22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

miizde yaşasaydı, dilimdeki PIERCING/ seninyadigarın! (Orhan Veli'lemeler) derdi; metüst kanatıvermiş aradaki farkı, demiş bile. Ya da "Cânân ki Degütasyon'a gelmez/ Balıkpazan'na hiç gelmez" dızeleri şöyle sürer günümüzde: Cânân ki/ ÇUBUKLU HÂYAL KAHVESÎ'ne/ düşmüş! (Orhan Veli'lemeler) Bu anlayışla yola çıktığımızda O. Veli 'nin "Böcekler" aulı şiirine iki dize ekleyerek Türk siyasi tarihini özetleyebiliriz; Diişünme/ arzu et sade!// bak öyle yapıyor zaten/ bütün OY VERENLER de! (Orhan Velt'lemeler) Ülkemizde başka örnefii olmayan bu farklı çalışma, aynı zamanda yaygın edebiyat anlayışına da ciddi hasar veriyor bence. Bu kıtabı, şiirle mizahın diiet yaptığı bir çalışma olarak elc almak yeterli olmaz. Dokunulmazlığı olan, çevresine bir zırh geçirilmiş ve katılaijtırılmi!), heykelleştirilmiş edebiyat yapıtları, edebiyat adamları anlayışına, yani yaygın anlayışa da bir darbe sayılır Orhan Veli'lemeler. Çünkü Orhan Veli'ye dokunmuş, şiirlerine eklemeler yapmış, şiirin var olan nalini, yapısını bozmuş, bir anlamda hasara uğratmış metüst. Ortaya başka bir şiir, başka bir metin çıkmış. O. Veli'den kopmayan, ama O. Veli şiirin de olmayan farklı şiirler bunlar. Benzer biçimde Pablo Neruda'ya Cevaplar Kitabı da bıryanıyla Neruda'nın sorulanna verilen cevaplardan oluşuyor, bir yanıyla da sorulan güniimüze ve coğrafyamıza taşıyan; a m a t u açıdan da bozan, hasara uğratan cevaplardan... Hem keyifli, zevkle okunan kitaplar bunlar, hem de metnin ve yazarın kutsallığını, dokunulmazlığını alaşağı eden, hasar verici havlazlıklar! Neruda nın "Sen de biliyor musun ölüm nerden/ aşağıdan mı gelir, yukarıdan mı?" sorusunu şöyle yanıtlıyor metüst: ölüm /bizim memfekette/ aşağı yukarı/ her yerden gelir/hocam! (Pablo Neruda'ya Cevaplar Kitabı) Neruda'nın "Köylerde mi buluşur hep/ bütün anıları yoksulların?" sorusuna da yanıtı hazırdır: genellikle.../ pek tabii köyleri/ YAKILIP YIKILMADIĞI/ sürece! (Pablo Neruda'ya Cevaplar Kitabı) Yolculuğu, sılavı, hasreti çağrıştıran trenin, insanın icine kasvet çöktüren gri bulutlu, yağmurlu bir havada, kendi haiînde rayların üstünde durmasından daha hüzünlü bir şey var mıdır, diye hepimiz kendimize sorabiliriz. Neruda da sormuş. Ama şu yanıtı ancak Türkiye'de yaşayan, metüsrvari düşünen biri verebilir, o kadar: Yağmurun altında duran iki tren/ ve geçim sıkıntısı nedeniyle/ kendisini onların altına atmış/ bir emekli öğretmen (Pablo Neruda'ya Cevaplar Kitabı) HASAR OLAN YERDE GÜL BİTER Metm Ustündağ şiir yazıyor, karikatür yapıyor, atasözleri gıbi meto sözleri üretiyor, deneme; daha doğrusu denememe yazıyor... Edebiyatın gücünü, mizahın gücüne ekliyor ve bu güç birliğıni "iyiye " kullanıyor. "Güldürürken düşündüreyim, düsündürürken hoplattırayım" gibi klasik kîişelerc takılmadığı gıbi, bir eser yaratayım da günümüzün Borges'ı olayım gibi komplekslere de kapılmıyor. Ne yapıyor öyleyse; her mizahçının, her edebiyatçının aslında yapması gerekeni yapıyor. Doğru düzgün yaşıyor, okuyor, inceliyor, beyninde topladığı malzemeyi iddiasız, kendi halinde dönüştürüyor. Hayatın ne olduğunun farkında, bu yüzden de sokaklarda, belediye otobüslerinde, kahvelerde, kuaförlerde, ne bileyim mutfakta ya da holde, hatta yatak odasında, hatta duruma göre yorganın altında ya da üstünde karşısına çıkan, "beni yaz", " beni çiz" diye tutturan hiçbir malzemeye sırtını dönmüyor. O hayata hasar vermiyor aslında, hayat gelip gidtp onun kalemine, tarama ucuna çarpıyor; nasarlanıyor. Klişeler, beylik sözler, standart ve sahte mimikler, naylon aşklar, seviyesiz sevişmeler, kırık dökük ilişkiler, acayip gelenekler, ucube törenler, anlamsız sözler, anlamL susuşlar... ne varsa ciddi biçimde hasara uğruyor. Hasann oluş biçimi ve derecesi kadar; nerede ve neden meydana geldiği de önemlidir. Lafın kısası, bazı hasarlann oluştuğu yerdegül biter! • Mizaha ve edebiyata eşit vakınlıkta METİN CELAL izah, hayatla sanat arasında bir yerde duruyor. Ne hayata yakın ne de sanata.lkisine de hem içten bağlı hem de dışarıdan bakabilecek kadar özgür. Bir mizah eseriyle karşı karşıya kaldığımızda bu paradoksları ister istemez yaşıyoruz. "Ne kadar hayatı yansıtıyor?" diye soruyoruz. I Iayatı yansıtmasını, ondaki çelişkileri işaretleyip eleştırmesini istıyoruz. Ama eleştırinin avnı zamanda uzaklık da içerdiğini göz araı etmemek istiyoruz. Diğer yandan "Mizah sanat mir*" diye sormadan da edemiyoruz. Aslında mizah bir yönüyle, hem hayat, hem de sanat. Diğer yönüyle kendine özgü bir şey, başka bir sanat dalıyla ya da olguyla karşılaş.tırılması, kıyaslanması olası değil. Metin Üstündağ'ın yapıtlarını okurken bu konumlanmaları düşünüyorum ister istemez. llk anda bir mizah yapıtıyla karşı karşıya olduğunuzun bilincindesiniz ama ona yakınlaştıkça, okudukça, baktıkça başka çağrışımlar da almamanız olanaksız. " Acaba eline bir ayna almış bize bizi mi gösteriyor?" diye bir soru takılıveriyor akhnıza. Sanki hayatımızın en gızli kapaklı, en özel anlarmı kaydetmek için bir kamera koymuş gibi. Öte yandan "hayatta böyle şey olmaz" dedirtecek yanları da var. Belki de "olmaz'lamamızın nedeni akıl edememiz. Yine de onda gündelik ve sıradan olan hayatın dışında yanlar buluyoruz. Bu durum Metin Üstündağ'ın yapıtlarında mizahın nerede başlayıp edebiyatın nerede başladıgını sorgulamamızı gerektiriyor. Yazdıkları, çizdikleri çok katmanlı okumayı, üstünde düşünmeyi gerektiriyor. Hem ko M mik, hem hüzunlü, hem içten, hem dıştan.... Sanıyorum mizaha karikatür çizerek başlamış. Ama ben ve benim gibi bir çok okuyucu onu "Langadank"larıyla tanıdı. Cıünün olaylarına iki üç sözcüklük, bir cümlelik esprilerle bakıyordu Langadank'larda. O bakış aynı zamanda hem güldürüyor hem de yaşananlara farklı bir açıdan da bakabileceöimizi, bakmamız gerektiğini gösteriyordu. Olayların göründüğü gibi olmadığını, verili olanı her zaman sorgulamamız gerektığini söyliiyordu. Langadank'lar kitaplaştığında farklı bir kimlik kazandılar. Artık güncel olandan, gelip geçiciden çok farklı, düşündürücülüğü daha yoğun cümleler halini almış, kaTıcılaşmışlardı. Klasik tanımlamalara başvurmamız gerekirse bu cümleleri bırer "özdeyiş" olarak adlandırabilirdik. Ama Langadank'lar içerdikleri mizahla birlikte algılandıkJarı ıçin olsa gerek birer "Duvar Yazısı" olarak kabul gördüler. Hatta bizzat yazarı olmasına rağmen Metin Üstündağ'ı Langadank'ların derleyicisi olarak algılanıp anonimlestirildiler. Duvarda okundukfanna göre nerkesin malı olmalan normaldi. Okuyucuları tarafından yeniden üretildiler, değiştirildiler, türevleri yaratıldı. Hatta onları öylesine benimseyenleroldu ki asırı sahiplenip kendi kitaplarına alanlara bile rastladık. "Demokrasi özgürlük rejımidir/ yönetenler yönetilenler'den aptal olabilir", "babamla aramızda kuşak çatışması var/ babam sıyah kuşaktan/ laf edemiyoz.. dövüyo", "Rahatsız olmayan insanlardan rahatsız oluyorum", " tazı kendim bile kendime kalabalık geliyorum", "yazmak; altını çizmektir zamanın.../ve bazı yan çizmektir zamandan" gi İSTANBUL BlLGt ÜNtVERStTESl YAYINLARI Gülten Kazgan TANZİMATTAN 2 1 . YÜZYILA TÜRKİYE EKONOMİSİ Bu kitabıyla Türkıye Ciazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi ödülleri 2 0 0 2 Sosyal Bilimler Ödülü'nü alan Prof.Dr. Gülten Kazgan, Osmanlı Devleti'nde kapitülasyonlardan Türkiye Cumhuriyeti'nde ulusal ekonomiye ve küreselleşmeye geçiş aşamalarını bütün ayrıntılanyla inceliyor. Osmanlı Devleti "birinci küreselleşme" ile birlikte nasıl yarıbağımlı ve yarısömürge bir ülke haline geldi ? Ulusal ekonomiyi inşa eden Türkiye Cumhuriyeti, denetimli sermaye ithali yoluyla nasıl uluslararası ekonomiye eklemlendi ? Yeni Dunya Düzeni'nde Türkiye ekonomisi: Devletin yeni rolü, ekonomik istikrarsızlık, enflasyon, işşizlik, ücretler ve krizlcr... 2010 ve 2020 yılları arasında Türkiye dünyanın neresinde duracak ? TÜRKİYE'NİN 1830'LARDAN 2000'Lİ YILLARA UZANAN EKONOMİK TOPLUMSAL VE SİYASAL TABLOSU SEDAT SİMAVİ 2002 SOSYAL BİLİMLER ÖDÜLÜ Inönü Cad. No:28 Kuştepe 80310 Şişli İSTANBUL Dağıtım :(o2i2) 347 10 11 Yayınlar: (0212) 217 28 62 eposta: dagitim@bilgiyay.com yayin@bilgiyay.com www.bilgiyay.com SAYFA 8 CUMHURİYET KİTAP SAYI 670
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear