05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

YEATS, UZAKTAN BİR BAKIŞ Kumlar koruyamaz biçimini dudajdannı ne de korudaki yosunlar içine düşen gölgesinin. Joao Miguel Fernandes Jorge/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan "Tehlike devindiriyor kanı donmus aövdevi" Joao Miguel Fernandes Jorge BlR KUŞ VAR... Bir kuş var, Eylül sabahlarında güneşi izleyen bir ışık. Bir kuş Eylül günlerinin panltısında ışığını gizleyen, yükselirken, denizin üzerinde, hiçbir şey vermeyen, terk edilmiş evin üzerinde kanatlarını açan. Hafif sis dağılıyor kuş uçmadan ve erişilmez bir dinginlik iniyor denizin ve Eylül kumullarının üzerinde hangi adın parladığını soran kişinin mırıltısı üstüne. Günümüz Portekiz edebiyatının 70'li yıllarda ün yapan en önemli şairlerinden 1943 doğumlu Joao Miguel Fernandes Jorge aynı zamanda sanat eleştirileri yazmakta ve lise öğretmenliği yapmaktadır. Felsefe öğrenimi gören şairin yaoancı dillere de çevrilmiş birçok şiir kitabı vardır. YIRTICI PRENS Anladım gölgesıni. Bir tehlike kaynağıyuı. Acısını kendım çekıyormuşum gibi hissettim yarasını. Gümüş önler tehlikeyi; ruhunu zincirlemeni istemiyorum, benim için olsa bile. Hatırla duyularını yağmurlu gecenin çaldığı, yaprakların hışırtısına bağlı o evi, Birden çıkan rüzgâr "Hatırla beni, her zaman hatırla beni, daha çok, daha cok hatırla." Bir mart sabahı, daha şakımadı ilkyaz kuşları, köyün kulesi üzerinden daha uçmadılar. Tehlike devindiriyor kanı donmuş gövdeyi, açık elimi. Prens, yırtıcı prens, hatırla o evi, üzerinde durduğum ayı. Ört yeryüzünü saran çemberi, incele bu adamın gölgesini. Benim için olağan şeyler bunların hepsi. Taşın ckesindeyim ben, ötesinde yönelen o bakışın, tırlattıkları mızrağın, Yırtıcı, neden yırtıcı? Suda yansıyor gölgesi. Çakal yanıbaşında, lambaların ay ışığında. Yansıt ölümünü, o vakitsiz an ı, hastalık tehlikesini, kimsenin kendi yerinde olmayışını. Delinmiş gölge gizli istek yaralı prens. ALCABIDECHE'DE YEMEK Arkadaşlarla oradaydık. Az çok kafayı bulmuştu hepsi. Bıçaklarıyla oynuyor, parmaklan arasında kadehlerini yuvarlıyor, limon sıkıyorlardı ızgara bahklara. Bu davranışlar, bir araya gelmenin sevinci yumuşatmış, sakarlaştırmıştı onlan. Sanki kendi aramızda değil de, düşsel bir varlıkla konuşuyorduk; her birimizin onunla arasında gizli bir şey, kişisel bir bağ varmış gibi; aramızdaki birkaç kişiyle ilgili bir giz. hem alkol gibisi de yokturseçilen beyaz şarap derseniz, pek parlak değildi o süre boyunca hep gizli tutulan gerçek kimliğimizi açığa çıkaracak kadar. SAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 343
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear