05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

luşuna/ yaşayışına bakıyorum. Dünyaya militanca bakışımda bir değisiklik olmadı. Dünyadaki değişimin i/.lerine tanıklık cdiyortım. O zamankı militanlığımda elinıi kaldınp yürüyordum, şimdi ise; kalbimin atışında yeryüzü militanlığı var." Puşkin'in bu kentteki sürgünlüğünde kaldığı cvin önünde duralıyoruz. Duygıılarının kabarmasına tanıklık ediyorum şairin. Bır lısıltı halinde mırıldanıyoı dı/derı: 'Lundonskaya otelinin barında/ konyak kadehleriyle diiello ediyor Puşkin". Akşam karanlığı kentin siluetini içine alnıadan gcmiyc dönüyoruz. Köstcnce'ye doğm yol alırken, şairin poetik yolculugunun kıyılarında sözden sözc geçiyoruz. '60 Kuşağı' şairlerindcn olan Ozkan Mcrt'in bu scrüvenini konuşuyoruz. Kuşağınızın çıkış manifcstosundan söz edelim önce. 1969 yılında Ant dcrgisindc üç sayı arka arkaya yayımladıöımız manirestoyu dort şair (Ataol Benramoğlu, Ismet Ozcl, Siircyya Bcrfc vc ben) imzalamıştık. Bu '60 şiirinin manifestosudur. Burada biz Türk şiirini, bizdcn önceki kuşakları nasıl gördüğümüzü anlatıyorduk. Daha doğrusu bu, tkinci Yeni'yc karşı bir harelcetti. Ama daha sonra, birçok kişinin bildigi gibi, Ataol Bchramoğlu, Ismet Özel oir yanda tkinci Yeni'ye karsı çıkarken, öte yanda da tkinci Yeni'yk: yuvarlandılar . Ben burada kesin olarak bu şiir anlayışına karşı tavır aldını, lıiçbir zaman tkinci Yeni şairi olmadım. Peki neden? Şiirin gelenekle, geçmişteki birikimle bir oağı olduğuna inanmıyorsunuz sanırım? Bence, bir şair bu etki bağlarını yadsımamalı. Çünkii o, kendi şiirini bir yere götiirürken, onu varederken mutlaka kendisinden önceki kuşaklarla da bir alışverişi/hesaplaşması vardır, olmalıdır da. Bütünüyıe reddetmek pek çöziimleyici değil, sanırım! Doğrıı. Şöyle söyleyeyim; Türk şiiri degi^ik kuşaklardan oıuşmuş. Hcr kuşak bir sonraki kuşağı zenginleş,tirerek gelişir, celiştirmesi de gerekir. Ote taraftan da her kuşak kendini savunma hakkına sahip. Bu tüm dünyada da böyle oluşmu^tur. l'ransa'da Dadacılar da di^erlcrine meydan okuyarak var olmaya çalışmıştır. Burada bir var olmak sorıınu d.ı var. Ama bu varoluş kaygısı kuşakların birbirini inkâr clmck anlamına gelmemelı. Belki orada bız bir ha ta yaptık. Yani bizdcn önceki kusakları inkâr ctmedik ama, bız daha farldı bir şeylerin peşindc oldu^umuzu anlatmaya calı^tık. \\\/ çok sesli, zengin, dünyayı daha gcniş anlamda kucaklayan yaşam dolu bir şiirden yanaydık. Bu şiirde de böyle bır hava vardı. îçindc yaşadıfiımız polilik atmosfer de bunu gcrekli kılıyordu. Yani o dönemde mücadelcnin bir aracı olarak kullanılacak militan bir şiir varolmuştu. Biz istediğimiz için böyle olmadı. Biz bunun içinde bulduk kendimizi. Gözümüzü bu Yeryüzünçje üü geznin bir viirek Kapak konusunun devamı. *•* ti bir baştan bır başa dolaşmak istcdik. Puşkin heykelinin önünde durarak rcsim çcktircn ycni evli çiftin 'mutluluğu'na tanıkhk eden bakışlarımız, bir çocugun climizdcki elmayı kaprp kaçan tavrıyla alabora oluyordu. Eski bir kitabı dolar karşılığı satmak isteyen vai}lı adamın yakanşı andıran sözleri bizi kitabın içınc çckıyor: Almanca yazılmış bir tncil! Yaklaşık iki yüz yıllık bır ömrü olan kitabın sayfalarına bakıyoruz. Yanda, savaş kahramanları anıtının önünde bır başka satıcı bitıyor: Üniformalar, madafyonlar... Bir an, Zoşçenko'nun Çarın Çizmeleri öyküsü geliyor usuma. Biraz ritede bir genç kadın, gülüşler kahkahalarla kendini paSAYFA 4 Özkan Mert nun içinde açtık. Sokaklarda açtık. Bıı tarafta meydanlarda yumruğumuz sıkılı yürürken, öte taraftan şiir yazıyorduk. lkisi birbinnden çok farklı olama/dı. Ne yaşadıysak onu yazdık, ne yazdıysak onu yaşadık. Kusağımzla ilgili göziediğim bir yan daha var, belki de eksik bir yani demeli buna! Şiirin düşiinsel plandaki üretimine pek fazla katılmadı kuşağınız. Salt şiir yazmakla yetindiniz. Şiir üzerine düşünce düzeyinde bir üretimi yoktu. Poetikanızın oluşumu, sorunları... Hatta kendi şiirinize döniik sözlerden bile sakındığınız oldu. Kuşağınızın birçok şairi bunu yazıya dökmedi/dökemedi, bir iki istisna dışında. Oysa, düşiinsel planda çok yoğun bir siircci yaşayan bir kuşağtn sanatsal planda salt şiirle yetinmesi bir eksiklikti. Oysa eleştirdiğiniz tkinci Yeni bu yönde daha atak, daha verimliydi! Bu kuşağın düşünsel arka planı her zaman öne çıkmıştır. Ama '60 Kuşağı şiirinde bu yok. Şairler şiirleri dışında suspy.s kalddar. Ataol Behramoğlu hariç Ozkan Mert, Refik Durbaş, Süreyya Berfe, Egemen Berköz, Eray Canberk, Metin Demirtaş, Aydın Hatipoglu, Sennur Sezer... Böylesi bir yol izlediler! I ler şairin ille de şiir üzerine yazı yazması gerekmiyor. Dünyada birçok ünlü şair var şiir üzerine yazmamışur. Biz şiirle çok içiçeydik. Bizim ıçin şiir ve şiirde söyleyeceğimiz şeyler önemıiydi. Bunun için şiir üzerine çok fazla şeyler yazamadık. Bunu şuna baglayabiliriz, bizim şiirimizin çok dolu olu şu... Ama gene de zaman zaman yazılar yazdık, hiç yazmadık değil. Ataol, Ismet yazdı. Belki de Süreyya Berfc ile benim onlardan daha az yazı yazmamızın nedeni, bizim şiirlerin çok dolu olmasıdır diyebilirim. '70 sonrası yurtdışına çıkman, bu çıkış süreci senin şiirine yeni bir boyut/yeni bir ivme kazandırdı. Daha evrensel temaları işledin. Giderek genişleyen, açılan bir şiirin kuşatımına gir kent içinde: üdesa". Alıp başımızı gidiyomz, kentin sokaklannda dolaşıyoruz. ü , bu gczginliğin öyküsünü, şiirin dipsularını anlatıyor: "lnsan vc tarihi bcni hcp ilgilendırmıştir." diyor, şunları ekliyor; "Umııt ve kavga... Onun varoluş nedenidir. Yeryüzündeki gezginliğimse, bana ayrı bir dünyanın tanıklığına nlanak sağlıyor. Burada da insana, onun varo zarlıyor. Özkan Mert, bu sürüklc nişin, bu savruluşun ezincinı döküyor dizclere. llk söze şöyle başlamalı bu siirde: "Adres derterim Karadeniz'de yiiziiyor/ Dünyadan gizlenmiş/ bir CUMHURİYET KİTAP SAYI 287
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear