Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kapak konusunun devamı. hedef almaktadır: Onlarda karmaşıklığın olmamasım ya da kendi karmaşıklıklarının önceden bilincinde olmayışlarını düşünüyordu. Gene Mahpus'ta anlatıcı Verdurin'lerde Vinteuil ycdilisini dinlerken, sonattan yediliye geçişte çağdaş yapıta özgü karmaşıklığı bulur: eski yapıttaki bir tümce yeniden karşımıza çıkar: "Bu arada yedili tekrar çalınmaya başlamıştı ve sonuna yaklaşmaktaydı; sonatın kimi cümlecikleri sık sık tekrarlanıyordu, ama tıpkı hayatta tekrarlanan olaylar gibi, her defasında değişmiş olarak, farklı bir ritimle, rarklı Dİr eşlikle tekrarlanıyor Çiçek Açmış Genç du, hem aynıydılar, hem deği Kızların Gölşik." (Marcel Proust, Mahpus, gesinde / Marcel çev. Roza Hakmen, Yapı Kredi Proust/464 s. Yayınlan, 2001, s. 255) Klasik olanı karmaşıklıkla tanımak bir kjşkırtma gibi görünüyor. Karmaşık demek, tek bir yasaya bağlanamayan demektir, yalın bir düşünceye indirgenemeyen demektir. Oysa birlİK ve yalınhk klasisizmin tanımına girer. O halde Proust bu anlamda klasik değildir. Gene de Yakalanan Zaman, estetik bir yasa dile getirir, istemdışı bellek kuramını, oluşturulacak yapıtın ükesi yapar. Romana çözüm noktasından yola çıkarak yaklaşan bu erekçi bakış açısını Sartre eleştiriyordu: yaşam özgürlüktür, diyordu. Ama Yakalanan Zaman'ın estetik yasası, tersine, Proust'un roman modelinin karmaşık olmasına engel oluşturmuyordu. Evet, ortada bir yasa vardır ama bu karmaşıkhk yasasıdır, tıpki ikinci termodinamik ilkesinin entropi ilkesinin düzensizliğin artması ilkesi olması gibi. Kayıp Zamanın lzinde karmaşık bir dizgedir ama bunun nedeni, ilkesinin olmaması değil, ilkesinin düzensizlik olmasıdır: Proust dünyanın durumunun düzensizlik oldujhınu anlamıştır. Bu yüzden de Kayıp Zamanın Izinde'nin XX. yüzyılın öbür büyük yapıtlarıyla ortak paydası yoktur. Bütün öbür Fransızca romanlarda çizgisel bir yapı vardır: Mauriac'ta, Bernanos'ta, Malraux'da ya da Sartre'da (Bulantı'nın sonunda Roauentin'in bir caz ezgisiyle kurtulduğu bolümdeki gibi), ikinci Celine'de bile. Evet, Kalpazanlar var doğallıkla, ama o yapıtın oluşturulmasında, sonradan Yeni Roman'da olacağı gibi, fazlaca hile ve ayna oyunu vardır. Kayıp Zamanın Izinde'nin başansı, entropi ilkesine eşdeğer bir şeyin bulunuşuna bağlıdır. Kayıp Zaman ve Yakalanan Zaman'ın ikili yapısı, bir yanda "Combray",öbüryanda 'sürekliTutku" ile "Maskeli Balo nun bakışımlılığı romanın sınırsız biçimde genişlemesine olanak sağlamıştır. 1914'ten sonra Albertine araya katılabilmiştir, oysa o zamana kadar beklenmedik bir şeydir bu, tıpkı hayatın ağını örüp sökmesi gibi. Gelişigüzel ve kaotik karmaşıklığı içerisinde yaşam romanın içine girmiştir; Sartre bunu yapmayı Özgürlük Yolları'nda basaramayacaktır. "Son cildin son bölümü ilk cildin ilk bölümünden hemen sonra yazıldı," diye yazıyordu Proust, "'Arada' kalan her şey sonradan yazıldı." Roman, "Combray" ve Yakalanan Zaman'ın oluşturdtığu iki kutup arasında sabit kalmış ve yaşam onu yazarın ölümüne kadar altiist etmiştir. Sartre'ın varoluş ve özgürlük romanından beklediği her şey Kayıp Zamanın îzinde'de vardır: Nesnel rastlantılar üretme makincsidir. 1908'da, iç daralmasıyla, kendi kaynak düşüncesiyle ilgili olarak " [Bu düşünceden] bir roman mı yapmalı, yoksa bir felsefi çalışma mı; ben bir romancı mıyım? " SAYFA 4 Marcel Proust Guermantes Tarafı/ Marcel Proust/532 s. Sodom ve Gomor« / Marcel Proust/546 s. Swann'ların Tarafı / Marcel Proust/439 s. Çağdaş bir klasik bağlantılar buldukça romanını yeni baştan biçimlendirir. Kayıp Zaman, bir hypertext gibi, yaşam gibi, birbirinden uzak alanlar arasında hiç olmamış bağlantılar gerçekleştirmeye elverişli bir ortamdır. Proust'un romanını her yeniden okuyuşta yeni bir romanın okundtığunun gizliden gizliye duyulması bundandır. Bir basitleştirme olma yazgısından kurtulan ve dünyanın karmaşıklığına ve düzensizliğine uygun uüşen bir kitap biçimi düşleyen XX.yüzyıl yazarlannın sayısı çolctur. Mallarme'nin Kitap'ı, Valery'nin "dizge'si, Wittgenstein'ın albümü ya da Gilles Deleuze'le Felix Guattari'nin rizomu geliyor inMahpus / sanın aklına. "Farklı yönîerden Marcel Proust/ gelen yollar aynı noktalan ya da neredeyse aynı noktaları sürek409 s. li olarak birbirine yaklaşurmış, böylece her seferinde yeni imgeler ortaya çıkarmıştır... lşte bu kitap da aslında bir amümden başka bir şey değildir" diyordu Wittgenstein Felseri Araştırmalar'ı hakkında. Peki ama Kitap, "dizge" ya da rizom ütopyalannı hangi kitap gerçekleştirmiştir? Kayıp Zamanın tzinde kadarını hangi kitap yapmıştır? Karmaşık dizgelerde rastlanan bir başka allak bullak edici özelliğe de Proust'un romanında rastlanır: Gözlem ölçeği ne kadar daralırsa, karmaşıkhk da o kadar artıyor, kaos kuramının gözlemlediği gibi sonunda sonsuz bir karmaşıklık ortaya çıkıyor. Matematikciler fraktallerden söz eder ve Bretanya'da olduğu gibi dalgalarla rüzgânn aşındırdığı, el değmemiş, kayalık bir deniz kıyısını örnek verir: Kıyının uzunluğu ne kadar yakından ölçülürse, uzunluk o kadar artar. Baudelaire olsa, buna "sonlu olandaki sonsuzluk" derdi. Edebiyat da bu tür bir karmaşıklıktan yoksun değildir: Ona ne kadar yakından bakılırsa, söylenecek o kadar çok şey çıkar. Ne var îci fraktallerin kaosunda bir düzen olanağı vardır: îklim ya da borsa gibi karmaşık dizgelerde farklı ölçeklerde sık sık, örneğin bir gün ya da bir yıl boyıınca aynı olaylar gerçekleşir. Dolayısıyla yapıtın genel biçimi bileşenlcrinin her birinde karşımıza cıkar; tümce kitap kadar karmaşıktır. Anlatı çizgisel değildir, artık ereğe güdümlü de değildir, erekselbğin yerini bir tür "kurmaca içinde kurmaca"ya bırakır: Kayıp Zamanın lzinde'nin her uzun tümcesi romanın bütünü kadar karmaşıktır. Gerçek bir Proust okuru Kayıp Zamanın îzinde'nin bütününü okuyandır, diyordum; özellikle de karmasıklığın üst düzeye çıktığı, düzensizlik ve kaosun arttığı orta bölümlerini okuyandır gerçek Proust okuru. Bununla birlikte, romanda romanın kendisi kadar karmaşık tümceler varsa, belki de yalnızca onlan okumak ya da Proust'un yalnızca bir tümcesini okumak yeterli olur. Ama o tümceyi de bulmak gerekir, çünkü Kayıp Zamanın lzinde'nin her tümcesi romanın bütünü kadar karmaşık değildir. Ben bir yol önereyim: Proust'un en uzun tümcesi Sodom ve Gomorra'dadır (Marcel Proust, Sodom ve Gomorra, çev. Roza Hakmen, Yapı Kredi Yayınları, 1997, s. 2224); anlatıcı, bu tümceyi eşcinselleri sınıflandırırken kurar; bu, aynı zamanda romanın en karmaşık tümcesidir: sözdiziminin her dönemecinde yeni türler ve alttürler ortaya çıktıkça sözdizimi daha küçük bölümlemelere iner; sözdiziminin clal budak salması dünyanın kaosunda hızla eriyip gider. Bir tümceyle XIX. yüzyıldan XXI. yüzyıla, türlerin sınıflandınlmasından postmodern kaosa geçmişizdir. • çev.: Ömer Aygün CUMHURİYET KİTAP SAYI 580 Kapmaşık U P dboo Kırmaca Içkıde kunnaca Proust (solda) 20 ya$ında, annesi ve kardeşlyle. diye sorduğunda Proust bu özgünlüğü seziyordu. 1912'de"doğrusu, klasik romana hiç mi hiç benzemeyen bir roman" sözünü kullanır, "uzun bir yapıt"tan söz eder ve ona "roman" der, çünkü bu yapıtta "anı metinlerinin zorunsuzluğu" yoktur ve "katı bir düzenleme"ye sahiptir, ama türünü daha belirginleştirmek elinden gelmez. 1913'teyapıtını önemli bir yapıt, diyelim bir roman, çünkü bir tür roman" diye betimler. Bu tedirginlik, sezgisinin kanıtıdır. BflkiS 8CI8I Kayıp Zamanın lzinde'nin karmaşıklığı, bugün hypertext adı verüenin karmaşıklığından başka bir şey değildir. Kayıp Zamanın lzinde'yi bir hypertext gibi kateder, onda öyle otururuz: Asla bütünsel bir bakış elde edemeyiz, sonııç bölümünde bile, roman bittikten sonra bile Ya kalanan Zaman'ın bakış açısı, olanaklı bütün bakıs açılanndan yalnızca biridir; olsa olsa kısmi ve yerel bakışlar elde edebiliriz; aynca Kayıp Zamanın lzinde onda yaptıjhmız her devinimle birlikte, konumlandığımız her düğümle birlikte çevremizde yeni baştan biçimlenir. Kayıp Zamanın îzinde'de yapılacak her türlü yer değişikliği, yeni görünümler.yeni açılımlar, yeni bağdaştırmalar, yolculuğu sürdürmek için yeni davetler ortaya çıkarır, tıpkı hypertext'lerde ya da zamanuzamı alışıldık biçimlerinden çıkaran, Balbec çevresindekı araba gezintilerinde olduğu gibi. Bu, okurun deneyimidir ama bu deneyimi ilk yaşayan da Proust'tur; Proust romanını boyle oluşturmuştur ve iki nokta, iki özellik, iki sözcük arasında Okırun doneyhni