24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

TÜYAP 17. İSTANBUL KİTAP FUARI caktır. Dosyası ayrıca gönderilecektir." Bir saat sonra, beni bir nölük komutanının emrinc verdilcr. Bana bir oda ayırmışlardı. Bir şey yapmadan oturuyordum. Askerle ilişkıdc Dulunmamı istemiyorlardı. Bir gün, bir rastlantı sonucu, eğitinı nıalzemesi olarak tüfek, vb. rcsimlerine gereksinim olduğunu öğrendim. Bölük k o mutanına eğitim için gerekli rcsimJcri yapabileceğimi söyledim. Bir örnek verdi. Vaptım. Çok beğcnildi. Bcni başka taburlardan da çağırmaya başladılar. O zaman rahatladım: Ankara'dan sürülmek tchlikcsi yoktu. Bizden önceki döncm yedek subaylar (Ccvat Çapan da onlar arasın daydı. I Ier ay başı görüşürdük; çünkü maaşını almak için bizim alaya gclirdi.) ter hisedilincebeni "Ievazım" bölümünc vcrdiler. Büsbütün rahat ettim: Çünkü "levazımcı"lar nöbct tutmııyorlardı. Mütercimlik tayinimin iptal edildiğini kimscye söylememiştim. Sonradan Edip Canseveranlattı: Orhan Kcmal, "Bu nc biçim kumünistlik! Herif. Genelkurmay'da mütcrcim!" diye dedikoduya baslamış. "Fethi Naci" inızasıyla yazdığım ilk yazıFikret'e yeğlediğini de yazar. Tevfik Fikret'le ilgili cleştiriler "şairin şiiri, şairin kişiliği" sorununu da kapsamakta, kuramsal iyimserlik, soyut ıımutlar Fcthi Naci'ye yetmemektedir artık. Şiir Yazılan'nda yer alan, Umut, Fikret'in Şiin, Eski Şiirimizdcn Yararlanınak ya da Çoktan Çözülmüş Bir Sorunıı Ycniden Tartışmak başlıklı yazılar Fcthi Naci'nin "dil, şckil, içerik ' ilişkisine özgür bakışının yansıdığı yazdardır: "(...) Namık Kemal'den sonra iktidara kafa tutan şair, Tevfik Fikrct. (Halk şairlcrini saymazsak) (...) Fikret, 1901'den sonra yazdığı şiirlerdc, öldüğü yıl doğan birşairin, Melıh Ccvdet Anday'ın deyişiylc 'Bir sis çanı gibi geccnin içindc/ Ta gün ışıyıncaya kadar/ Vakur, metin sade/ Çal'maya çalışmıştır. Ama bir şcy hcmcn gozlcniyor: Unıudunu nc zaman gerçekleşeceği bclirsiz bir kurtuluşa bağlamıştır, 'kuramsal' denebilecek bir umuttur, bir iyimserliktir Fikrct'inki: 'Dünya dönccek cenncte insanla, inandım.' Fikret'tcn sonra iktidara kafa tutan şair görülmez artık edebiyatımızda. Tâ Nâzım Hikmet'e kadar. Amao da, hcmen hemen, Fikret'in söylediğinisöylersonunda: 'I Icrhal ilerdcdir yaşanacak günlcrin cn güzel» leri.' Şairlerin, sonunda soyut umutlara sığınmaları, gcrçekte, ülkemizdeki düşünce üretiminin yetersizlifiiyle ilintili. tnsanların tarihlerini, ancak devraldıkları koşuüar içinde, veri koşullar içinde yapabileceklcri bilimscl bir gerçektir; ama Gu bilimscl ger ceğin Türkiye'nin somut tarihsel koşulları içindeki görünümünü oaaya koymadıkça 'Sabah oiıır geceler' demektcn ötesini şairlerden beklemek haksızlık olur." (Umut) "• • Yahya Kcmal dc, Cevdet Pcrin'le (•) 1946'da yaptığı bir konuşmada, şunları söylemiş: "Fikret, muhakkak ki her hususta muasırlanna faikti (çağdaşlaıından üstündü). I.âkin bütün Scrvcti Fünuncuların şjirleri, (...) nihayct mektep talebeleri için kaleme alınmış manzumclcrdir. Daha ilcri gidememiiflcrair. Hcle kullandıkları lisan Manakyan Türkçesi'nm tcsiri altında kalmışa benziyor.' (Ldebiyata Dair, 290) Iyi bir şair değildi Fikrct." (Fikret'in Şiiri) "Tanzimat vc Edebiyatı Cedide şairleri, şiiıin her şeyden öncebir dil sorunu oldugunıın bilincinc varamadıklan için, üç dilden seçtikleri sözcüklerle gönüllerincc yaptıkları bir sözlügün (OsmanLıcanın) diîiylc yazmışlardı; bunlar, elbette yenilikler getirmişfcrdi cdebiyatımıza, ama bu ycnilik lerle ycni bir şür kuramamışlar, sadece cski şiiri yıkmışlardı: Divan şiiri tarilıe kanşmıştı. Bu arada, şiiri bir toplumsal kavga aracı gibi kullanmak istcği 'şiiri artık kendisi için değil iluiva ettiği fikirler için' sevilir duruma gctirmişti. (...) Tevfik Fikret'in 1912'dc yazdığı 'Doksan Beşe Do^ru'dan bir beşlik (...) Yıllardır övülcn bu şiırin gerçekte ne Ugisi var şiirlc? Şiir kendisi için dcCUMHURİYET KİTAP SAYI 455 da, Orhan Kcmarin bir hikâyesini eleştirmiştim. Ataç da o ilk eleştiri için [J/«r'ta bir yazı yazmış, bcni övmüştü. Bunlar yet miyormuş gibi YaşarKemal'in 1955'teyayımlanan Teneke'si için dc coşkulu bir yazı yazmıştım. Bütiin bunlar orhan Kemal'in bana fena halde kızması için yeterliydi. Bir aylık izinle Istanbul'a gittiğim zanıan Edip, Çengelköy'de cşi dostu topladı, Orhan Kemal de gelmişti, bir öğle yemeğiyedik. Orhan Kemal'lekarşılaştıktan bcşon dakika sonra buzlar erimiş, karşılıklı espriler başlamıştı. Ankara'da kaldığım bir yıl hayal edemcyeceğim kadar güzel gcçti. O zamanlar evler arası ilişkiler çok iyi idı: Her hafta bir evde buluşulurdu: Can Yücel'lerde, Tur gut Uyar'larda, Ilhan Berk'lerde (tlhan'a giderken hep yedek rakı götürürdük!), Sabahattin Batur'larda, Büge Karasu'da, Salim Şengil'lerde... Dost ve Fazar Postası dergilerinde yazıyordum. Askerlikte yazdığım yazılar bir kitap dolduracak kadar olunca, Muzaffcr Erdo'st, Açık Oturum Yayınlan'nda ikinci kitabunı yayınıladı: GerçekSaygısı. Yıl, 1959. Bir hayli endişeli başladığım askerlik umulmadık bir rahatlık içinde gcçti. 1%4'te Yön dergmnde hem sıyasal yaztlar yazıp hem de icınat sayfalannı yönetttiniz Türkiye solunun vccmı^inde öncmli bir hbıraktı. Yön. Yöngüıı lerini biraz anlatır mmnız? Yön dergisinin iki dönemi var: 20 Aralık 1961'de Uk sayısı yayımlanan Yön, 5 Haziran 1963'te yayınını durdurmuştu; Yöriün ikinci dönemi, 25 Evlül 1964te başladı ve 30 I laziran 1967'de sona crdi. ikinci Yön'ün hazırlık döneminde Do ğan Avcıoğlu îstanbul'a gcldi; şimdiki Nimet Abla gişesinin yanında Ege Eokanta sı vardı, bir akşam yemcği için orada toplandık. Davetlİler arasınaa Rauf Mutluay, Ayperi Akalan ve daha birkaç kişi vardı. Doğan, Y6>;'de yazmamı istccli; sayfa düzenini bile yapmıştı kafasmda: Derginin arka sayfasında yazacaktık: Üsttc bcn, altta Mehmed Kemal! Kurucuları arasında olduğum Türkiye Işçi Partisi organı Sosyal Aaalet'ten kopmuştum, ayrıca, o günlcrde (anıınsadığım kadarıvla) Sojyal Adalet Sıkıyönetim'ce kapatıunıştı. Türkiye lşçi Partisi'nden de ihraç edilmiştim. ' Yazmak", her zaman kurtarıcı oknuştur benim için; Doğan'ın önerisinikabulcttim. Raul Mutluay dayazacaktı; devlet memuıiı olduğıı için "Samih Emre" takma adıyla yazacaktı. ' Kizı Denlzln 15.yasgününde, Deniz veEmel'le. 10Eklm 1970. ğil 'ihtiva ettiği fikirler için' seviür olunca sonuç bu oluyor; Bay A. Kadir gibi söylcrsek 'şckil mekil, dil mil' kalmayınca öz möz de kalmıyor, 'şiir miir' de kalrnıyor, btınların birbirinden ayrılması olanaksız glduğu için. Tevfik Fikret 1912'de 'Doksan Beşe Do&ru'yu bu 'dil'le yazarken bir başka şa ir de, 1910'da şöyle dizeier yazıyordu bir başka 'dil'de: '...Gittim o son diyara ki ser haddir yerim/ 1 lâlâ dilimdedir tuzu cngin dcnizlerin.../ ...Gördüm dcniz dediklerı bin başlı ejderi'. Tevfik Fikrct, kırk bcş yaşında, o dille öyle bir şiir yazarken, Yahya Kemal, yirmi altı yaşında (...) nasıl böylebir dil yaratıyor, nasıl böyle dizeier yazıyordu? C )nündc tek ornek yokkcnr1 (...) Yahya Kemal, içinde yaşadığı dönemin (...) dilinin üzerinden atlayarak, eski şiirimizin bu birkaç yüz dizelik şür birikiminden yararlanmasını bılmiş, böylcce hem bir ycni şiir dili kurmuş, hem de 'geleneksel şiirimizin sesi'ni bulmuşrur. (...)Bcnde Yahya Kemal'in gelecek kuşaklar hesabına kapılar açtığına inanıyorum, uluslaşma sürccinden önce şiirimize ulusal dili getirdiğine inanıyorum. Bunun için Nâzım Fükmet'in bir şiirinde Yahya Kcmal için "son Osmanlı şairi' dediğini anımsayınca ya da Turgut Uyar'ın Bir Şiirden adlı kitabında Yahya Kemal'e "Osmanlı şairi" dediğini okuyunca (...) Türk şiirini Türkçe'ye kavuşturan bir şaire, yarattığı dillc Nâzım Flikmet'e de Turgut Uyar'a da 'kapılar açmış' bir şairc, bu iki şairin nasıl bu kadar haksızlık edebildiuıni anlamıyorum." (Eski Şiirimizden Yararlanmak) Fcthi Naci'den uzun uzun alıntıyapmam, onun bakış açısındaki öz aleynine değişimi göstcrmek için. Edebiyatımızın boöuntulu, umutsuz olduğunu söylediği yıllarda umutsuzluk örneği diye andı^ı ozanların "dil bilinci" olup olmadığı sonısu geliyor akla. Ancak, böyle bir karşüaştırma benim işim değil. DIIGupbetl F'ethı Naci, usta bir denemecidir. 1983'lcrde, daha önce kendini sansür ettiği konulara dcğinmek için uygun girislcr bulur. ()rncğin "Nâzım'ın yabancı ülkelerdc yazdığı şiirlerdcn söz açıLnca niçin hemen akluıuza Türkce yaşadıkça yaşayacak olan o unutulmaz Saman Sarısı' geliyor, niçin 'Saman Sarısı' güzelliğinde ikinci bir şiir adı söylcmckte güçlük çckiyoruz" gibi, çöziimlenmesi zor bir soruyıı (bu sorunun sorulması da pck akla gclrnez) Abdülhak Hamit'in dil gurbetindeki durumundan yola çıkarak açıklamaya giriştir. Bu girişim, Nâzımla ilgili olumlu yorumları olumsuzlamakla sonuçlanır: "Turgut Uyar (...) Nâ zını 1 likmet'in 'dıl'indcn söz ederkcn: '(^ünkü çıkışını büyük bir kaynaktan, dilden halkın kolay vc özentisiz yaşamaya bağlı dilinden almaktadır' diyerek çok doğru bir saptamadan sonra, şöylc bir değerfendirme yapıyor: 'Nitekim son şiirlerinde akıl almaz bir isabctle Türk şiir dilinin oluşup gelişme grafiğine uymaktadır. Turgut Uyar'ın Türk şiir dilinin oluşup gcliişme grafiğine uymaktadır' dediği gelişme, gerçekte, Nâzım Hikmet'in şiirindckı 'kendine özgü geleneksel ses'in yok olması, bu 'ses'in ycrinc şiirimizin geleneksel sesinden kopan şairlerin 'ses'in geçmesi değil mi? Nâzım Hikmet, 'dil uurbcti' yüzünuen değiştirmemiş midir dilini?" (Dil Gurbeti, Şiir Yazdan, s. 3132) Fethı Naci'nin şiirin işlcvi olarak "insanın doğaya bakışının dcğişmesi" ile yetinmeye başladığı bir bakış açısıyla karşı karşıyadır artık okur. Şiirsel bir yapıtın estetik işleve indirgcncmcyeceği, vb. yazılarında eski, sorgulayan bakış açısı görülür Fethi Naci'de. Ancak şiirde karşı çıktığı özensizlikler hep dille sınırlıdır. Âhmet Muhip'te de, îlhan Berk'te de. tçcrikte "hüznün" "bize yakıştığı" kanısındadır. "Cumhuriyet'ten bu yana tarihinin en kokuşmuş, en ayrı insani dönemini yaşayan günümüz ürkiycsi'ndc yaşayanların" "mutluluğun resmini yapmaya" güçlerinin yetmeyeceğini kabullenmiştir. Cevat Çapan'ı hüzne uyan sesi bulmaktan ötürü överken, "toplumsal içerikli şiir girişimindc çuvalladığını" bildirmekten de alttan alta mutlu gibidir. Orneklemcz bile bu "çuvallama örncğini". Ustadır denenıeciliktc. Sevdiği şiirlerden söz açtığında hüznün ağır basüğını görürsünüz örneklerde. Açık etkiler, dil yanlışlan bağışlanıyor Fethi Naci'nin bu yeni ve özgür bakış açısında. Onun son elcştirilerini okurkcn, hüzünleniyorum. Yurtdışuıda yaşayan bir genç şairin "yurtdışına giderken kendini dc bcraber götürdüğünü"okuduğumdada...Nedeninisezscm dc, söylcmek gereksiz. Fethi Naci, eleştiriye bu nankör ıığrasa en çok emek vcrenlerden biridir. Şiir ue nankör bir uğraştır. ()nun şiir için harcadığı çaba daha öncmli ve saygın. Başlangıçtan bu yana değişen bakış açısına gclince, insanın bir özelliği de dcğişmektedir, tükenmezliğibirazda bunabağlıdır. Sevecen bir tanımı var eleştiri için, sevecen bir bakış acısı yoksa da: "Biz de sevdiğimiz bir şiirin, bir romanın, bir resmin, bir müziğın 'bütün halk ı cihan1 tarafından sevilmesinı istcmcz miyiz, sözü hcmcn sevdiğimiz sanat eserine getirmez miyiz? Böyle olmasa 'Eleştiri' diyc bir şey olur muydu?" Ozelestirisini kırk y ıl önce yazmayı denemiş bir elcştirmcn Fcthi Naci. Ozcicştirisini yaparak, yazarın özgürleşeceğine inanan bir yanı var, düşünce vc ifadc özgürlüğünün gerçckleşemediği bir ülkede bir cleştirmcn için başka bir özgürlükyolu var nıı? Fcthi Naci'nin şiire bakış açısındaki değişimi örneklcmeye çalıştığım bu yazı, aslında bir kutlama yazısı. Yetmiş yaşın kutlu olsun F'ethi Naci. Eleştiriye verdiğin emek için sağol. • f ARKEOLOJI VESANAT IYAYINLARI Antih Nümisntatik ve Anadolu YAYINCILIKTA YIL 17. TUYAP KİTAP FUARI'NDA USTKAT 12.S0KAKB31 AL! KAT 11. SOKAK A. YAYINLARIMIZ %40 JNDİRİMLİOİR ! SAYFA 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear