25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

deniylc kendisini tek başına okula bile göndermeyen ailesinin baskısından kurtulmak için evlenmck istcmcktcdir. Bir gün, hiç görmediği, hiç konuşmadığı Altaf adlı biriyle sözleri kesilir. Çevresindkiler ne kadar şanslı oldıığunu söylemck için birrbirleriyle yarış ederler. Bir devlet kurumunda mühcndis olan AJtaf, Dakka'nın en lüks semtlerinden Culşan'daki kendi görkemli evinde oturmaktadır. "Güzel insanlara hiç ilgisizkalmayan" Hira, yakışıklı AltaPlaevlendikten sonra düşkırıklığı yaşamaya başlar, çünkü Altaf iktidarsızdır ve bıınu kabul etmemektedir. 1 üra'nın yaşamı evde tutsaklık gibidir. Zamanını yatak odasında geçirmckte ve kocası onun evin temızliğinin, hizmetçilcrinin, ycmcklcrinin denetlenmesi işini üstlenmesi için zorlamaktadır. Annesi ona hep, "tyi bireşin görevlcrinden biri de, kocasının evini güzelliğiyle süslemck, parlak kişiliğiyle evin mutluluğunu, kocasının ailcbinin saygınlığınıpekiştirenbirsimgeolmaktır.' demiştir ama Hira, bu evde var olma nedcnini sorgulamaya başlar: "Altaf'ı mutlu etmekiçin vardım, hem moral hem fiziksel mutluluğunu sağlamak; ailesinin de gönencini, saygınMını korumaya katkıda bıılunmak... Peki benim mutluluğumu kim sa^lavacak?.." Bu sorgulama sonucunda eğitimini sürdiirme tasansından vazgeçer ve kapatılmış bir yaşam sürmek zorunda kalır. Çevresindeki tüm kadmlar "tüm yaşam larını, titizlikle, bağiı okluklan erkeği hoşnut etmeye adamışlardır." Ve Hira da öyle yetiştirilmiştir ama "birlikte yaşamak zorunda bırakıldığı" adamın tutsa&ı olmayı onuru kabul edememektedir. Iktidarsız bir kocanın koynunda geçmeye başlayan uykusuz gecelerden, kendini dine vermiş bir kayınvalidenin çekilmezliğinden başka bir şey olmayan yaşamından hoşnut değildir. Kocası, cinsellikle ilgili bir sorunu olduğunu kabul etmemekte ve Hira, yalnızlık içinde allak bullak olmaktadır. Anlatının bundan sonrası Hira'nın girdiği savaşımı, doktora gidişini, cinselliğin nc olduğunu anlayışını, kocasından dayaklar yiyişini, evinden kaçışını, kendi ailesinin onu ayıplayıp geri göndetmcsini, tekrar kaçıp bir işte çalışmaya ve kurtuluş için adımlar atmaya başlayışını anlatmakta ve özgürlüğün, özgürlük için savaşmanın cn yike değer olduğunu vurgulamaktadır. Bu savaşımın sonunda, anlatının son Bothnia Körfezi denen suskun bir yörede, ö'zellikle bir yazar için çok gereksinilen banşçıl bir yere kavu$tum. Geçirdiğim ruhsal deprem, yurdumdan uzaklara zorlanıştm beni çok sarstı. Zor bir yaşatna adım atmıştım. Ama PEN'dcki dostlar beni asla yalnız bırakmadılar. satırlannı oluşturan aşk. Hira'nın özgürlüğü yakaladığının da habercisidir: "Kimse ona sarılmamı, onu kendime çekmemi cngelleyemezdi. Kimse ve hiçbir yasa. Beni uzun zamandır kemiren yoksunlıığun, nihayet yumuşamaya, bedenimi terk etmeye başladığını duyuyordum. Susuzluğumu gidermenin çok kolay bu kadar basit! olacağı başka bir dünyaya giriyordum." << mi? Ya boşananlarla ilgili gerçeklik? Sınava girecck olan kızrn başarısı için duaya gereksinmesi vardır ve dua üfleyen Hoca ile karşılaşan kızın duygulan şunlardır: Iloca ellerini başıma koydu, sonra omuzlarına, sırtıma indirdi, beni kendine bir an çekerek. Kuran'dan birkaç ayet okuyarak üzerime üfledi. Bir yaprak gibi titriyordum, kendimi onun kollarında hapsolmuş hissetmek kötü bir duyguydu. Saçlarıma içine çekiyordu ;>aıikı. Soluk almaya cesaret edemedim... Ycniden elleri üzerimde gezindi, sırtınıdan kollarıma, kollarımdan gö^süme uzandı, orada bir süre hareketsiz durdu. Şöyle mırıldandjğını işittim: AUah'ın saflığı işte burada duruyor, bir gün bu saflık uçup gidecek, sen yolunu şaşırtmalarına izin verme!.." Dinin ticaretle ilışkisini belirleyen "Din, şu sıralarda parlayan bir ticaret alanı... Dinleyakındanilgilenen insanların daha bencil olduklarını düşüncbilir miyiz? Belki de insanları bencil yapan dindir" düşüncelerinin çığlığa dönüştüğü bir ülke yalnızca Bangladeş midir? "Bir Kadın Yazgısı" adlı kitabın ikinci anlatısı olan "Seçenek"in, içinde bulunduğumuz yaşama koşullarına denk düşen sorunlarla iç içe bir yapıt olarak okunmaya değer bir anlatı oldıığunu vurgulayarak son satırlarındaki bir çağrı ile noktayı koyalım: "Yaşamda gerçekten bir dosta, yanında kendini iyi nissedeceöin birine ihtiyaç var... Beni ilgilendiren tek kişi scnsin, sen benim gerçek dostumsun, bir anneden, bir kardeşten daha yakınsın..." • (*) Bir Kadın Yazgısı Seçenek/ 7h lıme Nemn/ Çevıren Biilent Berkman/ Cumhuriyet Kitaplan/Mart 1999/192 s. Bir ticaret alanı Hfra'ıun savaşmu Kitabın ikinci anlatısı ise "Seçenek" adını taşıyor. Iki bzkardeşin birbirine yazdığı mektuplarla insanfığın yüzlerce yıldır çözemcdiği kadınların ezilmesi sorununun ve yaşam biçiminin sorgulandığı bu anlatı da, Doğu toplumlarındaki kadın olayını sergiliyor. Bu anlatıda karsılaştığımız gerçeklik de ülkemizdeki kadın gerçekliğiyle ilginç bir biçimde örtüşüyor. Dünyanın çeşitli ülkelerini görüp de oralarua öğrendikleriyle kendi ülkesinin yaşamını karşılaştırıp çağdaş bir yaşam biçiminin hakkı olduğunu düşünen, bu düşüncesini gerçekleştirmek için cesur adımlar atan bir kızın yaşam deneylerini aktaran "Seçenek", aynı zamanda dinsel bir yaşam biçiminin kıskacları altında, boşinanlarlaköreltilen başka yaşam Saçener > ları da büyütej altına alıyor. Örneğin, "Lrkekler beni hep şasırtacaklar! Evlenmeden önce yığınla kızla birlikte olurlar, sonra da kadınlarının yaşantısındaki ilk erkek olmamayı katla nılmaz bulurlar. Neden Nupur, bana açıklasana! Kızlık onlar için neden bu denli bafilayıcı!" düşüncelerinin toplumumuzaaki "bekâret" konusuyla aynılığını kim yadsıyabilir? Aşk konusundaki şu düşünceler de günümüzün gerçeklifii değil mi?: " Yaşamımın bir bölümünde, yalnızca aşkın bana özgürlük ve mutluluk getirebileceğini düşündüğümü söylemeliyim. Herkes gibi ben de aşk tutKunuydum. Ama anladım ki bizim toplumumuzda, aşk, crkeklerin kadınları ağlarına düsürmek, iktidarlannı dayatmak, yaşam DOyu kendilerine hizmet etmelerini sağlamak için kurdukları bir tuzaktan başka bir şey değil." Örneğin, "Kayıp kız, erkeklerle fazlaca görüşen kızdır! Bunun tek bir anlamı var, erkekler doğru yoldan çıkmazlar. Ötc yandan, ülke bir baştan bir başa erkeklerin bu kayıp kızlarla karşılaşabilmeleri için ayrılmış yerlerle dolu... Ama erlere giden kızlarla sık sık görüşen er:ekler yoldan çıkmış sayılmıyorlar..." düşüncelerinin bizim toplumumuza yabancı düşünceler olduğu söylenebilir GÜNLERİ AYRINTI 36 Haziran 1999 Adam Kitabevi Beyoğlu l Söyleşi: Nurçay Türkoğlu, "Medya ve Etik" 3 Haziran Perşcmbe / Saal: 18.3020.30 Nefret tepkisi, doüal olarak yobazlardan geliynrdu. Birkaç kez başım hocalann çektiği kalabalıklar, gazete binastna saldırdı. Yazıişleri yönetmenim kesinlikle arkamdaydı ama, bana artık dini konulara değinmeme uyarısında bulunmak zorunda kaldı. Vatlak veren gerilime karşm, beni destekleyen yogun bir okur kitlesi vardı CUMHURİYET KİTAP SAYI 485 Söyleşi: Sibel tnceoğlu, "ÖlmeHakkı" 4 Hazıran Cuma / Saat: 18.3020.30 Söyleşi: Ertuğrul Başer, "Tahayyül Gücünü Yeniden Düşünmek" 5 Haziran Cumartesi / Saal: 14.0016.00 Söyleşi: Nurçay Türkoğlu, "Kimlik Mekânları" ve "tmaj" yazarı Kevin Robins'lc söyleşiyor. 5 Ha7iran Cumartesi / Saal: 16.0018.00 Ayrıntı okurlarıyla serbest söyleşi 5 Haziran Cumartesi / Saat: 18.0020.00 ADAM KİTABEVİ KÜÇÜKPARMAKKAPI SK. NO. 17 BEYOĞLU SAYFA 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear