26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

A Y R I N Ö N M Lila Ahlâlcın Sorgulanması EdebiyaVÇev.: Süha Sertabıboğlu Robert M. Pirsig İlk kitabı Zen ve Motosiklet Bakım Sanaflnda Robert Pirsig, ovalar ve bataklıklardan başlayıp dağların doruklarmdan aşarak denize kadar uzanan motosiklet yolculuğunu aklın, akılcılık geleneğinin ve bu geleneğe bağlı değerlerin sorgulandığı bir felsefi şölene dönüştürmüştü. L/7a'da ise şölen kaldığı yerden, denizden devam ediyor. Yazar, bır başına denize yelken açıp yeni kitabını yazmayı umarken zoraki bir yol arkadaşı katılıyor yanına: Lila. Ve en akıl almaz dörtlü olan deniz, felsefe, cinsellik ve delilik üzerine bir yolculuk başlıyor... Lila, yıne bir yalnızın, bir düşünce isyancısının kitabı; asırlık otoritelerın kibrinden de, akademik gösteriş ve sahtelikten de bıkmış, düşüncenin derinliklerine dalmayı seven, duyarlı, gözlemci bir ruhun yolculuk notları... Asıl ürkütücü olanın dağların doruklarına tırmanmak değil, vadilere sıkışıp kalmak olduğunu bilenler, Pirsig'ın önümüze açtığı bu enginliğe, kutsal olan bir şeyler bulma umuduna hiç yüz vermeden açılmaktan da keyif alacaklar... POSTMODERN ETİK Inceleme/Çev • Alev Türker Zygmunt Bauman Yıllardır modern sanayi uygarlığını tartışıyoruz ilk günahı kimin işlediğini, insanın bir zamanlar doğayla barışık bir halde yaşadığı o güzel günlere kimin son verdiğini, bizi fırtınaların orta yerinde kimin çırılçıplak bıraktığını bulmak için daha çok tartışacağız. Çünkü "Tanrı(nın) öldü"ğünü bilmek, geleneğin zincirlerıni parçalamak yetmedi; bu kez özgürlük ciğerlerimizi yakmaya başladı. Özgürlük kendinin, ayrıca ötekinin sorumluluğunu üstlenmek, belirsizliklerle, çözülmez çelişkilerle sarmaş dolaş yaşamak, yani, modern bireyler olmak demekti. Ama ağır geldi özgürlük. Taşıyamadık. O şenlikli devrim ve isyan uğrakları hariç yeni putlar icat ettik: "akıl", "sözleşme", "yasa"... gibi. Zygmunt Bauman büyük bir coşkuyla karşılanan bu çalışmasında, modernlik koşulları altında ahlâk sorunlarına zora dayalı normatif düzenlemelerle yanıt verme girişiminin yanında bu normatıf düzenlemelerin bağlayıcı olmasını sağlamak için teorik düzeyde mutlak, evrensel ve temel olanın aranması gibi iki koldan eşgüdümlü gelişen projelerin iflasını ilan eden bir postmodern perspektifi temel alıyor. İnsanın ahlâki açıdan müphem olduğunu, ahlâki fenomenlerin doğaları gereği irrasyonel olduğunu, çözümsüz çelişkilerle her tikel durumun dayattığı ahlâk sorunlarıyla baş etmenın bireye düştüğünü, ahlâkın etik bir kod altında evrenselleştirilemeyeceğini, insan benliğinin ilk gerçekliğınin ahlâki sorumluluk olduğunu kabul ederek postmodern bir etiğin önünü açmayı amaçlayan bir araştırmaya girişiyor. Bauman, "yasa", "toplum", "gelenek" kılığındaki bekçilerin ahlâkın kaynağı ve koruyucusu olmak şöyle dursun, ahlâki benliği kuruttuğunu bu felsefe yoluyla sergıliyor. Yaşadığımız çağı, duygulanımların faziletine ve açıklanamayanın meşruiyetine yönelen dünyanın "yeniden kutsanması" olarak niteliyor. Postmodern Etik yasaları olmayan bır ahlâki, tamamen ahlâki benliğın faalıyet halinde olduğu uğraklarda görünür hale gelen bir ahlâki, kendi gerekçesini yine kendinde bulan bır ahlâki, ahlâkın yol göstericiliğini kabul eden kişileri birer "aziz" mertebesine yükselten bir ahlâkın dış hatlarını tarif ediyor. Modernliğin yanılsamalarına kapılmayan insana etik açısından bir "şafak vakti"ni müjdeliyor. Bu kitaptaki "azizler"e yaraşır etik söyleşisine yapılan davetin, yaşadığımız topraklarda, başka hiçbir gerekçe olmasa bile sırf "Enel Hak" diyen bir gelenek sayesınde bile yanıtsız kalmayacağını umuyoruz... SOSYOLÖJİK DUŞUNMEK Inceleme/Çev Abduilah Yılmaz Zygmunt Bauman r *n) l*CL '•IJOV Sosyolojik Düşünmek, sadece sosyoloji öğrenimi görenler için kaleme alınmış bir çalışma değil. Konuya ilgi ve merak duyan genel okurun da sosyolojinin anlamı ve işlevi, sosyolojide değişik tarzlar ve yaklaşımlar üzerine bilgilenmesini sağlayacak önemli bir kaynak kitap. Ama hepsinden önemlisi Bauman, gündelik ve toplumsal hayatımıza sosyolojik bir boyuttan bakmanın önemini; böyle bir bakışın kazandıracağı kavrayış zenginliğini; tektipliğin ve tamamlanarak donmuş görüşlerin değil, toplum yaşamında müphemliğin kabulüne dayalı bir düşünme tarzının, kısacası sosyolojik düşünmenin önemini ortaya koyuyor. Bauman, sosyolojinin daha genel olarak düşünürsek insanı, toplumu konu alan hiçbir disiplinin asla tamamlanmış, her türlü kesinliksizlik ve müphemlikten arınmış bir bakış kuramayacağını belirtiyor. Zaten sosyolojik düşünmenin kışıye kazandıracağı en önemli yetenek de, hayatın hiçbir noktasında böyle bir kesinliğin mümkün olamayacağını, her türlü kesınlık iddiasının bir "yalan" olmaktan öteye geçmeyeceğini görebilmektir. Dolayısıyla hiçbir bakış tek başına kusursuz ya da ayrıcalıklı olamaz; hayata ilişkin değişik yorumların her biri, olsa olsa kavrayış bütünlüğümüze kendi zenginliğini katacaktır. Sosyolojik düşünmek, kesinliğe varacak bir yol sağlamak şöyle dursun, her türlü müphemliğı çoğaltacaktır. Ama müphemlikten korkmamak gerekir; dünyaya ilişkin gerçek bir kavrayış özgürlüğünün ve hoşgörünün temelinde bu müphemliğin, bakış zenginliğinin kabulü yatar; bu anlamda sosyoloji ve sosyolojik düşünmek, Bauman'ın sözleriyle ifade edecek olursak insanın "özgürlük davasına hizmet eder." • AZİZLER VE ÂLİMLER Edebıyat/Çev Osman Akınhay Pıyer Lotı Cad 17/2 34400 Çemberlıtaş/lstanbul Tel (0 21?) M8 76 19 Fax (0 212)516 45 77 Terry tagleton AYUNT1 A YRI NTI YAYINLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear