Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
RIFAT ŞAHİNER enilikçi cdcbiyattaki psikopa toloji saplantısı, kapitalıznıin gerçekliğinden bir kaçış isteği gıbi gözükür. Bu, ashnda tam da kapilalist düzendeki yaşamın, çoğu zaman haklı olarak, ınsan, ögesinc çarpık bir biçinı verilmesı (donmuş ya da sakat lanmış bir biçim verilmesı) ilc yatiMr. Ancak, psikcmatolojiyı bu çarpıklıktan bir kaçış yolu olarak göstermek dc başka bir çarpıklık olarak bclirir. Yani burada tam anlamıyla çarpıklığın ölçütünü saptamak miimkün dcğildir. (.arpıklık, insan varoluşunun normal duıumu, sanat ve edebiyatın asıl araştırıııa alanı, oluşturucu ögesi olmuştur. Yenilikçi sanat, bu çarpıklık, tanınısızlık ve boğuntunun içerisinde, insanın varoluşunun, içkin (ımmadcnt) bir anlamı olduğu varsayımını alegori yardımı ilc dahi çözememiş gözüküyor. Alegori, insanın nesnel gerçeklikten yabaneılaşmasını betimleıneye en elverişli estetik anlatım olma.sına rağınen, çağın büyük düşünürlerinden Walter Bcnjamın'c göre, "tarihin ölü yü/.unü donmuş bir geçmiş zaman manzarası gibi göstcrçn bir yanılgı, bir hissizlik biçimidir. Oyle ki Bcnjamin; nesnelcr dünyasındaki yıkıntıları, diişünceleı düııyasındakı alegori ile özdeş tutmaktadır. Şöyle diyor Benjamin: "Bu sanat, bir yandan mııtlak bir aşkınlığı dile getirmek istcrkcn elindekı araçların yetersizliği yü/.ünden bıınıı gerçekleştiremediği için , ötc yandan da, soysuzlaşmakta olan bir dünyayı yansıttığı ve bu arada kendi yıkılışına da yol açtığı için şiiijlıcli bir sanattır." Y Kafka alcgorik yöntemlc günlük yaşantıyı anlamsız kılmış, aşkın niçlik kavramıyla ayrıntının dcğcrsizleşmesini sağlamıştır. Ama bu özelliği de gerçekçi sanatın özü olan 'özel'lc 'gcnel' arasındaki kaynaşmayı gerçeklcştiremez. Bitcviye dönüşsüz bir yol gibi, sanki dar vc uzun koridorlarda bizi dolaştırır ve bütünüyle labirentten farksız romanlarında, her bölüm, kendi içinde sanki bir bütün gibi misyonunu tamamlayıp, dönüşsüz bir yolmuşcasına terkedilir. Çağdaş Gerçekçilik, ve Kafka sına, Bergson'un yaşanılan zamanın, (öznel zamanın) gcrçek zamanla özdeş olduğunu ve hatta bu iki zamansallık arasında aynı zamanda bir uçurum açılmiij oldugunıı ileri sürmesi, yenilikçi sanatı tümüyle bir paradoksla baş başa bırakmıştı. Yinc Benjamin, Marcel Proust'un, bir insanın yaşamını gerçekten yaşadığı gibi değil de, insanın natırladığı biçimde ele alışı üzerinde dıırarak, zamanın akışındaki parçalanmanın bir ncsnellik olarak yok olusunu imler/ "Yaşanmı^ bir olay bclirliuir, hiç tleğilse yaşantı ılüzeyinde sonuçlanmıştır. Oysa hatırlanan olay sınırsızdır, kendisinden önceki ve sonraki her şeyi açabilecek bir anahtardır. Bu biraz da Pavese'nin "Yaşanmış hayat yoktur, olsa olsa hatırlanan an vardır. Geçmiş, yaşanılan, bütünüyle bilincimizin anlık fotoğrafıdır." sözünü çağrıştırıyor. Pavesc, burada belleği tümüyle anlık bir görüntüye indirgiyordıı. Artık her^cy, her iliski, bir ötekinin yerine geçiyor. Bütün ile ayrıntı özgünlüöünü yitiriyor. Birey, belki de varlıkbilimscl yalnızlıgına gömülüyor. Hcidegger ya da Musil'in birbirine benzer şckilde ifade ettikleri gibi "insan varlığa atılmış"tır. Bu sadece, insanın yapısından ötürü kendi dışındaki nesneler ve kişilerle ilişiki kuramayacağı değil, aynı zamanda insan varolusunun kökeninin ve amacının da belirlenemeyeceği anlamına gelir. Joyce'un "bilinç akışı" yönteminin, Beckctt'in Molloy tiplemesinde bizc insanın bozulmasının en son dcrccesinin bir imgesi olan bir alığın bitkisel yaşayışını ve belirsiz bir kurtarıcının garip bir benzeşimle aynı yazgıyı paylaşıp, kurban ve kurtarıcının paralel bilinç akışını sunması ilginçtir. Çaödaş yazında, alegori sorunu, özellikle Kafka'da apayrı bir görüngüye dönüşür. Kafka alegorik yöntemlc günlük yaşantıyı anlamsız kılmış, aşkın hiçlik kavramıyla ayrıntının değersizleşmesini sağlamıştır. Ama bu özelliği de gerçekçi sanatın özü olan 'özcl'lc 'gencl' arasındaki kaynaşmayı gerçekleştiremez. Biteviyc dönüşsüz bir yol ibi, sanki dar ve uzun koridorlarda bizi dolaştırır ve bütünüyle labirentten Kafka'mn yapıtlarındaki bitimsiz, yamtsız sorular... Ozelliklc ycnilik^i sanatçının, köklü vc gerçck yaşantıları dilc gctirmcye çalı^ırken i<,ine düijtüğü ters durum, sanat eserinin bütünlüğünü ve nesnelliğini de aynı ölçiide sarsmıştır. Nitekim modern felsere, modern edebiyat, rcsim vc müziktcn cok daha öncc, yalnızca bir moda gibi gözük meyen ya da dcneysel buluşların bir sonucu olmayan "zaman" sorunuyla karşılaşmıştır. O/nel iucalizm, soyut olarak tasarlanan zamanı tarihsel değişimden ve yer özgüllüğünden ayırmış, yeni sömürgecilik çağı için bu ayrıştırma varmışca 'Zaman sorunu' farksız romanlarında, her bölüm, kendi içinde sanki bir bütün gibi misyonunu tamamlayıp, donüijsüz bir yolmuşcasına terkedilir. Lukacs'a göre onıın amacı, bir tek ayrıntıyı (içcriğini genelleştirmeden) o andaki özelliği içinde soyutlama düzcyine yükseltmektir. Sanki kolsuz bacaksız, boşlukta sallanıp durur onun modclleri... Kafka'nın dünyasının gizli ya da olmayan Tann'sı hortlaksı niteliğini kendi yokluğunun tüm varlığının temeli oluşundan alır. Yani hiçlcştirilen hiçliğin dev arenasında, cisımsiz, tözsüz, hiçliğin yansıması bakımından da alcgorik bir dünyadır onunkisi... Bir sürü sevimsiz alt makamlar ve sıradan yaşamı dahi içindcn çıkılmaz bir kaosa (hatta kabusa) dönüştürcn biırokrasinin görünmez yü/.ü... Kafka tüm olanları Tanrı'mn sayıklaması, da hası şakası gibi görüntülcmektedir. "Biz nepimiz nihilist hayalleri/." dıyor. Sanki bir günah çukurunda Tann'nın kendini arındırmak istediği su birikintisi... Koca bir çığlığa dönüşen, insana sürekli boşunalık duygusu (fatali/.m) veren bu umarsızlık, adeta bir ya/gı gibi işler içimize... Kafka'nın figürlerindc tüm çarcsizliğine rağmen kendisiyle barışık gözüken bir kaluılleniş vardır. Dava ve Şato romanlarında Josef K. sanki başına ge len trajikomik açmazları sorgularkcn, bunları anlamlandırma isteği cle gütme/. Ncdense ona alışır Ne Dava'daki yargıçlar ne Şato'daki yoneticiler görülür. C)nlar bu hiçliği oluşturan güç olarak Tann'nın alegorisidir. l lerkes taıa fıntlan ulaşılmaya çalışılan, her şeyin yöncldiği, her şeye anlam veren o, hiç liğin en iıst kertesi... Katka'nın romanları kendi içinde parça parça, lime lime şizofreni kokar. Onıı bir bütün gibi ccsaretlc algılamak yerine, bu küçük parçaların, ayrıntıların içinde (çoğu da bir olguya donüsmeyen bu kırıntılar içinde) tahammülsüz bir uğrak gibi, kimi hguranların cierınleştirdiği dıpsiz bir çukura düşer, pasajlar arasında oksijensız, ışıksız bıt sonraki bölümde arar dururuz kumılıışıı. Ama boşuna bir çırpınıştır bu, her seferinde başımız döner, döner. Kafka'nın yapıtlarında bitimsiz, yanıtsız bir sürü soruyla afallar insan, O'nu anlamlandırayıın derken bin kat daha gömülür anlamsızlığına.. C), sanki insansızlaştırılmış bu dünyanın gerçek aynasıdır. Sonuçsuz kalmaya mahkumdur yaşanan... Kafka'nın yöntemi çağdaş gerçekçiliğin alegorik yaklaşımına özgü bir yöntemdir. Belli bir konunıın ve üsliip çeşitlemesinin önemi yoktur, önemli olan öz vc biçimi oluşturan dünya görüşüdür. • Bilinç akışı Kafka. 1922de Pragda. UMHURİYET KİTAP SAYI 341 f, Çağdaş yazında, alegori sorunu. özellikle Kafka'da apayrı bir görüngüye dönusur SAYFA 9