25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 K U R L A RA "Sanatçt da, eleştirmen de düşüncelerinde, duygulannda hür olmatt, bağımsız olmalı, içinden geldiği gibi hareket edebilmeli, inanmadıgU, doğru bulmadığı görüşlere uymaya zorlanmamalı, baskt alttnda tutulmamalı. Sanat alamnda da, eleştiri alamnda da 'öğüt'lerin, 'yol gösterme'lerinyeri vardtr, ama ürkütmenin,yıldtrmamn, yani 'yasaklar koyma'mn yeri yoktur. Bu sözlerin yamstra şunu da söyîemeliyiz: Sanatçmın, eleştirmenin bürlüğü, herhangi bir vatandaştn hünütünü aşan bir şey değildir." Yukandaki alıntı ilk kez, Yeditepe dergisi'nde 1 Mayıs 1954 tarihinde yayımlanmış sonra da eleştiri ve denememizin büyük ustast Memet Fuat'm 1960yılında yayımlanan ilk küabt "Uüşünceye Saygı"nın başmdayer almıştı. Memet Fuat, yazarltk ve yaymcıltk yaşamı boyunca, yukandaki alıntıda belirttiSi yasakçt kafalana mücadele etmiş, kalemini bu yolda kullanmış bir düşütt adamı aynı zamanda. 1946 ytlından bu yana yaytmladığt 67 kitabı bunu somut biçimde kamtlayan örneklerle dolu. Kapak konumuzu Memet Fuat ustamıza ayırdthmız bu sayı, bu konuaaki en kapsamlt saytmız. Ustamızsoruîartmtza oldukça aynntılıyanıtıar verdi. memet Fuat Konusunda her zaman başvuracağtnız bir kaynağtntz var artık elinizde. Bol kitaplı günler!.,, FETHINACI Unutulmuş bir roman (2) omanın dördüncü sayfasında Recai Beyin başına geleni öğreniyoruz: "Onun gibi bir adamı, bir küçük odaya kapatıp önüne dosyalar koymak, yapılır şey miPKeşke uzak bir ile sürselcrdi." Aynı saytada: Çakmağını iki gün önce doldurmuş, çakıyor, yanmıyor; tepkisi: "Kazıkçılar. Sahtekârlar. Bunlann ncpsini toplayıp tıkacaksın içeriye ki..." Recai Beyin niçin küçük bir odaya kapanldığını 23. sayfada öğreniyoruz: "Öfkesi tuttu mu gözü hiçbir şey görmez. Üç ay öncc de bu yüzden aldılar onu görevden, o küçük, tozlu karanlık odaya tıktııar. Binnur gitmemiş olsaydı, o oğlanı öyle dövmezdi ihtimal. Bir senatörün oğluymuş oğlan. Yinc de, yukardakiler istemiş olsalar onu kollayabilirlerdi./ 'Şimdilik göze pek görünmesin,' demiş Genel Müdür./Bahane. Onu hiç kimsenin sevmediğini biliyordu orada. Binnur yüzünden de. Doktor da ortalığı kanştırrruş olabilir. Dedikoducunun biri." Recai Beyin nitelikleri: "Attığını vurur. Atış talimlerinde kimse geçmedi onu bugüne kadar. (...) Geldiğinde tahtakurusu yuvasıydı karakol. Nezaretnanede fareler cirit atıyordu. Hela bok içindeydi. Hepsini temizletti." (s. 24) (Recai Beyin evi de çok düzenli. Her şey yerli yerinde. Tertemiz bir ev.) Işine bir gün bıle geç kalmamış. "Yaz, kıŞjgece, gündüz. Bir, anasının öldüğü sabah." Tutumlu: "Ayakkabılannı yeni pençeletmiş." Kızağa çekildiği için her gün iki gazcte alarak vakit öldürmeye çalışıyor: "On altı ölü. Kimliği bilinmeyen kişılerin açtığı ateş sonucu. Başbakan, 'Çok elim bir haaise,' demiş." (s. 34) Roman, 1982'de yazılmış, terör devam ediyor. Sevmiyor gençleri Recai Bey:" Kalabalığın çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. Tiksintiyle buruşturdu yüzünü. Bunlar da kendilerini adam yerine koyuvorlardı ha... Yalnız onlar olsa iyi. Büyük büyÜK adamlann dilinden düşmüyordu: Gençlerimiz, gençlerimiz..." (s. 49) "Komiser Serdar'ın vurulduğu gecenin ertesiydi. O gün eline geçen herhangi bir anarşisti gırtlaklayabdircli." (s. 70) "Insan polisim demeye utanıyor. Alay ediyorlar bizimle. Silindir gibi geçrnek gerek bunların üzerinden. O da yetmez. Bir mahallede birini yakaladın mı, manallenin tümünü ateşe vereceksin. Acımak yok. Analannı, babalarını, kardeşlerini, sülalelerini yokedeceksin... (...)Neçıkarsa,bövlesırtıpek, karnı tok olanlann vcletlerinden akıyor. Bir elleri yagda, bir elleri balda, ne bok yiyeceklerini bilemiyorlar. Hepsini temizleyeceksin bunlann. Analan, babaları dahil." (s. 80) "Şimdi, elinde güç olsa, §u anarşistleri de öyle, bir odun yığınının üstüne yığar, yakardı cayır cayır. Bir ikısini ipe çekmeide olmaz bu iş. Yakacaksın. Topunu birden..." (s. 86) R y Erhan Bener "Kendisi de tam olarak bilmiyor ne zaman ölmüş olduğunu, Belki Komiser Serdar'la birliktc vurulmuşlardı. Belki daha sonra, o yüz bin lirayı aldığı zaman. Belki daha çok küçükken, kardeşiyle birÜkte ölmüştü o yangında. Vücudu yanmarnıştı ama, ölüm daha o zamandan girmişti vücuduna." (s. 114) Erhan Bener'in çızdiğı Başkomiser Recai Beyin rüşvet alabileceğini düşünemiyorum. Erhan Bener, zaman zaman, yaratuğı roman kişisinden öç almaya çalışıyor. "Onun (Binnur) o yığınla kitabmı da, sonsuz bir kin ve öfkeyle, geceler boyunca, hiç usanmadan, teker teker yırtmış, çöp tenekesine doldurmuştu. Bütün suç o kitaplardaydı. Kitaplardaydı. Her türlüsünden nefret ediyordu kıtapların. Bu yeni işine başlamadan önce, gazete bile okumazdı. önce kıtaplan yakmalıydı. Ders kitaplarını bilc. Bir süre, kimsenin kitap okumasına izin vermemeliydi. Belki daha sonra, çok sonra..." (s.129) "Ashnda, herkes suçluydu bu dünyada. (...) Onun için belki de en iyisi, atom bombasıyla mı olur, hidrojen bombasıyla mı olur, şu insan denen yaraüğı tümden temizlemekti yeryüzünden." (s. 189) Komiser Recai Beyin polis olarak portresi böyle. • ,. Recai Bey, "Kimsem yok benim." (s. 14) diyor. Kimsesi olmayan biri gibi yaşıyor: Evi, çok düzenli. Çoraplan ve mendili radyatörün üzerinde, tabancası komodinin üstünde, sürahinin agzı tıpalı, üzerine ters çevrilmiş bardaiı, ilaç şişesi ve sinek raketi yerde, ayak ucunda. Akşam, yatmadan bulasığmı yıkıyor. Çorap çckmecesinde çoraplan birbiri kine sokulup düzgünce verleştirilmiş. Fanilalan, donlan, mendilleri nepsi düzgün. Katlı. "Eskiden hıc böyle degildi. Eskiden dedi^i, üç ay öncesi. Üç aydır cok şey değişti. (...) însanın kendi ölümüne auşması kolay değil." (s. 15) "Hiçbirişyok.Üçaydanberi." (s..J6) "Öfkesi tuttu mu gözü hicbir şey görmez. Üç ay önce aldılar onu görevden, o küçük, tozlu karanlık odaya tıktılar. Binnur gitmemiş olsaydı, o oğlanı öyle dövmezdi ihtimal. Bir senatörün oğluymuş oğlan." (s. 23) "Sabahlan onu almaya kimse gelmiyor artık. Servis bile yok. Önemsiz bir memur o şimdi." (s. 25) Binnur adı ilkin romanın dördüncü sayfasında geçiyor: "Binnur gider gitmez." Sonra beşinci sayfasmda geçiyor: "Bınnur'un gündelikçi kadından farkı yoktu. Daha da beter. Gündelikçi kadın hiç değilse yerleri silip süpürüyor, camlan temizliyor, o onu da yapmazdı. Hicbir şey yapmazdı. Durmadan sigara içerdi, Her gün bir şişe şarabı bitirirdi./ Düşünüyor. Nerdeyse üç ay olmuş Binnur gideli ve o bu eve taşınalı. (...) Onu mııtlu etmek için hicbir şey yapmamıştı Binnur. Başının belasıydı. Recai Beyi öldüren, Binnur'dan başkası değildi." "Binnurvarken...", "Binnurgideli...", "Binrur gitmeden önce...", "Bütün suç Binnur'da..." Binnur romana birgiriyor, giriş ogiriş. Recai Bey, Binnur'u 142. sayrada görüyor; Erhan Bener, zamanı diiz bir çizgide vermiyor, ileriye gidişlerle, geriye dönüşlerle veriyor. Recai Bey, "Nicelerini görmüştü burada. Bu kızın onlara benzemeyenbir yanı vardı. Ürkek ve kuskulu bir duruşu vardı. (s. 142) Kız, Akşam Kız Sanat Okulu öörencisiymiş. Recai Bey kızıyor. "ötekilerden değildi bu. Ne SiyasaUı, ne Örtadoğulu. Yoksul bir ailenin kızı olduğu belli. Ne anyor ötekilerin arasmda? " Recai Bey, kızı serbest bırakıyor: " O kızın başına bela olabileceğini neden düsünmemişti o akşam? Gözleri bağlanmıştı. Daha doğrusu... Meraktan da öte bir şey. (...) O zamana kadar nice alımlı, gösterişli kadına yüz vermezken, nasıl olmuştu da, o suratına bakılmayan kızla birlikte yürümekten, anlatümaz bir noşnutluk duymuştu ve bunun nasıl bir tehlike yaratacağını fark edememisti?" Kızın parası yoktur. "Kimsem yok. Hcm bu saatte eve gidersem, babam beni öldürür." Recai Bey, Baban yaşında sayılınm. Bu gece bende kalırsın. Yürüyelim." (s. 157) Sonra, 166. sayfada: "Binnur'laevleninceye kadar televizyon gereksinmesi duymamıştı. Binnur istemişti." Recai Bey, Binnur'u "önünden kaçamadığı yazgı" olarak görüyor, "Binnur, ibIisin ta kendısiydi. Kimse basa çıkamazdı onunla." diyor, "Ne sersemlikti benim yaptığım..." diyor. "Sen benim kanmsın. Beni boynuzlamaya kalkarsan, seni vurunım, haberin olsun." diye gözdağı veren Recai Beye Binnur'un cevabı: " Aptal. Beni böyle kıskanmana hiç neden yok. Senden de, o oğlandan da, babamdan da, bütün erkeklerden de nefret ediyorum." (s. 136) Binnur'un "sevici" olduğunu71. sayfadaöğreniyoruz: "Bir erkek gibi abanmıştı Binnur, komşu kadının üstüne. Bir erkek gibi sürtünüyordu, gidip geliyordu..." (s. 71) 92. sayfada romana adını bilmediğimiz "O kız" girer. Recai Bey, hastadır. "Giriş katındaki kız , "Elindeyuvarlak birtepsi, tepsinin içinde bir küçük tencere, bir tabak." Eczaneden söylemişler Recai Beyin hasta olduğunu: "Size çorba getirmiştim de." Ayrıca, "Tepsiye zor sığıştınlmış tabakta da, kızarmış bir tavuk budu vardı." Recai Bey önce bu insanî ilgiden sıkılır ama tencerenin kapağını açınca durum değişir: "Tam da onun beklediği gibi bir çorba. Şehriye değil. Yoğurdu yayla çorbası. Kolayına kaçmamış demek. Özenmiş. Elinden iş gelen bir kız bu. O koca kıclı, blucinli kızlar gibi değil. Binnur gibi değil.' (Başka kız tanımıyor ki! FN) "O kız" romana girdikten sonra Recai Beyde bir değisını başlar. Hayaller kurar: "Bir çocuğu olsaydı. Bir kızı. Şu giriş katındaki kız gibi bir kız. (...) Şu kız gibi, hanım hanımcık bir kızıolsaydı." (s. 97) "Şukızasöyleseydi, daireye telefon etsin diye. (s. 108) Şimdi, şurada ölecek olsa, o köpek hemen farlana vanr. Bir de belki o kız." (s. 109) "Şimdi, kız yine çıkıp gelirse, elinde bu kez bir çaydanlıkla?" (s. 111) öylesine güzel, öylesine sevimli bir ka, ne diye tutup, o iğrenç görünüme aldırmadan koluna girsin, ona yaraîm etmeye kalksın, gece, evine, çorba pişirip getrrsin?" (s. 111) "Neden kapı çalınmıyor? 'Bu sabah nasılsınız?' demeye gelmiyor? O kadar mıydı hepsi? Bir tabak corba,° (s. 122) "Oysa okınn evi ncgüzeldir... Her tarafta ciçekler vardır." (s. 124) Recai Bey, "o kız"la aüşsel konuşmalar yapar. (ss. 124125) "Ne yapıyordur şimdi o kız? îşine gitmiş midir? Ayaklan üşümüyor mudur? Küçücük ayak parmaklarını oynatıp duruyordur ayakkabılannıniçinde..." (s. 130) "O kız'la yaptığı düşsel konuşmalar Recai Beyi mutlu ediyor. Erhan Bener'in romarunda en sevdiğim bölüm, "o kız"lı bölüm. tnsanlıktan çıkmış, işkence yaparken kanınm damarlarında sımsıcak aktığını duyan, parmağını karşısındakinin iman tahtasına bastıra basüra sorularmı yönelttiği zaman, "Böyle bir sorgudan sonra, çok kez, donunun ağının ıslanmış olduğunu fark" eden bir polis, "o kız"ın insanca davranışı karşısında insanlasma sürecine giriyor ama Erhan Bener, böyle bir polise, daha fazlasını vermiyor. Böcek, nefis bir roman. Roman zamanının düz bir çizgide olmaması Erhan Bener'e rahat bir kurgu olanağı sağlıyor. Bu olanağı fazla kul landığı için de zaman zaman roman kişisinin yalnızca somut varlığını deöil, iskeletini de görüyoruz; Erhan Bener, sanki bir problemi önceden beürlemiş ve bu problemi çözniü^. Bu kurgu ustalığı, zaman zaman romanın gerçekliğini zedeliyor gibi geldi bana. Ama son zamanlarda okuduğum romanlar içinde en başarılısı Böcek. • SAYFA 3 "OİOL.." MMRacalBay TURHAN GÜNAY Imtlyaz sahlbl: Çağ Pazartama Cazete Dergl Kltap Basın ve Yayın A S. Adına Berin Nadl Yayın Danı$mani: Turhan Cunay Sorumlu Müdür Fikret llkiz Cörsel Yönetmen Dllek llkoruro Baskc çaödas Matbaacılık Ltd. Sti. idare Merkezi: Türkocağı Cad No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212)51205050 Reklam: Medya c Recai Beyin "görev" anlayışı: "Oysa, görev yapılırken duyguların bir yana bırakılması gereKtiğini hepsine öğretmişlerdi. Karşılarına çıkanların insan olduğunu düşünmeyeceklerdi. Yalnız suçlu vardı. Yalnız onlann birer suçlu olduklarını, topluma zarar verdiklerini düşünmeye haklan vardı. Bu yüzden katı olmalıydılar. Onlann aa çekmelcrinden etkilenmemeliydiler. Ates olmayan yerde duman olmazaı. Hangi nedenle olursa olsun, karakola gelen bir adamın suçlu olduğu kuşkusuzdu. (...) Başkomiserliğe yükseldiginde arkadaşlan kıskanmışlardı orju. Oysa, hakkıydı bu onun. Arkasından homur homur homurdandıklarının farkındaydı. Karakola geldiği eünün akşamı, bütün memurların masalarına birer kâğıt bırakmıstı. Görev sırasında gazete okumak, hikâye anlatmak, anıiral battı oynamak yasaktı. Karakol pırıl pınl olacaktı. (...) Pis ve uzun tırnaklı, iyi traş olmamış, bıyığı düzeltilmemiş, gömleği kirli, pantolonu ütüsüz olarak karakola gelinmeyecekti." (ss. 101102) Erhan Bener'in Recai Beyindc Orhan Kemal'in Murtaza'sından çizgiler var. 542 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear