Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kapak konusunun devatnı. •" gözle yapılmalıdır..." Aksi Marksizmi kuru bir teori olarak görmektir. Oysa "Marx'ın teorisi sadece bilimsel bir teori değildir. Bunun yattı stra, hümanist birfelsefe bir depolitik doktrin yanı vardır." Bunları birbirinden ayırmak Marx'ı eksiltmektir. Fakat bazı Marksistlerin yaptığı gibi Marx'ın hümanizmasını 1845 öncesine gönderimlerle oluşturmak ne denli yanlışsa, epistomolojik bir kopuşu ileri sürerek Marksizmi bir antinümanizma olarak ilan etmek de o denli yanlıştır. "Kuşkusuz Marksizm bir hümanizmadır, bilime dayalt bir hümanizma..." Çünkü, "Marx'ın hümanizması bilimsel çalışmalarına yön vermiştir." Politika ise' bilimsel hümanizmanın' gerçekleşmesi için verilen savaşın adıdır.. Bu savaşın öncüsü ise doğrudan işçi sınıfıdır. "İşçi sınıfı felsefenin maddesel gücü, felsefe de işçi sınıfının düşünsel gücüdür." Ayrıca insan tüm yabancdaşmalarından kurtulup "...evrenselvarlığını evrensclce kavrayacaktır..." Aybar, Marx'ın bu görüşlerine dayanarak insanın kurtuluşunun tüm insanlığtn kurtuluşu anlamına geldiğinin altını çizmektedir. Çünkü işçi sınıfı sömürüldüğü, çalıştıkça insanlığını yitirip köleleştirildiğini gördüğü için ve bunun acısıyla yola çıkar ama esas olanın, "Teknolojik ilerlemeyeparalelyabancılaşmış insandan 'tümel' insana geçiş süreci asltnda bir tümlemedir... insanın kurtuluşu sanki tarih biliminin (larihsel maddecilik) amacı oluyordu. Bu tezin ne kadart bilim, ne kadart felsefeydi? Belki Marx'tn yaşadığı günlerde çoğu felsefeydi. Bugün sanırım bilim olmuştur..." saptamasını yapıyor. Nitekim Marx da felsefe ile çözülemeyen sorunların çözümü için, felsefeyi dışlamadan ekonomi ve tarih çalışmalarına öncelik vermiştir. Bu üçlü özelliği içinde taşıyan Marksist Bilim Teorisi bu bilimsel yapısının özelliği nedeniyle bile "... sürekti ayarlamalar Marx'ın sosyal olaylara katı bir 'gerekircilik' (belirlenimcilikdeterminizm) ışığı altında bakması doğaldır ama günümüzdeki bilimseJ gelişmeler salt bu noktadan "rastlantı" ve "belirlenmezlik" kuramının doğadaki yeri tartışdmaya başlanmıştır. Parçacık fiziğindeki gelişimler ve buna bağlı olarak Heisenberg'in geliştirdiği fizik kuramı gerçekten de bilim dünyasını çok etkilemiş ve 'değiştirmiştir'. Aybar'ın bu konu üzerine Türkiye için erken sayılacak bir dönemde kendı dostlarıyla (bir anlamda kapalı deyre bir sohbet ortamında) tartıştığım diğer kitaplarıından biliyoruz. TIP Tarihi kitabında Behice Boran'la 'raslantı'nın ve 'istatistik'in Marksizm üzerindeki etkisini tartıştıklarını daha sonradan Boran'ın bu konuşmaya dayanarak kendisine "romantİK sosyaJist" suçlaması getirdiği okumuştuk. (Yıl 1968) Bu kitabında da, başta Einstein olmak üzere önemli bilim adamlarının karşı koymasına karşın artık bu kuramın bilim tarihinde yerini aldığını dolayısıyla sosyal bilimlerin de kendini bu gelişmelerin dışında tutamayacaklarını söylüyor Aybar. Buradan yola çıkarak bazı sosyal bilimcilerin ve özellikle marksistlerin hâlâ bir katı nedensonuç ilişkisini bilimselliklerinin temeline koymalarını dogmatizm ve ilerlemenin önünde bir engel olarak görüyor. Bu arada şunu bir not olarak geçmeliyiz. Aybar ın sözünü ettiği Heisenberg in fizik kuramındaki tezleri ile yeniden şekillenen "evrenin varoluşugenişlemesi, kara delikler, karşımadde, zaman/Uzam" gibi metafizikçileri bayram ettirecek tezler gündeme sokulmuştur. Nitekim Aybar da bu tehlikeye işaret ediyor ve bu bulgulara dayanarak materyalizmin iflas ettiğini ilan edeceklere karşı "bilimin iflas etmeyeceğini çünkü yeni bulgu ve yeniliklere açık olmanın, eleştirel bakış SAYFA 4 Marksizim ve sosyalizm üzerine düşünceleriyle bir lider Mehmet Ali Aybar açısı ile serbest tartışmanın" bilimsel düşünebilmenin vazgeçilmezi olduğunu anımsatıyor. Dolayısıyla eğer doğa nedenselci olduğu kadar rastlantıcıysa bunun sosyal bilimleri etkılememesinin olanağı yoktur. "Marx ve Engels, çağdaş bilimin kimi gerçekleri bulguladığı, nedenselliğin, bilimin bıricik yasası olduğunun sanıldığı bir dönemde yaşadtlar.... (oysa) geleceği ayrtntılı olarak tahmin etmemize olastlık yasalart önemli katkılar sağlayabilir." "Doğa hem belirlenmiş hem rastlantısal bir yapıya mı sahiptir? İnsan bilimin kapısını bu çelisik gerçeğe açık tutacaktır. Ve gerçek dana iyi bilindikçe bilimin yüzü değismektedir.". Örneğin Aybar'a göre 'olasıuk kuramı' bize önemli atılımlar sağlayabilir. Katı nedenselcilik yerine olasılığın kullanılması, elverişli uygun haller rakamınm olayların toplam rakamına olan orantısının araştırılması daha sağlıklı kestirimlerde bulunabilmek olanağı yakalanırken... bu oranlar/olasılıklar üzerinden yapılacak bir çalışma ile rastlantıların da bir yasası olduğu ortaya çıkacaktır. Yani "...bir ölçüde rastlantıyt hesap etmek ve rastlantımn yasası denebilecek bir kavrama ulaşmak olanaklıdır..." ve bunun önümüzde açacağı ufuklar bellidir. Tarihi ilerletebilmemizin yolu, Marx'ın yöntemi ile Marksizmin gereksinim duyduğu mühimmatı sağlamanın volu bilimsel gelişmelerin içinden geçmeKtedir. Önemli (ve bazı kez de abes) tartışmalara yol açacağı anlaşılan yazdarın dikkat çekici önemli yanı neden geç yayımlandığıdır. Sayın Özman'ın da doğru saptaması ile 8283 yıllarında yazılmış olmalarına karşın ve gene 1960'lara dayanan bir düşünsel silsile izlediği belli olduğu halde neden Aybar'ın bunları yayımlamadığıdır. Örneğin daha 196O'lı yıllarda Avrupa Marksistlerinin tartıştığı, Diyalektik sadece bir tarih yasası mıdır, yoksa doğa yasası mıdır konusu yazılarında önemli bir yer tutmaktadır. Ve Aybar'ın kanısına göre diyalektik konusu tartışılırken, "...doğaoîaylarıiçten tartıştlabuir mi?... doğadaki karşı tlıklar olumlu güçler arastnda iken diyalektik karşttlığın olumsuz güçler arastnda bulunduğu gerçepne değinilmemeli midir? Diyalektikten söz edilebilmesi için karştthklartn birbirine bağlılığı (sorgulanmamalı mıdır?)..." Gene de Aybar'a göre bu sorunlar üzerinde bildıklerimize "ihtiyatla" yaklaşmalı ve tartışmalıyız. Kendisinin de bu konularda tartışılıp, "beklenilmesinden" yana olduğunu vurgulamaktadır. Fakat tartışılmasını istediği bu konuları neden en azından 70'li yıllardan beri Türkiye sosyalistlerinin gündemine sokmaaığının yanıtı da bu bekleme sürecine kendisinin de "politikacı" olarak belirlediği ortamın buna hazır olmadığı kaygısı ile açıklanabilir (mi?). Açıkça, Leninist örgüt modelini incelediği görüşlerine verüen yanıtların çapı anımsanacak olursa; gerek genel, gerekse özel iklimin bu tartışmaya girmek için uygun olmadığını düşünmüş olması olasılığı yüksektir. Çünkü genel panoramaya Baktığınızda 1968'li yıllaraan sonra tüm enerjimizi, egemen güçlerin yıktığı "partilerimizi" yeniden kurmak... ve yeniden kurmak yolunda sarf etmiş olduğumuz ortadadır. getirmektedir..." Çünkü bilinir ki Eski yazılarından da iyi bilındiği gibi, 1917 devrimine giden yolda, kendine uygulama açan (bulan) markizm" olarak Leninizm, Aybar'ın da belirttiği ve tek tek sıraladığı tartışılmaz nedenlerle de olsa temel yönelimden sapmıştır. Bu yazılarında da uzunca bir bölümle, Stalin üzerinden detaylı bir Lenin eleştirisi yapmakta. "...Lenınizmin Marx'tn öğretisine dayandtğı, Marx'ın tarih tezlerinden hareket ettiği, onun ekonomik analizlerini benimsediği açtktır " Aneak bu benimseyiş pratik içinde eleştiriye kapalı noktalanmış bir ontolojiye dönüşmüştür. Çünkü;... Taribsel maddeciliğin yeni irdelemeler, araştırmalar incelemeler için birer 'ıpucu' sayılan tezleri gerekçelerle ilişkileri kesilerek mutlak yargılara dönüştürülmüştür... (giderek ö'nce Stalin ardından) Sovyet ideologları bu ipuçlarından bir süper bilim yaratmışlardtr, diya "MAPkstzn potpori doğUdh1." lektik mantığı gene kafası üzerine dikerek..." Oysa, Marksizm "her kapıyı açan bir maymuncuk teori" olmadığı gibi, Engels'in anlatımıyla "Bizim tarih anlayışımız, öncelikle irdeleme için bir yönergedir; Hegelcilerinkine benzeyen yapılar kurmaya yarayan bir Ievye değildir." Şimdi yapılması gereken iş (yapılması zorunlu ve çok zor iş) Marx ın öğretisini onun bıraktığı yerden alarak bugüne getirmek olmalıdır"... Devrim kavramı, • günümüzün gerçekleri karştsında ele alınmalı, teknolojik ilerleme ile devrim hareketleri arasındaki ilişkiler gerçeklerin ölçütünde yeniden değerlendirilmelidir..." Böylece günümüz sorunlannın çözülebileceği açıktır. Nasıl Marksizm önüne çıkan sorunların çözülmesini esas alırsa ve Marx çözümlerini sanayi toplumu üzerinden üretmisse biz de " . ileri teknolojili toplumlaraa proletaryanın devrimci niteliğini ne ölçüde ve nasıl koruduğu saptanırken, ulusal kurtuluş hareketleri ile terörizmin yaygınlaşmast olgusunu da teknolojik/ekonomik yaptyla açtklanmaya çalışılmalı(yız)..." Yapıcı eleştirel bakış budur. Bu yapdırken, yani Marx'a eleştirel bakılırken onun bütünlüğü bozulmamahdır. Bu saptama ile yola çıkan Aybar, bazı Batdı Marksistlerin (örnek olarak Althusser, Della Volpe, L. Colletti'yi verir) çeşitli açılardan Dakarak ya hümanist Marx'ı bir kenara ittiklerini ya da ekonomi ve tarih tezlerini doğa bilimleri ile özdeşleştirdiklerini, diğer bir lusmının da salt hümanist yönüne ağırlık verdiklerini bunun da bir anlamda Marx'ı eksiltmek olduğunu ileri sürüyor. Aybar'a göre "Marx'tn yapıtında, filozof Marx, bilimci ve politikacı Marx iç içe" yaşamaktadır. Zaten, "bilimsel" deyimini ilk kullanan Engels de bu üç kavramın ayrdmazlığının bu niteliği kazandırdığını yazmıştır. "Tarihin maddeci görüşü ile artıdeğer aracılığı ile kapitalist üretimin gizinin çözülmesi" ile sosyalizm bir bilim haline gelmiştir. Buna ek olarak gene Engels'in bu yapının içindeki öğelerin ilişlcisi üzerinde çalışmak ve tüm ayrıntıları ile durmak gerektiğini de söylediğini dolayısıyla kendi kurucularının da saptadığı gibi Marksizmin bitmiş ve olduğunun sürekli altını çizen Aybar, bu görüşünü kanıtlamak için, önce Lenin ve ardından Lenin'in "kırk ciltlik yapıtlarını üç ciltte özetleyen" ve böylece militanlarına hazır, basit bir "doktrin" veren Stalin yoluyla, Marx'm bilimsel görüşlerinin kesin yargılar haline getirildiğini ve böylece noktalanmış bir sistem bir ontoloji taslağı yaratıldığını anlatmakta bu yazılarında. CUMHURİYET KİTAP SAYI 668 noktalanmış olmasının kabuJ edilemez