Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
reklilığın geleceğe dönük özlemın bir yansısıdır Görüldüğü gibi her bir romanında ele aldığı konuyu, anlattığı öyküyü, yansıttığı gerçeklikleri değişik anlatım biçimleri üzerine koruyor, Maalouf. Bu çeşni ile romana, romanın bütünlüğüne 'gerçek'Iik kazandırıyor. Okur, kurgulanan öyküsüyle, bu 'gerçek'Iik duygusunu yaşayarak, baş başa Kalıyor. Bunlann arka planına Daktığımızda; 'Maalouf ne/yi anlatmak ıstiyor? sorusunun birçok yanıtını bulabiliriz. Romancının asal işlevi tarih/i yazmak ya da yaşanan tarinsel olaylan anlatmak olmadığına göre... Ilk romana dönersck: Afrikalı Leo bir çağa tanıklığı, buluşturmayı getirir. Bu süreçteki değişim ve dönüşümlerin Lco'nun kimliğine yansıması.... Tarihi yapan insanın serüveninde o çarkın dişlilerini, o dönüşümle yaşanan trajedileri görürüz. Maalouf'un roman dünyasının biçimleyici ögeleri şu eksen üzerinde gefişir: DoğuBatı gerçeği: Batı neyi, nasıl yaşıyor, yaşatıyor ve Doğu'ya nasıl bakıyor, ne bekliyor ondan. Doğu, kendi gizemli evreninde yaşarken sonraki tarihini/geleceğini nasıl çiziyor... Bu altüst oluş trajedilerinde Doğu insanı nercde diye sorular da sorulabilir! Maalouf, tek bireyin gerçekliğinden, onun bir başına yaşadığı serüvenin tek boyutunu yansıtmaktansa; toplumun gerçekliğine, o gerçeklik içindeki bireyin konumuna, rolüne önem veriyor. Bu da, onun için; araç kişi'dir. Olsa olsa 'şjmge'dir, denilebilir. Afrikalı Leo; Omer Hayyam, Nizamülmülk, Hasan Sabbah, Melikşah; Tanios, Lamia; Celile, Isyan, Clara, Nadya... onun bu coğrafyasının bircr simgeleridirler. Maalouf'un roman evrenine girdikçe tarihe bakıştn, bunu yorumlayışın romancının dünyasında nasıl yer edebileceğine de tanık oluruz. Sonrası ise 'okur'un bu gizemli yolculuktan alacağı keyife ve kederc kalıyor. Maalouf'un büyüİü sesi ile bizi buluşturan Sevim Raşa'ya, Esin TaluÇelikkan'a ve Maalouf'la Paris'te buluşarak konuşan, ortak duygu ve düşünce dostluğumuzu pekiştiren bir çaba örneği gösteren Lız Behmoaras'a ayrıca kısa çevirisiyle bu çabaya Paris'ten katılan Aytekin'e teşekkür etmek istiyorum. • * Afrikalı Leo, Amın Maalouf, Çeviren: Sevim Rasa, Yapı Kredi Yayınları, 307 s ** Semerkant, Amin Maalouf; Çevıren: Esın TaluÇelıkkan, Ekim 1993, Yapı Kredı Yayınları, 249 s *** Tanios Kayası, Amin Maalouf, Çevıren Esın l'aluÇelikkan, Temmuz 1995, Yapı Kredi Yayınları, 217 s *** Doğu'nun Limanları, Amın Maalouf, Çevıren Esın laluÇelikkan, Ka sım 1996, Yapı Kredı Yayınları, 167 i Amin Maalouf: Tek vatanım vazı... Gazetecilikten gelme Lübnanlı yazar, hep Batı'da yazılmış olan Ortadoğu tarihini başka bir perspektiften anlatmayı bir görev biliyor. LİZ BEHMOARAS Ff B rel derdi ki duygudan yoksun zekâ yoktur. Amin Maalouf'a öyle çok uyuyor ki bu söz... Parlak zekâlara has bir içtenlik, bir nezaket var onda. Bir de laf aramızda kendisini daha da sempatik kılan, utangaçlığa varan bir alçakgönülliilük... Paris'teki evindcyiz. Kitaplar, kilimler, sade, sıcak bir atmosfer; her ne kadar birbirimizi çok önceden tanısak da, söyleşi biraz sıkıntılı başlıyor... Amin'in oğlunun sevimli buldog icöpeği, gerek homurdanarak, gerek dizlerimize tırmanarak, gerekse kuyruğunu sallayarak söyleşiye kendince katılmaya ısrarîı gibi... Besbelli bu evde azara pek yer yok: Amin bir taraftan sevimli yaratığa "laf" anlatmaya çalışıyor, öte yandan gözlerini kapıya dikip "kurtancı" gibi karısı Andree'yi bekliyor... "Kurtancı" gecikince, çaresiz hayvanı evin arka oaalarından birine kapatıyor. Bcnse bir kez daha teybimin azizliöine uğrayıp söyleşinin yarı yolunda kalmamak için, bir dcğil iki alet getirmıştim... Nafile! Amin ağzını açar açmaz, sanki bana inat, ikisi de birden duruveriyor... Acilen kâğıt ve kaleme davranıyorum. Daha sonra teyplerden birı lütfedip çalıştıysa da söyleşiyi kesik kesik kaydctti ve Amin Maalouf'un en mediği dönemde bir Türk ile bir Ermeni nin karşılaşması. Düşünün, kökenlerine boşvercn iki insan her şeye rağmen dost olmaya karar veriyorlar. Sonra Lübnanlı Isyan ile Yahudi Clara'nın karşılaşması. Bu karşılaşmalar benim için, dünyanın bu yöresinde olmasını dilcdiğim geleceği yansıtıyor. Gelecek herkesin salaırganca kimliğini ortaya koymak için çaba verdiği çatışmalardan ibaret degil, olmamalı. Tam aksine insanların farklılığının kabul göreceği, zenginleştirici bir unsur olarak görüleceği bir gelecek düşlüyorum. Çok içtenlikle inanıyorum ki Ortadoğu'da bir sayfa çevirmcnin zamanı geldi." • Liz Behmoaras güzel cümlelerini, sahipleri şiddetli bir nıçkırık krizine tutulduğu hissine kapılarak dinledim çalışma masamın başında. Alçakgönüllü demiştim Amin Maalouf için; 1995 yılında aldığı Goncourt Odülü hiç mi şımartmamışr' "Çok mutlu bir olaydı, başladı ve bitti; hem öyle şişinecek, kendini fazlasıyla ciddiye alacak adam dcğilim bcn". Bu ödülden dolayı daha çok enerji daha çok şevk kazanmış. Şimdi binbir projeyle dolu, kimilerini hayata geçirmiş bile... Hem, "Ailcm bana, bu olayı olumsuz bıçimde yaşamamamda büyük destek oldu." diye ekliyor. Âilesi deyince, akla ilk gelen eşi Andree; bir ara kapıdan içeri süzülüyor: Konuğa içten bir "hoşgeldiniz", kardamonlu kahve ve Lübnan usulü fıstık ezmesi ikramı, kocasının alnına bir öpücük, güleryüzle fotoğrafçı görevini üstlenme... Işte Andree! Doğu'nun Limanları "Doğu'nun Limanları" kitabından söz ediyoruz şimdi: Avrupalılar'ın Doğu'ya varmak için geçtikleri o ticarct kentleri zincirinden... tzmir, Adana ve Beyrut'tan geçerek lslanbul'dan lskenderiye'ye uzanan... Fransızca adı "Levan". "Levanten" kimliği ne anlama geliyor, onun için? "Sürekli arayışlar ve çatışmalar içinde olan bir topluma aidiyet, biraz da Doğu Akdeniz iklimi solumuş olma" diyor ve şöyle sürdürüyor: "Ben Lübnanlı'yım; Lübnan bildiğiniz gibi farklı farklı kimliklerin oluştuğu bir ülkedir; kimisi kendini Fenikeli diye tanımlar, kimisi Araptır, kimisi Osmanlı... Benimse, parçalanmaktan kurtulmak, kendimle barışık yaşayabilmek için, kendime seçtiğim aidiyet şudur: fÜıkemin tarihine aitim ya da ülkemin tarihine ait her şey benim kişiliğimin biı parçasıdır. Lubnan'ın Roma, Grek, Arap, Osmanlı dönemlerinin hepsine sahip çıkıyorum, bütün bunların toplamı ve kanşımıyım. "J Amin Maalouf'un anneannesinin Istanbul'da doğmuş olduğunu, Harun ' SAYFA 5 Amin Maalouf'a iiç soru: Goncçurt ödüllü olmak nasıl bir duygu? Ödiilü aldıktan sonra oturup yazmak zor oldu mu sizin için?" "Çok güzel bir olaydı ve dolu dolu tadını çıkardım. Ailem ve arkadaşlarım sayesinde Goncourt'un iki tuzağından da kaçınabildim, ne kendimi fazla ciddiye aldun, ne de artık beğeni kazanabilecek miyim diye fazla kaygılandırn. Şimdi artık geleceğe yöncliğim. "Son kitabımztn kahramam Isyan'ın öyküsü doğru mu? Kısmcn doğru. Birkaç scne önce îkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız direnişine katılan bir Lübnanlı'ya rastlamışum. 1945'te ülkesine bir kahraman gibi döndü. Onu çok sonra tanıdım.. Yazı yazmaya başladığım zaman onu sık sık andım, onunla tekrar karşılaşıp Fransa'dan gidişinden sonra olup bitenleri öğrenmek istiyordum. Işte eserimde işlediğim konu da bu. "Doğu'nun limanlarının kahramanlan çok güzel tolerans örneklerı olusturuyorlar Barışa kavuşmuş bir Ortadoğu'nun sembolü denilebilir mi onlara?' "Aynen öyle. Bu kitap her şçydcn önce karşılaşmalardan ibaret. Once, ait oldukları halkların bir araya gele CUMHURİYET KİTAP SAYI 369