25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Egemen sövleme karsı 'Minör Polltika' Ali Akay, yeni çalışması olan "Minör Politika"da yaptığı minör okumaları politıkadan sosyolojiye, sosyolojiyle ilişkili olarak da sanata doğru uzanan bir skalada gerçekleştiriyor. AYSEGUL GUÇHAN 1. keşifler, 2. reform, 3. Fransız ihtilali bi;iminde geliştiğini anımsatan yazar, böyehkle, öne sürülen sanayi/modernlik ilişkisindeki eksikliği açımlıyor.(6) Beck'in Kandinsky'nin bir metninden çıkarak 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında bir fark olduğu iddiasıyla risk toplumu kavramını gündeme getirişini ve 19. yüzlın ikili karşıtlıklar yüzyılı oluşunu ve unlardan bir tanesinin doğru olduğu görüşü üzerine odaklandığını anımsatan Akay, Kandinsky'nin yeni sorunun "ya o ya da o" biçimindeki ikili karsıthklann yerini artık "ve" üzerinde temellendirilişini değişik alanlardan örneklerle açımlıyor. Aİthuser'in "Üretim biçimleri birbirine eklemlenir, birbirinin içine girer" ifadesinden çıkarak Pulantzas'ın "Saf üretim biçimi yoktıır, çünkü sosyal formasyonun içinde (...) Uretim biçimleri birlikte var olur"(7) ifadesini anımsatan yazar, bu dolaylamalarla Beck'in, modernliğin asla modern olmadığı; çünkü modernliğin içinde eski öğelerin varlığını sürdürdüğü tezine ulaşıyor.(8) 20. yüzyıl toplumunun "ve"lerin, daha doğru bir deyişle, "ayrışık öğelerin birlikteliğine dayanan" birtoplum oluşunun yarattığı riskleri gündeme getirmesi üzerine, Beck'in risk toplumu kavramının önem kazanmaya başladığını vurgulayan Akay, ekolojik dengesizuklerin yaşandığı bu dönemde sigorta şirketlerinin uzman raporlarına dayanarak sigorta yapmaktan vazgeçmeleri örneğinde olduğu gibi, bilimde ae bir doğruyanhş ilişkisinin doğduğunu belirterek uzman ve sigortacı diyemiyoruz, (...) ya o uzman ya öbür uzman demek zorundayız"(9) iradesiyle modernsonrasının belirsizlik temasına eeliyor.(lO) AliAkay, yine ses getirecek bir kitapla geliyor okur karşısına ..« * * Î E 1 980'li yılların sonu ile 199O'lı yıllann başları, tüm dünyayla birlikte Türkiye'de de postmodernizm üzerine tartışmalann tüm hızıyla başladığı ve gündemi belirlediği yıllar olarak anılacaktır. Bu tartışmalann şiddeti zaman ilerledikçe doğal olarak azalmakta ve yerini dana soğukkanlı, daha irdeleyici, daha doğru ve konumuzla daha ilgilibir deyişle, majörden minöre doğru yönlenmesidir. Ali Akay, yeni çalışması olan Minör Politika'da yaptığı minör okumaları politikadan sosyoloiiye, sosyolojiyle ilişkili olarak da sanata doğru uzanan bir skalada gerçekleştiriyor. Daha yazının baslangıcında, Akay'ın minör okumasının küçiik "s" ile yazılan bir sosyoloji açısından gerçekleştirildiğini ve Comte ve Durkheim'ı izleyerek büyük "S" ile sosyoloji yapan okuldan ve "ergen" entelijansiyanın söyleminden farklı bir okuma olduğunun vurgulanması yapıtın "okunması" açısından bir önkoşul gibi duruyor. Bu minör okuma çahşma boyunca, disiplinlerarası birvol izleyerek çağdaş dünyanın değişik, fakat kesişen görünümlerini "temaşa' ederek ve postyapısalcı düşüncenin verilerini kullanarak özetle, ikili karşıtlıkların varlığım yadsımadan, fakat, ağsı bir strüktürün varlığını duyumsatarak gerçeldeşiyor. Bir sanat tarihçisi olarak, kuşkusuz, bu satırların yazarını en çok ilgilendiren yön, Akay ın sanatsal yaratı üzerine gerçekleştirdiği ve referanslarını çok geniş bir disiplinler ve metinler alamndan alan okumaları. "Çağdaş sanatın gelmiş olduğu son durum minörlüktür' (1) görüşünü ileri sürdüğünde yükselen "Minör lük nedir?" sorularının bu çalışmaya neden olduğunu(2) belirten Akay, "yüksek olduğu iddia edilen burjuva kültürünün dışında, akademik olanın, sosyolojik olanın dışında, sosyal bilimlere ait olanın dışında, akademik resmin, plastik sanatların dışındaki"(3) oluşumları imleyen minörlükle kurduğu ilişkinin kısmen Istanbul Bienali sırasında oluştuğunu vurguluyor.(4) Sanatın sosyolojik yönünü vurgulamaa özen gösteren tavnnı pekiştirircesine, ir sosvolog olarak sanat pratiğini de deneyimleyen Akay'ın, kitapta, dolayımlarla "söktüğü" ve alttan afta, diğerleriyle sıkı ilişkiler içerisinde olan temel kavramlardan bir modernlik. Modernlik kavramını ilk olarak Alman sosyolog Ulrich Beck'in 1986 yılmda yayımladığı Risk Toplumu adlı kitabında önerdiği düşünümsel (reflexive) modernlik anlayışını ele alarak irdeleyen Akay, Beck'in, modernliği sanayi toplumuyla birlikte ele alışını sorunsallaştınyor.(5) Hegel ya da Hegel'den yola çıkarar Habermas'ın Modernlik Üzerine Söylem adlı çalışmasını gönderme yapan ve Hegel ve Hebermas da modernliğin Moıtepııflğin Hr JBhomtPUfcılyomı E Akay'ın referanslarla, dolaylayarak sanatsal yaratı üzerine okumalannın en keyifli alanını oluşturan bölümler emek, çalışma ve aylaklıktan hareket ederek ulaştıöı çıkarımları sergilediği bölümler... Uretim, emek ve emeğin sömürüsü üzerine kurulu bir dünya tarihine karşı, Paul Lafargue'ın ve Malevitch'in "minör" metinlerinden yola çıkan Akay'ın değindiği ük metin 1883 ydında yazılmış: Tembellik Hakkı. Lafargue'ın kapitalızmin insanlan çahşmanın kutsallığına ikna edişini, bunu yaparken de Antik Yunan'da yurttaşlann çahşmayıp bu aşağüık işi kölelerin yapışını, çahşmanın bir dogma oluşunun Hıristiyan ortaçağda gerçekleştiğini zikreden yazar, çalışma aogmasının kapitalizme bağlanışını irdeleyerek emeğin özgürleşmesi kavramınageciyor.(15) Ortaçağdan farklı olarak yeni dönemde emeğin özgürleşmesi kavramınm, özünde, emeği özgürce satabilme özgürlüğü olduğunu vurgulayarak kolgücünün yaptığını çok daha kısa sürede bitiren maıcineleşmeyle birlikte nasıl oluyor da işçinin çalışma süresi kısalmıyor sorusunu sorup, bu kez Manc'ın artı değer teorisine geçiyor: "Peki artı değer teorisi nedir? Üretim eğer zaman üzerinden kurulursa, 19. yüzyılda olduğu gibi, bir insan harcadıMndepnRk vs ayManma ğı emek gücünün saatinin hepsini kendisi için harcamıyorsa, burada artı değer Modernsonrası düşüncenin yeniden var demektir. Demek ki artı değerin oltartışmaya açtığı Aydınlanma, bu kez yiması için Lafargue'ın söylemiş olduğu ne Ulrich Beck'in metni üzerinden bir gibi, çahşan isçinin aynı zamanda harcayapı sökme tabi tutuluyor ve Beck'in bir dığı gücün tekabülü olacak olan sadece sanayi modernliği, diğeri düşünümsel ücreti olmayıp, toplumsal olarak da seolarak adlandırdığı ikili Aydınlanma irfil koşullarda hayatını sürdürmesiyle birdelemesini ele ahyor. leşen bir teoriyle karşı karşıya kahyoruz. Aydmlanma ve dolayısıyla entelektüelBu sefalet Marx yahut Lafargue'ın baklerin konumunun sanayi toplumunda ve mış olduğu anlamda iktısadi değil, pişik öncesindeki gelişimini 17. yüzyıl Fransayahut psikolojik bir sefalet; çok çalısıp sı'ndaki bir örnekten hareketle ele alan kazanıp hayatını anlamsızlaştıran bir kiAkay, "eskiler" ve "yeniler", yani "antikşinin sefaletidir. O bakımdan ikisinin ayler" ve "modernler tartışmasının yapıln ayn ama birlikte işledıği daha modern bir tei"(6) Bu noktada çahşan in sanın boş zaman sorunu çevreye giriyor ve tembellik haklunın olup olmadıöı, tembellik halduna kimlerin sahip olduğu irdeleniyor. Sonuçta, çahŞanın ürettiği artı değer sayesinde sermaye biriktiren kapitalistin sahip olduğu tembellik hakkı, çahşan insandan her incelik düşünülerek alınmış gibidir. Bu inceliklerin başında Internet teknolojisinin geldiği açıktır. Alışveriş Internet üzerinden yapılmaktadır, mektuplaşmalar için artık kırtasiyecilerden kâğıt, kalem ahşverişi yapılıp mektup yazıldıktan sonra postaneye gidilmemektedır, melctuplar elektronik posta aracıhğı ile an içinde alıcıya ulaşmaktadır, gazeteAll Akav'ın, kitapta, dolavımlarla "söktuğu" ve alttan alta, dlâenenyle sıkı lllskller İçerisinde olan temel kavramler înternet üzerinden lardan bir modernlik CUMHURİYET KİTAP SAYI S72 dığı ve Kardinal Richelieu tarafuıdan kurulan Fransız Akademisi'nin, bugüne değin ulaşan ve kökeni YudaHıristiyan düşüncesine değin uzanan "ilerleme" kavramına ulaşıyor.(ll) Sözü edilen tartışmanın önemi, yine modernizmin içinde banndırdığı "eski" ile ve "modern söylemin iktidarla olan ilişkisini sorunsallaştırıyor olması. Bu tartışmanın başlatıldığı kurum, yukarıda da vurgulandığı gibi, Kardinal Richelieu tararından kurulan Akademi. Kardinalin kraliyet ile olan ılişkisi bir baska sorunsal; çünkü Richelieu, çevresinde topladığı edebiyatçılarla entelektüel bir güç oluşturmaktadır ve Fransızca yazmayı yeğ'eyen entelijansiya aracüığıyla Fransısca evrensel bir kültür dih' olma yolundadır. Bunda Descartes'in Yöntem Üzerıne Söylem adlı çalışmasını Fransız halkının okuması için Fransızca yazmasının katkısı büyüktür. Dolayısıyla, ona yanıt verenler de Fransızca yazacaklardır. Örneğin Leibnitz sonraları Descartes eleştırisi yaparken Almanca değil, Fransızca yazacâktır.( 12) Bu açıdan nem Richelieu'nün atılımı, hem de Descartes'in Yöntem Üzertne Söylemt, Avrupa'daLatin dilinin egemenliğine son verip entelijansiyanın sahip" olduğu değil, halkın konuştuğu dilin egemenliğinı başlatır. Böylelikle, Fransız Akademisi bir aydınlanmanın öncüsü olarak Fransızcaja aydın ile halk arasındaki Uişkiyi kuran bir öğe haline getirir. Bu aynı zamanda önemli bir politik olaydır. Richelieu böylelikle 14. Louis ile birlikte kraliyete yeni bir saygınlık kazandınrken diğer yandan kültürel muhalif olan ve Akaaemi çevresinde toplanan edebiyatçılar, politik muhalefetin de bir tür öncülüğunü yapar. Bu çevre kraliyet desteklidir, ancak Fransız Akademisi tıpkı lonca gibi işlemektedir. Loncalar bir tür bağımsızlığı olan kurumlardır ve emirleri kraliyetten almazlar. Bağımsızlık sayesinde ekonomik özerkliğini korur ve uluslararası alanda serbestçe devinebilir.(13) Edebiyatçılan bünyesinde toplayan Akademi de Richelieu ve bağlı olmakla birlikte, yazarlar bir birlik olarak örgütlenmişler ve lonca oluşum yasalanna göre serbestiye sahiptirler. Bu serbesti de, aydınla rın düşündüklerini serbestçe söylemlerini eüvence altına almaktadır. Bu nedenle de, hem iktidarla ilişkili olup hem de muhalif olabilen bu kurum, iktidann içten çökertilmesine katkıda bulunacaktır.(14) EiMk, çafcşma va aytatth üzerlm SAYFA 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear