Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Evlülden sonra A. ÖMER TÜRKEŞ I brahim Yıldırım, "Kuşevi'nin Efendisi"(2000) ile başlayıp "Yaralı Kalmak"la(20()2) sürdürdüğü "Eylül'den Sonra" üçlemesini son romanı " Bıçkın ve Orta I lalli" ile tamamladı. Birbirinden bağımsız, ama birbirini tamam lar nitelikreki roplamı bin sayfayı aşanbu üç roman, 12 Eylül darbesinin kişüerdc vc toplıımda yarattığı tahribatı, travma yaşantısım, 80'lcrin kültürel iklimini sergiliyor. Bir hatırlatma yapmak istiyorıım; "EylüTden Sonra" üçlemesıni Ke mal Sayar'ın "KülrürveRuhSağlığr(Metis yay. 2003) derlemesiyle birlikre okıı yanlar, Yıldırım'ın şiddete maruz kalnuş roman kabramanlannın rııh hallerine da ha derinlemesine nüfıız edebilirler... "Bıçkın ve ürta Halli "de de ilk ikı romanında oldıığu gibi yine iç içe geçmis, anlatıcılar var; ilkinde Âsaf Cemirin romanının ardına diişen Yusuf Bünyamin ağzından aktarılıyordu hikâye, "Yaralı Kalmak"ın anlatıcısı, bir arkadaşının notlarını derleyen Ibrahim Yıldırım'dı. Bu kez, bir vaka takdimi yapmak isteyen psikiyatrist dustu için, kapatıldığı kli nikte Edip Sönmez'le ilgili anılannı yazmaya çalışan <> psikiyatristın hasrası Omer'in defterlerini çözmeye çalışan bir yazar aracılığıyla öğreniyorıız olup bite ni. thrahım Yıldırım, bir gölge yazar olarak kalmaya devam ediyor... Bir yandan 70'lerin ikinci yarısında çalıştığı bankanın sendika temsilciliğini yapriğı için darbeden sonra tutiiklanıp 12 liylül "adalctinin" zulmüne n^rayan Edip Sönmez'in, diğer yandan Edip'le aynr bankada çalışmı.ş, 12 Eylül sonra sında medyaya geçmiş ve 1985'de Edip'in işlediği iddia edilen bir cinaye tin ardına diişmi'rç Omer'in trajik hayatlanna odaklanan ve pek çok yan hikâye ciklc zenginleşen dört vüz yetmiş sayfalık "Bıçkın ve()rta Halli"yi, kısa bir der gi yazısında özetlemek kolay değil. Bu nedenle yazı özelinde romanın gerek rematik gerekse dc biçinısel özelliklerinin öııe çıkan yanları iizerinde durmak l.ı yetıneceğım sel kimliği parçalayan ve iliijkileri sürdürme yeteneğini biıyiık ölçüde yıpratan travmalara yol açabiliyor; ^idtlct anı vt sonrası sessizliklekuşatılırken anlamlan dırma sistemi de çöküyor. Aynı kitaptaki "Zamanın Dokusıı" makalesınin yaza rı Laıırence Kirmayer'e göre ise, bu türderı bir şiddetin sonrasında sağ kalan için gelecek nasıl imkânsız gorunuyorsa, geçmişe dönmek de öylesine imkânsız görünecektir. 1 latırlama çabası ne kadar ısrarlı olursa olsıın, olnmlu geçmi;? daima kendi yıkımına ve yitirilmesine yol açan koşullarıçağrıştıracaktır... Yaniyaşanan olay sadece geçmisi geriyc dogru etkilemeklc kalmayacak, önceki ve sonraki bütiin olaylara bulaşarak travma sonrası iyilesjme yetenegini sınırlandıracaktır. Bu dıırumda, tıpkı "Eyliil'den Sonra" iiçlemesinin kahramanlarında olduğu gi bı, "yasananların yarattığı imge silinemeyecek, soğurulamayacak ve felç edici etkisini sürdürerek sag kalanın diışiıncelerini işgal edecektir nep". Biitiin bu analizlerdeki olıımsuz tesbitlere rağmen, farklı bir kültürel iklimde travmalı insanlar için bir umııl vcscrebilirdi belki dc. Ne var ki, roman kahra manları "özgürlükJerine" kavuijtuklarında jjiddetin toplumıın her katına sızdığı 8()'lerin I'ürkiyesine açacaklardır gozlerini. Omer'in ifadesiyle; "Tuhaı bir dönemdi: gazetelerin öngördügü kaba sjddet estetigi ile toplıımca besleniyor, yeni bir dö nüşüııı yaijivorduk.... Yeni şiddet besinımiz çok dana ıvı pışırıliyor, çok daha güzel süsleniyordu, dolayısıyla çok daha iezzetli veçekicıydı...Öte yandan, basmakalıp dü^ünceler, bir örnek davranışlar kitleselleşiyor, yeni bir vaşam iislubu dayatılıyordu; giderek adsız bireylere, bir sayıya, bir şeye donuşüyorduk ". Işte böyle bir ortamda, 80'den önce hayat hikâyesini romanlaştırmaya çaiüjtığı Edip'le 80'lcrin ikinci yarısında yenidcn karşılaşır Omer. Ve yeniden, işlediği iddia edilen cinayetin ardından ak li dengesının yerinde olmadıgı gerekçesiyle biı kliniğe kapatılan ve hiç kimsey le konuşmayan Edip'in hikâyesinin ardına düjjcr. Bir yandan da cinayetin ardın dakı sırları aydınlatmaya çalısacak, bir süre sonra o da aynı k'liniğc kaparılıp, odasından tamamlayacaktır Edip'in ve kendısının nikâve İUılatım özellikJerl Ibrahim Yıldırım'ın romanlarında ay nı dönemin şıddetine maruz kalmi!; travmalı kisjleıin yaşam oykııleri anlarılıyor. "Dehsetin ve imhanın ya:;andığı, ancak kendiliğini yitircnlerin sağ kalabileceğı, ycrolmaktan çıkmış yerlete dönmeyi getektiren yaşamoykuleri" bunlar. "Kuşe vı'nın Efendısı"nin devrimci aydını Asaf Cemil, hapishaneden sıinepe bir kişiliğe hürunerek çıkmıştı... "Yaralı Kalmak "ın kahramanı Mtışfik Naci Adate pe, harırliimak ıstemedıği karanlık bir döneın gcçirmiş, 1981'de iiç yıllığına ıızıın beyazbirkoridorda "kaybolmuş", 1984de bulıınmuş ama yaralarını sara mamışrıbııtürlü... "Bıçkın ve Orta Halli "nin 1980'lerde i2 yaşını siiren, Jim Morıison'a vejimi Hendrix'e tutkuyla bağlı, politik gomşlerinden asla ödün vermeyen Omer'in ifadesiyle "göz alıcı renklerc biiriınmıış" boyalı kıışıı Edip Sönmez ise, kanatları kırılarak geçeceklir aynı süreci. tbrahim Yıldırım'ın roman kisileri zamanın akiijinı izleyemeyen, belleklerinin içınde hapsolmıi!;, sonsıız bir çemberde takılıp kalmış insanlar; anlaşılamaya cak, pavlaşamayacakolıııalarının korkusuyla, ciışarıdaki yaşanması imkânsız görünen hayata baglanmaktan vazgeçiyorlar. Vazgeçiyorlar çünkü "Kiiltür ve Ruh Sağlıği" derlemesinde yer alan "Psikanaliz ve Anrropolojınin Kesişmc Nok tasında" makalesinde Katherine P.Ewing'in belirtriği gibi savaşta ya da teıör olaylarında karşılaşılan asjirı şiddet kişiCUMHURİYET KİTAP SAYI 700 Ctnayet, Ülke Clnnet sini.... Bütünüyle siyasi bir mesele etralında dönmesine raömen, ne "Bıçkın ve Orta Halli "de ne de diğerlerinde edebi söylemin dışına taşıyor Yıldırım. Ancak yarattığı bunaltıcı, karanlık ve tedirgin edici atmosterle, toplumıın yaşadığı kâbıısu açık bir bıçimde hissettirmeyi basarıyor ve böylelikle merinlerindeki top lıımsal eleştiri daha da keskinlejjiyor. "Eylül'den Sonra" üçlemesini tamam layan romanlar, hikâyelerinin yarattığı ürpcrti kadar hikâyelerinin anlatım tar zıyla da dikkat çekiyorlar. İbrahim Yıldırım, kullandığı imgesel dili, sözcük ve ciimle yapıları, kavramlara yaptığı vurguları ile roman kahramanlarının duy gıısal ıniş çıkışlanna, isyanlarına, öfkeleıinc, tutku ve sevinçlerine eşlik ettiriyorokuyııcıısunu. Kahramanlarının patalojik ruh halleri üzerinden zengin bir merafor ve imgelem dünyasına giriyoruz. Doğrusal bir zaman akışı izlemeyen hikâyelerde dönemler arasındaki gcçişler, anımsamalar yoluyla geçmişle Kiırıı lan bağlar, ileride karşılaşılacak kimi olaylara ilişkin serpiştirilen ipuçları, ki şılerin dııygusal ve Jüs,ünsel değişimlerinin tasviri, kısacası kurgunun tamamı hiç aksamıyor. Barındırdığı cinayet hikâvesiyle, özelliklc "Bıçkın ve Orta Halli"nin kurgusu baş döndüriicü. îlk iki lomanı okuyanlar, tbahim Yıldırım'ın anlatısının kımi yerinde zart tiiller kullanmayı sevdiğini ve metnine onlarla hareket kazandırdığınıfarketmişlerdir. Yazar, "Kuşevi'nin Efendısi"nde "Cieriundıım "lardan, "bıııp'lı.tıp'lızarl tiillcrinden" uzun uzun soz etmış ve kahramanı Asaf Cemil, "geriundum"ların Osmanlı yazısındaki işlevleriyle ıığraşmış, ()smanirnın her konuda, her alanda; ritmik, hareket halinde, hatta koşan metin leryazdığını kanıtlamaya çalışmış, mehter adımlarıyla Osmanlı yazısını ilişkilendirmiş, kendi yazısına da kös, zil, nckkare, nelir sesleri, at kişnemeleri, kılıçşa kırtıları dakarıştırmıştı. "Genç Asaf Cenıil'e göre, bütiin padişah fermanları yüksek sesle okunmak için yazılmıştır, dolayısıyla okuma eylemiyle yani görme duygusuyla değil, dinleme durumuyla vani işitme duygusuyla ilişkilendirilmelıdır. . Işıtme için, kışinin bir çaba harcaması gerekmemekredir; oysa tebaa pa sıftir... ()te yandan, okuma, yani grirmenin eylemc donuşmüş durıımu kişiden çaba istemektedir... l'ennanlar okunur, tebaa da bildirilen buyruklara uyar.. Gerundıumlar, yani zarf filleri, (yeni türkçe adıvla ulaçlar) buyruk bildirmek için bulunmaz bir araçtır." Ve "lütfen, ge rundiumlann üzerinizde yarattığı duyguyu iyi tanımlamaya çalışın: nerret, se vinç, hırçınlık, acı, kızgınlık, huzursuzluk; onlar hakkında ne rıır bir duygu içindeolıırsanızolun"... Yıldırımıngozümüz kadar kulağımıza da seslenmek istediği, kişılerin haıeketini dolaysızca yansıtmaya çalıştığı bu ıfade taızını bir alıntıyla örneklemek istiyorum; "Yaktığı şenlik ateşi cfeğildi; yok edi ci, ama aynı zamanda büyüleyici bir karmaşaydı. Bu kargaşa sırasinda, dekontlar, mahsup matlup filleri, çekler, senetler avada uçıışıır; daktilo makineleri, facit'ler yer değiştirir; datörlcr, alemler, kaşeler... bankanın içinde ne varsa başka anlamlar/ cdinip dağılıp parçalanıp dört bir yana kaçişıp arduıdan derlenip toparlanıp/ kör bir mağaraya benzeyen Danka şııbesinin ışıksız derinliğini aydınlatırlardı..." Ibrahim Yıldırım, belli kı kahramanla rının yaşadıkları deneyimleri paylaşmış bir yazar. Kendisi doğrudan görünme mekle birlikte, dikkatli bir göz hayat hikâyesinden roman içine serp.iştiriimiş bölümleri mesela kahramanı Omer gibi Ibrahim Yıldırım'ın da 80 yılında Abdi Ipekçi Roman Yarışnıası'nda övgüye değer bulunduğunu hemen fark edecektir. Elbette bire bir ilişkilendirmek dofiru değil. Zaten Yıldırım'ın serpiştirdiği bu ipuçları metni aydınlatmaktan çok okuyuculan avlamavı hedeflivorlar. Ancak yaşadıklarını kâğıda dökerken kahramanlarıyla aynı ruh halini paylaşrığını düşünüyorum. Çünkü hepimizin tanık olduğu bu şiddetten sonra ayakra kalabilmenin belki de yegâne yolu, kişinin deneyimini söze dökmesi, travma yaşantısını öykü lendirmesidir. Bireyin parçalı ya da siırekli parçalanan deneyimlerden bir öykü oluşturma becerisi olaylara bir tutarlılık, düzen ve olumlu anlam dııygusu katar. Oykülendirme süreci belleğc ve kimliğe yeni bir şekil vererek şimdiki kımliğin geçmişteki bir travmayı güvenle kendi kapsamına alması olarak th görülebilir. "Eylül'den Sonra " üçlemesini "Bıçkın ve Orta Halli" romanıyla mükemmel bir finalle noktalayan Ibrahim Yıldırım, hcm bir şiddet donemını yargılıyor, hem de bizlerin o şiddeti yaşayanlara duygudaşlık etmemizi sağlıyarak "aklın cana varlar üreten uykusuna karşı bir tıır terapi" oluşturuyor. • SAYFA 5