25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Gün Zileli'nin iki romanı "Yanlma" ve "Havariler" "Biri Bizi Gözetlivop" vazarlmı CUNEYT AKALIN arılma/Havariler kitaplarının yazarı Gün Zileli eski bir dostum, arkadaşım. Uzun yıllar aynı kaderi paylaştık. Ona gıpta ettiğim de oldu, kızdığım da... Belli bir mesaleyi koruyarak arkadaşlığımızı sürdürdük. 12 Eyliil'ü 80'li yıllar izledi. Çeşitli nedenlerle yollarımız ayrıldı. Sonra, ortak bir dostumuzdan, Zileli'nin köşesine çekildiğini, Londra'ya göçtüğünü, yaşamında yeni bir sayfa açtığınıduydum... Londra'dakendisiniziyaretegittim. Birbirimizi aıılamaya çalıştık, dana doğrusıı ben o yönde bir çaba gösterdiğimi düşünüyorum. Ancak, durum gelecek vaat etmıyordu. Köprülerin altından çok sular akinış, 60'lı70'li yıllann Ankara günleri çok gerilerde kalmıştı. Marx'ın mezarını ziyaret için High Gate mezarlığının adresini sorduğumda "bırak o komünisit" yanıtını alınca, ne diyeeeğimi şaşırdım. Zileli anarşist olunca, işe reddi mirasla başlamıştı. Ancak zemberek heniiz boşanmamıştı. Rir süre yazıstık. Yolladığı abuk sabuk anarşist bildirilcrden hoşlanmadığımı anlamış olacak ki, bir süre sonra bunlan kesti. Gel zaman git zaman derken Zileli'nin yazılan "Birikim" de yayınlanır oldu. Bunun ne anlama geldiğini, Zileli'nin çok iyi bıldiğinden kuşku duymaya olanak yoktu. Zileli nereye koşuyordu? Ne yapmaya çalışıyordu? Hayal kırıklığım üzüntüye, üzüntü bir süre sonra öfkeye dönüştü. Bıı nedenle, Zileli'nin "Havariler"ini, okumamak için, uzun süre di rendim. Gazeteci Gülden Aydın, aralarında benim de bıılunduğum bir gurup insanla görüşme yapmak istedi ama işin sonunu getirmeyince, bir okuma dürtüsü doğmadı. Sağdan soldan duyduklarımı birleştirerek, konuyu kafamda yerli yerine oturtmaya çahştım. tşçi Partisi'nden tanıdıklara, dostlara sordıım. Ne yapmayı düşünüyorlardı? Doğal olarak öfkeli, tepkili yanıtlar yükseliyordu ama somut bir işaret de görülmüyordu o kesimde. (Sonraları Hasan Yalçın'ın böyle bir çalışma içinde olduğunu ama ömrünün yetmediğini öğrendim) Baştan belirteyim: Bu bir örgütsel bir hesaplaşma değUdir; onıın bana düşmeyeceğini Zileli nin kitaplarını okumuş olan herkes kolayca değerlendirebilir. beniınki, bir tanıklık olacak, bir kamu tanıklığı. Amacım, Zileli'nin yaraladığı kamu vicdanını, elimden geldiğince temizlemek. Askerlerin deyişi ile, durumdan görev çıkartıvoıuın Y 68 Hareketi'nin önemli adlarından Gün Zileli yıllar sonra, anılarınının bir bölümünü roman biçiminde iki kitap olarak yayımladı "Yanlma" ve "Havariler" adını taşıyan kitaplara ilişkin Yine aynı hareket içinde yer almış birinin, Cüneyt Akalın'ın bir eleştirisini sunuyoruz. anıları ayna tuttu; bilincim berraklaş tı. Birden, zembereğinden boşanmış Zileli'nin Hasan Yalçın'a da dil uzatmış olabilecçği aklıma takıldı. Öyle şeyler duymu^ tum sağdan soldan. (Zileli, Hasan Yal çın'ı yoldaşlarını bile bile ölüme gönderen Moskova Duruşmaları'nın savcısı Vişinsky'ye benzetiyor; C.engiz Çandar ve Hadi Uluengin bile işi bu noktaya götürmeye cesaret edememişlerdi.) Hemen "Havariler"i edindim, bir çırpıda okudum. Onu "Yanlma" izledi. Fethi Naci'nin yazar Ahmet Altan'ın 12 Eylül'ün o karanlık günlerindc piyasaya sürdüğü, o günlerde olmadık eziyetler gören komünistlere dil uzatan romanı "Sudaki tz"i tanıtma yazısını noktalarken kullandıgı cümle hiç akhmdan çıkmamı^: "Kitabı kapattım, bir tiksinti kapladı içimi". Ben, duygularımı bir cümleyle değil, bir bütünluk içinde dile getireceğim. Zileli'nin yazdıklarına isyan etmek çok kolay; zor olanı doğruyu ortaya koymanın biçimini bulup çıkarmak. Bu, bir iddianame değil ki... Yazdıklarını alt alta sıralayıp, "şurada doğru söylüyor", "şurada yanlış yapıyor", şurada "önyargılı davranıyor' diye akıl yürütmek, "reklamın iyisi kötüsü olmaz" ilkesinin ışığında, Zileli'nin değirmenine su taşımak olmaz mı? Kuşkusuz "hıyanet" ölçüsündeki kimi yanlışları düzeltmek gerekir. Ben, kendi açımdan, biriki nokta üzerinde dıırmayı bir görev biliyorum. Bunlar, Zileli'nin TÎKP'nin 80 öncesi "dış temasları"na ilişkin iddialarıdır. O temaslarda bulunmuş bir Parti görevlisi olarak biriki husıısu açıklamak, "Basın Ahlak Ilkeleri" açısından bile zorunludıır. Hürriyet Gazetesinden Sefa Kaplan, Zileli'nin kitabının piyasaya çıkmasından kısa bir süre sonra, gazetenin baş sayrasında yayınlanan yazısında Türk ve Yunan devrimcileri arasındaki buluşmada, Türk tarafının Ege Adalan'nı Yunan tarafına verdiğini Zileli'ye dayanarak iddia ediyor! Aman Allahım! Bııyrun buradan yakın! TtKP Ege Adalan'nı Yunanlılara vermiş gitmiş! (Günümüzde Kıbrıs'ı kimlerin kimlere vermek istediği, ibretlik bir başka konıı!) Zileli suçladığı insanların 12 Eylül 1980'dc, Sol'un tari hinde gördüğü en ağır sorgulamalardan geçtiğini, orada ve o koşulîarda bile böyle bir suçlama ile karşılaşmamış oldıığunu unutmuş olabilir mi? Peki ya gazetci Sefa Kaplan'a ne oluyor? Ona sorarsanız "Zileli'nin yalancısıyım" diyecek. Ne demeli? Çamur at da izi kalsın! Zilelinin, ülkemizi ziyaret eden Yunanlı devrimcileri "megalo ideacı"lıkla suçlaması, benzeri yakışıksız sıfatları örneğin Portekiz'li devrimciler için de kullanması (şirket yöneticisine benzemek, falanjistlerle işbirliği vapmak vb.), olsa olsa kötü niyetle açıklanabilir. Gelenler, dost olarak geldiler, öyle ağırlandılar. Türkiye'li devrimcilerin Cumhuriyet'i "emperyalizme ve gericilige karşı' savunmak için çektikleri, arşivleri dolduruyor. Zileli ve Hürriyet yazarları "vatana ihanet"i başka yerlerde aramalı. Biriki örnek vermek için açtığım ayracı burada kapatıyorum. Zaten Zileli'nin dünyasının kavranmasında belirle Neyi nasıl yazmış? yici önem taşıyan, şu ya da bu olay değil, bakış açısınuaki sapkınhktır. Bunu ortaya koyabilmek için, 68 Olavları'nın, Zileli'nin en azından ideolojikteorik tartışmalar planında altını üstüne getirdiği Sol'un TIP'li yıllarına dönmek gerekiyor. ÎP'nin nüvesini oluşturan PDA Hareketi, gökten zembille inmedi, biriki gün içinde oluşup meydana çıkıvermedi. TÎP'in "reformcuparlamentocu Çİ'Şgisine karşı mücadele içinde boy verdı, FKF içindeîu mücadele içinde serpildi. Sonra Mihri Bclli'nin ilkesizliğine karşı mücadelede ve gençlik içinde boy veren "kıtleden kopuk" eğilimlere karşı mücadelede kimliğini şekiUendirdi. Zileli o olıışum içinde en atak olanlardan, en önde gidenlerden biriydi. Sol içindeki MDD Stralejisi tartışmalarında, türk Solu çevresinin düşüncelerinin vaygınlaşmasında Zileli ön plandaydı... Vazdıkları da bunu ortaya koyuyor. " Yarılma"dan, bilmediklerimi de öğrendim... PDA'cıların DevGenç içindeki başkan ve genel sekreter adayı... PDA'nın çıkardığı yayınlann birinci dereceden sorumlularından... Dahası var: Mihri Belli, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve Doğu Perinçek gibi "MDD Stratejisi" tartışıldığı tarihsel önemdeki 21 Mayıs 1969 aksamı yapılan toplantıdan çıkışta, Ankara da Kızılay Parkı'nda, gelecekte bir gizli partiye dönüşecek olan örgütü kurma iradesini ortaya koyan beş kişiden biri, yine Zileli.. Kısacası, her taşın altından Zileli çıkıyor. Olayların üzerine neredeyse koşa koşa gidiyor. Daha ne demeli... Böyle birinin, aradan ononbeş yıl geçtikten sonra, artık yanhşlık olarak değerlendirdiği, olayların sorumluluğunu başta Doğu Perinçek ve Hasan Yalçın olmak üzere arkadaşfarınuı üzerine yıkmaya çalışması, olsa olsa trajikomik bir değerlendirme sayılabilir... Başka bir sözcük gelmiyorinsanınaklına... Isa'nınhavarisi Sen Pol'ün yıllar sonra, "ben yanlış yapmışım, aslında kafam karışıktı, îsa aklımı çeldi, ben direnemedim ' demesi ne kadar ikna edici olur idiyse, Zileli'nin PDA muhasebesi o denli tııtarlı... Havari'nin "havariliği"ni inkar etmesi, boştur, anlamsızdır. Tandtlığın Yadsınamaz öneml lletişim Yayınlarının " Anı" olarak sunduğu Zileli'nin "Havariler" (19721983) kitabında işledipi dönemin, birinci dereceden olmasa bile ikinci dereceden tanıklarındandım... Neden bugüne kadar bekledim? Galiba, beni asıl zorlayan, kendime ayna tutma ihtiyacı idi. Zileli eski bir arkadaşımdı, yaşamımda iz bırakmış bir kişiydi. Onun yazdıklarıyla hesaplaşmak, benim için, öncelikle kendimle nesaplasmak anlamına geliyordu. Vicdanım olmasa da, kafam karışıktı, bu nedenle elim kaleme gitmcdi t>ir süre... Sonra, Hasan Yalçın öldü; bir anda, pat diye... Bir başka eski dostum, arkadaşım öteki dünyaya göçüverdi. Hasanla bir tür "he lalleşme" çabası, kaçınümaz olarak bir "iç hesaplaşmaya" dönüştü. Hasan'ın SAYFA 10 Cün zileli aıtmısiı yıllarda auabev'l Can ne (ustteı Yanda Ise cezaevl arkada$lanyia CUMHURİYET KİTAP SAYI 672
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear