Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
şüphesiz çalışma etkinlikleridir. Bu anlamda bankacıhk, ticaret, tarım ve hayvancılık hatta reklamcılık, araştırmacının seyahatnatnelerden derlediği çok ilgi çekici notlar çerçevesinde anlatılmıştır. Yine eğlence hayatının aynntıları, sağlık hizmetleri, kenar mahallelerde yaşayan insanlann durumu da btırada aktarılmıştır. Bölümde, kadınların sosyal yaşamına ayrı bir yer ayrılmıştır; çünkü gezginle rimizin notları arasında Avrupa kaaınlarına ilişkin önemli ve şaşırtıcı bilgiler vardır. Fransız kadınlannın serbestliği, Ingiliz kadınlannın kuralcılığı, Akdeniz kadınlannın sıcak kanlılığı, Kuzey kadınlannın eğitime olan tutkulan değinilen başlıca noktalardır. Saray çervesindeki kadınlar hakkında aynntılı bilgi verilmesi ise sebepsiz değildir; gezginlerimizin bir kısmı devlet adamıdır ve Avnıpa saravlarına girmiş, oradaki kadınları günlük hayatlan içerisinde yakından tanıma fırsatı bulmuşjardır. Araştırmanın "Sonuç" bölümünde Asiltürk, bu geniş araştınnasından elde ettiği sonuçları, tezleri açıklamıs; gezi kitaplannın Osmanlı kamuoyundaki yansımalannı gcnel olarak aktarmıştır. Asiltürk'ün şu belirlemeleri ulaşılan sonuçların nirengi noktasını ele vermesi bakımından önemli görülebilir: "XV. yüzyıldan başlayarak zaman zaman temas ettiğimiz, pek çok tarihi olayda karşı karşıya gelaiğimiz, hatta kimi zaman bazı ülkeleriyle kader birliği ettiğimiz Avrupa'nın kültür ve medeniyeti, DU medeniyet dairesine girdiğimiz dönemden itioaren çeşitli yönleriyle incelenmiştir. Özellikle Tanzimat sonrasında Avrupa dillerinden yapılan çeviriler, Avnıpa ülkelerini tanıtan kaynak kitaplar, gazete yazıları... kıtayı tanıma anlamında önemli bir birikim oluştumr. Tanzimat'ın hemen öncesinde ve sonrasında Avrupa'nın birinci elden kaynaklarla, nispeten dolaysız bir şekilde tanınmasında sefaretnamelerin ve seyahatnamelerin hiç de küçümsenmeyecek bir rolü olmuştur. Hatta tereddütsüz olarak denebilir ki; Avrupa'nın tanınması önemli ölçüde, öncelikle sefirlerin raporlan ve seyyahlann gezi hatıralan sayesinde gerçekleşmiştir." (s .565) Asiltürk'ün bu belirlemeleri, araştırmasında yaptığı değerlendirmelerle daha da açıklığa kavuşturulmuştur. Yazın sanatt Simgecilik ASUMAN KAFAOGLUBUKE "Ikiyüzlü okur, benzerim, kardeşım, sen!" Charles Baudelaire "Kötülük Ççekleri" Çev.: Sait Maden, Çekirdek Yayınları, 1996. S l n ı k k i Baudelaire'i, varlıkL dıplomat, yüksek rütbeli asker olan üvey babası, sürdürdüğü serseri yaşamdan uzaklaşması için 9 Haziran 1841'de bir gemiye bindirerek Hindistan'a yolladı. Oysa genç Baudelaire, Quartier Latin'de bohem hayatın keyfini sürmek, şair olmak iştiyordu; Paris te başladığı nukuk eğitimini yarıda bırakmıs, esrar ve afyona alışmış, büyük bir olasılıkla daha sonra ölümüne neden olacak zührevi hastalığı da o yıllarda kapmıştı. Geminin yakalandığı büyük bir fırtına sonrasında Fransa'ya dönmeye karar verdi, zaten gemide çıkardığı rezaletler herkesi bezdırmişti; sonunda Mauritius adalarında gemiden indi ve başka bir gemiyle Fransa'ya döndü. lki gemi yolculuğu arasında tropik adalardakaldığı üç hatta, düşgücünü zenginlestirmesine yetti. Baudelaire Doğu'da eaindiği bu ilk ve son deneyimi yasamı boyunca hiç unutmadı; mistik bir özlemle hatırladığı bu gezi, şiirlerinde kullanacağı derin imge birikimine neden olmuştu. Yolculuğa çıkan güvensiz çocuk, geriye kararlı bir şair olarak dönüyordu. Fakat kararlı şair, lüks yaşama duyduğu özlemle, kendisine kalan mirası kısa zamanda tüketti: Mali konulardan hiç anlamıyordu, dolandırıcılann eline düşmüştü, güzel giysilere düşkündü ve pahalı bir otel dairesinde yaşıyordu. O dönemde, yeteneğinden çok, ahlaksız yaşamı ile dıkkatleri üzerine çekti. Yine bu yıllarda, Jeanne Duval adında melez bir kadınla Uerde büyük mutsuzluk nedeni olacak bir ask yaşıyordu. Onu tükettiğini söylediğibu ilişki, "Kara Venüs" adıva kahramanlan ise suçlular ve y6ksullardı. Çürümüşlük ise Baudelaire'in en sevdiği konuların başında geh'yordu. "Bir Leş", romantikîere duyduğu tepkiyi en iyi dile getiren şürlerinden biridir. "Bacaklartnt dikmis bir kadınca, azgtn Ateşli, zehır dökerek, Açtyordu buğular kaynaşan bir kartn Öyle edepsizce, gevşek." Büyük bir okuyucu kitlesi tarafından tiksindirici bulunmuş olsa da, bu şiir özünde Shakespeare'in Hamlet'inin Yorick'in kafatasını elinde tutarak dile getirdiği düşüncelerle aynıdır. . "Sizi öpergibi yiyen kurtçuğa, cantm! O zaman şunu söyleyın: Tanrtsal özünü, biçimini sakladtm Dağtlan sevgflerimin!" Öte yandan, yine bu aynı şiir, hayal kırıklığı yaşadığı dönemde Cezanne'a sanatında devam etmesi için cesaret vermiş; Rainer Maria Rilke'ye aşırı duyarhlığını yitirmeden nasıl pervasız olunuru göstermişti. Şiirin ilgi alanı sadece dış dünya ile sınırlı değildi. Baudelaire kendi içini de neredeyse cerrahi titizlikle inceliyordu, en az övgüye değer özelliklerini, gözüpek bir cesaretle psikanaliz buluşu gibi sunuyordu. Ölümünden (1867) sonra giderelc artan bir ilgiyle kusaklar boyunca şiirlerinin sevümesinin tek nedeni büyülü dizeleri değil, aynı zamanda okurun, kendine benzer, umutsuzluk, tiksinti ve çocukça isteklerle dolu bir insanı şiirlerin ötesinde hissetmesiydi. Kendi varhğını düzene koymaya çahşan şairin inanılmaz açık sözlülüğü kültürler ve zamanötesinde en insani duyguların birleşmesini sağhyordu. Baudelaire, dış dünya ile işselleştirdiği dünyayı ne gerçek yaşamında ne de teorik düzeyde birbirlerinden hiç ayırmadı. Sanat ve sanat kuramının iç içe sunulmasından yanaydı. Bu yüzden şiir, edebiyat eleştirileri ve sanat kuramlan bir bütün olarak bir kitapta toplansın çok istedi, fakat bunun gerçekleştiğini göremedi. Ona göre sanatçı, sanatın gideceği yola yön veren kişiydi; bu kimliği büyük öıçüde benimsemişti. "Eşduyumlar" adh şiirinde edebiyatın gelecek yüzyılını en belirleyici unsurlan dile getirir. "Doğa bir taptnak, canlı direklerinden Attlaşılmaz sözlerin yaytldtğt yer yer; Insan orda simgeler ormamndan geçer Biîdik bakışlarla gözlenirken derinden." Şiirin sadece bu dörtlüğünün simgecilik akımına yol açtığı söylenir. îlk satırlarda söz eailen sinestezi ya da duyum ikiliği (beş duyudan biriyle algılanan bir nesnenin başka bir duyu ile hissedilmesi), eşsiz bir önem taşır. Burada Baudelaire, doğadaki her şeyin bir düzeyde birbirine bağlı olduğunu vurgular. Evrensel benzerlik içinde her şey bütünün bir parçası olarak algılanır. 19. yüzyılın ortalannda pozitif bilim, dinlerin yerine konulmaya başlanmış, hatta bir din gibi etkiler yaratmaya başlamıştı. Baudelaire, bilime tüm insanlık sorunlarının çözümünü içinde banndıran bir otorite olarak bakmayı reddediyordu. Ona göre, bireyin bilinci tek ve başka bir şeyle değiştirilemeyecek denli merkezdeydi, bilimler yaşam deneyiminin tüm etkilerini içlerinde barındıramazlardı. Ve işte tam bu nokta, Baudelaire için çok önemliydi, çünkü bu sanatçının göreviydi: bireysel bilincin deneyimlerini uyandırmaİc ve netleştirmek. Haftaya Baudelaire'in simgecilik akımı üzerindeki etkilerinden söz edeceğız.i aydasu@hotmail.com SAYFA 17 nı verdiği ilk dönem şiirlerine esin kaynağı oldu. Bıınlar bugiine kadar yazılmış en güzel erotik şiirlerin başında gelir. Baudelaire'e daha sonra ün kazandıran, 1857'de "Kötülük Çiçekleri" adıyla yayıınlanan şiir kitabı oldu. Bugün Fransız dilinin en yetkin şiirleri sayılmalarına rağmen yayımlandığı yıl şiirler müstehcen bulunmuş, Baudelaire ve yayımcısı haklanda Tann'ya hakaret ettiği gerekçesiyle dava açılmıştı. Dava sonucunda altı şiir yasaklandı ve şair para cezasına çarptırıldı (ve bu yasaklama 20. yüzyılm ortalanna dek de sürdü). Onun şiir anlayışını çok az okur anlıyordu, buna rağmen uzun yıllar boyunca ahlaksız ve şevtanca şiirler yazdığı düşünüldü. Aslında Baudelaire in yapmak istediği okuyucuyu sarsmaktı ve t u n u bir ölçüde başarmıştı. Dar görüslü burjuva sınıfının değer yargılarındaki ikiyüzlülüğü ortaya çıkanyordu. "Elistkıltk, sersemlik, günah, yamlgı Gövdemizt işler, yer tutar içimizde, Bcsleriz o câmm pismanlıklan biz de Bit beslediğince dilencilerin tıpkt." Baudelaire kitabın başında okura hitaben yazdığı şiirde "gövdemiz, içimiz, biz" gibi sözcüklerle okuru da kendi duygulannın ve düşüncelerinin içine alır. ilk satırlardan itibaren okurla sair aynı gövdeyi pavlaşır; benzer günahlann suç ortaklığında birleşirler. Amaç, okuru sarsarak kendinin farkına varması; şiire bağlanarak kendini tanıma çabasına girmesiydi. Tabii bu da ancak şair gibi günahını kabul eden okur tarafından anlaşılabilirdi ancak. Baudelaire'in sanat anlayışına göre, edebiyata bağlılık olmadan estetik duygunun gelişmesi beklenemezdi, salt tüketen okur, bu bağlılığı duymayacağı için sanatın zevkine de varamazdı. "Okur'a" başlıklı şiirin son dizesi ("ikiyüzlü okur, benzerim.kardeşim, sen!"), okuyucudan tam katıhm beklentisini dile getirir. Burada bahsedilen "ikiyüzlü" hem okur, hem de şairin kendisiüir. Okur: duygulannı bastırarak yaşadığıiçin; şair: benzer duygulan paylaştığı . (Bu ünlü T. S. Eliot, "Çorak Ülke" gibi birçok sanatçıya esin kaynağı olmuştur.) OkııyiKiıyu saramak Krtayıtanma Çokyönlülük Ülkemizde ne yazık ki tarih, sosyoloji ve edebiyat tarini alanlarında yapılan araştırmalar pek fazla değil. Yapılan araştırmalann da ancak belirli dönemlerle sınırlı olması, kullanılan kaynaklann kimi zaman eskimiş olabilmesi bazı eksiklikler olarak göze çarpıyor. Aynca edebiyat tarihinin yalnızca edebiyat tarihi olarak düşünülmemesi, sosyal tarihle de ilişkilerinin iyi belirlenmesi gerekir. Bu yeni araştırmanın hemen her bölümde yalnızca gezi kitaplarının değil, onları bilgi bakımından destekleyen başka araştırma eserlerinin, yakın zamanlarda yayımlanmış güvenilir başvuru kitaplannın, geniş bir harita koleksiyonunun kullanılmış olması araştırmanın değerini arttınyor, çok yönlülüğünü ortayalcoyuyor. Gezi notlannın edebi değerinden çok rarihsel ve sosyolojik değeri olduğu hesaba katılmiş araştırmacı tarafından. Araştırmacının geniş bakış acısını, konuya hâkimiyetini anlayabilmek için kullandığı hem eski yazı eserlerin hem de yeni araştırma kitaplarının zenginliği dıkkatten kaçırılmamalı. Osmanlı Seyyahlarının Gözüyle Avrupa adlı araştırma, Türkiye'nin Batılılaşma tarihini aydınlatmada, bu probleme ilişkin yeni değerlendirmeler sunmada bugiine kadar kaynak olarak kullanılan öteki güvenilir kitaplar arasında yerini almıştır. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 584 r f Neredeyse bir yüzyıldır Fransız romantik akımı etkisi altındaki edebiyat, Baudelaire ile ilk değişimlerini ;östermeye başlyordu. İlk başta şiirlerin manzarası değişmişti: Romantiklerin çok sevdiği göl ve dağ manzaraları yerini, Paris'in arka sokaklannın bohem yaşamına bırakmıştı. Şiir