25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Aydınların, dahası tüm okumus yazmışların gönül horcıı uuyması gereken HasanÂli Yiiccl için toplumca, devletçe kolları sıvamanın, Eronat'ın omuzlanndaki yükü bir an önce paylaşmaya girişmenin zamanı gelmedi rni daha? eral Tolkıoğlu, Ayşe Sarısayın'ın habası Behçet Necatigil için yaptığını, ondan yaklaşık yirmi yıl önce gerçekleştirmiş: Babam Nurullah Ataç (Çağdaş., 1980 / Ycni hasımı için bak.: YKY. Ancak nc YKY'nin kendı kitabcvlcrinde nc öteki kitapçtlarda ne de sahaflarda bulabiliyorsunuz yapıtı; öyleyse niye yeni basımı yapılmıyor ki tabın?) Tolluoğlu da babası Nurııllah Ataç'ı (21 Ağustos 1X9817 Mavıs 1957) anlarıyor bize. Sanki Ataç'ın kızı degil, Ataç onun ogiıı. Ovlesine sımsıkı sanlmış,, öylesine tııtkııyla bağlı babasına. Onıı se ven, yatıştıran, her an hcr an yanında bulunan bir melek. Tolluoglu'nun anlatımından "dışarlak" biri çıkıyor karşımıza. Gerçekten Nurullah Ataç, daha çocuklıığıında cin gibi, hem zeki, kıvrak hem yetenekli, be cerikli... Yazınımızda bıınca dcrin iz bırakışının bir ncdcni de, daha çocukken beliıgin biçinıde ortaya çıkan bıı nitelikleri sanırım. Çünkü "fırlak ' bir zckâya salıip Ataç; yazınınıızın çok öncmii hatta ilk önemli yol göstericisi olduğu düîjünülcbilir onıın. M Şiz çok yaşayın kızlar nuyorıım demcdi' derdi." (44) Briçc düşkündür Ataç, arada bezik de oynar. Meral Tolluoğlu, bu yanını şöyle anlatıyor bize: "Babam kâğıt oyunlarının hcpsini se vcr, hcpsini de iyi oynardı. lin sevdiği, en çok oynadığı oyun briçti. 'Briç zilıni çalıştırır, kumar sayılmaz' derdi. Bezik oynamaktan da çok hoşlanır, hangisi çık tı, hangisi çıknıadı diye 96 kâğıdın hepsini sayar, karşısındakini şaşırtırdı. Evde l>iz bizc oyııadıeımız önemsiz ovunlan bile dikkatle izler, en ıılak yanlı^ınıızı görür, bizi henıen uyarırdı. Oyun oyna manın bir eğlenre olmadığını, her şcyden önce bir hesap işi olduğunu, bu ne denle ciddi oynanfnası gerektiğini sövlerdi." (45) "... Babam oyun oynamayı bireğlenceolarak kabul etm(ezdi)." (47) kendini iizmiiş, adını deliye bile çıkartnııijtı. / ... C), tuttuğu bu yoldan ölümünc dek dönmedi. Bıı uğurda yazılarının okıınnıamasını, unutulmayı, aç kalniayı bile gözealdı." (95,98) Oysa öldüğündc, o görkemli cenaze töreninde, Türk Dil Kurumıı Kol Ba^kanları Istanbul'da Yönetim Kurıılu toplantısında olduğıından Prof. Nafiz Uzluk, kurum adına konuşmak üzere ortalıga lırlayıp; Ataç için, "dildc çok aijirıydı gibi sözlcr" (158) edecektir. Ama tigerci Ethem I'iendi de gelmi^tir törenc. "Henı ağlıyor(dur), hetıı de 'babanızı çok severdim. ()nıın karda kışta, o sıcaklarda saatlcrce keılisinc ciger almak için beklemesini hiç unutamam. Son hizmetinde bulunayım diyc dükkânı kapa yıp geldim...' diyordıı(r)." Dııygıılanmamak elde mi? Ekliyor Tolluoğlu: "... Babam için Türk Dil Kıırıımıı üycsi Prol.Naliz Uzluk neler söy lcmi^, ciğeiLİ Ethem Efendi ise neler söylemişti." (158) Yokluğunda büyiiyen bir Nurullah Ataç o. Ne kadar azdır böylesi insan, ölümlc arasına yıllar girdikçe daha bir yakınlaşan bize ya da bizi ona çıkaran... Böylesi baba için ne söyleyebilir bir kızcağız: "Babam bana hiçbir varlığa değisilemeyecek temiz bir ad, çok çalışarak, nak edilmiî} ün bıraktı." (160) Ataç'ı, doğrudan kendi yazılarından okuyanların, yanı sıra bu yapıtı da dağar larına katmaları zorıınlu bence. Anıa bütün bu ııssal özelliklcr, yaş.ımı boyıınca onu bıraknıayan "çocuk Ataç'lığıyla birlikte düşüniilmeli. Annesine babasına karşı gelip sürekli onlar dan dayak yiyen (17), sütanasının kulakmcmesini kesen (15), koca adamken bile çocuk gibi ağlayan (27), meraklı (35), hcyccanlanıp sinirlendiğinde kekeleyen (22), kızdığında da sevdiğinde de içtcnlikli, gerek ailc içindc gerekse yazınsal ortamlarda açık sözlü, çağdaş, demokrat (46, 70 vb.), bu arada hcr kediyi seven (37), "helc hayvanlara vıırulmasına, eziyctcdilmcsinchiçdayanama'yan (38, 39), onlar için "hergiin saatlerce. Sakar ya Caddesindeki ciğerci Ethem Efcndi'nin dükkânı öniinde kuyrukta bek le "yen (40), kiiçük çoeukların dövülmesinc kızan, korkutulmasına karşı çıkan (Sözgelinıi kiiçiik Mcralcik, anncsindcn onca tcrlik, maşa yenıişken babası bir fiskeolsıın vıırmamıştırona. Dahası Eeman Hanıın kızını doverken, onu polise şikâyet ctmckle de korkutur Ataç (70), çocukları hep scven, kız çocukla ı1 1 1 hep ellerini öpcn (138), nanil, bay111 ranılardan yalnız ulusalJarını scven (57), âşık olunca kendini öldürmclere kalkan (2i),yalnızlığaalışkın, hatta vatkın (60), ama "oldıım bittim hastalıktan korka(n)" (145), "yazılarını hcp yatakta yaza(n)" (115), ödiin vcrmcz, yalan söylcmez (80), bu arada giz de tutamaz (82), şakalaı ı ciddiye alan (89), koşar gibi yürüycn, (cz canlı (130), küsegen yaıadılış la, delidolıı bir güzcl, bir büyük insan. Ataç, tam anlamıyla bir "insan taşkı nı " sözün kısasi: "Rir bakarsınız scvinçli, sağlıklı, bir bakarsınız bir olaya canı sıkılmış, üziilmüş, birdenbirc çöküvcrıni^." (139) Küçük Meral, sıcak bir ortamda geçirir çocııklu^ıınır. "Anncnı babam bir birlerinc son derece savgılıydılar. Evimizhuzurlıı birevdi. Anlaşmazlığın, tar tışmanın tek nedeni babamın oyıınııydu." (42); "Annemin babamdan tck yakınması oyunuydu. Her zaman liabamın dünyanın en kibar, en nazik insanı oldu ğunu söyler, 'Babana oyıınu yüztinden çok söylendim ama o bana, bir gün ol sun 'eee! Yetcr artık. üynııyorsam oySAYFA 16 Meral ToHuoğkı'mın NupuHah Ataç'ı Nurııllah Aiaç'ın oyunu da matematık gibi gördüğü düşünülebilir: "Edebiyattan, ınatematikten anlamayan bir insanın hiçbir şeyi anlayaınayacağını savunurdıı. Babam için matenıatikleedebiyat birbirinibütiinlerdi. 'Matematikten anlamayan edebiyatı, edebi yatı anlamayan matematiğı anlayamaz' derdi. Babamın vükscköğrcnimi olnıa dığı halde çok iyi sayılabilecek matematik bilgisi vardı. Kimi zamanlar kenıli kendine matematikle uğraşır, problemlerçözerdi."(84, 85) Sonra ölümsüz Ataç'ın öteki tuıkusıı, kitapları... "Babamın oyunundan başka cvde tarBir Emek Amtı; tışma nedcnlerinden biri de tnıbamın ki Canan Yücel Eronat taplarıydı. Bu kitaplar yüzünden giiriıl Kimileyin babaların yaptığını ortaya tıi çıkmadan geçen bir günümüz hemen koymakian yazmaya bir tiirlü zaman bıı lıemeıı yok gibiydi. / Babamda kitap lanıavan kızlar da oluvor. Ornekse Casevgisi bir tutkuydu. Her yeni çıkan ki tabı, her yeni çıkan dergiyi okıımak ister, durnıadan kitap alır, dergi alır, her gün eve eli kolu, ccplcrine varıncaya değin ki taplarla dolu gelirdi." "Ozelliklc Andre Cüde'in kitaplarını başucundan hiç ayırmaz, onları uyıımadan önce ııyku tııtturmak için okur, uvkusıı kaçtığında okur, sabahleyin gözünü açar açmaz okurdu." (50) Ataç'tan söz cdip onıın dil konusundaki tııtumıına değinmeınek olmaz herhalde: "Babam, yazılarını de ğil, yazı dilini eleştirenlerekızıyordu. (...) Dil ijjiııe sonradan ^iriştiğine, daha önee öz Türkçc yazmadı ğına, dil devriminin gerekli olduğunu daha önce anlayamadığına iiziiliıyor... du. ... Yazarların I'ürkçe diişüniip, Türkçc yazmalarını istiyordu." "Babam, bir kez OzTiirkçe'yc gönül vermi^ti. Türk dilinin bütün yaban cı sözcüklerden arınmasını isliyor, bunıııı için sa vaşıyordu. (...) (^zTürkkadar azdır boyçc için nice kazançlan tep Yokluğunda büyüyen bir Nurullah Ataç o Ne bir yakınlaşan bilesl İnsan. olumip arasına yıllar girdlkce daha miş, rahatını kaçırmi!;, ze ya da bizi ona cıkaran... Yazmımmn "Us "u nan Yücel Eronat... Eronat, Hasan Ali Yücel'in (17 Aralık 189726 Şubat 1961) yasjamöyküsünü aktarmış, düşünccleriylc, eylenıleriylc ilgili bütün ayrmtıları vermiij; Mııstaia (.ıkar da, yoğıın emek ekleyerek değerli mideğerli bir vatMt koymıış, ortaya: I lasan Ali Yücel ve Türk Külfür ReformııdşKültür, 1997). Canan Yücel Eronat, bırakmış bu ncdetıle babası Hasan Âli Yiicel'i anlatma yı bir yana; onu doğrudan ele verecck ürünleri dcrlcvip toplanıaya, nereıle ne söylemişse, hangi gazetede, dergide, almanakta ne yazmışsa bunlan bıılııp değerlcndirmeye, birinci elılen belgeleri saklamaya, yüptıklarını gün gün dökme ye vernıi^ ya^aınını... Bunlann başında ılerlediği yazılar geliyor kuijkusuz. ()ı neğin I lüı riyet (îene lİürrivet adlı kitap anımsanabiliı. HasanAli Yiieel, kimi yazılarını bu başlik altında, sağlığında yayımlamıjjtı anıa, ga zetelerde, dergilerde kalan nice yazısı, bir kıyıtla savrulmuij bekliyoı du öylecc. Canan Yüccl Eronat, bütün bu gazetelerc, dergilerc girip, Yücel'in sürcli ya yınlarda kalnıış tüm yazılarını bıılııp derledi, babasmın koydıığu ba^lık altında bunlan kitaplaştırdı: 1 lürriyet Cîene Hürriyet II ve III (Der: Canan Yücel Eronat, Kiiltür Bak. yayıııı lc>98). Sonra Yücel'in 'l'BMM konıışnıaları da eklcnmeli bu derlenıc çalı^malaıına onun: Hasan Âli Yücel'in TBMM Konıışmaları vc tlgili (îörınjineler 111 (Der leyen: (ianan Yücel Eronat, TBMM Kiiltür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınlan, 1999). Bıı çalışmalarla bitmiyor (.aııan Yücel Eronat ın katkıları... Bir ikı kez göriışmc fırsatını olmasaydı eğer, doğrusu ben de tanıyanıa/ılım öteki yönünü onun... Babasının yazılarını toplayıp bunlan öliimünden sonra kitaplaştıran kızcağızı olarak alabilirdim. Oysa iş bu kadarla kalmıyor... (]anan Yücel Eronat, bugiin kendi evinde, babası için vaşıyor neredeyse. Bütün odalar, tavanlara dck sergeııler, Yücel'le, onun yapıtlarıyla, Atatürk'ün ardından sürdüruüğü Ânadolu Aydın lanmasının belgeleriyle dolu. Eronat, bunlan yalnız korumakla kalmamış, tek tek arşivlevip dizgesel bicimde yerlcştirmiş. Yüccf'lc ilgili tüm bilgilere, belgelere ulaşabiliyorsıınuz onun o aydmlık evinde. Yanısıra Köy Enstitüleıiyle, Dev let Tiyatıolarıyla MEB Diinva Klasikleri çevirilcriylc ilgili pek cok bilgiyc, l»elgeye ıılaşınak da olanaklı bıı belgelikle. Bu aracia fotoğral, kitap, özel eşya vb. türündc belgelerden hiç söz ctmiyorum... İyi ama Canan Yücel Eronat bunlan tek haşına nasıl, ncreye kaılar koıuyabi lir? Aydınların, dahası tüm okııuuış yazmışlarıı\ gönül borcu duyması gercken HasanÂli Yücel için toplumca, devletçe kolları sıvamanın, Eronat ın omuzlanndaki yükü bir an önce paylaşmaya gi rişmenin zamanı gelmedi mi dalıar1 Cıörüşmelerimizde övlcsinc etkilendim ki bu anıt kızcağızdan, müzeye dönüştürdüğü cvi, bir tiirlü giımedi gcizüıuiiıı önünden. Bu görüntülerle uyumıısum. Karmakarışık bir rüyayla uvandını... Olmüşüm. Kozamda yan yana yaşadığım t)n binlerce kitaptan, dergiden, gazeteden, kesıktcn, afişten, broşürden, lotoğrattan, görüntü, ses baıulından, daha bir yığın ıvır zıvırdan oluşan eviınc giriyor kızını CJöze. Ama her yan öyle ıkış tıkış ki, sergenler üzerine üzcrinc vıkılıyor Cîöze'nin. Bağırmaya çalı^ıyoıunı uyarmak için, sesim çıkmıyor bir tiirlü. tyi ki ııyannıışım. l'er içindeyim. Sabah oltnak üzere. Çakar almaz ışıkta takvime gitti gözüm: 25 İJylül 200V Aaa, biricik kızım Cîözc evleniyor bu gün. Siz, çok yaşayın e mi kızlar! • KİTAP C U M H U R İ Y E T S AY I 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear