25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

ıtrınde • • T? Sevgı Kursu//o<j« Gattuso/ Çeviren Ayfer Akay Çelebı/ Kuraldışt Yayıncılık/ 222 s Devamlı arayış içindeyiz, aranz, ararız ama tam olarak doğru insanı bir türlü bulamayız. Doğru insanı bıılduğmuz takdirdc bütün sorunlarımızın ortadan kalkacağına inanırız.Siz de kabullenin artık. Çünkü gerçek bu. Hiç kimse sizin ihtiyaçlaruuzı sizden iyi karşılayamaz. Ister ağlayın, ister karşı çıkın, bağırın, çağırın, bu gcrçekle yaşamayı becercmezseniz sonuç aynı olacaktır: Mutsuzluk. Zorlayıp yönlendirmeye çalışabilir, uzlaşmaya varmayı deneyebilirsiniz, hatta kendinizi hasta bile edebilirsiniz, ama sonuç asla değişmeyecektir. Sizi mudu etmek ve ihtiyaçlarınızı karşılamak sorumluluğunun, eşinizin sırtında olduğuna inanmaya devam ettiğiniz müddetçe, kaybolmuş, tatminsiz ve mutsuz iki insan olarak kalmaya mahkum olursunuz. Günleriniz Sayıhdır/ Florence Campbell/ ÇevirenTülay Katıraoğlu/ Kuraldtjt Yayıncılık/ 251 s Florence Evelyn Campbell, Ph.D., ölmeden önce sayıların günlük hayatımıza uyarlanmasında otorite olarak kabul edilen kişilerin arasmda ilk sırada yer almaktadır. Hayatı boyunca bir mistik olarak yaşamış olan Campbell yaşam ve bilim ile ilgili araştırmacı bir beyine ve tatmin edilmesi güç olan bir meraka sahiptir. Bu kitap, modern dilimizde numeroloji ile ilgili tam olan tek bilgi kaynağıdır. CambbeU'in anlatımını izleyerek yeni başlayan bir kimse bu bilimi kolaylıkla öğrenecektir. îsim sayınızın gücü nedir? Kişisel yaşamınızı yöneten sayı nasıl belirlenir? Doğum günü saotansiyelimizi nasıl belirler ve isteklerimize ulaşmamız için nasıl yol gösterir? Günlerimiz sayıhdır. Gerçekten de öyle! Bu kitap bize bunun nasıl olduğunu göstermektedir. Karşı Kitap/ Yunus Koray/ Doruk Yayıfncılık/ 93 s. "Yunus Koray, perspektifi, cambazların telini, bir cam işçisinin üfleme borusunu, bir saat tamircisinin tornavidasını kullanıyor. Yaşadığımız tarihten başardı ve özKARŞI KİTAP gün, içsel ve damıtılmış şürler çekiyor. Az sözcükle, yoğunlaşmış bir şiir yazıyor. Tarihiyle, toplumsal koşullarıyla birlikte geniş bir coğrafyaya yaydığı insanın şiirini, tüm çıplaklığıyla sergiliyor. İki ayn bataklıkla savaşıyor: Din ve devletle. Egemen devlete karşı bir çıkış, bir karşı koyuş. Usu, allak bullak eden imgeler... IIginç bir şiir bütünselliği... Her şiir, tek bir imajmışçasına ele geliyor..." Genç bir ustadan oda müziği tadında, sıkı şürler toplamı. yan Elizabeth Wurtzel,günlerini ve gecelerini karabasana dönüştüren bunalımları, sıkıntılan aşmak için çırpınışını, Salinger ve Sylvia Plath kanşımı bir üslupla anlatıyor. Prozac Toplumu, modern psikofarmakolojinin hemen bütün imkanlarını dcneyen, ayakta kalmak, tükenmemek için çabalayan Wurtzel'in kişiliğinde, ABD'nin çağdaş toplumsal dokusundan bir kesit sunuyor. Ve Brian Jones, Janis Joplin ve Kurt Cobain gibi kült kahramanlarının "hissiyatına" yakınlaşmamızı sağlıyor. Özgür Eğitim/ Joel Sprtng/ Çeviren: Ayşen Ekmekçi/ Ayrıntt Yayınları/ 124 s "Bir bireyin eylemlerine, kaçışı olmayan, içselleşmiş bir otorite kılavuzluk ediyorsa politik özgürlüğün çok az anlamı vardır"diyen yazar bu kitabında "içselleşmiş otoriteyi" oluşturan mekanizmalardan biri olan eğitimi ele alıyor. Spring esas olarak iki eğitim modelinin varlığından söz ediyor: Ilki düzen, plan ve yüksek verimlilik aracılığıyla toplumsal ilerleme arayan teknolojik ve rasyonalist model. Bu modele göre "toplum, verimli işleyiş hedefine sahip bir makine olarak görülür. însanlar, değerleri toplumsal makinenin pürüzsüz işleyişine katlularıyla belirlenen 'insani kaynaklar' haline gelirler. Bu modelde çocuğa üzerinde çalışılacak ve toplumun iyiliği için biçimlendirilecek bir nesne olarak yaklaşılır." Bu modelin eğitim aracı olan okula IIlich "iktidarın fahişesi" diyor. Bu modeli benimseyen psikolog, hırsızlık yapan yoksul insanlarla karşılaştığında "çalma alışkanlıklarının nasıl sona erdirileceği" sorusunu araştıracakur. Spring'in Ferrer, Godwin, Rousseau, Marx, Freire, Illich, Stirner, Tolstoy, Reich ve Neill'in tezlerini tartışarak önerdiği ikinci modelde ise önemli olan düzen ve verimlilik değil bireysel özerkliğin artmasıdır. "Toplumsal değişimin hedefi, artan bireysel katılık ve toplumsal sistemin denetlenmesidir. Bu model, modern toplumsal kurumların gücünün büyük ölçüde halkın, bu kurumların otoritesini ve meşruiyetini kabul etme gönüllülüğüne dayandığı inancına bağlıdır." Bu modelin sorusu "bireyin toplumsal makineye nasıl uydurulacağı değil, insanların, kişisel tatmin olmadan çalışmayı ve özgürlüğü sınırlayan toplumsal otoriteyi neden kabul etmeye istekli olduklarıdır." Bu modelin psikoloğu ise "neden bütün yoksul insanlann hırsızlık yapmadığı" sorusuna cevap arayacaktır. Çocukların "kolay kontrol edilebilen verimli makineler" olarak değil "özgür, hayattan zevk alan" kişiler olarak büyümesinden yana olanlar için... Kanape Atıştıran Kedi/ Lillian Jackson Braun/ Çeviren Özden Ankan/ Oğlak Yaytnlan/ 194 s. Oğlak Yayınlan'nın yaz günlerinin sıcağını hafifletmek amacıyla yayımlamaya başladığı üçüncü polisiye serisi Jim Qwilleran maceralannın ikinci kitabı çıktı. Bir türlü istediği sayfalara ulaşamayan, istemediği kültürsanat sayfalannda sürünmekte olan ama bu arada karşılaştığı cinayetlerle nefsini köreltmeye çalışan kulağı kesik muhabirlerimizden Qwü'cran yine sorunlarla başbaşa. Başa gelen çekilir, hiç anlamadığı mimari ile uğraşıyor bu kez de. Hem... Ne söylemeliyim. Polisiyede ipucu olmaz! Çenesini Tutamayan Kedi/ Ltllian Jackson Braun/ Çeviren Özden Ankan/ Oğlak Yayınları/ 215 s Aradığını bulamayan gazete muhabirimiz Çhvilleran adı ile tüm editörlerin.dizgicilerin yıllardır başına iş ıçmış olmasının bedelini ödüyor sanki... Ondan intikam alırcasına Çene&inl bu kültürsanat sayfası yakasını bir tamayan türlü bırakmıyor. Bu ke/. de çöpler kedi karışıyor ışte! Şehrin batakhanelcı ınde, çöplerin arasında maceralar arayıp bulmak, kendi merakına uygun yazılar hazırlamak amacında ama, çöplerin de sanat dünyasına bulaştığını yani ilgilcndiğini her şeyin, ilgilenmek istemediği bir alana kaymakta olduğunu nereden bilsin ki? Galiba onun bu haline yalnızca o "aksilik timsali" hayvanlar acıyorlar. Ne de olsa her şey aksi gidiyor... Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?/ Darıan Leader/ Çeviren Nedım Çatlı/ Ayrıntı Yayınları/ 145 j Tüıkçe'de zaman zaman "kadın milleti" diye anılan, evrensel dildc ise "kadın gizemi" diye bilinen alana erkcğin de refakatiyle yapılan renkli bir gezi. Yazar, kadın ve erkek cinsleri arasındaki farklılıkları temelde Lacan ve Reik çizgisinde, özellikle de cinsellik boyutunda ele alırken, psikanaliz literatürünün yanısıra geçmişten bugüne sinema, tiyatro, edebiyat ve felsefe gibi alanlardan özenle kesilmiş örneklerle bir kolaj oluşturuyor. Shakespeare'den Hitchcock'a; Sharon Stone'dan Arnold Schwarzenegger'e; Sokrates'ten Bertrand Russell'a, Virginia Woolf'tan Agatha Christie'ye sayısız isim kâh ürettikleriyle kâh yaşadıklarıyla bu kolajda yerlerini alıyor. Kitabın başlığında olduğu gibi, kimi eski kimi yeni, pek çok soru soruyor Leader: Kadın olmak nedir? Kadının cinselliği aslında ncye yöneliktir? Bir kadın, gardrobunu açıp da, "yine giyecek bir şey yok!" dediğinde gardroptaki eksik giysi hangisıdir? tlişkiler neden sık sık "Ne düşünüyorsun?" sorusuyla karaya oturur? Bu ve benzeri soruların izini sürerken gündelik hayattaki pek çok duruma yönelik de, bazen makul bazen uçuk hipotezler önerıyor. Yazar, kadın ve erkek cinsleri hakkında asırlardır yazılagelen meselelerin üzerindeki pası, kiri, tozu alıp düşünce ve mizahla iyice havalandırdıktan sonra bugünün deneyim ve gözlemlerini de ekleyerek taptaze bir okuma malzemesi çıkarmış ortaya. Kadın ve erkeği bildiklerinin ötesinde merak eden ve bu konuda sorular sormaya çekinmeyenler için. Dokunma/ Gabriel Wosipovict/ Çeviren: KemalAtakay/ Aynntı Yaytnlan/ 196 s. "Dokunma yoluyla kendi kişisel tarihimizden daha uzun ve daha geniş bir tarihte yer alıyor olduğumuz duygusunu yaşanz." Dokunma, bedendünya iletişimi sorgulamasında görme ve dokunma duyularını karşı karşıya koyar: Her ne kadar görme baktığımız şeylere sahip olduğumuz duygusunu veriyorsa da, yaşadığımız dünyanın bir parçası haline gelmemiz için uzaklıkları bedenimizle aşmamız, yalnızca birer gözlemci değil, dokunan bireyler haline gelmemiz gerekir. Gerçekliğe egemen olduğumuz hissini veren görme duyusunu temel aldığımızda yaşamın belirsizliklerinden ve acılarından kaçabüiriz, ama yaşamla bire bir etkileşimimizi de yitirmiş oluruz. Seçkin bir edebiyat düşünürü olan Gabriel Josipovici, Charlie Chaplin'in Sahne Işıkları'ndan Proust'un Kayıp Zamanın Izinde'sine, spor dünyasından bağımkhk duygusuna, Sophokles'in bir oyunundan Ortaçağ hac yolculuklarına, büyükanne ve büyükbabasının düğün fotoğrafından Chardin'in gizemli resimlerine uzanan yolculukta dokunma duyusunun yaşamdaki yeri üzerine ilginç ve önemli yorumlar getiriyor. Josipovici, kitaplardan, filmlerden, kiiltür tarihinden ve kendi deneyimlerinden hareket ederek, ancak dokunma duyusunu öne çıkardığımızda ve uzaklığa saygı duyup, genc de onu yenmeye çalıştığımızda dünyayla daha rahat iletişim kurabıleceğimızi ortaya koyuyor. Ona göre, bakmak hiçbir !;eye mal olmaz, oysa dokunmak hem bir scçimi, hem de bir beCUMHURİYET KİTAP SAYI 394 Prozac Toplumu/ Elizabeth Wurtzel/ Çeviren: Mefkure Bayatlt/ lletişim Yaytnlan/ 360 s. Depresyon, "modern toplum"un yan ürünlerinden biri. Ve günümüzde, ilaçlarla, uyuşturucularla karşılıklı bir ilişki içinde: Depresyon insanları bunlara yöneltiyor, bunlar depresyonu besleyip yeniden üretiyor. New York'lu, altorta sınıftan bir Yahudi genç kız buortamda verdiği hayata tutunma mücadelesini anlatıyor bu kitapta. Hayata zeki ve başarılı bir "dahi çocuk" olarak başlaSAYFA 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear