerin günlüğünden okııyormuş, benceyse yazıyormuş yazı yorgunu. Gelelim Çökelcz'e: Yazann Çökelez'i onıı hayal edcrken, belki de Hayal hanım edcrken kadınlarını karıştırır sanmam. Bana sorsalar yazar birliyor kadınlarını. Bunun için eline karıştırıcı almak anlamındaysa Kozalı'nın kclamı, ona katılmam mümkün. Yine de hangi anlamda olursa olsun birlcmek için düşlemek yeter. Yazarın tarzı, oyunsever kaygan dili, romanını bu tümcelerle anlatmaya sürükledi beni. Kcndime gelebilirim artık. Uzun zamandır James Joyce'un Ulysses'inden beridir scverek, biteceğindcn kaygı duya duya, yolunda yürüdüğiim bir roman okumadım. Kuşkusuz Kundera'nın, Necip Mahfuz'un kimi kitaplarında, Bilge Karasu'nun Gece'sinde, Hilmi Yavuz'un Taormina'sında, Oğuz Atay'in Tehlikeli Oyunları'nda beğeniyle okuduğum, hayran kaldığım pasajlar oldu. Eğreti Gelinler'in neredeyse bütün tümcclerini sevdim. Kozalı'nın bu kita bında onlarca rotnana yeterli gelecek, parmak ısırtan, yiirek sevindiren ycrler var. Ben büyük roman diye böyle eksiksiz bir bütiinlüğe derim. Her romanda güzel, muhteşem bölümler var olabiîir. Eğreti Gelinlcr'de her yer öyle. Eksiksiz yürek, akıl, beden saran bir bütünlük var. Üstüne üstelik Kozalı bunu yormadan, bıktırmadan yapabilmiş. Sıkılmak ne kelime, üzüle üzüle okunuyor bitiverecek diye. İNCE BİR RESİM... Kitabın zemini, tramı, ipince örülmüş erotizm. Üstelik örtük değil, her tarafı meydanda ve benim açık saçık yazılardan hoşlandığım söylenemez. Ama zevkle, yadırganmadan, içile içile okunurken yaşanıyor yazılanlar. Bcn böyle şcyleri yıldızların göz kırpımıyla ima cderim. Kozalı yakın plan ve fakat öyle ince bir ipliktcn, yüreğin ritmik duygularından örüp resimliyor ki, bütün kalpler ayaklanıp, selamlayıp onaylıyor onu. Onun erotizmi üstü açık yapyakın ince bir resim. Kimininki ııfkun aynasında hayal gözlerinin seçebileceği bir imgede ırak duruyor. Kozalı'nın erotizmi gerçek, capcanlı bir derinlik. Çok severek okudum. Damağım bu tadı tuttu: "Konuşmanın kendisi yataktır. Yani cinselliğin bir konuşma içinde yaşaması, yaşanması; konuşma denen şeyle haşır neşir. (...) Böyle bir dil, konuşma yatağı; sözcük örümü bir döşeğin ayakları hiçbir yerde değildir. Dil kayığının üstünde hayatı, sevgiyi, yaşamı yüzen bir yatak..." (s.128) "Genellikle bir şey ya sevimli gelir ya da faydalı. llaç acımtıraktır. Ve gül dikenli. Tabii sen, hayatın ve benim senden beklemediğimiz bir toplamayı veriyorsun. Hem dikensiz bir sevimli, hem tatlı bir ilaç olarak önüme çıkıyorsun. Bu resmen bir kuşatma. Evet, bununla, bu karışımınla alınmayacak kale yoktur." (s.157) Yalnız boydan boya uzanmış pembeten sayfalarda değil, romanın bütününde şiirsellik, şiir var. Bence bu kitabın yarıdan çok fazlası şiir: "Geceler sabahları, K İ T A P SAYI 767 Y SAYFA 26 C U M H U R İ Y E T