24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 K U R L A RA ErdalÖz, 1935dogumlu bir yazanmız. Devîet memuru olan babastyla birlikte Türkiye'nin değişik yerlerini dolastı. Ortaokulu Antalya'da, Iheyi Tokat'ta bİtirdi. htanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde basladıgı hukuk eğjtimini Ankara Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. htanbul'da üniversite çevresinden arkadaşlanyla birlikte "a dergisi'niçıkardı. llk öykü kitabı "Yorgunlaf ı 0960), "aücrgisi Yayınlan" arasında yayımladı. Sonra ilk romam"Odalarda"(l%0) Varlık Yayınlan arasında çıktt. 12 Mart darbesiyle birlikte Ankara'da işletmektc olduğu Sergi Kitabevi kapatüdı, kendisi de siyasal görüşlerinden dolayı tutuklandı ve sıkıyönetimce yargılandı. Tutukluluk dönetninden sonra, o dönemin izlerini taşıyan küaplaryazdı. "Yarahsin", önce 197 Vte Cumhuriyet gazetesinde tefrika edildi, sonra 197 4'te kitap olarak çıktt. Bu kitabı çesitli dillere çevrilip yayımumdı. 197.5 Ürhan KemalRoman Odülü'nü aldı."Kanayan"(V)7l) adlı öykü kitabı, "Deniz Gezmiş Anlatıyor" (1976) adlı ant kitabı, aynı konunun genidetilerek işlendiği' Gütünün Solduğu Akşam"(1986) adlı anı kitabı, "Havada KarSesi Var" (1987) adlı öykü kitabı, "Allı Turnam"(1976) adlı gezi izlenimleri ve "Oaalarda"'(1995) adlı yeniromanı, "Sular Ne Güzelse" (1997) adlı öykü kitabı çıktı. Çocuk kitaplan da yazan Erdal Öz'le öykücülüğü ve öykücülüğümüz üzerine konustuk. Bol kitaplı günlı TURIIAN GÜNAY erl. AIDS'li zamanların lanetlenmis SUP! süraünleri Susan Sontag ve John Berger, bu iki ünlü yazar kitaplarında AIDS'lilerin dünyasını anlatıyorlar. Yaşamı "elde var"dan "elde yok"a doğru götürcnler ve "nasıl ölündüğünü öğrenenler"in öyküleri var her iki kitapta da. TUREY KOSE lDS'lı zamanlar"ın lanctlenmiş mağdurları da artık yazın kahra manları arasına girdilcr. Orraçağın vebalıları, cüzamlıları, 19. yü/yılın ve remlileri vc yüzyılımızın kanserlilcri gibi. Ama onların öyküleri 19. yüzyıl boyunca hükiim sürınüş "öksürüklü, soylu, kırılgan, zarit", neredeyse estetize edifmiş kanlı, balgamlı mendilleri bile ronıantikliklerınc halel getinneyen vercmlilcrden farklı. Hatta kanserlilerden de... Onların öykülerinde; lıayat, haz, sevinç taşıyan bedcnlerin, artık ölüm taşıyor olmasının dehşcti var. Beden lerin şölenlerine düşen ölümcül gölge ile önce sevgiliden, sonra hayattan sürgüncdilmc yazgısının çaresizliği var. Ve hatta, cinsel seçimler nedeniyle çoğu kez "müstahak" görülmcnin getirdiği yeni bir tür ayrımcılıgın dışlannııslığı var. I layatın bu latıetlenmi^ sürgünleri, '^ıasta" yazm kahramanlan arasınua, belki de en trajik öykülere sahip olanlar arasındalar... Yazm tarihi; Charles Dickens'tan, Andre Gide'e, Kafka'dan Katherine Mansfield'e dck veremli kahramanlarla dolu. Freud, Wittgenstein ve Rimbaud kanserden ölürken, Soljcnitzin "Kanser Koğuşu'nu yazdı. l'lıomas Mann "Vencdik'te Olünı'"de koleredan ölümü göze aldıran bir tutkıı öyküsii anlattı. Albert C^amııs "Veba" da bir kenti kuşatan, teslim alan vebanın dehşetini yaz dı. Bugün de, A1DS "asrın vebası" ularak anılıyor. AIDS "mağdurlan" da, trajik öyküleriyle yazın kahramanlan arasına giriyor... Kansere yakalanan ve bu hastalığı yenen Amerikalı yazaı Susan Sc>ntag"Hir Mctafor Olarak I fastalık" kitabında "kapıyı vurmadan giren" hastalık dıırumıınıı inccliyordu. Sontag'ın "kanser hastası" kimliğini bir yana bırakıp, hastalıkla bağlantılı kılınan "ceza ve duygu" imgelerini incclcdigi kitapta kıyasladıgı diğer lıastalıklara göre verem v.b."kanseı imgesinin çok daha cezalandırıcı bir nitclikte" olduğu vurgulanıyordu. Sontag bir yazaı olarak "AIDS'li zamanlar"a dayetisti. Sontag, "Höyle Yaşıyoruz Artık" adlı ki tabında "o tiastahga" yakalanmış birinin çevıesindekilerin tanıklıklarını seslerle aktanyor. Kitap, bir ölüm öncesinde can çekişmc sürecinin izlcyicisi olan kişilcrin çarcsiz bir sayıklama gibi uzayan, bir nokta isaretine varmaya adela direnen rümcelcrinden oluşııyor. Sontag, bu kitabmı "Bclki de yazdığını en iyi şeylerden biri" diyc nitelendiriyor. John Berger'dan "Düğüne", Susan Sontag dan "Böyle Yaşıyoruz Artık" seninle bcnim arama da kauçuktan bir zar. Kauçuk yalnızlık. Sonsuza kadar kauçuk yal nızlık. Hiçbir şey birbirinedeğmiyor artık." A: Kansere yakalanan ve bu hastalığı yenen Amerikalı yazar Susan Sontag. miyetin sarsıcı bilgisini de unutamayan bir kadınla, bir erkek... Kitapta Ninon'ıın vakınlan hastalığı aralarında "SIDA (AIDS'in Iransızeası) yerine Stella" diye anıyoıiar.(Sontag'ın kitabında AlDS'ten "o hastalık" diye söz cdiliyor. Ca mu.s de veba it,in 'münasebetsiz söz' diyordıı.) Ninon, bcdenini tüketen, critcn "Stclla"ya isyan ediyor: "Kendimi verme hüneri alındı clirnden. Kendimi birine sunaeak olsanı, ölüm sunarım ona. Sokakta yiirürkcn dclikanlıların bana baktıklarını görünce, hcp ölüm olduğumu hatırlıyorum. Bana bir kere, iki kcre ya da yüz kcre yaklaşacak olsan, bcn de seni sevsem ölürsün. Ama kapııt kullanınca bir şey olmaz, diyorlar. Kapııt olunca, kauı,uktan bir zar giriyor seııinle ölümiin arasına, Imtlyaz Sahibi: Berin Nadi oBasan ve Yayarv Yeni Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncıhk A.S. ) Cenel Yayın Yönetmenl: Orhan Erinç o cenel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya Yazıişleri Müdürlert: Ibrahim Yıldız, Dlnc Tayanç Sorumlu Müdür Flkret llkiz c Yayın Yönetmenl: Turhan Cünayocraflk Yönetmen: Dilek llkoruro Reklam: Medya C CUMHURİYET KİTAP Ingiliz yazar John Berger da, "üüğüne" adlı kitabında vütudu AIDS istilasına uğranıış gencecik bir kadınla, ona tutkun bir erkeğin öyküsünü anlatıyor. Berger'in kitabında, nuıtlu aşk öykülerinin "mutlu son"u düğün ritüeli , ölüme geeiş ritüeline dönüşüyor. Berger, modern zamanların bu illetine bir ağıt yazmış. Kitapta, 24 yaşında bir kadınla, sevgilisinin düğünılen ölüme uzanan öyküsü ve bu hayata veda sürecinde yakınlarının "zor" tanıklığı anlatılıyor... Ninon AIDS'li bir gcnç kadın vc Gino kendisinc tutkun olan erkck. Dudakta uçukla gelcn bir ölüm fcrmanı. Sevdiği kadını ölüme "dü6ün"le uğurlayan birerkek..."Düğün"lerindcn vazgeçmeyen, ancak mahkuSAYI 416 Susan Sontag'ın ki tabında da "hiçbir zaman alışık oldu^un şekilde sevişemeyeceksin şehvetle, dolu dolu sevişemeyeceksin" diyor hastanın dostlarından biri. Bir başkası da, "1 lerbirimizi birçok başkasına, bilinmeyen başkalanna bağlayan zincir cinsellik ve bu büyük varlık zinciri aynı zamanda bir ölüm zinciri halinegeldi artık" diyor. İki yazar da; birbirine hayat, haz, sevinç taşıyan bcdenlcrin, artık ölüm taşır olmasının trajikliğinc dikkat çekiyor. Kıyamct gününün yeni habercisinin bedcnlerin şölenlerine dü şürdüğü ölümcül gölgeyi anlatıyorlar... "Düğüne" de erkek kahraman ölümü başarabildiğince erteleyip, sevdiğine "düğün günü başlayacak ikinci bir hayat" armagan ctmek istiyor. Vc hatta "mutluluk": "Müzik duruyor, Cîino Ninon'a bakıyor ve: Mutluluk üstünc tck söz söylemeden bu nu gerçckleştirebiliriz, değil mi? diyor. Ninon dııraksıyor, sonra gözleri mutlu luktan yaşla dolu, Gino'yu dııdaklarından öpüyor. Sonsuzluktan önce ne yapaca^ız? " Acele etmeyeceğiz" Berger'in kitabında "magdur'un yanısıra, ailc ve dostların tanıklıklarıyla bir öykü kurulıırkcn; Sontag'ın anlatısında "mağdur" hakkında dolaylı olarak, ziyaretçilerinin sözcükleriylebilgi sahibi olunabiliyor. Berger'in kitabında tanıklıklar trajik öykülere dönüşürken; Sontag'da kitaba admı veren "Böyle yaşıyoruz artık" bilgisinin ağırbaşlı kolay olmasa da kabııllenmişli^i var. Sontag'ın anlatısında modern zamanların son illeti karşısında insanların "maftdurun yakını"olarak korku, panik, meydan oku nıa, isyan, boyıın eğme anları ve "şimdilik" seçilmcmiş olmanın gizli sevinci anlatılıyor. Ve bu dönemi özetleycn bir tümcc: Herkes herkes için cndişelcniyor artık, dedi Betsy, böyle yaşıyoruz sanırım, böyle yaşıyoruz artık." Ve hasta dostlarından sözederken "geç miş zaman kullanmaya baslayan", "Nasıl ölündüğünü ögreniyoruz" dıycn, hastalığm "aynı tutkalla birleştirdiği hasta yakını ol nıa dolayısıyla bıınıın dışında olma konumlarını vurgulayan insanlar: "..Her gün hastaneye uğramaya zaman ayırışımız, kcndimizi daha kesin ve tartışıl maz bir şekilde sağlıklı olanlar, hasta olmayanlar, hasta olmayacaklar olarak tanımla maya çalışmamız dcğil mi bir biçimde, sanki ona olanlar bizc olamazmış gibi, ıwsa bü yük olasılıkla çok geçnıeden içimizden biri daha onıın dıırumıına düşecek, baharda Zack'i ziyaret eden gruptayken o da bunu düşünmüştü herhalde..." Sontag, "Bir Metator Olarak 1 lastalık" ki tabında, "1 lastalık, yaşamın karanlık vüzü, gecesidir; daha çok tcdirgin edici bir vatan ılaşlıktır. I leı kişi doğdıığunda iki ülkenin vatandaşı olur: Sağlık lilkesinin ve hastalık ülkesinin. Ve her ne kadar hepimiz iyi nam salmış ülkenin pasaportunu kullanmayı teı cih ctsek dc, eninde sonunda yinc hepimiz en azından bir süre için diğcr ülkenin pasaportunu taşımak zorıında kalırız "ıliyor du..."Böyle Yaşıyoruz Artık" kitabında da "..hovardalığın, eğlcnccnin, yaşama güven duymanın, yaşamı varsaymanın ve yaşamı, bir samuray cdasıyla, düşünmeksizin, küs tahça fırlatıp atabileceği bir şey olarak görmenin sonu geldiğini..." duyuruyor... Haya tı "elde var'uan "elde yok'a koşanlar vc "nasıl ölündüğünü öğrencnler'Mn öyküleri... lş te, "böyle yaşıyoruz, böyle ölüyoruz artık" ve yazın da bunları anlatıyor... • Düğüne/ john Berger/ Metis Edehıyat/ 157 s. Böyle Yaşıyoruz Arttk/ Susan Sontag/ Yapı Kredi Yayınlan /21 s SAYFA 3 Nasıl ölündüğünü öğrenmek john Berger. modern zamanların llletlne bir ağıt yazmıs.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear