Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Şehircilik, yerel yönetim ve kooperatifçiliğin bilgesi Kapak konusunun devamı. *" Doğrudur. Akademik mesleğe girmemde, şenircilik kiirsüsünü seçmcmde, önce de belirttiğim gibi, şehircilik konularının çekiciliği ölçüsünde, kürsü başkanı öğretmenim Prol. Fehmi Yavuz'un dürüst, yürckli, alçakgönüllü, ilkeli, çalışkan, insan ilişkilcrinde çok sevecen ve saygılı bir kişiliğe sahip olmasının da büyiik etkisi olmuştur. Yaklaşık 1953'ten bu yana, öğrenci, asistan ve meslektaş olarak yakından tanımak olanağını bulduğum öğrctmenimin saygın kişiliği hem giderek yücelmiş, hem dc yol gösterici olmuştıır. Iki yıl dayandıktan sonra Medrese'den kaçan (böylelerine "medresc kaçgunu" derler), iki yıl köyde vekil öğretmenlik yapmış olan öğretmenim ProfT Yavıı/., Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdikten sonra Doktora için gittiği Almanya'da savaş yıllarının zorlukları yüzünden geri çağrdmış, Siyasal Bilgiler de Şehircilik Kürsüsü'nün kurucusu olan Ernst Reuter'in asistanı olmuştu. Reuter, Nazi Almanya'sından kaçarak Türkiye'yegelmişti. Ülkemizi çok seviyor, "memleketim" sözcüğünü dilinden eksik etmiyordu. Türkçe'yi hemen öğrenmişti. Derslerini dilimizde veriyor, kitaplarını, yazılarını Türkçe yazıyordu. Fehmi Yavuz öğretmenim, Reuter ülkemizden ayrıldıktan sonra Kürsünün bütün yüklerini üstlenmişti. îşte, öğretmenimi yalnız başına bu yükJerin altından kalktığı doçentlik döneminde öğrencisı olarak tanımıştım. Gerçek bir Anadolu insanıydı. Cevat Gerav sürdü. Sonra şchiıcilikle ilgiliolan Imar ve lskan Bakanı olarak atandı. Orda da ilkeli ve özverili bir çalışma sürdürdü. Askeri yönetimin bir an önce sona ermesini, demokratik düzene geçilmesinı savunuyordu. Kasım 1960'aa Üniversitcde tasfiye anlamındaki 147'lerolayını onaylamadığı için Bakanlıktan ayrıldı. Kıırucu Meclis üyesi olarak 1961 Anayasası'nın çıkarılması çalışmalarına katıldı. Ülkc toprakla nnın da ulusal bir kaynak olarak toplum yararına kullanılması kuralının Anayasa'ya girmesi için çaba göstermışti. Aynı çabayı "bölgelerarası dengeli kalkınma" yöneltisinin de Anayasa'da yer alması için gösterdiybe de başarılı olamadı. Karşı çıkanlar, bölgeciliğe yol açacağı görüşünü savunuyorlardı. Oysa, 'l'ürkiye'miz 1980'den bu yana bölgeciliğin her türlüsünü, içten ve dıştan kışkırtmalarla yaşamaktadır. Bölgelerarası dengeli kalkınma yöneltilerinin ve bölge planlamasının, günün Planlama Müsteşarı Memduh Aytür'ün, "Toplumsalekonomik planlama bölgeler ölçeğinde yapılmaz, iller ölçeğinde yapılmafıaır" gerekçesiyle beş yıllık kalkınma planlarından ve yıllık izlencelerden çıkarmasının altında da aynı gerekçe yatıyordu. Ogrelmenmız I chını Yavuzld doğrudan yaşantılarınıza dayalı olarak ta$ıdığınız ve aktardığımz bu güzel düşünceler, bence hem genç akademtsycnlerın yetıştmlmesıne hem de huna kar^ı duyulan gönu'l hor cuna bugün de örneklık elmesı bakımından Ümversttenm toptamdaM yerl Prol. Fehmi Yavuz Uzun süren ortak çalışma yaşamımda ve sonrasında, babacan tavırlı Prof. Yavuz'un hiçbir kıncı davranışıyla karşılaşmadım. Aksine, hep saygılı, hoşgörülü, özendirici, sevecen bir ağabey gibi davranmıştır. Şehircilikte başarının temelinde ülke ve kent topraklarının toplum yaranna kullanılmasında yattığını ondan öğrendik. Bugün beton yığını durumuna giren kentlerimiz, kıyılanmız, ormanlanmız O'nun bu konudaki eleştiri, uyarı ve önerileri dikkate alınsaydı böyle rant peşinde koşunlann vurgunculuğuna sahne olmazdı. Ayrıca, şehirciliği hiçbir kez kırsal alandan bağımsu almamamız gerektiğini ondan öğrendim. Çevre sorunları, kent toprakları, bölge planlaması ve toplum kalkınması konularındaki çalısmalara öğretmenim Fehmi Yavu/ ilk olarak el atmış, yayınlarda bulunmuştu. D.P Iktidan'nın baskıcı uygulamalarına karşı girişilen gösterilerin başladığı 2829 Nisan 1960 olaylarında Fakültemizin dekanı iken, 29 Nisanda 1960'da SBF ve Hukuk Fakültelerindeki olaylarda sıkıyönetim komutanının silahlı saldırısını kınamış, hatta zamanın Başbakanı Menderes in kurşun izlerinin fakülte duvarlarından ve camlarından kaldırtlmasını istemesi karşısında, "Bunlar Mülkiye'nin Şeref belgeleridir" diye karşı koymuştu. 27 Mayıs 1960 devriminden şonra Milli Eğitim Bakanı olunca ben de Özel Kalem Müdürü olarak öğretmenimle yaklaşık dört ay birlikte çalıştık. Bakan olduktan sonra da herkese karşı tutumunda hiçbir değişiklik olmadı. Kürsüdeki gibi açık sözlü ve alçak gönüllü tutumuyla öğretmenlerin, sanatçıların da koruyucusu oldu. Demokrat Parti iktidarının hışmına uğrayan Hayrettın Uysal, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Mehmet Emiralioğlu gibi pek çok ilerici oğretmenin karşılastıkları haksızlıkların giderilmesini sağladı. Halk Eğitimi Genel Müdürlüğü'nün kurulması kararında öğretmenimin imzası vardır. D.P. iktidarının yayınlanmasını yasakladığı Eğitim Milli Komisyonu Raporu'nu yayınlatan Bakan Fehmi Yavuz, DU yazanağı değerlendirmek ve ulusal eğitim yöneltilerine ışık tutacak öneriler geliştirmek amacıyla Hasan Ali Yücel, Cavit ürhan Tütengil, Kemal Yılmaz gibi değerli eğitimcilerin katılımıyla bir kurul oluşturdu. Fehmi Yavuz öğretmenimin Milli Eğitim Bakanlığı yaklaşık üç buçukdört ay larında hocanın başkanbğında mutlaka bana da görev ve sorumluluk verilmesiydi. Çoğu Kez bildirge metin taslaklan üzerinae çabşırken bırakın paragrafi, tümceyi, tek bir sözcük için bile dakikalarca tartıştığımızı anımsıyonjm. Salt kooperatifçilık konularında uzman değildir, aynı zamanda çok titiz de bir dil ustasıdır. Son derece saygı duyduğum konulanndaki bilgeliğinin, ustalıg^nın yanı sıra mangal yürekli savaşkan ve dövüşken bir kişiliğe de sahiptir. Gericiliğin bütün ülkeyi adeta teslım aldığı 9O'lı yılların o karanlık gunlerinde, bırakın tavır koymak, tarikatlara yağ yakmak için birçok aydınımızın sıraya girdiği o tarihsel dönemde, "Köktendinciliğe karşı 1. Uluslararası Aydınlanma Konferansı" çalışmalarına uzun bir süre Mersin Üniversitesi'nde olmasına karşın başkanlık yaptı. 2022 Mart 1997 tarihinde AnkaraTeskOtel'de yapılan bu konferansın hem açıkş ve hem de kapanış konuşmalarını yapmakla da kalmayıp bu konferansın sonuç bildirgesini hazırlama komisyonuna da başkanlık ettı. Bugün Türkiye'nin bütün coğrafyasal bölgelerinde örgütlenmiş kent kooperatif birliklerine halen danışmanlık yaparak katkı koyan ve bu yolla kendini halkına adayan bu bilge insanı merak ettiniz değil mi? Bilge, bilge olduğu denli de mütevazı olan bu insan Prof. Dr. Cevat GERAY'dır." Bir kooperatifcilik bilgesi SONMEZ TARGAN B ugün içinde yaşadığımız düzenin temel niteliği her ne değin liberalizm olsa bile, yine de ekonomik yaşamımızı yönlendiren üç kesimin (sektör) olduğunu kabullenmek zorundayız. Bunlar sırasıyla kamu, özel ve kooperatif kesimleridir. Kamu kesimini bir biçimde kendine benzetmeye çalışan düzen, nedense kooperatifçilik kesiminden hiç söz etmez. Bunun nedenlerine bu yazının sınırh olanakları içinde pek değinmeyeceğiz. Hemen belirtmek gerekirse bugün kentsel alanda yaklaşık 4 milyon ve ktrsal kesimde de 4 milyon olmak üzere yaklaşık 8 milyon insan bireysel ortaklıklar olarak kooperatifler çatısı altında örgütlenmiş bulunmaktadır. Türkiye'de işçi sendikaları da dahil bu denli geniş bir kitle tabanına sahip ve aynı zamanda ekonomik yaşamı yönlendiren hiçbir sivil toplum örgütlenmesi yoktur. Âslında bu yazının amacı kooperatifleri ve kooperatiflerin ülkemizdeki güç ve etki alanlarını tanıtmak değil. Ekonomik yaşamımızda bireysel ortak bazında bu denli güçlü olan bu sektöre benim bildiğim son yirmi yıldır büyük emeği geçmiş ve halen geçmekte olan bir kooperatifçi bilgesini tanıtmaktır. Kendisini 80'li yılların sonuna doğru Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği (TÜRKKENT)'nin Ankara'daki Genel Merkezi'nde tanıma onuruna kavuşmuştum. Sanırım yine bir kooperatif toplantısına katılmak için gelmiş ve bu nedenle TÜRKKENT'e de uğramıştım. Toplantı masasının bir ucuna oturmuş, yarım gözluğü burnunun ucuna düşmüş bir yazı hazırlamanın telaşıyla gözlüklerinin üzerinden beni süzerek eliyle otur işareti verdiğini anımsıyorum. Orada ne ueğin beklediğimi bilemiyorum ama masanın üzerinde duran gazetelerin hemen hemen hepsini okumuştum. "Hoş geldiniz, beni mi aradınız" hitabıyla kendime geldiğimde, hocanın önünde yazılmış bir tomar kâğıdı toplamakta olduğunu gördüm. Birlikte katılacağımız toplantıya sunacağı bildiriyi hazırLyorolmalıydı. Kendimi tanıttım ve birlikte toplantıya gittik. Kooperatif evreninde yaklaşık yırmi yıl birlikte yurüyeceğimiz bir yolculuğa böyle başlamıştık. Nice kooperatif toplantdarında, kurultaylarda birlikte olduk. Daha da önemlisi, birçok toplantıların sununda oluşturulan sonuç büdirgesihazırlama komisyon BUVÜKŞEHln VE ILÇE BfLfDlYELfRI MAŞTIRMASI 9 ııusln «gınjusmo» gt*ucu Oıçuıuı n YOtiIlM HAI K K " . l l l M l SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 659