25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

lı olmak üzere yetiştirilmesi, seçimden çok şans mcselcsidir. Antiampirist bilim relsefecilcrinin direttiklcri gibi insanın algıladığı şey inanç ve ar/ularının bir fonksiyonudur. Algılamadıklan da öyle. Feyerabend bclli inanç ve arzularla yetiştirilmc talihsi/liğinc sahip olduğu için Yahudi komşularına yapılanları algılamadı. Zamanla nelerin olup bittiğini algıladı çünkü bclli bir kadınta cvlenme vc belli bir filmi görme talihine sahip oldu. Argümanın Sokrates cephesini yeniden irade eden hcr kimse, Kant ccphesini tutanlar tarafından ahlaki karakteri genetik yapı, kültürlcnme ve başka bir sürü belirleyici scbcplere indirgeyerek ahlaki faili yoketmeklesuçlanacaktır. Argümanın Kant cephcsini yeniden ifadc cdcnlcr, Darvvin'in bizim buraya gelişimizi açıklamasını kabul edenlcr tarafından insan organizmasına "vicdan" vc "irade" gibi gizemli, mctafizik, maddc dışı, cvrimle açıklanamaz kendilikler getirmekle suçlanacaktır. Socrates kötü karakterin iyi'nin bilinmemesi biyolojimizdcki rastlantılarla ya da hayat geçmişimizle açıklanabileceğine inanıyordu (ömeğin bir kadın ya da köle olduğu için palestra'nın çevresinc oturup Socrates'i dinleyememek gibi). Darvvinci ve Freudcıılar "herbir insan bizim kendi varlığımızla bağlantılı" olduğundan bizi haberdar etmcyen raslantılarla bunun açıklanabileceğini düşünüyorlar. Bu rastlantılar içindc yanlış genlcrc, yanlış anne babaya, yanlış eğitime ya da yanlış arkadaşlara sahip olmak da var. Socrates'le Kant arasındaki meseleyi formüle etmenin en kötü yolu özgür iradenin fiziksel paıçacıklardan oluşmuş bir cvrende kendinc bir yer bulup bulamayacağını sormaktır. O yol dcliliktir ya da en azından ahlaki faili kuantum fiziğindeki son buluşlara bağlamayı mümkün kılan salakça felsefedir. Dana iyi bir yol Sartrc tarafından "kötü niyet" tartışmasında önerildi. Sartre bizim (geçmiş cdimlerimizi açıklarkcn) kendimizi belirlenmiş gibi görmekle, (sonra nc yapacağımıza vc geçmiş benliklcrimizi beğenip bcğcnmediğimize karar verirken) özgür gibi görmek arasında süıekli gidip gelmeyc mahkum olduğumuzu söylüyordu. Açıklamayla gcrekçcyi birbirine karıştırıp (Fcyerabend'in yaptığı gibi), şimdıki bcnliğimizin geçmiş benliğimizden sorumlu olmadığını ya da geçmiş benliklerimizin dış ncdensel güçlerin elindeki aciz kuklafar olduğunu söylememiz halinde kötü niyete düşeceğimiz konusıında bizi uyarıyordu. Fakat, diye ekliyordu, Kant'ın tarafını tutarak Tanrı gibi rastlantı vc şansın üzerinc çıkabilecekmişiz gibi yapmakla kcndimizi Doğru'nun biyolojik ve tarihsel açıdan açıklanamaz bilgisiyle donatılmış gibi düşünmekle de aynı ölçüde kötü niyete (çoğunlukla da dınsel ve siyasi fanatizme) düşeriz. Bu bakımdan Sartre, kendimizi ahlaki bir toplumun üyelcri olarak düşündüğümüzce kendimize sorumlu ve suçlanabilir gibi; kendimizi daha da önemlisi, çocuklarımızı nasıl daha iyi insanlar yapacağımızı bulrnaya çalışırken de nedensel güçler taralından bclirlenmiş gibi davranmak zorundayız, diyen Hume'a oldukça yakındı. I lııme bu iki düşünce tarzının birbirleriyle çcliştiğini düşünmüyordu. Ona göre insanların nedensel zorunluluktan yapmış oldukları şeyler için sorumlu tutulmalan son derece akla yatkındı. Cebir (başınıza silah dayandıfiında) kötü bir eylemi mazur göstercbilir, fakat genleriniz ve eğitiminiz gösteremez. Bunun sebebi tehditlerin zorunluluk yaratmada eöitimdcn daha güçlü olması değil, sosyal yaşamın hem yasalardan hcm de saöduyudan mazeret sayılan eylem sebepleriylc mazeret sayılmayan sebepleri ayırt ctmesini istemesidir. Bu ayırımı netleştirmek ya da sabitlemek için CUMHURİYET KİTAP SAYI 394 Insan ve rastlantılar teoloji de, felsefe de, bilim de, daha fazla bir şey yapamaz, ama toplumsal basi ret yapabilir. Ahlaki bir toplum, karşılıkli güvene dayalı bir toplum kurmak gö revlerindcn biridir. Geriye dönüşlü nc dcnscl açıklamalar (psikologların ve fizyologların sunduğu açıklamalar dahil) başka bir görev. Bu iki görevin scntczini yapmaya çalışmak hiçbir şey kazandırmaz. Yine de, bazen ihtiyatla vc basiretlc, mahkcmclcrin psikiyatristlere azalmış sorumluluğu bir davalıya bağlamanın karmaşık sebcplcrini sunmasına izin vcrdiklerinde oldu^u gibi ikincisinin birincisini ctkilcmesine izin vcririz. Socrates, Sartre vc 1 lume Danvin'le hcmfikir kılınabilir. Kant ve pek çok dinsel ortodokslar kılınamaz. Fakat sağduyu hâlâ geniş çapta dinscl ve Kantçı. Ancak sıradan olmayan bir kötülük biciminin şeytani bir irade gözardı edcbileceöi, içerde vc şaşmaz bir vicdan nosyonu hâlâ çoğu Batılı insan vc cvren fikirlcrinin mcrkezini oluşturmaktadır. Gözlcmin, deneyin ve açık, kesin, "mantıksal" düşüncenin bizi Kuhn'un "doğanın tek, tam, nesnel, doğru açıklaması" dediöi şeye er ya da geç götüreceği nosyonu da öyle. Kuhn'un ua belirttiği gibi böyle bir nosyonun da Danvin'lc bağdaşması zordur. Bir organizma türünün, diğer türlerin aksine, kendi artmış refahına doğru değil, Hakikata doğru yönlendirilmesi fikri, her insanın içindc doğuştan gclen ablaki bir ölçü hem toplumsal tarihten hem de bircysel şanstan bağımsız hareket eden bir vicdan olduğu fikri gibi Danvinci olmayan bir fikirdir. Biçimciler vc tarihselcilcr arasındaki felsefi savaşlar zamandışı yapıları soyutlamak isteyenlerlc Freud gibi "şansın kaderimizi belirlcmcde değmcycn bir şey olmadığı"nı savunanlar arasında mesele ister bilimsel hakikat olsun ister ahlaki fail, aynı senaryoyu takip cdiyor. Bir taraftaki felsefeciler şansa lcalrnayacak, güvenilir bir şey istemektedir. Oteki taraftaki felsefeciler de bir yandan Darwin'e olan inancı sürdürürken öte yandan mümkün olduğu kadar da sağduyuyu koruma yolları aramaktadırlar: Türümüzün, yetileri ve şu anki bilimsel ve ahlaki dillcrinin tıpkı kaymaoluşum tabakalar (tectonic plates) ve değişim geirmiş (mutated) virüslcr kadar şansa ağlı olduğunun anlaşılmasıyla. Sosyal demokratların Nazilerden; modcrn tıbbın voodoo'dan; Galile'nin Engizisyondan nasıl daha iyi olabilcceğini, böyle sıralamayı zorunlu kılan tararsız, kültürdışı, tarihdışı ölçütler olmasa da açıklamaya çalışıyorlar. Bu tartışmanın bir tarafındaki insanlar muhalirlerine irrasyonalist deyip modern uygarlığın temcllerini yıktıklarını iddia ediyorlar. Oteki taraftaki insanlar isc muhaliflerinin dogmatik metafizikçiler olup hâlâ türümüzün, her nasılsa.kendimizin dışında olan bir gücün, Feyerabend (Üstte. solda) 1950'lerln sonlannda Roy Edglevle sağda. yanda. Alpbachda Iklncl e$i Mary O'NeH'la, 1956. MdaVeda başlarımızı Hakikat ve Doğruya yönelten bir gücün himayesinde olduğu, kendilerini kandırmaya yarayan, modası geçmiş, dinsel umuda csir olduklarını iddia ediyorlar. Feyerabend irrasyonalist olarak anılınca zevkten dört köşe oluyordu ve kitaplarından birine Akla Veda adını vererek imajını abarttı. Fakat bu otobiyografiyi yazdığı sıralarda daha ölçülü bir ruh hali içindeymiş. Vakit Öldürmck'te "I tiçbir zaman 'aklı' yermedim, bu hcr ne demckse, sadece aklın utlaştırılmış ve despot versiyonlarıydı (e aldığım)." ele Hangi inanışların libcral demokrasi için, Habermas'ın "modernliğin tamamlanmamış projcsi" dediği şey için esas teşkil cttiğini vc hangilcrinin putlaştırılmıs despotik dogmalar olduğunu söylemek güç. Fakat felsefeciler aradaki far kı söylemek için varlar. Yaptıkları şey sağduyunun altını üstüne getirip neyin saklanıp neyin atılması gerektiğini bulmaya çalışmaktır. Bunu birilerinin yapması gcrekiyor, yoksa hepimiz skolastikler gibi bir zamanların meyve veren fikirlerinin kurumuş yıöınları altında boğıılacağız. Feyerabend bazen bu işi dikkatsizce yaptı, fakat en iyi zamanlarında ccsurca ve ikna edici bir şckilde yaptı. (31 Hazıran 7995, The Ncw Rcpublıcden kısaltarak çevtren Murat Kocadağh) Vakit Oldürmek Otobiyografi/ Paul Feyerabend, Çev. Nedım Çatlı, Ayrtntt Yayınları. Richard Rorty Vırginia Üniverstteu Beşeri Bilimler Fakültesi'nde felsefe profesörüdür. S 1993 Ekim.Romada eslyleblrilkte(üstte). Feyerabend Hollanda'da ErnanMCMulllnle (aittai SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear