Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Zülfü Livaneli son romanı " Mutluluk "ta yaşamın attığı çelmelerle mücaaele eden üç insanın buluşma noktasını anlatıyor bize. Livaneli ile romanını konuştuk. GAMZE AKDEMİR Yasamdan transparan kesitler luklar da var. Şakalarla gelişen kitapta çokça da mizah var. tşte o Cemal'in ve kövueki bütün delikanlılann rüyasına giren Saf Kız, futbolua kazanmak için yanlış kaleye gömülen muska gibi bir sürü komiklikle de ilerliyor kitap. ' Mutluluk'a psikolo;ık bir envanter diyebilir miyiz? Bütünüyle. Romanda karakterlerin derinlemesine işlenmesine çok önem veriyorum. Eğer bir romanda kişiler tam olarak ortaya çıkmadıysa, oturmaoıysa ve romanı bitirdiğiniz zaman aklınızdan yıllarca çıkmayacak kardeşinizden yakın kahramanlar yaratamamışsanız bence o roman roman değildir. Metindir, edebiyat ese"Bu kltap benlm İçin çok önemll. şimdl bakıyorum bu cabanın büyüklüğü derlnllğl göze al ridir ama roman değildığım seyler beni de sasırtıyor hatta ürkütüyof diyor zülfü Livaneli. dir. Romanlar dünyada kahramanlarıyla vardırlar. 'Mutluluk'ta üç karakterin de psisi, kadını, erkeği, naz, ayakları yerde.. öyle çok fazla saf da kolojisi çok derinlemesine çizili. Hepsinin eşcinseli, maçosu değU. sürekli birlikte ya Dayanağt, mazereti de çok güçlü ama. yüreğinin içindeyiz. Buna çok dikkat ettim. Benim için en büyük değer psikoloşıyoruz. Herkes Yaşama karşı gard almak zorunda. ji ve üslup. birbirine değiyor. Tabii hepimiz doğduğumuz zaman Fonda yoğun bir ıdeolo/ık gerçeklikler Türkiye'de o değsırtımıza Türkiye diye tarıniyle, insanıyyumağtyla örülü olsa da ideolojik veya stme içinde herkes la kocaman bir yük yükleniyoruz. Kolay yasi bir kitap değil 'Mutluluk'. birbirinin kültüründen bir parça alıyor. değiliz öyle, rahat yaşayan insanlar değiBurada da benim romanda yapmaya çaliz. Yaşadıkları düşünülürse Meryem de Hepfenb aynı gemideytz lıştığım bu değişik katmanlardan, birbideğil. Romanlar, edebiyat eserleri siyasetin rine hiç benzemediğimizi zannettiğimiz Bastınlmışlık, tb're, mutluluk, mutsuz dar ve geçici pencerelerine sığmaz. Türinsanların bile asknua Türkiye'nin insanı luk, korku, tabular, şehvet, bunlartn hep kiye'de Türk, Kürt, Alevi, dinci, faşist, olarak ortak bir paydayı, temeli paylaşıst Meryem'de saklı gibi. Aa tatlı birperi komünist ne olursa olsun hepimiz aynı yor olmaları, olabilrneleri. masalı onunkıst geminin içindeyiz. Ve herkes acı çekiyor. Ve romanınızda da yer verdiğıniz 'Bir Doğru bir benzetme. O nedenle daBu kitapta da o gösteriliyor aslında.. herülkenin bayra&ından aa önemlı kavram ha çok seviyorum Meryem karakterini. kes acı çekiyor, hayatta kalma mücadeortak ritim duygusu Melodi değil ritim Romana başlarken onu yan bir karakter lesi veriyor ama, sadece acı da çekilmiKültürleri birbirinden ritim ayırıyor' ve olarak düşünmüştüm. Fakat sonra gideyor diyor 'Mutluluk'. O bakımdan ken'tnsan insanın zehirini alır cümlelennderek egemen oldu romana. Kendi kendidini nasıl tanımlarsa tanımlasın her kesiki o ritim ve bartş duygusuyla baştan yoğ ni yarattı. Ve bir de baktım ki neredeyse me hitap ediyor diye düşünüyorum. Ilkruluyor insanog'lu. başlı başına Meryem'in romanını yazmabahardabitirdim. Seçim çalışmaları derya başlamışım. Hepimizi gölgede bırakBölgesel karakter ken beklettim bir süre. O kargaşaya girtı. Yani neredeyse... Bir de kitabın sonlasin istemedim. Çünkü siyasi kimlik ile Balıklar sudan çıktıkları zaman yaşarına doğru sanki büyük bir değişikliğe edebi kimlik bir araya gelsin istemiyoyamayacaklarını kromozomlarında nasıl uğradığını gördüğümüz, zekâsını kullarum. Bu kitap benim için çok önemli. nissediyorlarsa insanlar da bilinçsiz olarak narak şehre hemen uyum sağladığını düŞimdi bakıyorum bu çaoanın büyüklükendi bölgelerinde ritimlerinihissediyorşündüğümüz Meryem'in yine de özüne ğü, derinliği göze aldığım şeyler beni de lar. Bir müzisyen olarak çok iyi biliyorum. dönme arzusunu, yine de kendi çevresinşaşırtıyor hatta ürkütüyor. Çok dörtbaşı Ve sonunda ritim gerçekten bir bölgesel den, kokusundan insanlarıyla var olabilmamur bir roman olduğunu düşünüyokarakter. 'insan insanın zehirini alır'a gediğini duyumsaması da önemli bir boyut. rum. Tekrar böyle bir şey yapamazmılirsek, Akdeniz kültürünün sıcaklığı var şım gibi geliyor. Sanki hayatta en çok bu Toptumun Ikiyüzlülüğü bizde. Biz, Orta ya da Batı Avrupa romancıları başkaları cehennemdir, insan O sadece aasını çektiğı tabuları redde kitabı yapabüdim ve bunu ortaya koylar gereksizdir, intihara sürükler gibi badiyordu. Doğduğu topraklarda törelerin muşum gibi hissediyorum. kış açılarının tam tersine, insan sıcaklığı Meclisi yazmayı düşünür müsünüz? doğrultusunaa yüze çtkan toplumun ikinı arayan bir kültüre aidiz. Mutluluk an Meclisin açılış gününde baktım da yüzlülüiüne tepki duyuyordu. Hatta kencak başka insanlarla mümkün. derinlemesine yazılamayacak kadar yadini öldürmekten bile sanki onlara inat Kitapta siyasal, sosyal, kültürel, ahlaki vazgeçıyor Düşlertne stpnsa onlar da ca lınkat bir yer gibi geldi aslında.. ama neher yönüyle yaşama karşı bir meşru müda bilce empoze edilmiş, karabasan korkuden olmasın. llk gün sayım yapıldı, Gefaa halinin altı çiziliyor. Bu baUamda tüm larla tıka basa doldurulmuş. nel Kurul toplandı derken zaten 500'e bu siyasal, sosyal, kültürel, ahlakialanlaryakın milletvekili yeni girdiği için bu dö O ikiyüzlülüğe tepkiyi Meryem'in kada yaşamın, ülkenin kargaşasına, dayat sabadan gidiş bölümünde çok net görünemde biraz ilkokul çocuğu gibiydi hermasına karşı alınan gardlar söz konusu. kes. Okul çocukları ilk gün sınıf neresirüz..ki bu noktada birçok açıdan transdir, teneffüs ne zaman gibi nasıl sorarsa Herkes hayatta kalabilmek, kimliğini paran bir kitap olaraK düşünüyorum biraz o havada geçti. Sonra Meclis görevdevam ettirebilmek için bunu yapmak zo'Mutluluk'u. tşte sırtını sıvazlayarak Islileri beni alıp 'En sevdiğiniz yer' diyerek runda. tçgüdüsel bir ayakta kalabilme tanbul'a, çok iyi bir yere gidiyorsun diye kütüphaneye götürdüler. Muhteşem bir mücadelesidir. O bakımdan benim rouğurlamafar gibi. Düşlere gelince Latin kütüphane gerçekten. Araştırma yapman kahramanlarım da ayakta kalabilAmerika romanlarının o magic realizm mak isteyen oiri için yok yok, her imkâmek için gardlar alıyorlar. bölümüyle burada bir hesaplaşması varna sahip. Ama boş maalesef, giden yok dır. Böyle dünya edebiyatıyla hafif, ufak Ve bazen çok dürüst olmayan şeyler de (gülüyor). • yapıyorlar. Kimse masum değil. Meryem flörtleri ve polemikleri çok seviyorum. Işte Latin Amerika romanlannda olduğu bile. gibi bir mucize görülür. Yatırlar, düşler ya Hiç kimse. Meryem'in çok üçkâğıtçı Mutluluk/ Zülfü Livaneli/ Remzi Kitada tavuklarkonuşurvesaire... Böyle hoştaraflan da var. Doğallığının yanı sıra kurbevi/ 343 s. SAYFA 9 Zülfü Livaneli ile "Mutluluk" ü'zerine T embel işi değil yaşamak. Insan yaşamak ister. Mezbele duvarlarına çentikler atar inatla, garazla. Meydan okur. Gün sayar. Güzelgünleri düşler. Geleceği düşler. Yaşam arsızıdır insan dediğin. Boş veremez kolay kolay. Tabulara, tabularına yeniktir. Alışır, aüştığına sıkı sıkıya bağlanır. Tutar yakasından bırakmaz.. Mutsuzluk inşa etmesi an meselesidir. Meraklıdır, kırılgandır, zayıftır. Akıllıdır da hani. Zülfü Livaneli'nin son romanı Mutluluk da yeşeren üç kalem insan gibi. Ayrı zümrelerin, coğrafyaların, öykülerin toprağında yoğruiu üçfilizMeryem, Cemal, trfan. Bu ülkede yaşıyorlar, bu topraklarda ücrada ya da kalabalıkta yaşamın habire attığı çelmelerle mücadele ediyorlar. Ve yollarının kesişeceği bir yolculuğun ve duraklarında scrpili umutlann kahramanları oluyorlar. Bütün bunlar olurken fona Türkiye'nin siyasi, sosyal, ekonomik satır başlarını yerleştirerek kurguyu gerçeklerle çerçeveleyen Livaneli nin kaleminde. Meryem. 17 yaşında. Dünyası gördüğü düşlerden ibaret. Van gölü kıyısındaki bir kasabada tecavüze uğruyor. Dışlanıyor ve bir ambara kilitleniyor. Namus davasına... Sırtında bir tamam törelerin yüküyle hakkında verilen hükmün peşinde Istanbul'a götürülüyor. İşi orada Dİtirilecek. Cahil bırakdmış, çaresiz ama kitabın her satırında başını uzatıveren haylaz bir zehir zekâ Meryem. Yaşamak için atılan, melodisi çok uzaklardan, şen bir kahkaha sanki. Çöplüğünden şans eseri yakasını, canını sıyıracağı o cehaletin gölgesi giderek semiren bilgisinin, görgüsünün yanında an be an silinen, körpe bir çocuk kadın. Kitabın da birincil karakteri. Cemal. Meryem'in amcaoğlu. Askerliğini komando olarak yapıyor, teröristlere karşı savaşıyor. Bir dolu sendromla geri döndüğünde kahraman olarak karşuanıyor. Sonra da Meryem 'i mahkum eden törelerin celladı vasfıyla sonunu kendisinin de kestiremediği yolları arşınlamaya sürükleniyor. Susan, kafaseslerine sığınan, aslında kahraman filan olmayan bir gariban. îrfan. Profesör. Görünüşte her türlü özgürlüğe sahip. Paraya, kariyere, başarıya doymuş ama mutsuz. Elit yasamının rutinine isyan ediyor. Kaybettiği benliğini bulmak istiyor. Ve bir gün eşini, evini, arkadaşlarını, mesleğini kısacası tüm kurulu düzenini terk ederek her şeye sıfırdan başlıyor. Ve bir gün yolları bir rastlantıyla birleştiğinde ruhlarını eşeledikleri bir yolculuğa çıkıyorlar. Ve sonra... Sonrasını Zülfü Livaneli'ye sorduk... / ler adımda bırhırlerine yaklaşmaya başlayan bu üç insan birbirlerini bilmeden ö'zgür kılıyorlar. Sorguya suale boş veriyorlar. Insana özgü inişleri çtkışlartyla depşiyorlar, yenileniyorlar. llk kez yaşadıklartnı duyumsuyorlar. Fluluklan terk edip daha berrak, daha ktptr kıptrbakıyorlar yaşama. Bu bağlamda üçayrt dünyamn, öykünün buluşma noktasında neler kazantyorroman? Türkiye'nin sosyal katmanlannın ve bölgesel halklarının birbirinden çok kesin çizgilerle ayrılmış olduğuna inanmıyorum. Kaotik bir altüst içinde yaşıyoruz. Sanki bir kürenin içindeyiz, bu küre sürekli dönüyor ve biz tekrar birbirimize kavuşuyoruz. Bu bakımdan Türkiye'nin zenginini ele alırsak, zengini, yoksulu, laiki, dincisi, Kürdü, Türkü, Alevi Ve sonra... CUMHURİYET KİTAP SAYI 6 6 8