22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

/ N N M ORTAK BİR ŞEYLERİ OLMAYANLARIN ORTAKLIĞI/A h n o Lingis lnc*lanı* Ç«v.ı Tuncay Birkan Alphonso Lingis, birçok kitabı olduğu halde Batı'da da yeterince tanınmayan bir felsefeci ve gezgin. Tanınmamasının bir nedeni de herhalde rasyonel Batı'nın ancak kendisiyle analojiler kurarak, özetle kendisine benzeterek kavrayabildiği öteki kültürleri, olanca başkalıklan içinde anlamaya, kendi sözleriyle konuşturmaya çalışması. Bunu da antropolojinin indirgeyici normları içinde değil, Batı rasyonalizminin içerdiği ciddi çatlakları; anlamlı ve tekil bir hayat yaşamanın önüne çıkardığı maddi ve manevi engelleri serimleyecek biçimde yapması. Ortak Bir Şeyleri Olmayanların Ortaklığı, önce rasyonel cemaati betimliyor: Herkesin ortakanonim söylemi kendi dilinde yeniden ürettiği, kendini ancak yaptığı "iş"le tanımlayan; Levinas'ın terimleriyle "söyleme'yi tali, "söylenerfi temel önemde gören bir cemaattir bu. Bu cemaat temel fetişi olan "iletişirrfi gerçekleştirmek için her şeyin, her mesajın indirgenemez tikelliğini, iletişim değeri olmayan mırıltısını, uğultusunu "gürültü" sayar; her ağaç ve her güvercin için aslında ayrı bir sözcüğe ihtiyaç duyulduğunu görmezden gelir. Rasyonel söylem, hakikatini tesis etmek için kurumlara ihtiyaç duyar ve paryayı, mistiği, psikotiği, vahşiyi, teröristi bu hakikate ulaşmaktan aciz görüp dışlar. Lingis bu cemaatin karşısına "öteki cemaafi çıkarır. Benimle ortak hiçbir şeyi olmayan ötekiyle karşılaştığım cemaattir bu. Burada öteki, benimle sadece sözleriyle değil, çıplak gözleri, boş elleri ve sessizliğiyle, yaralanabilirliğiyle yüzleşir. Burada benim rasyonel buyruğumun tutarlılığını bozan bir davetsiz misafir, bir ıstırap yüzeyidir öteki. Akıl sorgulamasını yeni uçlara taşıyan epeyce çetrefil, hatta garip bir kitap elinizdeki. Felsefe, gezi kitabı, otobiyografi, anlatı ve antropoloji metni gibi kalıp türlerin hiçbirine sığmayan, hem çok ağırbaşlı hem de çok coşkulu, laşkın" bir kitap. Ter dökmeyi göze alanlar karşılığını, fazlasıyla bulacaklar... İnc*l*m* Ç*v.ı M. Mukadd*r Yakvpoftlu ÖLÜMCÜL HASTALIK UMUTSUZLUK/Sören Kierkegaard Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, felsefe tarihinin en önemli yapıtlarından biri. Kierkegaard'ın, tüm yaşamı boyunca sorguladığı konuları özetleyerek bunları çözümlemeye çalıştığı bir yapıt. Kierkegaard bu yapıtında, tüm yaşamımıza eşlik eden, varoluşumuzun gizemini yansıtan umutsuzluk duygusunu tüm yönleriyle ortaya koymakta ve bu duygunun anlamını sorgulamaktadır. Varoluşun özü, "sonsuzluk" özlemiyle yanan insanın "sonluluk" çırpınışıdır. Kierkegaard Ölümcül Hastalık Umutsuzluk'te bu öze dokunuyor ve Unamuno, Heidegger, Jaspers, Marcel, Sartre ve diğer varoluşçularda somutlaşan felsefi düşünce akımını başlatan düğmeye basıyor. Kierkegaard'a göre umutsuzluk ölümcül hastalıktır, umutsuzluk günahtır ve umutsuzluk evrenseldir. Bu günah, bu ölümcül hastalık ben ve ruh'un tüm ilişkilerinin de çerçevesini oluşturur. Çünkü nasıl umutsuzluk ben'in hastalığıysa, ölümsüzlük de ruhun hastalığı, dolayısıyla umutsuzluğudur. O halde insan bu olumsuzluktan çıkmak zorundadır. Bu çıkış sonluluktan sonsuzluğa geçişle gerçekleşebilir. Bu geçişi hangi ben gerçekleştirir? Sürüsü karşısında çobanın ben'i, anne baba karşısında çocuğun ben'i ya da Oevlet karşısında bireyin ben'i değil, Tanrı karşısında insanın ben'i başarabilir bunu. Daha açık bir deyişle olumsuzluktan kurtulmak, ben'e yabancılaşma anlamına gelen umutsuzluktan kaçınmak, bireyin yaratıcısı ile karşı karşıya gelme cesaretini göstermesiyle mümkündür. 6 2 Maket Seli/Julio Cortazar İOMM 60'larda büyük bir patlama yapan Güney Amerika edebiyatının, en önde gelen isimlerinden birisi Cortazar. Arjantinli yazarı bu üretken dönemin oldukça iddialı diğer yazarlarından ayıran özelliği ise kuşkusuz dile çektirdiği azaplar. Usta, çok basit, çok sıradan gibi görünen deneyimleri en muhteşem biçimde anlatma hünerine sahip ender yazarlardan. Okuyucunun hem beynini hem de hislerini aynı anda açık tutmasını ve yazdıkîarına şahsi tepkiler vermesini talep eden Cortazar, edebiyatta dilin saydam bir araç olarak kullanılmasıyla yetinmeyen, olay örgüsünden çok üsluba önem veren okuyucular için tam bir okuma ziyafeti sunuyor. 62de bu üslup zenginliğinin yanı sıra olağanüstü bir hayal gücüyle karşılaşıyoruz; roman, gerçekle gerçekötesinin o son derece ince sınırının bir o tarafına bir bu tarafına gidip gelmelerle dolu; bu açıdan da yer yer bilinen gerçeklik tanımını fazlasıyla sınıyor. Kitabın en belirgin gerçeküstü teması vampirlik, ama bu kelime roman boyunca neredeyse hiç açık açık zikredilmiyor. Bir kavramın adım başı afişe edilmeden, güçlü bir alt akıntı gibi nasıl bütün bir romanda kendini duyurabileceğini gösteriyor usta bize. Bunun yanı sıra bir grup insanın imkânsızlarını: imkânsız aşkları, yaşantıları, olayları da durmadan geri dönüşlerle, şiirsel vurgular, tekrarlar ve saplantılarla; bazı bölümlerde ciddi bir mizahla çarpıcı bir biçimde aktarıyor. Hem kronolojiyle hem de psikolojik determinizmle oynuyor; başı sonu olmayan, âdeta sonsuz bir zaman diliminde olayların peşi sıra sürüklenen "kişiler" yaratıyor. Kendine ait o bambaşka evreniyle, muhteşem diliyle, emsalsiz tuhaflıklarıyla eşsiz bir eser. Ç*v.: Aalı insanın özgürleşmesinden yana olan bütün samimi sosyalist, solcu ve özgürlükçüler tarafından geçtiğimiz yıllarda pek çok özeleştiri yapıldı. Bu özeleştirilerde "Reel" sosyalizm adına yürütülen baskıcı merkezi devlet iktidarının insanları sosyalist ütopyadan nasıl yabancılaştırdığı; sosyalizmi ekonomiye ve ekonomik hedeflere indirgemenin kapitalist zihniyeti sürdürmenin dikâlası olduğu; dahası, sanayi uygarlığının üretimci/tüketimci mantığını aşmadan dünyayı değiştirmenin mümkün olmadığı ifade edildi. Şimdilerde de, salt "nesnel çıkar'lara ve akla hitap etmenin, insanlar arasında özgürleştirici ilişkiler kurmanın kapılarını sonuna dek açmaya yeterii olmadığı anlaşılıyor; duyguları, vicdanları, gönülleri, "muhabbet'i işin içine katan, mevcut düzenin ruhsuzlaştırdığı hayata ruh vermeyi amaçlayan siyaset biçimleri aranıyor. İşte, Rudolf Bahro, kısaca özetledigimiz bu düşünsel ve duygusal macerayı iliklerinde yaşayan bir "fikir ve gönül" adamı! Doğu Almanyalı bir aydın olarak, 1970'lerin sonlarında, sosyalist devlet iktidarlarına sosyalizm adına getirilen en kapsamlı ve devrimci eleştirilerden birini yaptı. 1980'lerde, göçmeye zorlandığı Batı Almanya'da yükselen Yeşil hareketin en "kışkırtıct" düşünürlerinden biriydi. 1990'larda ise, bilgi yöntemine yönelik eleştirilerini radikalleştirdi; özgürleştirici bir devrimci dönüşümün, mutlaka insanın tinsel varlığını da kavraması gerektiğini vurgulamaya başladı. Öyle ya, insanın tinsel varlığı ve bu varlığın onu yönelttiği davranış ve eylem tarzı da "maddi hayafın esaslı bir unsuruydu. O halde, düşünsel ve duygusal bünyemizdeki yabancılaştırıcı bağları koparmak, devrimci bir özgürleşme uğraşının olmazsa olmaz adımı olmalıydı... Kitabın Nasıl Sosyalizm? Hangi Yeşil? Ne İçin Sanayi? adlı ilk baskısı epeydir tükenmişti. Bu yeni baskıda, Bahro'nun tinselliği öne çıkartan yeni görüşlerini yansıtan ekler yapıldı. Kitabın adı da, hem Bahro'nun düşünce çizgisini daha iyi özetlemek için hem de yapılan bu eklerin gereği olarak değiştihldi. Hayatımızı her alanda işgal ederek iç dünyalarımızı yoksullaştıran "ıktisadi akıfın ötesinde bir hayat arayanlara... Tanıl B*r« NASIL SOSYALİZM? HANGİ YEŞİL? NİÇİN TİNSIUİK?/Ruddf Bahro Piyer Lot! Cad. 17/2 34400 Çembertitaş/istanbul Tel: (0 212) 518 76 19 Fax: (0 212) 516 45 77 ^«ffl. AYUNT1 A YRINTI YAYIN LARI GENEL DAGITIM PİA İSTANBUL: Klodfarer Cad. Binbirdırek SK. iletişim Han No: 7/B1 Cağalofllu 34400Tel: (0 212) 638 55 45638 55 71638 55 75 Fax: (0 212) 517 71 57517 71 58 ANKARA : Selanık Cad. No. 72 Yenişehır 06640 Tel: (0 312) 417 78 35 Fax: (0 312) 425 06 82 İZMİR : 859 Sk. Saray işhanı No: 1/8 Konak 35250Tel: (Ö 232) 483 10 40 Fax: (0 232) 484 46 65
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear