Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Osman Şahin, çocuk öykülerinde düşgücünü, yaratıcılığını bütünüyle ortaya koyarak, olayları öykü kişilcrinin önünc almadan, d'iîini ycni anlatım olanaklarıyla zenginleştirerck bizleri öykü dünyasının el ayak değmemiş alanlarında, zümrüt derinliklerinde gezdirir, hepimize sevgi ve güzellik sunar... AÜ F. BİLİR Önceki yu 'Selam Ateşleri' kitabıyla Sait I'aik Öykü Ödülü'nü alan çafışkan, üretkcn yazarımız Osman Şahin bu kez bclgesel bir roman (Fırat'ın Sırtındaki Kan) ve çocuklarımıza değerli bir armağan olarak sunabileceğimiz "Güneş Harfleri" adlı öykü kitabıvla kucakfıyor okurları. Vazarımızın öykü dünyası ile ilgili görüşlerimi daha önceki bir yazımda (Cumhuriyet Kitap Rki, sayı 217): "Osman Şahin'in tüm öykülerinde okuyucuya umııt ışığı, sevgi ışığı saçan o güzelim dünyayı buhıruz. Bir şiir sıcaklığı ile içimizdeki ince tclc dokıınur. Böylcce, çckilmcz sandığımız dünyada yaşamaya değer şeylerin varolduğunu duyanz," diyerek belirtmiştim. "Güneş Harflcri"ndcki öyküleri okurkcn bu yargımın pekiştiğini görüyorum. Bugün, "Geleneğimizin izinisürcn kaç yazarımız vardır?" diye sorsalar, en başta Osman Şahin'in adını verebiliriz. Burada, bir geleneğc körükörüne bağlıhktan söz etmiyoruz elbette. Gelenek adına cski dcğcrlcrc bağlanmanın, bakışlarımı/ı hep gerilcrdc, geçmişte dolaştırmanın olumsıızluöunıı biliriz. Ama öte yandan, yenilik, modcrnlik adına önümüze sürülen Barı'nın değerlcıine, değer yargılarına "Bulunmaz Hint Kıımas/' gibi sarılmanjn yarattığı olumsuzlııkları da gözardı etmemck zorundayız. Batı'nın kendi ckonomik, toplumsal, tarihsel gerçeklerinden imbikleyip çıkardığı değerler bizim gerçeklerimi/i ne ölçıiue karşılayabilir? Osman Şahin'in, Ortcga y Gasset'in: "Sanatçının eserini çağ buyurur," sözünü doğrulayan, "artsürcmli", evrensel bir bakış açısına sahip olduğunu, yazınsal yarariMtıı bu bakışın aydınlığında varettiğini görüyoruz. Başta da söylediğim gibi, geleneğimizin, geleneksel kültürümüzle, geleneksel nalk edebiyatımızın bilinçli bir iz sürücüsüdür o... "Güneş Harfleri" de bu bakışın, bu duyarlığın ürünüdür... Yazarımız daha küçücük bir çocukken Türkmen Ana'sından dinlediği halk hikâyelerini özümsemiş, düşgücüyle yoğurup yenidcn biçimlendirmiştir. Ele aldığı konulan, anlatılan olayları, olguları çağının ekonomik, toplumsal, tarihsel bağlarını gözardı etmeden öykülerine katmış; yaratıcılığını ince, sabırlı bir yapı ustası titizliğiyle öykülcrini kurarken kullanmış, ortaya pırıl pırıl "Güneş Harfleri" çıkmıijtır... Güneş Harfleri alacağı biçimi düşünebiliyor musunuz? Kupkuru bir çöl, çekilmez, katfanılmaz bir yaşam... Çocukluğumuz, acaba yaşamımızda, çelişkilerin en az olduğu, sonsuz zamanı simgeleyen "mitolojik zaman"ı mı simgelemcktedir? Ontın için mi sık sık oraya dönme, oraya sığınma isteöi duvarız içimizde? Belki de yazarın, nırpalanmış çocukluğuna ödcmek istediği, kendinin bile ayırdında olmadığı bir borcu vardır, kimbilir. Osman Şahin, kimi söyleşilerde, "Oykülerimi önce kendim için yazıyorum," dese de, "Içindeki savcı" ile ccbelleşen, savaşan toplumcu bir yazarımızdır. Topluma, özellikle cocuklara borçlu sayar kendini. Oykülerinden çıkartılan mcsajlar, alınacak dcrsler de ondaki baskın olan bu toplumcu yanın göstergeleridir. Ama, daha önce de söyledigim gibi ondaki toplumculuk, kuru bir toplumculuk deöildir... Kitaba adını veren "Güneş Harfleri" masalsı öğeler taşıyan, mitolojik imgeler çağrıştıran, çocuk dünyasının gerçcklerini düşjerle karşılayan özgün bir öykü. Anne vc babalarını küçük yaşta kaybeden üç kardejj Melke, Mülke ve llke tluydukları acıyı ve yalnızlığı unutabilmck umudııyla söylenceye dayalı düşsel bir kapıyı aramaya çıkarlar. Sonunda düşsef kapının gizini üç kardcşin en küçüğü flke çözer; "(îüneş 1 larflcri "ni bıılur, yeryüzünde yaşayan insatılara getirir. Yazıyı bulan insanoğlu uygarlaşır, gelisir, güzelleşir... Bu anlatiıla yazarın olağanüstü bir öykü dili oluşturduğunu, kullandığı simgeler ve egretilemeler aracılığı ile dilin anlatım gücüne yeni değerler kattığını, dilin enine, boyuna ve derinliginc boyutlarını genişlettiğini görüyoruz. tkinci öykü "Şapka"da, yazarın keskin, sağlam gözlemIeriyle toplumsal bir olay, Atatürk'ün "kıyafet devrimi"nin yansıması verilir. Zaman zaman yazarın iç dünyasının, yakın aile çevresinin de sergilendiği öyküde, Osman Şahin öykülerinin belirgin bir özelliği olan "ince alay" su yüzüne çıkar. "Acı Elma Şeker bir ilişki kurar... "Çökelek" öyküsünde yazar kurmaca gücünü biraz geride bıraksa da, ilginç tipler çizilmiştir. Yeni yetmc Rıza'nın iki yetişkin adam arasındaki hırpalanışına gülerek tanık oluyoruz. Bu öyküde "Keloğlan"ı anıştıran izler seziliyor. "Dikenler Dile Cîelir", Anadolu'da pek bilinen bir öyküden yola çıkılarak oluşturulmuş, ders çıkartılacak bir öykü... Günümüzde, yapılan kötülüklerin yapanın yanına kâr kaldığını gördükçe insanın yüreği kararıyor. Tanıklık edecek dikenleri, kengerlcri, kangalları arıyordur gözlcrimiz... llkin bir ihtiyaçtan, toplumsal bozukluktan dogan küçük nırsızlıklann sonradan bir alıskanlığa dönüşmesi, önii alınama/. toplumsal bir yara lıaline gelmcsi anlatılır "Hasüp Hüsüp Çetesi" öyküsünde. Osman Şahin öykülerinde zaman zaman halk söyleşilerinden, halk deyişlerinden yaıarlanaıak anlatımını güçlendirir; §u örneklerde görüldügü gibi: "llem işten hem dişten arttırılır." (s. mize, öteki insanlara yabancılaşmamızın yattıöını, bunun asıl nedeninin ise çağımıza damgasını vuran, ilişkiterini yalnızca çıkar üzerine kuran "Kapitalist Sistem"e bağlandığını biliyoruz. Şakire Ana'nın elma ağacıyla örnek Çocuklara gökkuşağı rengi öyküler 61) "Nasıl ki hiçbir kötülük cezasız kalmazsa..." (s. 76) "Gecenin gözü kördür." (s. 78) Kırk Haramiler'i çagrıştıran "Hasüp Hüsüp Çetesi"yle günümüze açık bir göndcrme yapar yazarımız; şöyle bağlar öykünün sonunu: Her dönemde öyle umulmadık yerlerde, öyle umulmadık kılıkta hırsızlar çıkıyor ki insanın karşısına... Düşünüyorum da, acaba bunlar da Hasüp Hüsüp çetesinin soyundan mı geliyorlar? Hep yaptıkları gibi yanlarına kâr mı kalacak? Ne dersiniz çocuklar?" Kitabın son öyküsü "Sabriyo". Daha dogarken anasını kaybeden, hayat denen tezgâhta altı aylıkken karakol kapısına bırakılan, ayağı yalın başı çıplak, karnı aç büyüyen bir kız çocuğunun, Sabriyo'nun içler acısı öyküsü... Işte bu acının içinde filizlenen umut çiçeğini görürüz. Umudun besleyici kaynağı ise ner zaman olduğu gibi sevgi oluyor, Chagall Chirico'nun sözlerini, "Bizim yılgın dünyamızda yürekten başka her şey değişebilir; yalnız insanın sevgisini ve ebedi olanı arama çabası değişmez," deyişini doğrularcasına... Sonuç olarak, bu çocuk öykülerinde Şahin, düşgücünü, yaratıcılığını bütünüyle ortaya koyarak, olayları öykü kişilerinin önüne almadan, dilini yeni anlatım olanaklarıyla zenginleştirerek bizleri öykü dünyasının el ayak değmemiş alanlarında, zümrüt derinliklerinde gezdirir, hepimize sevgi ve güzellik sunar... Özenli çizgileriyle kitaptaki öykülere ayrı bir renk, ayrı bir tat, ayrı bir güzellik katan Yıldız Cıbıroğlu'na ayrıca teşekkür etmeliyiz. • Güneş Harfleri/ Osman Şabın/ Öyküler/ Evrcıncl Çocuk Dı'zisi/ 95 s. Kıraleli/ (hmaıı Şnlvıı/ Ceın Yayıııcvı/71 s. Dünyada Mark Twain'den Charles Dickens'a, bizde Omer Seyfettin'den Aziz Nesin'e, Rıfat Ilgaz'a, Yaşar Kemal'e; Muzaffer tzgüuen Gülten Dayıoğlu'na kadiir pek çok ya/ar, yazarımız çocuk öyküsü yazmısjardır. Yazarların çoğu kendi ya^adıklarından, gözlediklcrinden yola çıkarak nydınlık, güzel bir diis evreni sunarlar çocuk okurlara. Belki ue ya/.aılar içlerindeki çocuğu en iyi gözlcyen, onunla konuşup anlaşabilen insanlardır. İçimizdeki o çocugun sesini duymaz oldugumuzda yaşamın CUMHURİYET KİTAP SAYI 352 doganın gücü iyi ve doğru kullanıldığında nasıl yararlı olacağı anlatılır. Bugünkü toplumsal ve ruhsal sorunlarımızın kaynağında, doğadan uzaklaşmamızın, doğaya, giderek kendi 10 Mayıs 1994. Pera Palas Salonu. Darusafaka cemıyeti Başkanı nın elinden 1993 Satt Falk Abasıyanık Hıkaye Armaganı'nı alırken. SAYFA 7 Elma" öyküsündc,