Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tarthe düsülen not ONER YAĞCI E ci. min Çölaşan, bir gazeteci, sıradışı bir gazeteci ama sıra dışı gazeteci olmakla da yetinmeyen bir gazete "Bireysel ve toplumsal belleğimizin çok zayıf" olduğu koşullarda özellikle güncelliği kaybolmayan, hem yazıldığı dönemde ilginç ve önemli olan, hem de içinde bulunduğıımuz dönemde değerinden bir şey yitirmeyen kimi yazılarının gazete sayfalarında unutulmaya terk edilmesine gönlü razı olmuyor. Bunun için de, gerek gazetelerde yazdığı güncel yazılarını, gerekse de dizi yazılarını, araştırmalarını, söyleşilerini kitaplaştırıyor. Çölaşan, yaşamımızı belirleyen olaylann ' perde arkaları"nı aralayarak gazeteciliğın yalnızca olayları haber haline getiren bır meslek olmadığını düşünen bir araştırmacı gazetecilik örneğini, basın dünyamızın bu onurlu geleneğini sürdüren bir gazeteci olarak yaşıyor. Çölaşan, gazeteciliğinin ürünleri olarak birçok kjtaba da imzasını attı. O, bir süre sonra başlayacak olan bir uzun süreci, 12 Eylül'ün habercisi olan ekonomi polıtikalarını irdelediği "24 Ocak: Bir Dönemin Perde Arkası" adını verdiği kitabıyla ilk sınavtnı verdi ve bu ekonomik kararlann önemli bir sürecin başlangıcı olduğu konusunda toplumu uyarma ve gizfi kalmış gerçekleri açığa çıkarma görevini yerine getirdi. ,Bu ilk kitabının ardından " 12 Eylül: Özal Ekonomisinin Perde Arkası" adlı kitabıyla 24 Ocak kararlarının doğal uzantısı olan 12 Eylül döneminde, yani ülkemizin tarihinin son yırmi yilında uygulanan ekonomi politikalarının günluk yaşamımıza getirdiklenne ve götürdüklerine ışık tuttu. Onun, 12 Eylul düzeninin yaşamımıza kazandırdığı soytarılıklardan süzdüğü "Banker Skandalının Perde Arkası", "Yalçın Nereye Koşuyor?", "Yalçın'ı Kim Kurtaracak?" gibi dönemin simgeleşmiş olaylannı kitaplaştırdığı çalışmalar, bir yandan gazetecinin yaşanılaııların derinîiklerini aktarmada nasıl başarılı olacağıntn örneklerini verirken bir yandan da gazete sayfalarında 24 saat ömürlü olan gerçeklerin kitapla geleceğe taşmmasını da sağladı. Bu başardı girişleriyle gazeteciliğin güncellikle sınırlanmış etkisini kitaplaştırarak genişletmeyi gerçekleştiren Çölaşan, gazeteciyazarhk olgusunun kitleselleşmesinin önünü açanlardan biri oldıı. Çölaşan'ın,"Önce Insanım Sonra Gazeteci" adlı kitabında görülen gazetecilik anlayışı, gazetecilik etiğinin uzun süre tartışıfmasını sağladı ve basının da önemli bir sınav verdiği bu süreçte kimi değerlerin savunulması gerektiğini anımsatarak bu görevi yerine getirdi. Çölaşan'ın gerçek gazetecilik anlayışı, ülkemizin başına bela edilen 12 Eylül serüveninin mimarbaşlarından olan ve 1980'li yıllara damgasını vuran Özal'in yaptıklannı irdeleyen ve toplumun haber alma özgürlüğünün bir gerçekleşimi olarak ardı ardına yayımlanan "Turgut Nereden Koşuyor? ve "Turgut'un Serüveni" adlı kitaplarda iyice ortaya çıktı. Onun bu iki çalışması, ülkemizin bir dönemine ve uzun sürecek bir geleceğine imzasını atan Özal konusunda toplumun uyarılması görevini başanyla yerine getiren yapıtlar olarak toplum tarafından da ilgiyle, beğeniyle karşılandı. 199O'lı yıllarda yaşadıklarımızla ilgili olarak da dönemin etküi kişilerinden Tansu ve Özer Çiller'le ilgili' Muhteşem îkili" ve dönemin etkili partilerinden Refah Partisi'yle ilgili "Ah Refah Vah Refah" adlı kitaplarında ise, yine yakın tarihe tanıklığını, olaylann perde arkasını aralaSAYFA 16 Banş Harekâtı gibi olaylara kısacası yaşamın çeşitli alanlarından politikadan ekonomiye hukuktan savaşa, darbeden aşk a mafvadan müziğe, yazarlıktan din bezirgânlığına zenginleşen konularıyla Tarihe Düşülen Notlar, Emin Çölaşan gazeteciliğinin ilginç ve çarpıcı bir örneğini sunuyor bize. Tarihe Düşülen Notlar, tarihi sevenler, yakın tarihimizde yaşanan olaylann aynntılarına ve gizlerine ilgi duyanlar, zengin bir söyleşi yumağıyla buluşmak isteyenler için şaşııncı, keyifli, çarpıcı bir kitap. • Tarihe Düşülen Notlar/ Emin Çölaşan/ Ümıt Yayıncdık/ 400 s. Cazeteclllğln güncellikle sınırlanmış etkisini kltaplaştırarak genlsletmeyl gerceklestlren Çölaşan. gazeteciyazarhk olgusunun kltleselleşmeslnln önunü acanlardan blrl oldu. Gönlü güvercinli bir şair FERHAT ÖZEN maya çalısarak gerçekleştirdi. Emin Çölaşan, toplumdayaşanılanların ayrıntılarıyla bilinebilmesi için söyleşi yönteminden de ustalıkla yararlanan gazetecilerden biri olarak yakın tarihimizin önemli olaylarının merkezinde yaşamış, önemli olaylara tanıklık etmiş kişilerle uzun söyleşiler yaptı ve bunları "Hürriyet" ve "Milliyet gazetelerinde yayımladı. Çölaşan'ın bu söyleşilerinden oluşan "Biz Kırk Kişiyiz Birbirimizi Biliriz , "lcraatın Içinden", "Sor Bakalım", "Bir Dönemin Yazılan" adlı dört kitabı da yakın geçmişi gözlerimizin önüne getirerek, tarihte giz olarak kalmıs kimi olayları açığa çıkarmaya çalısarak usta bir gazetecinin başanlan olarak kültür ve politika tarihimizdeki yerini aldı. Çölaşan'ın söyleşilerden oluşan yeni kitabı Tarihe Düşülen Notlar da ise 19841989 ydlannda yaptığı kimi söyleşiler yer alıyor. Söyleşilerin vapıldığı kişiler de, ele alınan konular da yakın tarihimizin kimi olaylannı aydınlatmaya yönelik. Kimler ve neler mi var bu söyleşi lerde? Emekli Albay Tank Güryay var örneğin, 27 Mayıs sonrasının Yassıada Komutani; Yassıada günlerine, mahkeme sürecine ve Menderes'lerin idamlanna uzanan günlere ışık tutuyor. 27 Mayıs 1960'ta Bursa Valisi iken gözaltına alınmasıyla başlayan bir politikacının, Ihsan Sabri Çağlayangil'in politik yaşamıyla ilgili tanıiuıklarıyla buluşuyoruz. Vesamet Kutlu var, çoğumuz adını bile bilmeyiz, dillere destan bir yasak aşkın kahramanı. 27 Mayıs öncesinin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile fırtınalı bir aşk yaşayan Vesamet Hanım, yıllar sonra bu aşlun öyküsünü anlatıyor Çölaşan'a. Söyleşide, Ikisi de evli olan aşkın kahramanlarının, bir Dışişleri Bakanı ile onun metresi olan bir hariciyeci eşinin politika ile iç içe ve Zorlu'nun idamıyla noktalanan bu serüveni yakın tarihimizin ilginç olaylarından biri olarak aynntılarıyla günışığına çıkiyor. Söyleşinin sonunda Zoriu'nun kızı Sevin Özen'in açıklamaları da yer aüyor. Profesör Türkkaya Ataöv, Doçent Dr. Seçil Akgün, Ermeni sorunuyla ilgili olarak Çönışan'ın konuğu olurken, "Ordulanmızı soğuk ve tirus hastalığı mahvetti" diyen Kafkas Cephesi gazisi, 1915'te askere alındıktan sonra cepheden cepheye koşan Vasfi Cindoruk, büyük savaşın Kafkas Cephesine tanıklık ediyor. Kürt Idris adıyla bilinen Idris Özbir'le mafya dünyasında geziniyor; Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun eşi, Burhan Belge'nin kız kardeşi ve Atatürk'ün dostu Leman Karaosmanoğlu'nun özelllikle Cumhuriyet'in ilk ydlarıyla, Atatürk'ün eşi Latife Hanım'la, Atatürk'ün özel yasamıyla ilgili tanıklıklanyla ilginç bir yakın tarih gezisine çıkıyoruz. Özal'ın Devlet Gezilerindeki Rezalet, geziye katdan bir kişi tarafından ayrınttlanyla aktanlırken, Ozal döneminde değerlerin nasıl Çötaşan'ıiMylefleri GantecUlk etlğl soysuzlaştırıldığını bir kez daha görüyoruz. 197377 arasında Hakkâri'den CHP miUetvekili olan Mikail Uçin'in, Nccmettin Erbakan'ın 1970'li yıllardaki parayla ilgili bazı serüvenlerini, nasıl kuJ hakkı yedilderini, nasıl adaletsizlik yaptıklannı anlattığı söyleşiyi ibretle okuyoruz. 22 Şubat 1962 olaylarında Harp Okulu Alay Komutanı olan Kurmay Albay Turgut Alpagut'un 22 Şubat ve 21 Mayıs 1963 girisimleriyle ilgili tanıklıklan; aynı konularla ilgili 21 Mayıs'ta Ankara Radyosu'nu ele geciren Albay Yaşar Başaran'ın; Talat Aydemir'in oğlu Metin Aydemir'in; Alparslan Türkeş'in; Ankara Radyoevi'ni 21 Mayıs'ta Talat Aydemir güçlerinden geri alan, 12 Mart'ın Deniz Gezmış'lerin idam kararını veren ünlü mahkeme başkanı ve daha sonra Adalet Partisi Milletvekili olan Emekli General Ali Elverdi'nin; Talat Aydemirci Yarbay Mustafa Pakoba'nın; radyoevini ihtilalciler adına ele geçiren Üsteğmen İlhan Baş'm; Fethi Gürcan'ın oğlu M. Ömer Gürcan'ın söyledikleri de yakın tarihimizin bu darbe girişimlerinin perdelerini biraz daha aralıyor. Aynı konuda Talat Avdemir'in Yayınlanmamış Anılan'ndan alınan parça da darbe girisimleriyle ilgili bilgilerimizi çoğaltıyor. 12 Eylul 1980 günü îçişleri Bakanı olan Orhan Eren'in özellikfe 12 Eylül öncesi ve ilgili ilginç tanıklıklari; 12 Mart döneminin TRT Genel Müdürü Emekli General Musa Öğün'ün 12 Mart'la ilgili anılan da yer alıyor kitapta. 1974 Kıbrıs Harekâtına Kıbrıs Türk Kuvvederi Komutanı olarak katılan Emekli Orgeneral Bedrettin Demirel'in ve harekâta Adatepe muhribinin ikinci komutanı olarak katılan Emekli Deniz Yarbav Mehmet Kolburan; pilot olarak katılan Emekli Yarbay Zeki Kılıç'ın; karargâhta kara ve hava kuvvetleri arasında lcoordinatör olarak katılan Pilot Kurmay Albay Behçet Tamuroğlu Kıbns Banş Harekâtıyla ilgili tanıldıklar yapıyorlar. Nâzım Hikmet'i yargılayan askeri mahkemede sorgu hâkimi yardımcılığı yapan Askeri Yargıtay Başkanlığı'ndan emekli olan ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Danışmanlığı ve Cumhuriyet Senatosu üyeliği yapan Emekli General Fahri Çoker'le Nâzım Hikmet'in yargılanması ve Korutürk'le ilgili bir söyleşi de var. Aziz Nesin'le yazarlığın bilinmeyen yönlerini; Öztürk Serengil'le yaşamı ve sinema dünyasını; Zeki Müren'le yaşamı ve müzik dünyasını; tbrahim Tatlıses'le yaşamı ve muzik dünyasını da söyleşiyor Çölaşan Tarihe Düşülen Nodar'da. Kelı bir tarih gezisine çıkıyoruz sanki. Cumhuriyet'in kurulduğu yıllardan bugününe kadarki birçok önemli olayın küllerini eşeliyoruz Çölaşan'ın sorulan ve konuklannın yanıdanyla. 27 Mayıs, 22 Şubat, 21 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi yakın tarihimizin darbe ve girişimlerinden Ermeni Katüamı sorunu, Kıbns Ç Tarih gazltl ok yazmayı, öne çıkmayı, böbürlenmeyi sevmiyor. Gürültüden uzak, ağır ağır, kozasında sessizce örüyor şiirini. Kendini önemsemiyor, kasılma yok. Ne okuyucunun ne de önemli birilerinin dikkatini çekme çabasında da değil. Az ama "şiirin nasını" üretmek istiyor. Şiirde işçüiğe, sabra önem veriyor. Bueüne dek tek kitapta kalmasının nedeni bu. Şair Tekin Gönenç'ten söz ediyorum. Gönlü Güvercinli Kadın" onun tek kitabı.(l) Adı duyulmamış, sessiz bir ozan, dedim; ama şürleri usta işi. Örnekse: "tartılır söz/ terazisinde gözlerinin/ ne zamandır/ değiş tokuş bakışlarımız/ bir kuş uçumu gider geliriz/ ben sana sen bana/ o dudak senin/ bu dudak benim/ biz aslında/ birer sustabyızdır seninle/ ha çıktı ha çıkacak/ kınından" şiiri. (Kuğu Yağması, s. 22) Örnekse: "duyarsın/ derinlerde bir yerlerde/ insanın insana bölünmesidir yalnızlık/ in artık iklimlerime/ aşksa o/ hiç korkma/ nasılsa konuşur/ bütün dilleri (Aşk Konusur Bütün Dilleri, sayfa 24) ' Canlar"da: "uçukmavibiryalnızlığın ortasında/ çıkıp kendimden günde üç posta/ koşar aynalara seslenirim/ bu nasıl ben/ ölümün en çok yakıştığı bu nasıl ben" (s. 28) "Git Git Bitmez Ülkemsin Sen" şiirinde; (s. 46) örneğin... Yine: "biliyor musun/ sen hiç olmadın aslında/ seni yarattım sen vokken/ ellerını yaptım önce/ umulmadık şölenler gizledim gözlerine" (s. 51) derken örneğin, Türkçeyi kullanışında usta işi bir isçilik görüyorsunuz. Hiçbir zorlama yok di linde. Her sözcük gönüllü olarak sanki, kosup geliyor dizelerdeki yerine. Hiçbir ön nazırlık yapmadan, doğaçlama söylenivermiş sözcükler sanki okuduğumuz dizeleri oluşturan. Şiirin sayısız tanımı var. Bunlardan birisi şöyle: Şiir sözcüklerin sevişmesidir. Tam böyle demesek de Tekin Gönenç'in şiirinde sözcükler sevgililer gibi birbirine koşuyor. Kaçanı kovalayan, lcovalayandan kaçan, birbiriyle oynaşan sözcükler... Peki sözcüklerle bu denli oynamak bir güzellik midir yoksa bir kusur mudur? Bu sorunun yanıtı, "Nasıl bir şiir" sorusunun da yanıtıdır saniyorum. Şiir, "alev denizini mumdan kayıklarla geçmeye benziyorsa" (Şeyh GaÜp) Tekin Gönenç'i kudamak gerekir. Çünkü o, bu işi başarmış usta şairlerimizuen biri artık bence. • (1) Gönlü Güvercinli Kadın/ l'ektn Gönenç/ Cep Kttapları A Ş CUMHURİYET KİTAP SAYI 582